FaceApp'in yaşlandırma tekniği gerçek ile ne kadar uyumlu?

Yaşlılık, uzun yaşam ve dünyanın konuştuğu uygulama FaceApp'i yaşlılık bilimi uzmanları Independent Türkçe'ye değerlendirdi

Fotoğraf: FaceApp

İrlandalı oyun yazarı Bernard Shaw, yıllar önce “Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız” demişti.

Bugünün gençleri için ilerleyen yılların nasıl geçeceğini tahmin etmek elbette imkânsız. 

Ama ortada iki gerçek var.

İlki 2050’den itibaren dünya nüfusunun 2 milyarını yaşlıların oluşturacağı. 

İkincisi son günlerde yaşlılık olmasa bile yaşlılığın nasıl bir şeye benzediğinin dünya çapında hayli popüler bir oyuna dönüştüğü…

Gerçekten de milyonlar bir anda ‘yaşlanmaya’ başladı, yaşlanmayı sevdi. 

Sebebi FaceApp uygulaması. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uygulamanın yaşa ve yaşlılığa meydan okuyan özelliği kısa süre içinde tüm kıtaları sardı.

Yaklaşık 6,5 milyon kişinin telefonlarına çoktan girdi bile.

Sadece 10 gün gibi kısa bir süre içinde ise uygulamanın yaratıcısı Rus Wireless Lab şirketine 1 milyon dolar kazandırdı.

Son 13 yılda insan ömrünün uzadığı, ortalama yaşam beklentisinin 65’ten 71’e çıktığı dünyada şüphesiz herkes yarınını merak ediyor.

Aslına bakılırsa bir çok insan nasıl bir yaşlılılık geçirileceği ile değil daha ziyade nasıl görüneceği ile ilgili.

Peki, gerontoloji yani yaşlılık bilimi uzmanları bu işe ne diyor?

FaceApp uygulamasının ortaya çıkardığı görüntü ne kadar doğru, ne denli gerçeği yansıtıyor?

Yaşlanmamızdaki asıl etkenler ne?

Independent Türkçe yaşlılık bilimi uzmanlarına üç soru sordu.

Hem FaceApp yaşlılığını hem gerçek yaşlılığı merak edenler için… 

 

SORU 1: FaceApp ile insanlar yaşlanmayı sevdi. Ortaya çıkan görüntü gelecekteki halimizin ne kadarını yansıtıyor? 

Prof.Dr. İsmail Tufan, Akdeniz Üniversitesi, Gerontoloji Bölümü öğretim üyesi:

Uygulamanın çok doğru bir görüntü ortaya çıkardığını düşünmüyorum. Ama sevindirici yanı yaşlılık olgusunun konuşuluyor olması. İnsan başına ne geleceğini merak ediyor. Bu ilginç bir şey. Bununla ilgili tasarruflar sosyal medyada yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu akıma aslında yaşlılık bilimi açısından sevindim. En azından yaşlılık ile ilgili bir düşünce insanların içinde var. Diğer yandan ‘Bizi görsel olarak nasıl bir yaşlılık bekliyor?’ sorusu bence çok manidar. Zira bunu şekillendirmek, buna anlam katmak ve bununla ilgili yaşantımızda olumlu bir hale yönelmesi görüntümüzden çok zihnimizdeki sahip olduğumuz değerler ile alakalı. İnsanın yaşlanmasına, nasıl görüneceği ile ilgili meselesi dışında nasıl bir yaşlılık dönemi ile karşı karşıya kalacağını düşünmelerini tavsiye ederim. Sadece Türkiye için tüm dünya için bu geçerli. 

Faruk Yaşar Gürdal, Gerontoloji Derneği Başkanı, Süleyman Demirel Üniversitesi öğretim görevlisi:

İlerleyen zamanlarda kronolojik manada kişiyi nelerin beklediğini bilemediğimiz için Faceapp uygulaması insan yüzünü tam olarak karşılayamadığını düşünüyorum. Daha az oranda yansıttığını düşünüyorum. Her kişinin yaşlılığı bireysel bir durumdur, kitlesel olarak düşünülemez. Sadece fiziki yaşlanma diye bir şey yok. Yaşlılığın fiziki boyutu haricinde sosyal, psikolojik, biyolojik ve sağlık boyutları da mevcut. Gerontolojik yani yaşlılık bilimi açısından bakıldığında fiziksel yaşlılık yani insanın ana rahminden, hatta döllenmeden sonra başlayan bir süreçten bahsediyoruz. Esasen yaşlılık 65 yaş üstünden itibaren başlayan bir durum değil. Ana rahminden ölüme kadar ilerleyen ve süreklilik arz eden çok katmanlı bir süreç. O yüzden Faceapp çok kısıtlı bir öngörü verebilir sadece. 

SORU 2: Uzun yaşam ve yaşlılıkta genetik etkenler mi yoksa çevresel etkenler mi daha önemli?

Prof.Dr. İsmail Tufan:

ABD’de yedi ayrı araştırma da bu sorununu yanıtına çevresel faktörlerin yaşlanmamıza genetik mirasa sahip olmamızdan çok daha fazla oranda, yaklaşık yüzde 80 oranında etki ettiğini söylüyor. Çevresel faktörlerin etken bir yaşlanma modifikasyonu yarattığını görebiliyorsunuz. Gerontoloji biliminin kurucularından Alman bilim insanı Prof. Dr. Hans-Werner Wahl yaşlanmamızla ilgili 12 ayrı neden sıralıyor. 12 farklı yaşlanma nedenine dönük bir bakış açısı ortaya sunuluyor. Coğrafyaya, mesleğe, cinsiyete, kalıtımsal, çevresel gibi farklı faktörler var. Örneğin yaşlanmanın kadınsallaşması diye bir süreç var. Yaşlanma ve yaşlılık sürecinin kadına özgü olduğunun ifade edilmesinin nedeni, kadının erkeklere oranla daha uzun yaşamasıyla ilintili.

Faruk Yaşar Gürdal:

Genetik faktör uzun yaşamda elbette bilimsel faktör olarak bir orana sahip. Ancak çevresel faktörler, çevrebilimle ilgili ya da ontolojik faktörler daha belirleyici. Bölge olarak bakıldığında istatistiki veriler ışığında ve Geroatlas yani Türkiye’nin yaşlılık haritasına bakıldığında ülkemizin Karadeniz Bölgesi daha uzun yaşayan insanlar mevcut. Karadeniz’deki yeme ve beslenme alışkanlıkları, ormanlık alanların bolluğu, aktif yaşam, sürekli çalışma uzun yaşamı etkileyen faktörler olarak görünmekte. 

SORU 3: Diyelim Ahmet ile Mehmet dünyaya ikiz olarak geldi. Ahmet yaşantısının tamamını Türkiye’de sürdürdü. Mehmet ise herhangi bir İskandinavya ülkesinde ya da Japonya’nın Okinawa adasında hayatına devam etti. Çevresel faktörler dikkate alındığında kim daha uzun yaşar?

Faruk Yaşar Gürdal:

Ahmet ile Mehmet’i birbirinden ayırmayalım. İkisinin de aynı ülkede doğup büyüdüğünü farz edelim. Bu iki kardeşin 20’li yaşlardan sonra hayatları bir yerde birbirinden ayrılacak. İki kardeşin yaşlılık oranında birbiriyle kıyaslandığında büyük oranda fark gözlemlenecek. Buna uzun yaşam olarak baktığınız takdirde, çevresel faktörler ciddi derecede ön plana çıkacak. Genetik faktörler kimi araştırmalara göre yüzde 4’ünü etkiliyor. Akrabalarınızda, soyunuzda uzun yaşam geni varsa biraz daha uzun bir hayat sürebilirsiniz. Yüzde 4 oranında. Geri kalanı çevresel faktör… 

Prof.Dr. İsmail Tufan:

Yaşlılık ile ilgili kaliteli imkânların sunulduğu yerde o kişinin yaşlılığı daha kaliteli ve anlamlı olacaktır. Çevresel faktörler açısından değerlendirildiğinde çok güneşe maruz kalan kişilerin yaşlanması hızlanacaktır. Beslenmesine dikkat etmeyen bir insanın mutlaka kalp damar ya da kolon kanseriyle karşı karşıya kalacaktır. Çevresel faktörlerde en önemli süreç. Bizim ülkemiz sağlıklı yaşlanma ile ilgili maalesef çok olumlu bir zemin yaratmıyor. Bundan ötürü bu kişinin yaşam biçimine etkiliyor. Sosyo-ekonomik açıdan da gelir düzeyi yaşlı insanın biraz daha aşağıda ise stresten sebepli bazı sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Bunlar neler? Depresyona girmek, hayatı daha fazla sorgulamak, adil dünya inancını daha değerlendiriyor. Mesela Okinawa’ya baktığınızda temel insan ihtiyaçlarının giderildiği görülüyor. Türkiye’de bakıma muhtaç olanlar ilerleyen yaşlarda ölmeyi yeğlerken diğer tarafta muhtaçlık riskini devletin korucuyu kanatları altında güven içinde hisseden insanın yaşlanma süreci de daha farklı ve risklerden daha arındırılmış şekilde karşımıza çıkıyor. Diyelim siz 80 yaşına geldiniz, bakıma muhtaç oldunuz. Bana kim bakacak sorusunu Okinawa’daki yaşlı bir Japon daha az soracak, kendi daha güvende hissedecektir. Bizde bu altyapı henüz oluşturulmadığı için “Bana kim bakacak, nasıl bakılacak, nasıl finanse edilecek sorularını kim denetleyecek?” soruları Türkiye’deki yaşlılar tarafından daha sık sorulduğunu görüyoruz. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU