Enflasyon yeniliyor mu? ABD piyasaları "evet" diyor

Amerikalı yatırımcılar tekrar havaya girdi ve oradaki bu güvenin yeniden inşası sürdürülürse, dünyanın bu tarafında da sonuçları olan olumlu bir etki yaratır

Canlanan piyasalar muhtemelen haklı, kasvetli ekonomistler muhtemelen yanılıyor (AP)

Enflasyonun yenilgisini kutlamak için çok mu erken? Aslında evet ama piyasalar bunu zaten yapıyor gibi duruyor.

Amerika'da en önemli hisse endeksi olan S&P 500, ilk çeyrekteki kayıplarının yarısını telafi etti ve 12 Ağustos’ta son üç ayın en yüksek seviyesini gördü. Bunun ana itici gücü, ABD tüketici fiyat endeksinin önceki ayki yüzde 9,1'den düşerek, "sadece" yüzde 8,5'e gerilemesi oldu.

Bu argümana göre, belki de enflasyonun zirvesi geçti ve faiz oranlarının korkulduğu kadar yükselmesi gerekmeyecek. Otomobillere yakıt koymanın maliyeti epey keskin bir şekilde azaldı ve ortalama litrelik benzin fiyatı 1 doların altına inerek marttan bu yana en düşük seviyeyi gördü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kısmen siyasi belirsizlikten kısmen de Avrupa doğalgaz fiyatlarının tüm enerji maliyetlerini yukarı çekmesinden dolayı, Birleşik Krallık'ta dinamikler farklı. Sonbaharda enflasyonun zirve yapması bekleniyor. Ancak ana endeks olan FTSE 100, 31 Aralık seviyesinin üzerinde ve aslında Rusya'nın Ukrayna'yı istilasının arifesinde 23 Şubat'ta olduğundan biraz daha yüksek.

Peki şimdi ne olacak? Geçen hafta Morgan Stanley Varlık Yönetimi'nin baş yatırım sorumlusu Lisa Shalett bazı akıllıca sözler söyledi. Bloomberg'e verdiği röportajda, manşet enflasyonun zirvesini aşmış olabileceğini, ancak çekirdek enflasyonun hala Merkez Bankası'nın yüzde 2'lik hedefinin üç katına çıkarak yüzde 6 olduğunu belirtti.

Tarih gösteriyor ki Fed fon oranının çekirdek enflasyon oranına benzer bir orana çıkması gerekiyor. Çekirdek enflasyonun yüzde 4 civarına düştüğünü varsayarsak, bu da Fed fonlarının yüzde 1,5 veya 1,75 oranında daha artacağı anlamına geliyor. Bu ekonomiyi yavaşlatır. "Ekonomi yavaşlarsa da şirket karları düşer, bu net bir gerçek” diyor Shalett ve devam ediyor;

Bu matematik. Ve bu nedenle, kazanç tahminlerinin henüz aşağı indiğini görmedik ve tam olarak beklediğimiz şey de bu.

Peki kâr oranları ne kadar düşecek? Morgan Stanley, kar oranlarının 1991, 2001 ve 2009'daki son üç büyük durgunlukta yüzde 35-60 oranında düştüğünden çok daha az bir ortalamayla, yüzde 10-15 oranında düşeceğini hesaplıyor. Shalett, "O kadar da kötü değil,” diyor.

Bunu seviyorum çünkü iki şeyi hesaba katıyor: ABD faiz oranlarının ne kadar yüksek gitmesi gerekebileceği ve yaklaşan ekonomik yavaşlamanın ölçeği. Oranlar yüzde 4 civarındaysa ve bir durgunluk varsa, yaklaşık son 30 yıldaki büyük gerilemeler kadar kötü bir şey olmayacaktır. Eğer bu genel olarak doğruysa (ki bence öyle) önümüzdeki aylarda ABD pazarlarında bazı dalgalanmalar olacaksa da, başlıca büyük şirketlerin hisseleri hakkından biraz fazla değerlenebilir ancak aşırı derecede değil. Canlı piyasalar muhtemelen haklı; kasvetli ekonomistler muhtemelen yanılıyor.

Bununla birlikte, eşit derecede önemli olan bir başka şey daha var. Yükselen faiz oranlarının, piyasaların köpüğünü aldığı gerçeği. Yatırımcılar, uzun vadeli büyüme umutlarından daha ziyade görünür gelecekte somut bir şekilde kâr etmek istiyor. Şirketler buna tepki veriyor. En bariz örneklerden biri olarak, 2009'daki kuruluşundan bu yana büyük ölçüde kar etmeyen Uber'in şimdi ilk kez pozitif nakit akışı üretmesini ve bu yılın üçüncü çeyreği için karlılık öngörüsünde bulunmasını görebilirsiniz.
 

 

Ayrıca sadece diğer şirketleri satın alma hedefiyle para toplamak için piyasaya sürülen, özel amaçlı satın alma şirketlerinde (SPACs) de çarpıcı bir geri çekilme yaşandı. Temmuzda yeni bir SPACs sorunu yaşanmadı ve bir yıl önceki patlamada kurulanların değerleri keskin bir şekilde düştü.

Veya piyasaların bir yıl önceki, ekonominin canlı olduğu iddialı günlerden ekonomik yavaşlamaya geçişinin daha genel, farklı bir örneğini ele alın: ev fiyatları. ABD'de haziranda, fiyatların yıldan yıla düştüğü tek büyük şehir San Francisco'ydu. Bu, San Francisco Körfez Bölgesi'ndeki yüksek teknoloji şirketlerinin servet patlamasındaki azalmanın bir ölçümü.

Tüm bunlar Britanyalı veya Avrupa bakış açılarından ne anlama geliyor? Üç şey düşünüyorum. Birincisi, ABD yatırım ortamının değişmesi (buna öze dönüş diyelim) Atlantik'in bu tarafında daha az etki yaratacak çünkü ABD ölçeğinde herhangi bir ekonomik patlama yaşamadık.

Piyasalar o kadar yükseğe tırmanmadı, bu yüzden ciddi anlamda dibe çakılacak kadar uzağa zaten gidemediler. Ancak ABD'de makul derecede sağlam bir performans varsa, bu pozitifliğin bir kısmı Birleşik Krallık ve Avrupa'ya da yayılacaktır.

İkincisi, ABD'nin Ukrayna'da olup bitenlerden kıta Avrupa'sından çok daha az etkilenmesi ve Birleşik Krallık'ın nispeten orta yerde olması. Yani ABD'de yaşanan ekonomik olguların ardındaki dinamikler buradan daha farklı.

Ancak üçüncü ve en önemli şey, ABD pazarlarının Birleşik Krallık veya Avrupa'dakilerden çok daha büyük olması. Yani, eğer bu güvenin yeniden inşası istikrarlı bir şekilde devam ederse, burada olumlu bir domino etkisi yaratacak. Amerikalı yatırımcılar tekrar eski havalarına giriyor. Bu bizim için de iyi.

 

https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: Deniz Sutaş

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU