Dedemle dostluğu, Kraliçe'nin prensiplerinin gücünü gösterdi

Bu, halefi Kral III. Charles'ın devam ettirmesini umduğum bir miras

Majesteleri ve dedem Nelson Mandela birbirlerine o kadar büyük saygı duyuyorlardı ki aralarındaki hitap şekli ilk isimlerleydi (Reuters)

Dünya hakkında bir gerçek varsa, o da durmamasıdır. Değişimi kabullenmeyi reddeden biri, büyük lider değildir. Büyük bir lider, değişen koşullarda derin ilkeler ortaya koyma becerisine, özgüvenine ve cesaretine sahip kişidir.

Bugün kalbimde iki gerçeği taşıyorum. Bunlardan ilki, Britanya emperyalizminin mirasının pek çok yerde acı verici, hatta korkunç bir miras olmasıdır. Ancak ülkeniz ve halkınızla birlikte yas da tutuyorum; Majesteleri Kraliçe II. Elizabeth becerikli, kendine güvenen ve cesur bir liderdi. Bunun yanında, Majesteleri ve dedem Nelson Mandela birbirlerine o kadar büyük saygı duyuyorlardı ki, aralarındaki hitap şekli ilk isimlerleydi.

Görünüşe göre bu, kraliyet protokolünün ihlali anlamına geliyor. Ancak aynı zamanda sevdiğim şey de bu zira tam da bu istisnai durum, yakınlıklarının ne kadar dikkate değer olduğunu vurguluyor. Bu, halefi Kral III. Charles'ın devam ettirmesini umduğum bir miras.

Aslına bakılırsa, devam ettirmeli. Yas resmen sona erdiğinde, dünyadaki rolünün ne olabileceğini ve ne olması gerektiğini kendine sorduğunda, Kral Charles'ı annesiyle büyükbabamın yakınlığı ve bunun dünyada ilkeli liderlik olasılığı için ne anlama geldiği üzerine düşünmeye davet ediyorum.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kraliçe Elizabeth, 1952'de Kenya'da bulunduğu sırada tahta çıktı. Afrika'yla bağı onu etkilemiş olmalı zira yaşamı boyunca 20'den fazla Afrika ülkesini ziyaret etti. Bu da ırkçılığın mirası ve apartheid gerçeği karşısında duyduğu dehşeti derinleştirmiş olabilir.

Bazıları Kraliçe'yle Başbakan Margaret Thatcher arasındaki gerginliğin, Thatcher'ın apartheid'a karşı harekete geçmeyi reddetmesiyle ilgili olduğu yorumunda bulunuyor. Dahası, biz Güney Afrikalılar Kraliçe'ye, apartheid döneminde ülkemizi ziyareti reddettiği ve sistem çöktükten sonra büyükbabamı desteklemekte aceleci davrandığı için hayran kaldık.

Büyükbabamla bu kadar yakın olmalarının nedeni de buydu: Onları bir araya getiren şey kendilerinin nereden geldikleri değil, dünyanın nereye gitmesini istedikleriydi. Liderler olarak, ülkelerini ve halklarını doğru yöne götürmek için ellerinden geleni yapma konusunda özel bir sorumlulukları olduğunun farkındaydılar.

Siyasi süreçlere ve liderlere bu kadar şüpheyle bakılan bir dönemde, bu tür liderliğin değeri çok daha fazla artıyor: Söylediğimiz gibi değil, yaptığımız gibi yapın. Kral III. Charles'ın zor bir manzarayla karşı karşıya olduğu kesin. Keskin kutuplaşmanın pek çok demokrasiyi harap ettiği ve iklim krizi gibi küresel tehditlerin giderek daha tehlikeli hale geldiği bir ortamda en kötü ihtimalin gerçekleşmesinden korkulabilir.

AP
Onları bir araya getiren şey kendilerinin nereden geldikleri değil, dünyanın nereye gitmesini istedikleriydi (AP)


Ancak bununla birlikte; III. Charles'ı şu anda tam olarak bu kadar önemli kılan şey, uygulayabileceği ve uygulayamayacağı otoriteyle, temsil ettiği makamdır. Kendisinden önce gelen annesi gibi Kral Charles da elbette İngiltere Kilisesi'ne yönelik yeminiyle inancın savunucusu ve inançların koruyucusu olarak duruyor. Onun için inanç gelenekleri her zaman derin ilgi konusu olmuştur. Bu ilgiyi dünyanın umutsuzca ihtiyaç duyduğu türden bir sosyal yardıma dönüştürebilir mi?

Elbette ondan önce de, müteveffa Piskopos Desmond Tutu gibi emsaller var ki bu arada o da Anglikan Kilisesi'nden çıkmıştı. Şu anda da çevresinde bunun örnekleri var: Papa Francis dünyanın kendisini iyileştirmesi için ona ilham vermeye, bizi Tanrı'nın yarattıklarına yönelik sorumluluğumuzla yüzleşmeye ve dünyada alçakgönüllülükle hareket ettirmeye çalışıyor.

Ağa Han gibi diğer inanç liderleri, kendilerini diğer inanç topluluklarıyla köprüler kurmaya ve yoksul toplumlarda, özellikle de kız çocuklarınınki başta olmak üzere, eğitim sağlamaya adadılar. Bir başka Müslüman din insanı olan Dr. Abdulkerim el-İsa, liderliğini yaptığı Dünya İslam Birliği adlı örgütü inançlar arası diyalog için bir araç haline getirdi.

Kral Charles, İslam gibi diğer inanç geleneklerine duyduğu hayranlığı daha önce dile getirmişti. Diğer inançlarla ilişkiler kurmayı dünyadaki çalışmalarının bir parçası haline getirdi ki Britanya'nın, dini açıdan da, giderek daha çeşitli hale geldiği göz önüne alındığında bu daha da değerli. Kendisi aynı zamanda çevrenin de sıkı bir savunucusu. Norwich Piskoposu gibi önderlerle birlikte, monarşinin otoritesini daha iyi bir dünya yaratmaya kanalize etmenin yollarını bulabilir.

Bunların hiçbiri Britanya'nın büyük bir kayıp yaşamadığı anlamına gelmiyor ama büyük liderlerin bir diğer özelliği de hayatlarımızda karşılaştığımız yoklukları nasıl ele aldıklarıdır. Kraliçe Elizabeth'in arkadaşlıkları onun kim olduğunu ve dünyadan ve dünya için ne istediğini ortaya koyuyor. Onu son kez uğurlamak için bir araya gelen yaslılar, onun kimliğiyle hepimizi ne kadar derinden etkilediğini, duygulandırdığını ve temelden geliştirdiğini yansıtıyor.

Korkmadan yas tutalım. Çünkü daha yapılacak çok iş var. Bu yükün onuru bize düşer.

Ndileka Mandela bir yazar, toplumsal aktivist ve Thembekile Mandela Vakfı'nın başkanıdır

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU