Tel Aviv'deki oyun açığa çıktı!

İsrail, Kahire'nin Filistin meselesine olan bağlılığının ulusal bir bağlılık olduğunu biliyor. Böyle olduğu için Filistin meselesi pazarlık konusu olamaz

Fotoğraf: Reuters (Arviş)

Yayımlanan bir dizi raporda Mısır ve İsrail arasındaki gizli bir krizden söz ediliyor.

Raporlarda bu krizin iki nedeni olduğu belirtiliyor. Bunlardan biri, İsrail'in Gazze'deki İslami Cihad'a karşı yürüttüğü son savaşla, diğeri de 1967'de "Altı Gün Savaşı" sırasında Kudüs yakınlarındaki bir bölgede öldürülen Mısırlı askerler hakkında yakın zamanda patlak veren bir davayla ilgili.

İslami Cihad'a karşı yürütülen savaşı takip edenler, çatışmanın tamamen Mısır arabuluculuğu ile durdurulduğunu bilirler.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şayet Kahire müdahale etmemiş ve savaşın başladığı ilk günlerde aktif olmamış olsaydı, bu çatışma daha da uzayabilir ve İsrail tarafını fazlasıyla yorabilirdi.

Bu savaşın son bulması, Tel Aviv'in Mısır arabuluculuğu karşısında yüklendiği taahhütlerle bağlantılıydı.

İsrail taahhütler kapsamında Filistinli bir tutukluyu ve elinde esir olan bir İslami Cihad üyesini serbest bıraktı.

Muhtemelen burada başka yükümlülükler de vardı fakat basına yansıyan sadece bunlar oldu.

Zira savaş sona erdiğinde İsrail hükümetinin yerine getirmesi gereken yükümlülük buydu.


Ancak basına sızan haberlerde, Tel Aviv'deki Yair Lapid hükümetinin taahhütlerinden kaçtığı ve bu taahhütlerinde sahibi olduğu restorana kalın harflerle "Yarın yemek bedava!" diye yazan bir adama benziyor.

Gelen müşteri bedava yemek istediğinde, restoran sahibi müşteriyi tabelaya götürür ve şu yazıyı yüksek sesle okumasını söylerdi:

Yarın yemek bedava!


Dolayısıyla restoran sahibinin yaptığı tek şey, bedava yemek isteyen her müşteriye isteğinin yarın gerçekleşeceğini söylemek olur ve bu böyle sonsuza kadar devam eder.

Çünkü her günü bir diğeri takip eder ve hiçbir zaman yarın olmaz.

Şüphesiz bu restoran sahibinin oyunundan başka bir şey değildir.

Bu hilesiyle her gün müşterileri kandırmaya devam eden restoran sahibi, müşterilerden daha akıllı olduğunu düşünmüş olmalı.

Ancak bununla her gün restoranına gelen müşteriler nezdinde artık itibarını ve güvenilirliğini de kaybetmiş oldu.

İsrail tarafının buna çok dikkat etmesi gerekir. Bu, hem son savaştan sonra verdiği sözler hem de geçen yıl dört Arap başkentiyle imzaladığı "İbrahim Anlaşmaları" kapsamındaki taahhütleri için geçerlidir.

İkinci durumdaki vaatleri elbette daha önemlidir. Çünkü bu, üyeleri arasından bir tutuklunun bırakılmasını isteyen Filistinli bir gruba değil, tüm Filistin meselesine yönelik taahhütlerdir.

Elbette genel taahhütlere bağlılık, İslami Cihad'a savaşın durdurulduğu gün verilen vaatlerin önemini azaltmaz. Her ne olursa olsun söz sözdür.

Taahhütlerin yerine getirilmesi, savaşı durdurma sürecinin sorumluluğunun ve hükümetlerden önce bölgedeki Arap kamuoyu nezdinde taahhütte bulunanların imajının ayrılmaz bir parçasıdır.

Her ne kadar gizli kriz hikayesinde iki başkent tarafından resmi açıklama yapılmamış olsa da ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Bu nedenle meselenin bir temeli olmalıdır. Bu temel, Tel Aviv'in yaklaşımının dışında da değildir.

Çünkü Gazze Şeridi'ndeki operasyonları başlatan taraf odur.

Operasyonların durmasından sonraki aşamada o da durdurmak zorunda kaldı ve birincisinde Mısır'ın baskısıyla diğerinde ise "İslami Cihad"ın vurma gücü dolayısıyla böyle hareket etti.

Her iki durumda da Lapid hükümetinin, memnun olsa da olmasa da operasyonları durdurmaktan başka seçeneği yoktu.
 

AP.jpg
"Mısır için Filistin meselesi pazarlık konusu edilemez" / Fotoğraf: AP (Arviş)

 

İsrail, Kahire'nin Filistin meselesine olan bağlılığının ulusal bir bağlılık olduğunu biliyor. Böyle olduğu için Filistin meselesi pazarlık konusu olamaz.

Mısır'ın burada geri adım atması mümkün olmadığı gibi İbrani devletinin oyalanıp taahhütlerinden cayması da imkan dahilinde değil.

1967'de Kudüs yakınlarında öldürülen ve hatta İsrail gazeteleri tarafından yakıldıkları söylenen Mısırlı askerlere gelince; bu başka bir konu.

Çünkü konuyu ortaya çıkaran Mısır basını değil, İsrail basını ve İsrailli gazetecilerdi.

Birkaç hafta önce konunun açığa çıkması, Mısır kamuoyu içinde bir şok dalgası yarattı.

O günden itibaren kamuoyu, konunun gündeme getirdiği soruların cevaplarını bekliyor.

Lapid, açıklamanın ardından Cumhurbaşkanı Sisi ile temasa geçerek gerçeği Mısır hükümetinin önüne koyacak bir soruşturma komisyonu kurmaya söz verdi.

Ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen komisyonun çalışmalarına başlayıp başlamadığına dair herhangi bir şey duyulmadı. 


İsrail hükümeti, başbakanının taahhüdünün sadece Mısır Cumhurbaşkanı karşısında verilmiş bir taahhüt değil, aynı zamanda Mısırlılar için de bir taahhüt olduğunun farkına varmak zorunda.

Mısırlılar bu meseleyi İsrail'in gireceği bir sınav olarak görüyor.

Sınavın nasıl neticeleneceğini görmek isteyen Mısır kamuoyu, Lapid hükümetinin toplantı sırasındaki vaatleri konusunda ne yapacağını merak ediyor.

Fakat ne Lapid'in vaatleri ne de katledilen askerler hakkında sorulan sorulara net cevaplar verilmeden haftalar geçti.


Kahire ve Tel Aviv arasındaki ilişkiler, Mart 1979'da imzalanan barış anlaşmasıyla yürütülüyor.

İki başkent onlarca yıldır bu anlaşmayı koruyor. Çünkü Kahire buna inandığı için barışa yöneldi ve Tel Aviv ise antlaşmanın getirdiği ve kurduğu barışın kendi çıkarına olduğunu biliyor.

Kırk yıldan fazla bir süre önce imzalanan bu anlaşma, yalnızca kağıt üzerinde verilen bazı sözlerden ibaret değil.

Anlaşmaya uymak ve anlaşmanın belirlediği şekilde Mısır ile ilişkileri yürütmek zorunlu.

İsrail'e gelince; onun sorunu ne önümüzdeki ay parlamento seçimleri yapmak üzere olması, ne bunun son iki yıl içinde gittiği dördüncü ya da beşinci seçim olması ne de seçimlere gitmek zorunda olması.

İsrail'in temel sorunu; kendini ne zaman seçimlerin karşısında bulsa komşularıyla olan meselelerinde de bu seçimleri bahane etmesi.

Bu mesele ülke içinde biraz da olsa istikrar temin ediyorsa da dışarıda bir oyundan ibaret olduğu açığa çıktı. Artık hiç kimse buna aldanmıyor.

Büyük sorun şu ki daha önce defalarca olduğu gibi Filistin meselesini seçimlerde bir bahane olarak kullansa da Mısırlı askerler konusunu böyle geçiştirmesi mümkün değil.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU