Geçen zaman Boğazpınar'da neleri değiştirdi: "Her halükarda HES'e karşıyız"

2009'dan bu yana süren yorucu HES gündemi, Torosların eteklerinde yaşayan Boğazpınarlıları mücadelelerine olan inancından elbette vazgeçirmedi. Köylüler "Doğal olan çok şey yok oldu. İşte bu, zorumuza gidiyor. HES istemiyoruz" diyor

Fotoğraf: Independent Türkçe

Her şey, köyümüzde HES'e karşı yaptırdığımız pankartın bir gece asıldığı yerden çalınmasıyla başladı...


Bu sözlerle başlıyor Boğazpınarlılar, yaşananları anlatmaya.

Torosların eteğinde, Çukurova'nın bereketli topraklarının hemen yanı başında, suyu, yeşili, manzarası ve mahsulü bol bir köy olan Boğazpınar, senelere yayılan bir HES mücadelesiyle sınandı ancak her türlü zorluğa rağmen köylerini teslim etmedi. 

Boğazpınarlılar köylerinde yapılmak istenen HES projelerine karşı yıllardır direniyor.  
 

Boğazpınar-- (1).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Her ne kadar üzerinden bir süre geçmiş olsa da Boğazpınar'da yapılmak istenen, Akhan 1-2 HES projesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca 2013 yılında verilen ÇED olumlu kararına dava açılmış ve köylüleri haklı bulan Mersin 1. İdare Mahkemesi, bakanlığın kararını iptal etmişti.

Ancak iptal kararı uzun soluklu olmadı. Projeyi iptal eden yerel mahkeme kararı, Danıştay tarafından ve temyiz yolu kapalı olmak üzere bozuldu.

Boğazpınar halkı ise bu beklenmedik yeni gelişmeyi sineye çekerek karşılamayı doğru bulmayarak uzun erimli bir mücadele başlattı.
 

Boğazpınar-- (2).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Yıllara uzanan süreç: Önce neler yaşandı?

Aslında ilk HES projesinin daha uzun bir mazisi vardı. Tarsus'a bağlı Boğazpınar köyü yakınında 2009-2010 yılları arasında inşa edilen ve işletmeye alınan Gök HES isimli hidroelektrik santrali, KTM Grup adlı şirketin Berdan Nehri üzerinde planladığı projeyle ilk kez gündem olmuştu. 

Bu durum, köylülerin takvimlerinde artık sıklıkla karşılaşacakları mücadele uğrağının başlangıç noktası olacaktı.

Ne var ki ilk projede, yani Gök HES projesinde köylüleri "ikna etmeyi" başaran şirket, öne sürdüğü vaatlerin doğru çıkmadığı anlaşılınca köydeki durumlar altüst oldu.

Ne tarım ve hayvancılık dendiği gibi aynı kaldı ne de köyün gençlerine "iş fırsatı" olarak sunulacağı iddia edilen yerden herhangi bir kalıcı ve doyurucu istihdam olanağı çıktı.

Tam aksine, aşağılandıklarını düşünen köylüler, doğal dengenin bozulmaya başladığının farkına vardılar.
 

Boğazpınar (5).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Köy sakinleri, HES yapılan yerin artık mesire bir alan olamayacağını anlayıp, iklimin santral marifetiyle ılımanlaştırılmasının köyden alınan tarım ürünlerinin rekoltesinin düşmesine yol açtığını tecrübe etmeye başladı. 

Öte yandan hayvanlarının su engelleriyle karşılaşması ve sürü hayvancılığının zarar görmesi ya da yıllardır yıkandıkları ve faydalandıkları kendi ırmaklarına ve hatta üretim yaptıkları tarlalarına bile girememe hali, köylüleri ikinci bir HES hatasına düşmeme konusunda bilinçlendirdi.

Arkasından planlanan ikinci ve hatta üçüncü HES projeleri köylüler arasında infial yarattı. Köy halkı bu kez projeye karşı açıktan bir cephe aldı.

İkinci kez aynı hataya düşmekten ürken köylüler bu kez yaşadıklarından ders çıkarmış görünüyordu.
 

Boğazpınar-- (4).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Önce karar bozuldu, sonra Danıştay bozulan kararı iptal etti

Süreç işlemeye devam etti. KTM Grup tarafından 2012 yılında Kadıncık Çayı'na inşa edilmek üzere projelendirilen HES inşası, Boğazpınar halkının hukuki mücadele aşamasına geçmesine sebep oldu.

Akhan I-II Regülatörü ve HES projesi hakkında Nisan 2013'te verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptali için 49 köylü dava açarak tepki gösterdi.

Dava kapsamında sürdürülen araştırmalar sonucunda ortaya konan keşif ve bilirkişi raporu ışığında karar alan Mersin 1. İdare Mahkemesi, HES projesi hakkındaki ÇED olumlu kararını 29 Şubat 2016'da iptal etti.
Ancak iptal edilen projenin yeniden gündeme gelmesi çok zaman almadı.

24 Mayıs 2017 tarihinde bilirkişi raporunda geçen "Endemik ve nesli tehlike altında türlerin tek tek belirtilerek ne ölçüde zarar göreceği ve proje etki alanının neresi olduğu hususlarının somut bir biçimde ortaya konmadığı" iddia edilerek yerel mahkeme kararı amiyane tabirle "yok" sayıldı.
 

Boğazpınar (3).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Son gelişmelerle birlikte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yaptığı itiraz üzerine yeniden temyiz incelemesi yapan Danıştay 14. Dairesi ise bilirkişi raporunu eleştirmiş ve kimi eksiklikler olduğunu belirterek ÇED Raporunda yer alan doğa ve çevre alanlara verilecek zarar için "Bölgenin bitki örtüsü ve iklimi nedeniyle giderilmesinin mümkün olduğunun anlaşıldığı" gerekçesini öne sürdü ve iptal kararını yeniden bozdu.

Ancak çok açık ki, hukuki olarak verdikleri mücadele ile birçok kazanım elde eden ve inişli çıkışlı bir hukuki mücadeleye şahitlik eden Boğazpınarlılar, şimdiye dek verdikleri mücadelede birçok baskıya da direnmek zorunda kaldılar. 


"Faşo HES", davalık çocuklar ve Boğazpınar HES Karşıtı Platform'un mücadelesi...

Mücadele sadece mahkemede devam etmedi. Bizzat sahada yapılan ve Boğazpınar HES Karşıtı Platform tarafından düzenlenen eylemler, Tarsus kent merkezinde düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamaları ve kültür festivalleriyle mücadelelerine ulusal ölçekte sempati ve destek kazanan köylüler, HES yapımını planlayan şirketin türlü baskılarına maruz kalmayı da göze almış olacaktı.

Ve bu baskılar sürekli kabuk değiştirdi. 2013 yılında köylerinde inşa edilmek istenen HES projesine karşı düzenlenen festivalde köy çocuklarının söyledikleri bir şarkıya dahi dava açarak karşılık veren şirket, köylülere desteğe gelen Praksis müzik grubunu da bundan sorumlu tutuyordu.

Ek olarak, davalık hale gelen iki şey daha dikkat çekiciydi. Bunlardan birisi "HES yapma boşuna yıkacağız başına" sözlerine dönük başlayan kampanyayken diğeri de eş zamanlı olarak Boğazpınar'da çalışan bir bakkalın duvarına "Faşo HES" yazması sonucu, mal sahibinin kişiyi kaymakamlığa "ruhsatsız ve üzerinde uygunsuz yazı bulunduğu" gerekçesiyle şikayet etmesi oldu.
 

Boğazpınar-- (3).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Eskisi gibi olmayanlar: Ekolojik ve yaşamsal...

Boğazpınarlıların kimi zaman katmerlenen ve şiddetlenen kimi zaman da inişli çıkışlı bir grafik gösteren mücadelesi, hukuki kazanımların varlığıyla anlam kazanmış gibi görünse de şimdilerde köylüler kimi şeylerin eskisi gibi olmadığının daha çok farkındalar.

Eskisi gibi olmayan şeyler arasında öne çıkanlar arasındaysa hem ekolojik hem de yaşamsal kimi konular var...

Mücadele ettikleri dönemde, köyün soğuk akan suları gibi zamanın da hızlıca aktığına tanıklık eden köylüler, şimdilerde daha rutin sayılabilecek bir yaşantı sürmeye devam ediyor. 

Kimileri kışları Tarsus'ta ikamet edip hafta sonları tarlaları ve diğer işleri için köylerine giderken kimileri de köyde kalıp orada zaman geçirmeyi uygun buluyor.
 

Boğazpınar (8).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Boğazpınarlı yurttaşlar yıllara uzanan dava ve mücadelelerini anlattı: HES'in verdiği zarar zaman geçtikçe daha çok görünür oldu

Independent Türkçe'ye konuşan ve HES kelimesinin yıllara yayılacak şekilde dillere pelesenk olmasından bu yana yaşanılan zorlukların günbegün arttığına dikkat çeken köylüler, seneler sonra köylerindeki durumu bizlerle paylaştı.

Onlardan yalnızca birisi olan Boğazpınarlı Erol Bal, sıklıkla doğduğu köyüne gidiyor ve Tarsus Kavaklı mahallesinde muhtar olarak görev yapıyor.

Bir diğeri ise yine mücadelenin parçalarından birisi olan Boğazpınarlı çiftçi Alper Mert...

HES karşıtı mücadelenin simgesel örneklerinden biri haline gelen Boğazpınarlılar, mücadelenin gururuyla yaşıyor ancak santralin bıraktığı tortularla da uğraşıyor.

Ve köylüler, etkisi zayıflamış gibi görünen ancak hala devam eden davanın da farkındalar. 

Farkında oldukları diğer durum ise şirketin kendisini hala Boğazpınar'dan "alacaklı" hissetmesi ve HES konusunda yeni hamleler yapma ihtimali...
 

Boğazpınar (4).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"HES'ler bize önce pembe pembe anlatıldı, ancak durumun öyle olmadığı anlaşıldı"

Independent Türkçe'ye ilk olarak konuşan çiftçi Alper Mert, "Biz Boğazpınarlılar olarak 2009 yılında HES'le tanıştık. HES yapılacağında köylüye anlatılan şuydu. İşte buradan herkese iş imkanı ve gelir kaynakları sağlanacak. HES'ler bize pembe pembe anlatıldı. Ama öyle olmadı. Köylünün hayvan otlattığı, insanların piknik yaptığı yerler telle çevrildi. Irmakla, doğayla ulaşımımız kesildi, teller yapıldı. Ve zaman geçtikçe HES'in zararlarını daha çok gördük" dedi.
 

Alper Mert.JPG
Alper Mert / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"İşleri bitince herkesi işten çıkarttılar, çalışanların paraları da düzgün yatırılmadı"

"İklim değişti, kar yağmadı ve kar düzgün yağmayınca meyvelerde çeşitli mantar hastalıkları arttı" diye konuşan Mert, "Zaten işleri bittikten sonra herkesi de işten çıkarttılar. Hamal işlerinde çalıştırdılar insanları. O da sınırlı, 4-5 kişi kadar. Paraları da düzgün bir şekilde yatırılmadı. Biz bunun zararını görürken, onlar bu işten tat aldılar" ifadelerini kullandı.

Tam da bu nedenle şirketin Boğazpınar'a iki tane daha HES yapma projesi başlatma kararı aldığını söyleyen Mert, bu kez köylünün rahatsızlıklarını dile getirmeye başladığını aktardı.

Köylünün köye neden gitmek istediğini yanıtlayan Boğazpınarlı çiftçi, köyde yaşayan insanların köylerine doğa için, kişisel geçim kaynakları için gittiğini hatırlatarak köylünün bu kez bu projeye bu nedenlerle sürece tepki gösterdiğini anlattı.
 

Boğazpınar-- (5).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Hukuken hakkımızı aradık ancak terörist ithamlara dahi uğradığımız oldu"

Çiftçi Alper Mert, sözlerine şunları ekledi:

Mücadele süreci başlattık ve bu sefer mahkemelik olduk. Bizim için 'elektriğe karşılar' dediler ve terörist ithamlarında bile bulunuldu. Ama bize hakaret, tehdit ya da küfre başvurmadan hukuk yoluyla hakkımızı aradık. Mahkemede araştırılsın dedik. Zaten uygunsa yapılır, uygun değilse yapılmaz. Neticede ise Çukurova Üniversitesi'nden bilirkişi ataması yapıldı. Sunulan raporda ise kesinlikle 'HES yapılamaz' sonucu çıktı heyetten ve sonra da mahkemeden...
 

Boğazpınar-- (6).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Mücadelemiz sürüyor, zarar verilen doğa bunun karşılığını bize veriyor"

Ancak işin sonrasında Danıştay'ın devreye girmesiyle mahkemelerin iptal olduğunu söyleyen çiftçi, şu an için hala bir mücadele içerisinde olduklarını çünkü doğanın gerçekten de gördüğü zararın karşılığını kendilerine vermeye başladığını ifade etti.

Artık köyde hiçbir şeyin para etmediğini ve meyvelerin de çürüdüğünü dile getiren Boğazpınarlı çiftçi, HES projesinin köye ve köyün tabiatına risk ve zarar getirdiğini ve her halükarda HES projesine karşı olduklarını yineledi.
 

Erol Bal.JPG
Alper Mert (solda) ile Erol Bal (sağda) / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Karadeniz'de birkaç yerde ve sadece Boğazpınar'da yetişen kırmızı benekli alabalık türü vardı, artık yok..."

Bir diğer Boğazpınarlı yurttaş Erol Bal da sürece ilişkin yaptığı açıklamada ÇED raporu ile ilgili konuşarak, şirket temsilcileri tarafından kendilerine ilk olarak sunulan raporda, köye HES yapılacağını fakat doğaya zarar verilmeyeceğini, vatandaşlar için piknik alanları yapılacağını ve vatandaşın yine aynı şekilde, eskiden olduğu gibi buraları kullanabileceğine ilişkin vaatler sıralandığını söyledi. 

Bu denilenlere rağmen HES inşaatı tamamlandıktan sonra, bırakın piknik alanına inebilmeyi, köylülerin 1 kilometre bile aşağıya gidemediklerini, kendi tarlalarına giremediklerini, bizzat şirket tarafından bölgeye tapu koyulduğunu, alanın telle çevrildiğini ve HES'e kimsenin yaklaşamadığını aktardı.
 

Boğazpınar (9).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Erol Bal, şöyle konuştu:

Regülatöre değil, barajına bile yaklaşamadık. Örnek vereyim. Eskiden kırmızı benekli alabalık yetişirdi. Suyumuzun da çok soğuk olmasından dolayı bu balık türü pek yerde yetişmiyor. Karadeniz'de bir iki yerde var bir de Boğazpınar'da. Artık su kesilince yani baraj yapılınca, sular durgunlaştı. Oksijen de azalınca balıklar da yetişmez oldu. Köyde artık küçükbaş hayvancılık var. Büyükbaş hayvancılık da kalmadı maalesef. Küçükbaş hayvancılıkla uğraşanlar da ırmağa falan inemiyor artık.


Kendilerine verilen vaatlerin tutulmadığının altını çizen ve bu durumun "zorlarına gittiğini" ifade eden Boğazpınarlı yurttaş, şirketin ara vermeden ikinci ve üçüncü HES gibi projeler kurmaya yeltendiğini ancak bu işte şirketin beklemediği şekilde ve büyüyen bir tepkiyle karşılaştığını belirtti. 
 

Boğazpınar (7).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Bal: Alabalıklarımız gibi endemik bitkilerimiz de ortadan kalktı

Erol Bal, şunların altını çizdi:

HES'lerin yapılmaması için gerekli yerlere müracaat ettik. Avukatlarımız ilgilendi. Çevreyi seven insanlar, herhangi bir maddi karşılık beklemeden bize yardımcı olmaya çalıştılar. Ama bizim zorumuza giden şunlar: Kırmızı benekli alabalıklarımız yok oluyor, endemik bitkilerimiz kayboldu. Şimdi bu yeni HES'ler yapılırsa, Papazın Bahçesi dediğimiz yerden çıkan su tünelle regülatörlere aktarılacak ve biz suyu bile göremeyecek duruma geleceğiz.
 

Boğazpınar (6).jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Canlı yaşam alanları bertaraf oldu

Ayrıca, hatırlanacağı üzere Mersin ili ve ilçelerinin içme suyu havzalarını oluşturan yerlerden biri olan ve Boğazpınar'da bulunan Karasu bölgesinin zemininin bozuk olduğu daha önce raporlanmıştı. 

Bu zemine yapılan 9 kilometrelik tünele gelen suyu hiçbir canlının kullanamayacağı köylüler ve çevre aktivistlerince vurgulanmış ve daha önce yapılan HES ile birlikte suda yaşayan canlıların yaşam şansının da kalmadığı ifade edilmişti. 

Son olarak, 2009 yılından bu yana gündemde kalan ve uzun soluklu bir mücadelenin gerçekleştiği Boğazpınar'daki son duruma değinen çiftçi Alper Mert, mahkemeyi bilir kişi heyetinin vermiş olduğu raporla kazandıklarını ve heyetin buraya HES yapılmasının mümkün olmadığını raporladığını ancak Danıştay'ın gerekçe göstermeksizin bu kararları iptal ettiğini hatırlattı ve bu nedenle Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ettiklerini söyledi.


Mert: Köylüye ceza ödettiler, ödedik ama mücadelemiz de devam ediyor

Alper Mert, Boğazpınar halkının HES ve şirketle olan mücadelesindeki son durumu şöyle özetledi:

Şu an dava Anayasa Mahkemesi'nde devam ediyor. Şunu da ekleyeyim. Bize mahkemeyi kaybettik diye 14-15 bin civarında bir para cezası verildi. Bilirkişi HES yapılamaz diyor, davayı kazanıyoruz ama ne hikmetse Danıştay iptal hükmü veriyor. Biz kazandığımız için para cezasının karşı tarafa gitmesi gerekirken ceza bize geliyor. Bize, köylüye ceza ödettiler. Biz de kendi aramızda toplamak durumunda kaldık. Bu işe tepkimiz böyle oldu ama mücadelemiz devam ediyor. Her şey ortada...
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU