Cristina'ya kim kastetti?

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Geçen perşembe akşamı Arjantin saatiyle 20.52'de Recoleta semtindeki konutuna girmekte olan Devlet Başkanı Yardımcısı Cristina Fernandez de Kirchner'e bir suikast girişimi gerçekleşti. 

İki defa devlet başkanlığı yapmış Cristina Kirchner, yolsuzluk suçlamasıyla 22 Ağustost'a açılan dava sebebiyle orada kendisini desteklemek için bekleyen kalabalık arasından geçerken bir silah tam yüzüne doğruldu.

Suikastçı Avusturya yapımı 7,65 çapındaki tabancanın tetiğine iki kere bassa da namludan kurşun çıkmadı.

Ve Cristina olan biteni sadece seyreden birkaç korumasından önce çökerek kendini korumaya çalıştı.
 


Olay yerinde yakalanan tetikçinin 1993'ten bu yana Arjantin'de yaşayan, 35 yaşında Brezilya kökenli biri olduğu açıklandı.

Sosyal medyadaki resimlerinde Nazi sembolü olan dövmeleriyle dikkat çeken suikastçının Avrupa'daki faşist grupları takip ettiği de anlaşıldı. 
 

(1).jpeg
Fotoğraf: Ramiro Digier

 

Ayrıca failin Arjantin'in sürekli sansasyonel haber yapma iddiasındaki "sokak" medyası Cronica TV'de birkaç röportajı da var. 

Bu röportajlarda Arjantin sağının diliyle hükümetin "sosyal plan" ya da halka yönelik sübvansiyonlarını eleştiriyor. Üstelik bu videoların birinde sevgilisiyle görünüyor. 
 

 

Bir başka röportajda ise kamerayı görünce koşarak gelip hükümetteki bir bakan değişikliğini eleştiriyor. 

Görüntülere bakınca devlet başkanına suikasta kalkacak birine benzemiyor. Ama ekranlarda görünmekten hoşlandığı besbelli.

Arkasında gizli bir örgüt varmış ya da bir istihbarat teşkilatı tarafından manipüle edilmiş biri izlenimi de uyandırmıyor. 

Tetikçinin profili, gerçekleştirdiği eylemin ciddiyetinin farkında olmayan birini andırıyor. 

Fakat diğer yandan saldırı sırasında korumaların disiplinsizlikleri ve sonrasında Cristina'nın 6 dakika daha olay yerinde beklemiş olması da bir o kadar ciddiyetsizlik örneği.
 

 

Suikast girişimi aklıma ABD'nin Pinochet darbesi sırasında Şili büyükelçisi Nathaniel Davis'in sözlerini getirdi.

Davis, darbeden 25 yıl sonra röportaj yapmak için evini arayan gazeteciye "Durum o kadar karmaşıktı ki herhangi bir şey olabilirdi" demişti.

Büyükelçi Davis bunu 1973'te Allende'yi deviren askeri darbenin ABD'nin imalatı olmadığını anlatmak için söylüyordu.

Doğru ya; darbeyi bizzat Allende'nin atadığı Genelkurmay Başkanı Pinochet yapmıştı.

Allende ise çenesinin altına dayadığı bir Kalaşnikof'la intihar etmişti. 

Oysa bunlar yaratılmış bir durumun sonucuydu. 

Tam da Davis'in ifade ettiği gibi, durum karmaşıksa her şey olabilir demektir.

Ve genelde ABD durumu daha karmaşık hale getirir. Özellikle başta sol eğilimli bir hükümet varsa.

Şöyle denebilir;

Arjantin'de ekonomik-sosyal kriz o kadar uzun bir süredir devam ediyor ki koşullar herhangi bir olayın patlak vermesine uygun.
 

1.jpg
Belediye Başkanı Bruno Pogliano, bir Néstor Kirchner Büstünün ortak makinelerle imha edilmesini emretmişti 

 

Ancak şunu unutmamak gerekir ki Arjantin, Nestor Kirchner yönetiminde 2004'te dış borunun yüzde 75'ini sildirmeyi başarmış ve 2006'da IMF'ye olan tüm borcunu ödeyerek bağını koparmıştı.

Onu izleyen Cristina Kirchner hükümetleri de finansal bağımsızlık ve sıkı gümrük politikasını sürdürmüştü.

Hatta 2014'te ABD mahkemesi kararıyla Arjantin'in hesapları dondurulduğunda bile "Akbaba Fonları"nın çıkardığı borç faturasını reddetmişti. 

Fakat bir yıl sonra gerçekleşen seçime, anayasa gereği üst üste en fazla iki kere başkanlık yapılabileceği için, katılamadığı koşullarda neoliberal iş insanı Mauricio Macri başkan seçildi.

Yeni başkan, Cristina'nın ödemeyi reddettiği borçları kabul ettiği gibi üste 57 milyar dolar IMF'den olmak üzere; 100 milyar dolardan fazla da borç aldı. 

Tuhaf olan şu ki daha önce bu ülkede ekonomik planları 21 kere başarısızlıkla sonuçlanan IMF 2018'de, ödeyemeyeceğini bile bile Arjantin'e bu borcu verdi.

Böylece 2006'da dış borcunu büyük oranda temizleyen Arjantin yeniden dünyanın en borçlu ülkeleri arasına girdi.

Arjantin ilk kez borca batmıyor ama Cristina Kirchner'in başına gelen şey Arjantin tarihinde bir ilk. 
 

 

Suikast girişiminin ertesi günü, saldırganın sağcı Telefe kanalına çıkan yakın arkadaşı da onun, tetiği Cristina'yı öldürmek için çektiğine emin olduğunu söyledikten sonra ekledi:

Daha önce denememiş olması ne yazık!


Arjantin son 10 senede tuhaf bir ülke haline geldi. Sağcılar televizyonlarda suikastı övüyor.
 

(5).jpeg
Fotoğraf: Twitter

 

Meydanlarda sağcı muhalefet giyotinle geziyor, Cristina mankenleri boğazlanıyor, politikacılar temsilen idam ediliyor, Başkanlık Sarayı'nın parmaklıklarına ceset torbaları asılıyor…

Sosyal ağlardan yayılan Cristina Kirchner ve hareketine yönelik nefret söyleminin sınırı yok.
 

(3).jpeg
Fotoğraf: Twitter

 

Sağ siyasetçiler bu nefreti körüklemek için ellerinden geleni yapıyor.

Bir milletvekili Cristina için istenen 12 yıl hapis cezasını az buluyor ve devlet başkanı yardımcısı için idam cezasının getirilmesini savunuyor.
 

(4).jpeg
Fotoğraf: Twitter

 

Geçen 22 Ağustos'ta savcı, başkan yardımcısı Cristina Kirchner ve merhum eşinin 2003-2015 yılları arasında suç örgütü kurdukları iddiasıyla dava açmıştı.

Santa Cruz eyaletinde bir yol yapımında gerçekleştiğini iddia ettiği bir yolsuzluk gerekçe olarak sunuluyor. 

2018'de savcılığa medya tarafından teslim edilen 8 rüşvet defterine dayanarak eski başkan Cristina Kirchner için benzer bir dava açmıştı.

Bazı gizli tanıklarla da desteklenen davadaki defterlerin sahte olduğu sonra anlaşıldı. Bu dosya geçen yılın kasımında kapatıldı.
 

(6).jpeg
Fotoğraf: Twitter

 

Cristina'ya açılan davaların motivasyon kaynağının "yolsuzluk" olmadığını hepimiz biliyoruz. Eğer mesele "yolsuzluk" olsaydı herhalde ona sıra gelmezdi.

Cristina'yı hapse tıkmak için can atan savcılar nedense Mauricio Macri'nin Panama Papers belgelrine kadar giren vergi kaçakçılığını araştırma gereği duymuyor.

Karı-koca Kirchner'lerin Arjantin sağının nefret objesi haline gelmesinin asıl sebebi 1976 cuntasının sorumlularını hapislere tıkmış olmaları. 

Kirchner iktidarlarında 3 binden fazla üst düzey cunta üyesi yargılanarak ceza aldı.

Bu ölçüde bir cunta yargılaması tarihte hiçbir yerde gerçekleşmiş değildir.

Bu yüzden Arjantin sağı Cristina'yı parmaklıklar ardına göndermek istiyor. 
 

(8).jpeg
Fotoğraf: Twitter

 

Diğer yandan Cristina'nın kişiliği ben de narsizmin daima ölümü çağırdığı duygusunu uyandırıyor.

Savcı Nisman olayında olduğu gibi ya da bir akşam evinin önünde ölüm hep onu buluyor. 

Hepsi bir tarafa Arjantin'de durum o kadar karışık ve çözümsüz bir hale geldi ki her şey olabilir.

Bir toplum krizlerine siyasal, sosyal, sınıfsal ve kültürel çözümler üretemez hale gelirse marjinal kişileri kahraman haline getirir. 

İşte o noktadan sonra silahın herhangi bir yerde herhangi birinin yüzünde patlaması kaçınılmazdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU