DİSK: Holdinglerin vergileri bir gece yarısı sıfırlanırken işçinin sırtındaki vergi yükü büyüdükçe büyüyor

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "Vergi yoluyla bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçinin cebinden alınıp sermayeye, şirketlere kaynak aktarılıyor" diye konuştu

Fotoğraf: DİSK

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), işçilerin ücretlerinde gelir vergisi dilimlerinden kaynaklı kayıpların sona erdirilmesi, gelir vergisi oranlarının düşürülerek vergi dilim miktarlarının yükseltilmesi talebiyle İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı önünde eylem yaptı. 

“Dilim dilim soyuluyoruz”, “Vergi dilimi soygununa son” ve “Vergide adalet istiyoruz” yazılı dövizlerin taşındığı eylemde, “Gelirde adalet, vergide adalet” ve “Gelir vergisi düşürülsün” sloganları atıldı. Burada konuşan Arzu Çerkezoğlu, dünyada işçilerin eline geçen net ücretin giderek daha da azalan başka bir ülke olmadığını söyledi. 

Artan enflasyona da dikkat çeken Çerkezoğlu, “Artan vergi yükü ile ücretlerimiz erimeye devam ediyor. Yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan işçiler şimdi de vergi dilimleri marifetiyle yoksullaştırılıyor” diye konuştu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Çarşıya, pazara, markete her gittiğimizde fiyatlar artıyor, evimize gelen her fatura bir öncekinden yüksek oluyor ama işçilerin artması gereken ücretleri, vergi dilimleri nedeniyle yıl içerisinde düşüyor” diyen Çerkezoğlu, şunları söyledi: 

Gelir eşitsizliği yetmezmiş gibi vergi adaletsizliği ile ekmeğimiz çalınıyor. Çalışanlar olarak bizler sanki çok zenginmişiz gibi nisan ve mayıs aylarında yüzde 20’lik ikinci vergi tarife dilimine, ağustos ayından itibaren yüzde 27’lik üçüncü tarife dilimine giriyoruz. Örneğin 10 bin lira brüt ücreti olan bir işçi arkadaşımız, ocak ayında 637 TL vergi öderken eylül ayında 2 bin 342 TL’ye yükseliyor. Bu örtülü biçimde vergi artırımı demektir. Zamlar nedeniyle zaten geçim zorluğu çeken işçilerin cebine, hükümet bir de vergi yoluyla el uzatıyor. Ücretliler yılbaşında toplam kazancının beşte birini vergi ve kesintilere öderken bugün neredeyse üçte birini ödüyorlar. Başka bir ifadeyle sene başında çalıştığımız her beş saatin birini devlete çalışırken bugün çalıştığımız her üç saatin birinde vergi daireleri ve SGK için çalışıyoruz. 

Hayat pahalılığı yetmezmiş gibi çocuğumuzun beslenmesinden kısıp vergi ödüyoruz. Bu adaletsiz vergi düzenine ‘hayır’ diyoruz. Net ücretlerin ağustos ve eylül aylarından itibaren düşmesinin iki temel nedeni var. Birincisi, ücretlilere uygulanan gelir vergisi oranlarının yüksekliği. İkincisi, vergi tarife dilimlerinin enflasyondan, ücret artışlarından ve yeniden değerleme oranlarından daha düşük olarak belirlenmesi. Böylece işçilere zengin muamelesi yapılarak üst vergi dilimine sokulması. 2006 öncesinde ücret gelirlerine uygulanan vergi oranları, diğer gelirlere göre 5’er puan daha düşüktü. 2006 sonrasında AKP iktidarı, ücretlere sağlanan bu 5 puanlık indirimi kaldırdı. Yani işçi, patronuyla aynı oranda vergi vermeye başladı. Adaletsizlik bununla sınırlı kalmadı. Vergi dilimleri bilerek az artırılarak işçiden daha çok vergi alınması sağlandı. 

"Ücretliler her sene daha hızlı şekilde üst vergi dilimine geçiyor"

Yaşananları "açık bir soygun" olarak ifade eden Çerkezoğlu, "Vergi dilimlerinin düşük tutulmasıyla dilim dilim soyuluyoruz. Bakın bu soygun nasıl gerçekleştiriliyor, bir kez daha anlatalım. Biliyorsunuz, her yılın sonlarına doğru hükümetin açıkladığı yeniden değerleme oranı ile vergilerdeki, harçlardaki, devletin alacaklarındaki artış oranı belirleniyor. Gelir vergisi tarife dilimlerinin de hükümetin ilan ettiği yeniden değerleme oranı kadar artması beklenir ama böyle olmuyor. Vergi dilimleri, yıllardır yeniden değerleme oranlarından düşük artıyor. Böylece ücretliler her sene daha hızlı şekilde üst vergi dilimine geçiyor. Ücretliler her sene daha yüksek oranda vergi vermiş oluyor" diye konuştu.

Çerkezoğlu şöyle devam etti:

İlk vergi dilimleri yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2000 yılında 2 bin 500 TL olan ilk vergi dilimi 2022’de 81 bin 689 TL olarak uygulanmalıydı. Yani işçiler yaklaşık 82 bin TL kazandıktan sonra bir üst vergi dilimine geçecek, daha yüksek oranda vergi ödeyecekti. Peki 2022 yılında ilk vergi dilimi kaç olarak belirlendi, 32 bin TL. Yani 32 bin TL kazandıktan sonra işçiler zenginleşmiş kabul edilerek üst vergi dilimine sokuldu. 2022’de, yılda 82 bin TL altında örneğin 81 bin TL kazanan bir ücretli, yüzde 15’lik ilk vergi dilimine girecekti. Peki bugün hangi orandaki vergi dilimine giriyor, yüzde 27.  Çarşıdaki, pazardaki, marketteki, faturalardaki zamlar yetmedi, bir de üstüne yüzde 15’ten yüzde 27’ye vergi zammı. Yani açıkça vergi yoluyla gelirlerimiz azaltılıyor. Açıkça vergi yoluyla soyuluyoruz. Açıkça vergi yoluyla bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçinin, emekçinin cebinden alınıp sermayeye, şirketlere kaynak aktarılıyor. Bu da yetmiyor, büyük şirketlerin, holdinglerin vergileri bir gece yarısı sıfırlanırken işçinin, emekçinin sırtındaki vergi yükü büyüdükçe büyüyor. 

DİSK’in vergi ve kesintilere dair önerilerini hatırlatan Çekezoğlu, "En düşük vergi dilimi kesintisi yüzde 10’a düşürülmeli ve en düşük vergi dilimi tutarı asgari ücret artışı kadar artırılmalıdır. Çağ dışı damga vergisi kaldırılmalı, işverenlere uygulanan 5 puan SGK prim desteği çalışanlara da uygulanmalıdır. Brüt giydirilmiş ücreti Ocak 2022’de 10 bin ve Temmuz 2022’de 15 bin TL olan bir işçinin mevcut uygulamaya göre bugün 2 bin 617 TL olan vergi miktarı, DİSK’in bu önerilerinin uygulanması durumunda durumda 768 TL’ye düşmektedir" dedi.

"Bizim bordrolarımızdan tıkır tıkır vergiler kesilirken, işveren kazançları bir sonraki yıl vergilendiriliyor"

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu açıklamalarına şöyle devam etti:

Sadece vergi dilimleri yoluyla dilim dilim soyulmuyoruz. Türkiye’de vergi sistemi baştan sona adaletsiz. İşçinin ücret geliriyle, karların, faizin, rantın aynı oranda vergilendirilmesi başlı başına adaletsizlik. Bizim bordrolarımızdan tıkır tıkır vergiler kesilirken, işveren kazançları bir sonraki yıl vergilendiriliyor. İşverenlere verilen imtiyazlar, indirimler, teşvikler bu adaletsizliği büyütüyor. Yetmiyor, büyük holdinglerin, şirketlerin vergilerinin bir gecede sıfırlanırken on milyonlarca ücretlinin vergi yükünü omuzunda taşıması adaletsizliği keyfiliğe dönüştürüyor. Bu adaletsiz vergi sistemi, adaletsiz düzenin bir sonucudur. İşçileri yoksullaştırarak, ücretleri baskı altına alarak, biz üretenlerden çalarak şirketleri büyütmeye çalışan bir zihniyetin ürünüdür. Fakiri daha fakir yaparak, zengini daha zengin etmeye yeminli bir iktidarın bilinci politikalarının sonucudur.

Taleplerini sıraladı

Çerkezoğlu, acil yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı: 

Gelir vergisi oranı ücretlilerde yüzde 10’a düşülmelidir. 

 Vergi tarife dilimler en az asgari ücret veya yeniden değerleme oranında artırılmalıdır. 

İşverenlere uygulanan 5 puan SGK prim desteği çalışanlara da uygulanmalıdır. Çağdışı damga vergisi tümüyle kaldırılmalıdır.

Vergi adaleti için mücadeleye devam edeceklerini belirten Çerkezoğlu, “Gelin hep birlikte, omuz omuza vergilerin düşürülmesi için, adil vergi sistemi için mücadele edelim” çağrısı yaptı. 

 

 

 

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU