Ankara-Erivan ilişkileri ilerleme yolunda… "Normalleşmeden ziyade güven artırıcı bir süreç olarak görülmeli"

Henüz nihai bir sonuca varılmasa da Türkiye'nin Ermenistan ile olan normalleşme süreci devam ediyor. Ermeni toplumundan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, "Barışı sağlayacak tek güç Ankara'dır" dedi

Ermenistan'a çok açık, net şunu söyledik: Siz Azerbaycan'la eğer ilişkileri olumlu istikamette yürütürseniz, Türkiye olarak bizim de Ermenistan'la olan ilişkilerimiz olumlu istikamette yürüyecektir."

Bu sözler Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Erdoğan bu sözleri, geçen hafta Türk Devletleri Teşkilatı'nın 9'uncu zirvesine katılmak üzere Özbekistan'a gidişi önceki Ankara Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında söyledi.

Aslında Erdoğan, Ankara-Erivan ilişkilerinin normalleşmesinin Azerbaycan meselesiyle bağlantılı olduğunu birçok defa dile getirdi.

İlişkiler nasıl koptu?

Türkiye, Aralık 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığı tanıyan ilk ülkelerden biri. Ancak Ermenistan'ın 1993'te Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ilişkileri kopardı.

İşgale tepki gösteren Türkiye, iki ülke arasındaki tek sınır kapısı olan Alican Sınır Kapısı'nı da tek taraflı olarak kapattı.

2000'lerin sonunda Ankara-Erivan arasında normalleşme için girişimler oldu ama daha çok Azerbaycan'ın itirazları nedeniyle süreç akamete uğradı.

Savaşın bitmesi normalleşmeyi gündeme getirdi

Azerbaycan'ın iki yıl önce 2. Karabağ Savaşı'nı kazanması ve topraklarının büyük bir bölümünü geri alması Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin tekrar normalleşmesini gündeme getirdi.

Bakü-Erivan hattında ateşkesin imzalanması gibi birtakım gelişmeler, Türkiye ile Ermenistan hattında müzakerelerin yolunu açtı.

Hem Ankara hem de Erivan yönetimi müzakerelerin yürütülmesi için özel temsilci atadı.

 

Özel temsilciler
Türkiye ve Ermenistan Normalleşme Süreci Özel Temsilcileri Büyükelçi Serdar Kılıç ve Ermenistan Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan, Avusturya'nın başkenti Viyana'da bir araya geldi / Fotoğraf: Twitter

 

Şimdiye kadar yüz yüze dört görüşme gerçekleşti

Özel temsilciler arasında normalleşme süreci kapsamında ilk görüşme 14 Ocak 2022'de Rusya'nın başkenti Moskova'da, ikinci görüşme ise 24 Şubat'ta Viyana'da gerçekleşti.

30 yıldan fazladır diplomatik görüşme olmayan iki ülke arasında özel temsilciler, şimdiye kadar yüz yüze dört görüşme yaptı.

Her görüşme sonrası yapılan açıklamada sürecin "tam normalleşme hedefiyle" ve "ön şart olmaksızın" yürütüldüğü konusunda mutabık kalındığı duyuruldu.

Hem Ankara hem de Erivan yönetimi, ilişkilerin düzelmesi konusunda adımlar atmaya devam ediyor.

Bu normalleşme adımları bölgede barış ve istikrar için geleceğe yönelik umut ve olumlu hava yaratmış olsa da sürecin başarısı için birçok zorluğun da olduğu aşikar.

Peki, birbiriyle 328 kilometre sınırı bulunan Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi mümkün mü?

 

Erdoğan - Aliyev-Paşinyan

Erdoğan, Çekya'nın Başkenti Prag'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısı öncesi, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile görüştü / Fotoğraf: AA

 

"Olumlu bir ilerleme diğer süreçlere de olumlu etki yapar"

Independent Türkçe'ye konuşan diplomatik kaynak, iki ülke arasında normalleşme sürecinin devam ettiğini ve ileriki dönemlerde ihtiyaç olması halinde yüz yüze görüşmelerin olacağını aktardı.

Son 1 Temmuz'daki toplantıda sınırın üçüncü ülke vatandaşlarına açılması ve hava kargo ticaretinin başlaması konusunda bir uzlaşıya varıldığını hatırlatan kaynak, bu yöndeki teknik çalışmaların süratle başlatılmasının kararlaştırıldığını söyledi.

Kaynağa göre Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme süreci bölgedeki diğer süreçlerden ayrı düşünülemez. Çünkü bölgede çok yönlü bir süreç var. Birinde yaşanan olumlu bir ilerleme doğal olarak diğer süreçlere de olumlu etki yapar. 

"Normalleşmeden ziyade güven artırıcı bir süreç olarak görülmeli"

Ankara'nın iyi niyetli olarak elinden gelen çabayı gösterdiğini kaydeden diplomatik kaynak, şunları kaydetti:

"Türkiye ile Ermenistan arasında devam eden görüşmeleri normalleşmeden ziyade güven artırıcı bir süreç olarak görmek lazım. Bu iki ülke halkları arasında güven artırıcı bir süreçtir. Çünkü üzerinde çalışılan konulara bakıldığında bu yıllardır eksik olan güvenin tazelenmesi ve güçlendirilmesi için yapılan çalışmalardır. Doğal olarak bu normalleşmeye de katkıda bulunacaktır. Normalleşme sürecine bu mantıkla yaklaşılması daha doğru olur."

"Kimse savaş ve huzursuzluk istemez"

Türkiye'nin Ermenistan'ın sınır komşusu kentlerinden Kars'ın AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç da benzer görüşte.

Normalleşmeyi kendilerinin de arzuladığı bir şey olduğunu aktaran AK Parti'li Kılıç, Türkiye'nin bölgede hem coğrafi hem de tarihi olarak son derece yakın ilişkileri olduğunu söyledi.

 

Yunus Kılıç
Yunus Kılıç / Fotoğraf: AA

 

Ermenistan'ın haksız, hukuksuz ve saldırgan bir tavırla Azerbaycan toprakların yaklaşık yüzde 20'sini işgal ettiğini anımsatan Kılıç, "Bölgede savaş ve huzursuzluğu kimse istemez, ancak işgal edilmiş topraklar vardı. Azerbaycan kendi kudreti ve Türkiye'nin de desteğiyle topraklarını kurtardı. Tabiri caizse şimdi alacak-verecek kalmadı, hak yerini bulmuş oldu" dedi.

"Erivan halkın taleplerine kulak vermeli"

Ankara'nın savaş ve huzursuzluktan yana olmadığını, zaten Türkiye'nin yanı başında devam eden Rusya-Ukrayna savaşının bölgeyi fazlasıyla gerdiğini dile getiren Kılıç, Ermenistan'ın doğruları kabullenip Azerbaycan ile olan ilişkilerini normalleştirmesinin bölgenin huzuruna katkı sunacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

İlişkiler normalleşirse Hem Türkiye hem Ermenistan hem de Azerbaycan bundan yarar görür. Kars milletvekili olduğum için bölgeyi çok yakından bilen biriyim. Ermenistan'da yaşayan insanların bu arzuladıklarımızdan başka bir isteği yok. Ancak dışardaki tuzu kuru, kendilerini kurtarmış ve ekonomik olarak hiçbir sıkıntıları olmayan diaspora Ermenileri süreci olumsuz etkiliyor. Erivan halkın taleplerine kulak vermeli. Dolayısıyla Türkiye barışa sonuna kadar destek vermeye devam edecektir."

"İttihat ve Terakki zamanında yapılmış toplu bir cinayettir"

Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Baskın Oran, "soykırım" terimi kullandığı için Türkiye'nin Ermeni diasporasıyla kavgalı olduğunu söyledi.

 

Baskın Oran
Baskın Oran / Fotoğraf: Twitter

 

Prof. Dr. Oran'a göre Ankara'nın diasporayla kavga edeceğine Ermenistan ile iyi ilişkiler kursa diasporanın Türkiye karşıtlığı da azalır. Diasporayla kavgalı olanların ilk düşünmesi gereken bu. 1915 olaylarına isterseniz soykırım deyin isterseniz de Türkiye'de büyüklerimizin kullandığı "Ermeni kıyımı" deyin, İttihat ve Terakki zamanında yapılmış toplu bir cinayettir.

"Ankara olayı örterek yanlış yaptı"

1915 olaylarının Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılmadığını, ancak Ankara'nın başından beri olayı örterek büyük yanlış yaptığını dile getiren Oran, "Türkiye, İttihat ve Terakki'nin caniliğini örtmeye, bunun sözünü ettirmemeye ve unutturmaya çalışmıştır. Erivan ile normal ilişkiler kurulduğunda bu söylediğim biçimde hareket edilmesi ve en sonunda ‘bunu biz yapmadık, bu İttihat ve Terakki tarafından yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bunu konuşmadığımız için pişmanız' demeli. Özür diliyoruz demeye gerek yok, çünkü teşekkür etmek ve özür dilemek geleneğimizde zayıflık alametidir. Onun için ‘çok üzgünüz' denmesi yeterlidir" değerlendirmesinde bulundu.

"Sorun tam manasıyla çözülebilmiş değil"

TOBB ETÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ermenistan uzmanı Doç. Dr. Mustafa Serdar Palabıyık ise normalleşmenin yalnızca bölge ülkeleri arasındaki işbirliği ve anlayışı dışında bölge dışı ülkelerin etkisiyle olabilecek bir konu olduğu görüşünde.

2. Karabağ Savaşı'nda Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarının büyük bölümünü yeniden kontrol etmesi ve Erivan'ın geri adım atmasıyla bir anlaşma zemini yakalandığının altını çizen Palabıyık, "Bu anlaşma zemini Ankara-Erivan ilişkilerinin normalleşmesine önemli etkisi olacaktır, ancak bu işin boyutudur" diye konuştu.

 

Mustafa Serdar Palabıyık
Mustafa Serdar Palabıyık / Fotoğraf: Twitter

 

Palabıyık'a göre meselenin bir diğer boyutu da 1915 olaylarıdır. Çünkü Ermenistan Türkiye'nin toprak bütünlüğü tanımıyor ve Ankara önce bunun tanınması, 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirmekten vazgeçilmesi ve bunu uluslararası camiaya tanıtmaktan vazgeçmesini istiyor. Bu sorun tam manasıyla çözülebilmiş değil ve çözülmesi de zor görünüyor.

"Ermenistan'ın bu davadan vazgeçmeyeceğini Türkiye anlamalı"

1915 olaylarının soykırım olduğu konusunun Erivan'ın adeta ulusal kimliğinin bir parçası olduğunu ve Ermenistan'ın bu davadan vazgeçmesinin pek mümkün görünmediğine vurgu yapan Doç. Dr. Palabıyık, devamında şu ifadelere yer verdi:

Normalleşme babında burada şu olabilir; Erivan'ın 1915 olaylarının soykırım olduğu iddiasından vazgeçmeyecektir ama bunu uluslararası toplumun gündemine eskisi kadar sık getirmeyebilir. Türkiye'de Ermenistan'ın bu davadan vazgeçmeyeceğini anlamalı. Dolayısıyla bu madde soğutulur ve gündemden düşürülüp ikinci plana itilirse hem toprak bütünlüğünün kabulü hem de kara sınırının açılmasıyla beraber diplomatik ilişki de tesis edilmiş olur."

"Tek kazanan hegemonyasını artıran Rusya oldu"

Ermeni toplumundan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Türkiye'ye komşu Ermenistan ve Azerbaycan'ın 30 yıldan fazladır sorun yaşadığını ve bu çözümsüzlüğün sürekli Rusya'ya yaradığına dikkati çekti.

1990'larda barış fırsatının kullanılamadığını, 2008'deki Ankara-Erivan arasındaki başlayan "futbol diplomasisi" için de yeterli irade konulamadığı aktaran Paylan, "Bence 2. Karabağ Savaşı'nda hem Ermeniler hem Azeriler hem de Türkiye kaybetti. Burada kazanan tek güç Kafkaslarda hegemonyasını artıran Rusya oldu" dedi.

 

Garo Paylan
Garo Paylan / Fotoğraf: Twitter

 

Türkiye'nin iki komşusuna eşit gözle bakmadığını, Azerbaycan ile "iki devlet, tek millet" dediğini ve bunun da çözümü zorlaştırdığının altını çizen Paylan, "Oysa Türkiye bölgenin anahtar ve önemli bir ülkesi. İki kardeş halkı barıştırabilecek bir irade ortaya koyabilecekken maalesef bunu yapmıyor. Tek taraflı bir bakışa sahip. Bence çözümün önündeki en büyük engel de budur" yorumunda bulundu.

"Barışı sağlayacak tek güç Ankara'dır"

Ne Rusya ne Fransa ne de ABD'nin çözüm sağlayamayacağını, bunu yapabilecek tek gücün Ankara olduğunu söyleyen Paylan, "Türkiye öncelikle Ermenistan ile olan sınırlarını açıp diplomatik ilişkiler kurmalı ve iki komşusuna eşit gözle bakmalı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda sorumluluk almalıdır" dedi ve ekledi:

Eğer sorumluluk alınırsa iki ülke ilişkileri normalleştiği gibi Bakü-Erivan barışı da sağlanır. Ancak adil bir barış kalıcı olabilir ve bunu sağlayacak bölgedeki tek güç de Ankara'dır. Hep beraber sorumluluk almalıyız. Bu barış sadece Kafkasya'da değil, Türkiye'nin doğusunda Van, Ağrı, Kars, Rize ve Trabzon gibi birçok kent de bundan faydalanacaktır. Barış için herkes sorumluluk almalı ve irade ortaya konmalıdır."

"Üzerinde anlaşılamayan birçok madde var" 

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ise görünürde sürecin ilerliyor gibi göründüğü ama karşılıklı yapılan açıklamaların satır aralarına bakıldığında biraz tıkanma aşamasına yaklaştığını söyledi.

Ermenistan'ın normalleşme sürecini önkoşulsuz olarak başlattıklarını ancak Ankara'nın her zaman Bakü ile barış anlaşmasını masaya koyduğunu dediği anımsatan Danzikyan, "'Erdoğan; Erivan Bakü ile anlaşırsa her şey daha kolay olur, henüz o noktaya gelmedik' diyor. Aslında burada Türkiye tarafından ortaya konulmuş bir önkoşul var" şeklinde konuştu.

 

Yetvart Danzikyan
Yetvart Danzikyan / Fotoğraf: Twitter

 

2. Karabağ Savaşı'ndan sonra iki ülke arasında ateşkes imzalansa da henüz barış için bir anlaşmanın imzalanmadığını bunun için tarafların bazı şartlarının olduğunun altını çizen Danzikyan, "Erivan, Karabağ Ermenilerinin kendi kaderlerini tayin edecek pozisyonda olmalarını, yani görüşmelerde yer almalarını istiyor. Bakü ise Karabağ toprağı Azerbaycan'ındır ve konu kapanmıştır diyor. Bu birinci sıkıntı. Bir diğer sıkıntı da savaş bittikten sonra Ankara-Bakü Zengezor koridoru ortaya attılar. Nahçıvan ile Azerbaycan'ı birbirine bağlayacak, Ermenistan topraklarından geçecek ama kontrolünün Erivan'da olmayacağı bir koridor. Ermenistan buna karşı çıkıyor. Bunun gibi üzerinde anlaşılamayan başka maddeler de var" ifadelerini kullandı.

"Ankara-Bakü, Erivan'a mağlup ülke muamelesi yapıyor"

Ekonomik anlamda çok sıkışmış olan Ermenistan'ın anlaşmaya en çok ihtiyaç duyan taraf olduğunu aktaran Danzikyan, sözünü ettiği sıkıntılar nedeniyle iki ülke arasındaki barış anlaşmasının gecikmesine yol açabileceğini belirterek, sözlerini şöyle noktaladı:

Dolayısıyla Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan her ne kadar yılsonuna doğru anlaşmayı imzalarız dese de henüz problemler aşılabilmiş değil. Ankara'nın Bakü ile hareket etmesi aslında Erivan'ı daha da sıkıştıran bir duruma sebep oluyor. Bunlar normalleşmenin önündeki engellerdir. Hem Türkiye hem de Azerbaycan Ermenistan'a mağlup ülke muamelesi yaparak biraz köşeye sıkıştırmaya, Erivan da bundan rahatsız gibi görünüyor. Bu politikadan vazgeçilirse belki bir anlaşma olur. Açıkçası mesele biraz da Ankara'nın alacağı tavırda."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU