İran devrimi başka bir dünyada kaldı

Zaman acımasız ve çatısı altında yaşayan yeni bir neslin eliyle ya da doğum sancısı ne kadar uzun ve pahalıya mal olursa olsun sokağın baskısı altında devrim değişiyor

Fotoğraf: AA

İran'da olup bitenler onu, bölgeyi ve dünyayı ilgilendiriyor.

Rejim meselesinin sadece İran halkına bağlı olduğu doğru ama İran'ın bölgede uluslararası gerilimlere müdahil ve çeşitli haritalarının içine dalmış olduğu da bir gerçek.

Bölge halkının istediği, sınırlara, yürürlükteki kanunlara ve ilişkilerde kabul görmüş uluslararası hukuka bağlı bir İran devletidir.

Bu nedenle İran protestoları geniş çapta takip ediliyor. Hele de gelip geçici bir öfkeden daha fazla ve kurşunların kökünden sökebileceğinden daha derin gibi görünmesinden sonra.

İran rejimine karşı protestolar önemli ve zor bir soruyu gündeme getiriyor; dünyanın değiştiğini kabul etmeme kararına daha ne kadar sıkıca tutunacak?

İran Devrimi başka bir dünyada doğdu ve şimdi başka bir dünyada yaşıyor. Dünya son 40 yılda çok değişti.

O kadar değişti ki, kimse meydana gelen büyük değişikliklerden izole yaşayamaz. Humeyni devrimi zafere ulaştığında, dünya iki kampın nüfuzu altında yaşıyordu ve devrim, iki rakip sözlüğün dışında doğmasından gurur duyuyordu.

Zaferlerinin ardından sonsuza dek kalacakları, dünyayı değiştirecekleri, önceki devrimlerin bulamadıkları çözümleri buldukları yanılsamasına kapılmak devrimlerin alışkanlığıdır.

Zaferin görkemi içinde hayaller yanılsamalarla iç içe geçer.

İran devrimi, geçtiğimiz on yıllarda uluslararası sahnede yaşanan değişiklikleri görmezden gelmeye devam edemez.

Meydana gelen dönüşümler çok büyük ve muazzamdı ve asla sadece başkalarının meselesi olarak görülemez.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bugün ABD, İran devriminin Tahran'daki diplomatlarını rehin aldığında neşe içinde dans ettiği ABD’den farklı.

“Büyük Şeytan” hâlâ dünyanın bir numaralı ekonomisi tahtında oturuyor. Sovyetler Birliği ise artık yok.

Dünya haritasından nükleer saldırı veya dünya savaşı nedeniyle ayrılmadı. Silahlanma yarışı, teknolojik uçurum, paradigmanın katılığı, devrimin gölgesinde doğan nesillerle derin bir ilişki sürdüremediği için yorulduktan sonra haritadan ayrıldı.

İnsanların yaşamlarında gerekli iyileştirmeyi sağlamayı, onların beklentilerini dinlemeyi başaramadığı için ayrıldı.

Dışarıdaki fetihler, onu içeride olup bitenlere karşı korumadı.

İran devrimi zafer kazandığında, Çin kritik bir dönemeçteydi. Mao Zedong'un fikirleri artık devrim rejimini koruyamıyordu.

Artık sorunları çözemiyor, ekonomik gerçekler ve gelişmelerle yüzleşemiyordu. Çin Devrimi duvara toslamıştı ve değişmekten başka seçeneği yoktu.

Mao'nun varisleri, partiyi istikrarı temin edecek bir mekanizma olarak korudular, ancak tabu sayılan kuralları yıktılar. Refah, ilerleme, yatırım ve ticaret kelimeleri ÇKP literatürüne girdi.

Hem zihniyet hem de yöntemlerin aynı anda değişmesi gerekiyordu. Mirasçılar, devlet mantığını benimseyerek devrimi kurtarmayı başardılar.

Gerçek kurtuluş, yüz milyonlarca insan aşırı yoksulluktan kurtarıldığında ve ülke bilimsel ve teknolojik devrimlere katıldığında yaşandı.

Dünyada hiç kimse teknoloji ve iletişim devriminin meyvelerini görmezden gelemez.

İnternet, bireyin dünya ile ilişkisine büyük bir değişiklik getirdi. Sansürcünün insanlardan saklamaya çalıştığı bilgilere erişimi sağladı.

Onu tarihteki en büyük sergi veya tanık olan akıllı telefon takip etti. Artık herhangi bir yurttaşın cebinde uyuyan bu küçük cihaz aracılığıyla dünyayı okuması mümkün.

Fotoğraf çekmesi, belgelemesi ve göndermesi mümkün. Her yurttaş, iç ve dış meseleleri gözlemleyen, kaydeden, bilgi toplayan, pozisyonunu belirleyen bir gazeteci haline geldi.

Akıllı telefon, sahibini, uluslararası sınırlara ve katı sansüre aldırmadan birbirine bağlı bir dünyanın parçası haline getirdi. Taşıyıcısına, talep etmeye hakkı olduğu apaçık hakların sahibi olduğunu söyledi.

Bu bağlamda İranlı genç kız, başka bir ülkede veya başka bir kıtada yaşayan genç kıza benziyor.

Telefon ayrıca empoze edilen modellerin her zaman ve yere uygun olmadığına, modellerin zamanın getirdiği değişimlere, yaklaşımlara ve yeni yaşam biçimlerine kulak vermekten muaf olmadığına dair bir mesaj da gönderdi.

İran devrimi kendisini büyük değişimlere karşı korumaya çalıştı. Batı ile temas hattını canlı tuttu.

Ne kadar sınırlı olursa olsun her türlü değişim talebini, rejimin temel direklerini ve devamını sağlayacak payandaları kökünden sökmeyi amaçlayan dış komplonun bir parçası olarak değerlendirdi.

Teknolojik gelişmeden yalnızca cephaneliğini, hakimiyetini ve bölgedeki saldırı politikasını güçlendirecek kadar yararlanmaya hakkı olduğunu düşündü.

İran devrimi, “devrimi ihraç etmek” sloganını Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'deki haritalara nüfuz etmeyi başaran politikalarla somutlaştırdı.

Ancak nüfuz ettiği haritalarda bir istikrar ve refah modeli sunmayı başaramadı. Nüfuz etme politikaları, yetkililerinin itirafıyla, nüfuz edilen haritaların güvenliği ve refahı pahasına olsa bile rejim ve rolünü koruma önlemleri gibi göründü.

Devrimin İranı, bölgedeki yeni rolünü korumak için bir sigorta poliçesi ararcasına nükleer silah ve balistik füze dosyalarında zamanla yarıştı.

İran devrimi, sanki sorun dışarıda ve ondan kaynaklanıyor ve içerisi güvenceye alınmış gibi davrandı.

Seçim sonuçları veya geçim sorunlarıyla ilgili önceki protesto hareketlerini, dışarının istikrarı bozma girişimleriymiş gibi ele aldı.

Yeni nesillerin rahatsızlıkları, daha iyi bir yaşam beklentileri, yurtdışındaki küçük müttefik orduları finanse etmek yerine, halkın yaşam standartlarını iyileştirmeye öncelik verme talepleri üzerinde durmayı reddetti.
 


Şu anda uluslararası ya da en azından Batılı bir izolasyona doğru kayan İran’ın dünyanın değiştiğini kabul etmemekte ısrar etmesi, Mahsa Amini adlı genç kızın öldürülmesiyle başlayan protestolara önceki protestolardan daha derin bir karakter kazandırdı.

Protestocuların ağır bedelini bilmelerine rağmen attıkları sloganlar bunu teyit ediyor. Protestoların uzak şehirlere yayılması ve “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganının atılması, ne kadar öldürücü olursa olsun kurşunlardan korkmama, İranlı yetkililerin, özellikle de Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi döneminde eşi benzeri görülmemiş bir meydan okumayla karşı karşıya oldukları izlenimini verdi.

Önceki çarelerin artık işe yaramadığı ve geniş çaplı baskının yeni protesto döngülerinin temelini oluşturduğu aşikar.

Belki de bu nedenle yetkililer, sokaktan gelen baskı altında “ahlak polisi” birimini kaldırmayı kabul ettiler ve başörtüsü konusunu tartışmaya hazır olduklarını ifade ettiler.

Olup biteni, yakın veya eli kulağında bir değişimin kesin kanıtı olarak değerlendirmek acelecilik olur. Ancak kesin olan şu ki, protestolar, İran Devrim Muhafızlarının bugünün dünyasının devrimin doğduğu dünya gibi olmadığını kabul etmekten başka çareleri olmadığı şeklinde sert bir mesaj gönderdi.

Mesajın özü şu; zaman acımasız ve çatısı altında yaşayan yeni bir neslin eliyle ya da doğum sancısı ne kadar uzun ve pahalıya mal olursa olsun sokağın baskısı altında devrim değişiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU