Noam Chomsky: İslam, tarihi ve kültürel olgular ile sosyal örgütlenme biçimleri açısından anlaşılmayı hak ediyor

Naman Bakaç, Independent Türkçe için Noam Chomsky ile konuştu

Fotoğraf: AFP

Dünyaca ünlü dilbilimci, düşünür, aksiyoner ve akademisyen Noam Chomsky ile 3 Ocak 2021'de başlayan ilk mailleşmemizde, röportajı kabul edip etmeyeceği hususunda doğrusu hem karamsar hem de iyimserdim.

Çünkü dünyanın her tarafından kendisine röportaj teklifi, makale yazımı ve görüş alma teklifleri; onun ifadesiyle "sel gibi yağıyor"du.

Yaklaşık iki yıla yakın mailleşme sürecimizde 93 yaşında olmasına rağmen, maillere cevap yazmayı hiç sektirmedi, bundan dolayı da kendisine müteşekkirim.

Çünkü gününün büyük bir kısmını maillere ve mektuplara cevap vermekle geçiriyordu.

Bu yoğunluğundan olsa gerek, röportaj teklifini bazen iki ay bazen de üç ay sonraya erteledi, hatta bir ara "mümkün değil yapmamız" demesine rağmen, ümidimi hiç kaybetmedim ve en sonunda 25 Ekim 2022'de röportaj yapmaya nihayet başladık.

Çünkü ne uluslararası ne de ulusal bazda tanınan bir isim olmadığımdan (ki bu memnun olduğum bir durum), röportajı çok rahatlıkla reddedip, defteri kapatabilirdi ki böyle yapmamakla hem saygınlığını hem de olgunluğunu bir nebze daha artırmış oldu kanımca.

Madem sel gibi teklifler yağıyor ve kendisinin de zamanı yoktu, her gün göndereceğim bir soruyu cevaplandırarak hem kendisini yormamayı hem röportajı gerçekleştirmeyi hem de yoğunluğundan kaynaklanan reddetme eğilimini bir nevi berhava etmeye çalıştım.

Böylelikle bugünkü röportaj metni ortaya çıkmış oldu.  

İşte, Noam Chomsky'e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları:
 

Noam Chomsky - AP.jpg
Noam Chomsky, Independent Türkçe için Naman Bakaç'ın sorularını yanıtladı

 

"Korona pandemisi bekleniyordu"

Koronavirüs pandemisi ile neoliberalizmin sonunun geldiği ya da kapitalizmin krizinin derinleştiği şeklinde çokça analizler yapıldı bildiğiniz gibi. Siz korona pandemisini neyin göstergesi olarak okudunuz? Korona gibi salgınlara karşı insanlığın ve devletlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Hazırlanmalılar. Bu pandemi bekleniyordu. Diğerlerinin gerçekleşmesi de muhtemel. Esasen habitatın yıkıma uğraması ve gezegenin ısınmasıyla beraber çok daha muhtemel.

Devletler ne yapılması gerektiğini biliyor. En azından kendi bilim insanları yüksek sesle ve net biçimde onlara şunu söylüyorlar: Aşı araştırmalarının yapılması, daha fazla bakım ve tıp personeli, sağlık sistemini mahveden çılgın neoliberal politikalar yerine kapasite fazlasının yaratılması ve sağduyulu diğer öneriler.


"Arap Baharı"yla başlayan halk hareketlerinin, tekrar yükseleceğini düşünüyorum

2011 yılında başlayan ve "Arap Baharı" olarak isimlendirilen halk hareketlerine bakışınız nedir? Bugün itibarıyla halk hareketlerinin geldiği noktaya dair bir bilanço çıkarmak gerekirse neler söylersiniz?

Oldukça etkileyici ve önemli hareketlerdi. Güç kullanılarak ezilmeleri büyük bir utanç. Ruhunun muhtemelen dayanacağını ve tekrar yükseleceklerini düşünüyorum.
 

"Afganistan istilası bir suç ve kaçınılmaz değildi"

ABD'nin Vietnam Savaşı'yla alenileşin politik muhalif tavrınız, Ortadoğu ve Latin Amerika'daki işgaller ve darbelere karşı tutumunuzla devam etti. Soğuk Savaş dönemindeki SSCB'nin işgal ve savaşlarına bakışınızı öğrenmek istiyorum? Mesela Afganistan işgalini nasıl değerlendiriyorsunuz? "Deterring Democrasy" isimli kitabınızın "Küresel Sistem" bölümünde, sanki bu işgali gerekçelendiren, kaçınılmaz kılan bir yaklaşımınız var gibi… Bunu size sormak isterim.

İstila bir suç ve kaçınılmaz değildi. Başkan Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski, hükümeti devirmeyi amaçlayan gruplara askeri destek sağlayarak Rusların Afganistan'dan çekilmesini sağladığı için övgü alıyor. Geçmişe bakıldığında, geride bazı "tedirgin Müslümanlar" (ve milyonlarca ceset) bırakmasına rağmen bu başarıdan gurur duymuştur.

Artık elimizde ABD'nin, Rusların hızla ayrılmasını engelleme ve Rusların çekilişiyle sonuçlanan BM müzakerelerini baltalama çabasına dair kesin beyanlar var: Diego Cordovez ve Selig Harrison, Afganistan'dan çıkış. Dedikleri gibi, Reagan yönetimi Rusya ile "son Afgan'a kadar" savaşmaya çalıştı.
 

Taliban Reuters.jpg
Noam Chomsky'e göre, Afganistan'da herkes kaybetti. Hatta "Taliban bile şimdi enkazı yönetmeye çalışıyor" / Fotoğraf: Reuters

 

"Afganistan savaşında en çok Afganistan halkı kaybetti"

Afganistan'ı sormuşken, 2021 yazında Taliban'ın zaferi ile ABD'nin ülkedeki işgali sona erdi. Sizce ABD bu savaşı kaybetti mi ya da Taliban askeri açıdan bu savaşı kazandı mı?

Herkes kaybetti. En çok da Afganistan halkı. Aynı zamanda ABD de. Taliban bile şimdi enkazı yönetmeye çalışıyor.


"Ukrayna'nın istilasında ABD, müzakere yok tutumunda"

Rusya'nın Ukrayna topraklarını işgali ile başlayan savaşa dair nükleer tehdit felaketinden üçüncü dünya savaşına kadar bir dizi analizler söz konusu. Siz Rusya'nın Ukrayna işgalini nasıl değerlendiriyorsunuz? Rusya küresel düzen denkleminde ne yapmayı hedefliyor? Batı ittifakının, Rusya'nın bu hamlesine karşı duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rusya'nın istilası, ABD-Birleşik Krallık'ın Irak'ı istilası, Hitler-Stalin'in Polonya'yı istilası ve diğer "üstün uluslararası suç" örnekleriyle eş derecede suç teşkil eden bir saldırganlıktı. 

Rus hedeflerine gelince, tartışabiliriz. Daha önce belirtilen hedefler, Ukrayna'nın "tarafsızlaştırılması ve askerden arındırılmasıydı." Yakın zamanda bu hedefler Doğu Ukrayna'daki Donbass bölgesinin bazı bölümlerinin ilhakını da içerecek şekilde genişletildi.  

ABD'nin (Batı'da da hakim olan) tutumu;

  1. Ukrayna'nın savaşı tırmandırabilecek silahlar haricinde savunma maksadıyla silahlandırılması ve 
  2. Rusya'ya ciddi hasar vermesi için savaşın sürdürülmesi yönünde. Bu da şu anlama geliyor: Müzakere yok.
     
aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Bize prensipte doğru görünen ve zamana uyum sağlayan görüşler geliştirmeliyiz"

Noam Chomsky.JPG

Robert F. Barsky'in sizin hayatınızı kaleme aldığı "Noam Chomsky: A Life of Dissent" (Noam Chomsky: Bir Muhalifin Yaşamı) kitabında "Chomsky, karmaşık sınıf analizinden dolayı Ortodoks Marksizm'e mesafelidir" diyor. Sizin sol duruşunuz neye denk düşüyor? Radikal demokrat mı, sosyalist mi, devrimci sol mu, anarşist sol mu, özgürlükçü sol mu yoksa sosyal demokrat olarak mı konumlandırıyorsunuz kendinizi?

Karmaşık sınıf analizine itirazım yok. Aksine, yeterince yapıldığını düşünmüyorum. Etiketlere ve kategorilere özel bir düşkünlüğüm yok, her biri gevşek, hepsi örtüşüyor. Kültlere mensup olmamalıyız ama bize prensipte doğru görünen ve zamana uyum sağlayan görüşler geliştirmeliyiz.


"Gerçek şu ki, özgürlüğün ne olduğunu bilmiyoruz"

Sizin etkilendiğiniz anarşistlerden biri olan Mihail Bakunin'in "Özgürlük İçgüdüsü" dediği kavramsallaştırmaya ilişkin, bunun reel olup olmadığını bilmediğinizi söylüyor ve "reel ise köreltilebilir ama asla yok edilemez bir şey" olduğunu belirtiyorsunuz.  Özgürlük içgüdüsel bir şey mi? Doğal bir şey mi? Yoksa üretilen veya inşa edilen bir şey mi? Bu vesileyle insanın doğasına dair yaklaşımınızı da sormadan geçemeyeceğim.

Basit gerçek şu ki bunu bilmiyoruz.  Belki de Bakunin (Rousseau, Wilhelm von Humboldt ve diğerleri) bir "özgürlük içgüdüsünü" doğamızın içsel parçası biçiminde görmekte haklıydı.

Belki de Dostoyevski'nin Büyük Engizisyoncu'su özgürlüğün dayanılmaz bir yük olduğu hususunda haklıydı. İnsanlar kendilerine dikte edilen otorite, gelenek, mistisizm ve pratiğe bağlı kalmak istiyordu.

Bilmiyoruz. Sorunun ne anlama geldiği konusunda bile net değiliz. Şu veya bu şekilde tahmin yürütüyoruz.
 

Noam Chomsky AP.jpg
Noam Chomsky / Fotoğraf: AP

 

Laik fanatizme, dini köktenciliğe, Marksizm'e, serbest pazara (liberalizm) ve Stalin'e bağlanmayı akıldışı görüyorsunuz. Sosyalist birinin laiklik ve Marksizm'i akıldışı olarak görmesi ilginç geldiği için sormak isterim; laik(fanatik)lik neden akıldışılıktır?

Cevap veremiyorum. En makul arayışlar bile mantıksız kültlerce çarpıtılabilse de laiklik ve Marksizm'i mantıksız görmüyorum.


"Hepimiz, benim gibi birçok nedenden dolayı gerçeği tamamen göremeyiz"

Siz, "Müzik kulağım hiç yok. Soyut sanata gelince zevkim, kübizmden öteye gitmez. Bunlardan motivasyon bulmuyorum, felsefi gerçekler de bulmuyorum, belki bilinçaltımda buluyorumdur. Edebiyat hayal gücünüzü ve bilgilerinizi geliştirebilir ama size sonuçlar çıkartma yolu vermez" diyorsunuz. Edebiyata bu bakışınız, sizin dilbilim ve politikaya bakışınızdaki mantıkçı/rasyonalist duruşunuz açısından tutarlı olsa da kusurlu değil mi? Ya da sizin hakikati eksik görmenize yol açmaz mı bu bakış?

Bunun "mantık/rasyonalist duruş" ile hiçbir ilgisi yok. Hepimiz, benim gibi bireysel yetersizliklerimiz dâhil olmak üzere birçok nedenden dolayı "gerçeği tamamen göremeyiz."


Sizin Fransız entelektüellerine, özelde ise postmodernistlere (Alain Bourdieu, Jacques Derrida, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jacques Lacan) yönelik oldukça sert eleştirel bakışınız söz konusu. Nedir bu eleştirileriniz acaba?

Fransız entelektüelleri hakkında pek bir şey, bahsettikleriniz hakkında ise hiçbir şey yazmadım. Jacques Derrida gibi anlamaya çalıştığım bazı kişiler hakkındaysa eleştirel yorumda bulunmadım. 

Bunların yaptığı işi çok önemli bulanlara bir soru yönelttim. Belki öyle ama nedenini anlamakta zorlanıyorum. Sorduğum şey; neden? Bireyler kendi katkılarını yapar ancak "postmodern bir hareket" olarak yeni ve önemli olan nedir?
 

Chomsky.JPG

Robert F. Barsky, hayatınızı kaleme aldığı "Noam Chomsky: Bir Muhalifin Yaşamı" isimli kitapta sizin için, hiçbir örgüte üye olmadığınızı ama "Harshomer Hatzair" isimli Siyonist gençlik örgütüne yakın durduğunuzu yazmış. Kitapta sizin Siyonist gençlik örgütleri olan Avukah, Kibutz grupları gibi yapılardan da etkilendiğiniz yazılı. Ne dersiniz bu konuda?

Mülakatlarda bazı sıkı önceliklerim var. Birincisi, tamamen kişisel meselelerden uzak durmak.


"ABD, terör operasyonları nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı'nca cezaya çarptırılmıştır"

Hem dünyanın hem de siyasi ve fikri elitlerin terörizm konusunda ikircikli tutum takındıklarını görmekteyiz. Hizbullah, FARC, DAEŞ, Taliban, PKK gibi örgütlerin terörist oldukları hususunda uzlaşı var iken, neden şunların terörist oldukları noktasında bir konsensüs yok: Blackwater, Wagner, FETÖ ve Siyonist örgütler... Bunların terörist oldukları hususunda da bir uzlaşı sağlanamıyor mu?

Bahsettiğiniz "fikir birliği" zenginler ve güçlüler arasında. Küba'yı ele alalım. Küba, 1961'de Kennedy'nin dünyayı yok edici nükleer bir savaşa yaklaştıran füze krizine yol açan Mongoose Operasyonu'nu başlatmasından bu yana terörizmin büyük bir hedefi olageldi. Kennedy, kriz çözülür çözülmez terör saldırılarına devam etti ve bu saldırılar onlarca yıl sürdü. Küba terörizmle suçlandı ancak bunun Washington'ın organize edip yönettiği büyük ölçekli devlet terörizmine direnen gerilla güçlerine destek olduğu ortaya çıktı.  

Aslına bakılırsa ABD, Orta Amerika'daki terör operasyonları nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı'nca cezaya çarptırılmış ve önemli miktarda tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Elbette ABD kararı reddetti. Uluslararası Adalet Divanı'nın kararını reddeden tek ülke ABD. Tüm bunlar neredeyse tarihten silindi.

Bu bir tanesi. Diğerlerine baktığımızda bunun gibi güzel örnekler buluyoruz. Bu konu hakkında, bazen bu konuda birçok kitabı bulunan Edward Herman ile ortaklaşa kapsamlı şekilde yazdım. Diğerleri de öyle. Bu konularda söylenecek çok şey var.
 

Reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters

 

"Çözüm, geniş bir bölgesel federasyona entegre olmuş Filistin ve İsrail şeklinde iki devlet"

Robert F. Barsky, sizin Filistin'de bir Yahudi Devleti kurulmasına karşı çıktığınızı belirtiyor. Filistin Devletine de karşı çıkıyor musunuz? Filistin-İsrail sorununa ilişkin nasıl bir çözüm modeliniz var sizin?

1940'larda Siyonist aktivisttim ("Siyonist" terimi o zamanlar çok farklı bir anlama geliyordu). Bir Yahudi devletine şiddetle karşı çıktık ve işçi sınıfı iş birliğine dayalı, kooperatif kurumlarıyla ikili bir Arap- Yahudi ortak devleti çağrısında bulunduk.

Şimdilerde bu fikir kulağa egzotik geliyor. O zaman öyle değildi. Buhran ve savaşın, dünyanın çoğunda güçlü bir radikal demokrasi dalgasına ve otantik sosyalist özlemlere yol açtığı sıklıkla unutuluyor.

1948'de devlet kurulduğunda, bizi dehşete düşüren şey bu ideallerin sadece uzun vadeli bir özlem olabileceğiydi. Kısa vadede, mümkün olan en az kötü sonuç ise, tercihen federe olan ve ortak bir devlette daha yakın bütünleşmeye doğru ilerleyen, daha geniş bir bölgesel federasyona entegre olmuş iki devlet, İsrail ve Filistin olacaktır.


"İslam, tarihi ve kültürel olgular ile sosyal örgütlenme biçimleri açısından anlaşılmayı hak ediyor"

Tanrı ve din, özelde ise İslamiyet sizin düşünce dünyanızda ne ifade ediyor? İslamiyet'in sahip olduğu ilke ve değerleri nasıl buluyorsunuz?

Tanrı ve din, özellikle İslam, "düşünce dünyamın" bir parçası değil ancak tarihi ve kültürel olgular ile sosyal örgütlenme biçimleri açısından açıkça dikkatli çalışmayı ve anlaşılmayı hak ediyor.


Biden'ın seçimi kazanması ile birlikte Demokrat Parti içindeki, sol demokratlar (Bernie Sanders gibi) Biden'ın politikalarına ne kadar yön verebiliyorlar? Biden, neoliberal politikalara karşıt çıkışlar yapabilir mi?

Biden, kısmen Sanders'ın liderliğini takip ederek neoliberal politikalardan ayrılmaya çalıştı ancak bu çabaları büyük ölçüde, sağcı birkaç Demokrat'ın da katıldığı yüzde 100 Cumhuriyetçi muhalefetçe geri püskürtüldü. Temsilciler Meclisi artık Cumhuriyetçi Parti'nin elindeyken bu çok daha zor olacak.
 

Chomsky, İlerici Enternasyonal zirvesinin açılış konuşmasını yaptı (YouTube).png
Chomsky, İlerici Enternasyonal zirvesinin açılış konuşmasını yaptı (YouTube)

 

"Solun başarılarının ve başarısızlıklarının ölçüsünü nasıl vereceğimi bilmiyorum"

Eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis İlerici Enternasyonel'de: "(…) Hiçbir zaman başarılı olamamış bizlerin, yani asıl enternasyonalistlerin yapması gereken şey, Enternasyonalleşmektir" diyor. Bu tespite katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız dünyada solun başarılı olamamasının kuramsal ve kurumsal faktörleri nelerdir? 

Bir gerçekçiliği vurgulamayı amaçlayan söz konusu beyana katılıyorum. Solun başarılarının ve başarısızlıklarının genel bir ölçüsünü nasıl vereceğimi bilmiyorum. İkisi de mevcut.


İslam dünyasındaki İslami hareketlere bakışınızı öğrenmek istiyorum. Mısır'daki İhvan, Tunus'taki Nahda, Hamas ve Hizbullah gibi hareketleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Teolojik açıdan değil….

Korkarım bunun için makaleler gerekiyor.  Buna zamanım yok.


"Irak Kürdistanı'ndaki iç çatışmalar ve yolsuzluklar fırsatları heba etti"

Türkiye ve diğer komşu ülkelerdeki Kürt sorunu ve aktörlerini takip eden bir entelektüelsiniz. Türkiye, Suriye, İran ve Irak'taki Kürt hareketlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'deki HDP, Irak'taki KDP (Barzani çizgisi) gibi.…

Suriye'deki Kürt hareketi (Rojava), özellikle korkunç koşullar altında gayet dikkate değer başarılar elde etti. Bildiğim kadarıyla HDP'nin oldukça itibarlı bir sicili var. Ne yazık ki Irak Kürdistanı'ndaki iç çatışmalar ve yolsuzluklar fırsatları heba etti. Hükümetin şiddetli baskısı altındaki İran'da, Kürt hareketlerine dair pek kanıt görmedim.
 

Reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters

 

"Her bir dil, anlam ve genellikle ses olan duyusal-motor dışsallaştırma açısından bir yorumu olan, sonsuz bir ifade kümesi belirler"

Dilbilim kuramı alanında dünyada bilinen ve çokça tartışmalara yol açan araştırma ve çalışmalarınız var. Sizin Pensilvanya Üniversitesi'nde başlayan ve MIT Üniversitesi'nde (Massachusetts İnstitute of Technology) zirveye ulaşıp, dilbilim kuramında dünyaca tanınmanıza yol açan dilbilim teorinizi ve metodolojinizden bize bahseder misiniz? Özellikle 1975'te yayımlanan The Logical Structure of Linguistic Theory (Dilbilim Kuramının Mantıksal Yapısı) eserinizde ileri sürdüğünüz argümanınızı dinlemek isteriz. 

Benim kendi çalışmam, "biolinguistic çerçeve" diye isimlendirilen bir dilin bireysel davranışlarını ele alan, doğuştan gelen yapının karşılıklı etkileşiminden doğan (evrensel gramer, UG) dış veriler ve temel olarak doğa kanunları olan hesaplama verimliliğinin genel ilkelerini kapsar.

Bu açılardan dil, görsel sistem ve diğer "organlar"a benzer. Evrensel Gramer'in bir örneği olan her bir dil, her biri anlam (düşünce) ve genellikle ses olan duyusal-motor dışsallaştırma açısından bir yorumu olan, dijital olarak sonsuz bir ifade kümesi belirler.

"Dilbilim Kuramının Mantıksal Yapısı" kitabım (1955-6, kısmen 1975'te yayınlandı), daha sonraki çalışmalarda büyük ölçüde gözden geçirilmiş ve geliştirilmiş, böyle bir dil anlayışının kapsamlı bir açıklamasını vermeye yönelik erken bir girişimdi.


"Dilin temelleri üzerine yakın tarihli çalışmalar üzerine bir monografi çıkacak"

Son olarak Noam Chomsky, en son hangi kitapları kaleme aldı ve yakın gelecekte ne tür kitap çalışmalarını göreceğiz? Düzenli olarak yazdığınız bir gazete, dergi veya portal var mı? Duruşunuza yakın gördüğünüz yayın organı hangisi acaba? Dilbilim araştırmacısı eşiniz Carol ile üç çocuğunuz ve torunlarınızla şimdilerde nasıl bir hayat sürdüğünüzü sorarak, röportajı bitirmek istiyorum.

Son zamanlarda birkaç siyasi kitap yayımlandı, muhtemelen dilin temelleri üzerine yakın tarihli çalışmalar üzerine bir monografi çıkacak. Özel bir yayın seçeneğine sahip değilim.

Şimdilerde iki harika torunum var ama çok uzaktalar. Onlarla yalnızca görüntülü görüşebiliyorum. Eşim Carol 14 yıl önce 60. yıldönümümüzün arifesinde vefat etti.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU