Düzce'deki 5,9'luk sarsıntı büyük İstanbul depreminin habercisi mi?

Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ve Prof. Dr. Ali Koçyiğit'e göre Düzce merkezli depremi İstanbul ile ilişkilendirmek doğru değil. Ancak her iki isim de İstanbul için tehlike çanlarının çaldığı, depremin sadece zamanının kestirilemediği görüşünde

Düzce 12 Kasım 1999'da yaşanan depremin 23. yıldönümünde 12 gün sonra bir kez daha sarsıldı.

Sabaha karşı 04.08 sularında gerçekleşen Gölyaka merkezli 5,9 büyüklüğündeki deprem, İstanbul ve Ankara gibi çevre kentlerden de hissedildi.

Olayda can kaybı yaşanmazken, biri ağır 50 kişi yaralandı. Deprem sonrasında en büyüğü 4,3 olan 120'yi aşkın artçı sarsıntı kaydedildi.

Düzce'deki mevcut yapıların durumunu ve sabaha karşı gerçekleşen 5,9 büyüklüğündeki sarsıntının büyük İstanbul depreminin habercisi olup olmadığını, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ve Prof. Dr. Ali Koçyiğit'e sorduk. 

"Düzce merkezli sarsıntıyı, 'büyük İstanbul depreminin habercisi' olarak nitelemek doğru değil"

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu'na göre sabaha karşı Düzce'de gerçekleşen depremi, "büyük İstanbul depreminin habercisi" olarak nitelemek doğru bir yaklaşım değil.

17 Ağustos 1999 tarihli Marmara depremi ile aynı yıl 12 Kasım'da gerçekleşen Düzce depremini hatırlatan Sucuoğlu, iki alanın Gölyaka'da birleştiği yerde kırılmayan küçük bir fayın kaldığını, bu depremde kırıldığını aktardı. 

"İstanbul için risk belirgin, bilmediğimiz tek şey depremin zamanı"

Prof. Dr. Sucuoğlu, Düzce'de sabaha karşı yaşananları, büyük İstanbul depreminin habercisi olarak görmenin çok yanlış olduğunu savunsa da er ya da geç burada (İstanbul) bir depremin gerçekleşmesine kesin gözüyle bakıyor.

Sucuoğlu, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın bazı depremlerde yıkıldığını, kırılmayan yerinin kırılacağı ve 7-7,5 büyüklüğünde sarsıntıya yol açabileceğini ifade etti.

İstanbul yakınlarında, denizaltında gerçekleşmesi beklenen sarsıntının özelliklerinin ve muhtemel hasarının iyi bilindiğini, sadece zamanının kestirilemediğini ileri süren Sucuoğlu, "Kırılmayan kesimin alanı, kırılma alanı ile ilişkili. Bilmediğimiz tek şey bunun ne zaman olacağı ama vaktini doldurmuş durumda. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki büyük depremler 250 yılda bir oluyor. İki üst üste deprem 1766'da gerçekleşti. İstanbul'u etkileyecek deprem riski belirginleşti. İstanbul depremine hazırlıklı olmalıyız" diye konuştu. 

Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ODTÜ.jpg
Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu / Fotoğraf: ODTÜ

 

"Düzce'de 1999'dan sonra inşa edilen yapılar mevzuata uygun olmasaydı bilanço ağırlaşırdı"

1999'da iki ayrı depremin vurduğu Düzce'de bu tarihten itibaren inşa edilen yapıların mevzuata uygunluğuna vurgu yapan Haluk Sucuoğlu, 5,9'luk deprem sonrasındaki bilançonun ağır olmayışını bu duruma bağladı.

Depreme dayanıksız binaların büyük kısmının 1999'da hasar gördüğünden ortadan kaldırıldığı ve 2000 sonrasında Düzce'nin yeniden yapılandırıldığını kaydeden Sucuoğlu, "Bu farkındalıkla imar yapmak, yani kurallara, deprem yönetmeliklerine uyarak riskin az olduğu yapı tipini tercih etmek, yeni binaları bilime, tekniğe uygun şekilde inşa etmek zararı azalttı" ifadelerini kullandı. 

 

Düzce 1999 depremi sonrası yenilenen binalar AA.jpg
1999 depremi sonrası Düzce'deki durum ve sonraki yıllarda yenilenen binalar / Fotoğraf: AA

 

"İstanbul'daki 40-50 bin bina çok riskli"

Ancak İstanbul için benzer bir durum söz konusu değil. Her ne kadar kentsel dönüşüm çalışmaları sürse de çarpık yapılaşmanın önüne geçilemiyor, onbinlerce yapı riskli olarak görülüyor. 

"Olası bir İstanbul depreminde kentteki binaların ne hale gelebileceğini" sorduğumuz deprem uzmanı Sucuoğlu, şöyle konuştu:

"40-50 bin bina çok riskli durumda olduğundan ağır hasar görme ihtimalleri büyük. Kentsel dönüşümde bazı yerler yenilense de alan olarak bakıldığında bu dönüşümün oranı yeterli olmadı. 1980 sonrası kırsaldan İstanbul'a göçün artmasıyla doğan barınma ihtiyacı nedeniyle göz yumulan binalar bunlar. Çoğu denetimden geçmemiş. Dışarıdan bakınca bile anlıyoruz, hepimiz biliyoruz." 

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Eski yapılar gökdelenlerden daha riskli"

Sahil kesiminin daha riskli olabileceğini belirten Haluk Sucuoğlu'na çok tartışılan Zeytinburnu örneğini ve genel anlamda sahil hattındaki riski de sorduk.

Sucuoğlu, her ne kadar Zeytinburnu gibi yerlerde sahil kesimine kuleler inşa edilse de gökdelenlerin bilimin, mühendisliğin ışığında yapıldığını belirterek eski yapıların daha riskli olduğunu söyledi. 

 

Düzce depremi sonrası 23 Kasım 2022 AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Düzce'deki depremin İstanbul depremiyle ilgisi yok"

ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Koçyiğit de benzer görüşleri dile getirdi.

Prof. Koçyiğit'e göre Düzce merkezli depremin İstanbul'da beklenen depremle ilgisi bulunmuyor.

İki depremin kaynağının ayrı hatlar olduğunu, aralarında 200 kilometrelik fark bulunduğunu aktaran Koçyiğit, "Çok küçük miktarda enerji yüklemesi olabilir. Bu da doğaldır ama İstanbul ile ilgisi yoktur. Bu sarsıntı beklenen fayı tetiklemez. Bu depremin kaynağı ile İstanbul'un hiçbir ilgisi yok" dedi. 

"Büyük İstanbul depremi 50 yıl içinde olacak"

Ancak Koçyiğit de er ya da geç İstanbul'da en az 7 büyüklüğünde bir deprem olacağı iddiasında. 

"Bu yeni bir durum değil, 1950'lerde de bu depremin olacağını söylemişler" diyen Koçyiğit şunları kaydetti:

Büyük deprem öncesi aynı yerden kaynaklanan depremler var, 1509 ve 1700'lerdeki iki deprem gibi. Kuzey İstanbul'da beklediğimiz kaynaktan olduğundan, bunu çok iyi biliyoruz. Aynı kaynaktan 3. depremin olacağını biliyoruz. İstanbul'un kuzeyi yani Silivri, oradan Yeşilköy açıklarına gelin, oradan da doğuya doğru devam edersek boğazın güneyine kadar adaların batı ucuna kadar olan hat var. Karadan 14 kilometre açıkta, denize doğru uzayan... Yaklaşık 250 yıldır, büyük deprem denilen yani 7 ve üzeri büyüklükte deprem olmadı burada. Böyle büyük, yıkıcı depremlerin tekrarlanma aralığı, 200-250 yıl arasında değiştiğinden zaman yaklaştı. 7 ve üzeri deprem üretmeye henüz yetmemiş olabilir ve süre geçebilir ama er ya da geç İstanbul'da deprem olacak. Büyük İstanbul depremi 50 yıl içinde olacak. Tüm hesaplar, bu şekilde. Yüzde 90 olacak."

 

Prof. Dr. Ali Koçyiğit ODTÜ.jpg
Prof. Dr. Ali Koçyiğit / Fotoğraf: ODTÜ

 

Olası İstanbul depremine ilişkin net bir tarih vermenin mümkün olmadığını da belirten Prof. Dr. Ali Koçyiğit, biriken enerji miktarı ölçülebilse, İstanbul depreminin tarihini söylemenin de mümkün olabileceğini sözlerine ekledi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU