Atatürk Enstitüsü'nün görevden alınan müdürü Prof. Kırlı: Boğaziçi'ni temelden değiştirmeye yönelik bu hamleler, geniş bir operasyonun parçası

Boğaziçi Üniversitesi Atatük Enstitüsü'nün müdürlüğünü yaparken gerekçe gösterilmeden görevine son verilen Prof. Dr. Cengiz Kırlı, yaşanan süreçle ilgili düşüncelerini Independent Türkçe'yle paylaştı

Prof. Dr. Kırlı’ya göre son dönemde Boğaziçi Üniversitesi üzerinde oynanan “oyunlar”, sadece Boğaziçililerin değil, Türkiye’nin meselesi haline geldi. Kırlı, kadrolaşma sürerse ortada Boğaziçi Üniversitesi diye bir şeyin kalmaması endişesi taşıdığını da sözlerine ekledi  / Fotoğraf: Boğaziçi Üniversitesi / AA

Prof. Dr. Melih Bulu'nun 2021'in başında Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasıyla başlayan tartışma sürüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan bu atamanın ardından öğretim üyeleri ve öğrenciler, eylemlere başlamıştı.

Prof. Dr. Bulu, yine Erdoğan tarafından görevden alınıp yerine Prof. Dr. Mehmet Naci İnci atandıktan sonra da protesto gösterileri devam etti.

Rektör İnci'nin bazı isimleri görevden alması, Boğaziçi Üniversitesi'ni yeniden gündeme taşıdı.

Bu isimlerden biri, üniversiteye bağlı Atatürk Enstitüsü'nün eski müdürü Prof. Dr. Cengiz Kırlı.

Kırlı, 2003 yılından bu yana burada öğretim üyeliği yapıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Ekim 2020'de 3 yıllığına Atatürk Enstitüsü'ne müdür olarak atanan Kırlı, görev süresinin bitimine 15 ay kala görevden alındı ve yerine bir başka akademisyen atandı.

Kırlı, bu atamaya ilişkin görüşlerini ve Boğaziçi'nde yaşananları, Independent Türkçe'ye anlattı.

"Görevden alınmama ilişkin gerekçe gösterilmedi”

Kendisine enstitü müdürlüğünden alındığına dair bilgi verilmediğini aktaran Prof. Dr. Cengiz Kırlı, yeni müdürün göreve başlama tarihinin elektronik ortam üzerinden bildirildiğini ve durumu herkesle aynı anda öğrendiğini söyledi.

Söz konusu atamanın esas ve şekil açısından sorunlu olduğunu savunan Kırlı, hangi gerekçeyle görevden alındığını öğrenmek için resmi yazı yazsa da bir cevap alamadığını belirtti.

"Boğaziçi'ni temelden değiştirmeye yönelik bu hamleler, geniş bir operasyonun parçası"

Boğaziçi Üniversitesi'nde ders vermeye devam edeceğini de söyleyen Prof. Dr. Cengiz Kırlı, 1,5 yıldır yaşananları "Boğaziçi’ni temelden değiştirmeye yönelik hamleler" olarak niteledi.

Görevden alınmasının "kişiselleştirilmiş" bir durum olmadığını da vurgulayan Kırlı, "Demokrasi ve liyakatle anılan bir kurum olan Boğaziçi Üniversitesi’ndeki düzeni bozup, bu kültürü bitirmeye çalışmaktan daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalınıyor. Yaşananlar, çok geniş bir operasyonun parçası" yorumunu yaptı. 

“'Ben yaptım, oldu' deniliyor, mantık bu”

Atatürk Enstitüsü Müdürlüğü görevinin 2023'ün ekim sonunda bitmesi gerektiğini belirten Cengiz Kırlı, "Enstitü, yüksek lisans ve doktora düzeyinde ders veren, tez yazdıran, tüm üniversiteye zorunlu olan İnkılap Tarihi derslerini veren bir kurumdur. Rektör, 'Kendi içinizde seçim yapıp, bize isim bildirin' der, biz de demokratik şekilde bildirirdik. Seçimin ardından rektör bu ismi atardı. Şimdi ise 'Ben yaptım, oldu' deniliyor" şeklinde konuştu.

 

Prof. Cengiz Kırlı.jpg
Prof. Cengiz Kırlı / Fotoğraf: Independent Türkçe / Lale Elmacıoğlu

 

"Kadrolaşma sürerse ortada Boğaziçi Üniversitesi diye bir şey kalmaz"

Anayasayla güvence altına alınmış olan akademik özerkliğe darbe vurulduğunu ve bölümün ihtiyacının olmadığı ya da uygun görmediği kişilerin rektörlük eliyle dışarıdan atandığını savunan Kırlı, ekledi:

Siyasi olduğunu düşündüğümüz pek çok atama yapılıyor. Boğaziçi'nde dört koldan kardolaşmaya gidiliyor. Tamamıyla liyakat üzerine kurulu, yukarıdan telefonlarla talimat verilemeyen, çölde vaha olan Boğaziçi'ne saldırılıyor. Şuan için kısıtlı bir kadrolaşma var. Ama bu sürerse ortada Boğaziçi Üniversitesi diye bir şey kalmaz.

"Hukuk ve iletişim fakültesi kurulması senatoda tartışılmadı"

Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasından bu yana tepeden inme kararlar verildiğini öne süren Cengiz Kırlı, "Rektör Naci İnci 3 yardımcı bulamadı, kimse istemedi. Dekanlar dışarıdan atandı. Hukuk ve iletişim fakültesi kurulması kararı senatoda tartışılmadan tepeden verildi" dedi.

Boğaziçi'nin bir üniversitenin de ötesinde 150 yıllık geçmişi olan, 50 yılı aşkın süredir de kamu üniversitesi olarak hizmet veren, eğitim kalitesi belli ve bir kültüre sahip bir kurum olduğunun altını çizen Kırlı, "Boğaziçi, Türkiye'de öğrencilerin en çok tercih ettiği, okumak istediği yer. Türkiye'nin en başarılı, seçilmiş öğrencileri girebilir. Böyle özel öğrencilerin ve güçlü akademik kadronun bulunduğu bir üniversite, tepeden getirilen isimlerle doldurulmak isteniyor" ifadelerini kullandı.

 

Boğaziçi Üniversitesi protesto foto Can Candan.jpg
1 Ocak 2020'de Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleşen protestolardan bir kare / Fotoğraf: Can Candan


Cengiz Kırlı, son 10 günde kendisinin enstitü müdürlüğü görevinden alınmasının yanı sıra, Boğaziçi'yle bağını koparmamak için çok cüzi bir ödeme karşılığında ders vermeyi sürdüren bazı emekli öğretim üyeleri ile Mithat Alam Film Merkezi'nden Zeynep Ünal ve Elif Ergezen'in görevlerine son verilmesinin de hatalı kararlar olduğunu savundu. Mithat Alam'ın sinemaya gönül vermiş, yardımsever bir iş insanı olduğunu ifade ederek Boğaziçi'nde sinemayla ilgili lisans ya da yüksek lisans bölümleri bulunmamasına rağmen, binlerce filmin olduğu bir arşive kavuşturulduğuna da değindi.

Kırlı, Rektör Naci İnci’nin geçen sene kadro yenilenmemesi üzerine açtığı davayı kazanan sinemacı, belgesel yapımcısı ve öğretim görevlisi Can Candan’ın yeniden üniversiteyle ilişiğinin kesilmesine de tepki gösterdi.

"Burada herkes akademik işler yapmak ister, görünürlük peşinde koşmaz"

Son yıllarda verilen bu kararların üniversite açısından uzun vadede çok olumsuz karşılıkları olacağını da ileri süren Prof. Dr. Kırlı, "Boğaziçi'nde yaşananlar fırsat eşitliği ve anayasal haklar açısından değerlendirilmeli. Yoksa benim müdür olup olmamamın bir kıymet-i harbiyesi yok. Aslında burada ricayla, minnetle dekan, müdür olunur. Kimse üzerine böyle bir görev almak istemez çünkü burada herkes akademik işler yapmak ister, görünürlük peşinde koşmaz" yorumunu yaptı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU