Türkistan'da bir Osmanlı Paşası: Enver Paşa

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

4 Ağustos 2022 günü şehadetinin 100'üncü yılını andığımız, Osmanlı'nın son büyük komutanlarından Enver Paşa sürgüne gittiği Berlin'de çok rahat bir hayat yaşayabilecekken, Türkistan'ın bağımsızlığı için hayatını koymuştur.

Buna rağmen, beş cumhuriyetten oluşan koca Türkistan coğrafyasında ne Enver Paşa'nın heykelini, büstünü veya onun ismini taşıyan cadde, sokak, meydan görürsünüz, ne de onun adını bilen birine rastlarsınız.

Ruslar, SSCB döneminde Enver Paşa'nın izini silmek ve adını unutturmak için her türlü önlemi almıştır almasına; ama bağımsızlıktan beri geçen 31 yıla rağmen beş cumhuriyetten hiçbiri, Enver Paşa'nın anısını canlı tutmak için hiçbir girişimde bulunmamıştır.

Oysa Türkistanlılar, kendileri için hayatını ortaya koyan Enver Paşa için çok şey borçludur. 
 

Enver Paşa1.jpg
Enver Paşa / Fotoğraf: Wikipedia

 

Enver Paşa, Osmanlı'nın 1918'de teslim bayrağını çekmesinden sonra sürgüne gittiği Berlin'de Lenin'den aldığı davet üzerine onun temin ettiği bir uçakla Moskova'ya gider.

Lenin'in amacı, Afganistan, İran, Hindistan ve Orta Asya Müslümanlarını İngilizlere karşı örgütleyip ayaklandırmaktır.

Bunu yapabilecek en uygun kişi de, birkaç yıl öncesine kadar bir milyonu aşkın askerden oluşan Osmanlı ordusuna komuta etmiş olan ve İslam dünyasında büyük saygınlık ve itibara sahip Enver Paşa'dır.  

Enver Paşa, Lenin'in teklifini kabul etmişse de aklında başka bir şey vardır ve zaten Ruslar da ondan tam emin değildirler. Bu yüzden her adımını yakından takip ederler.

Enver Paşa, Bakü'de yapılan Dünya Müslümanları Kurultayı'na katıldıktan sonra Türkistanlı delegelerin daveti üzerine 1921 Kasım'ında Buhara'ya gider. 
 

Enver Paşa'nın Kafkasya’ya Gidişi.jpg
Enver Paşa'nın Kafkasya'ya gidişi

 

O sırada Buhara Emirliği yıkılmış, yerine Buhara Cumhuriyeti kurulmuştur. Buhara Cumhuriyeti, Cedidçi denilen aydınlardan oluşmaktadır.

Ve tüm Türkistan, Basmacılar ve Cedidçiler olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.

Kırsal bölgelerde ayaklanan Basmacılar, hem Ruslara hem de ülkeye yenilik getirmek isteyen yerli Cedidçilere karşıdır.

Cedidçiler de bağımsızlıktan yanadır ama Basmacılardan farklı olarak Türkistan'ı cumhuriyet ve demokrasi düzeni ile yönetmek istemekte ve modern eğitimden yanadır. 

Bolşevik Ruslar, Türkistan'a tam hakim olana kadar Cedidçilere daha sempatik davranmakta ve onları destekler görünmektedir.

Cedidçiler de Rusların özgürlük, eşitlik ve kardeşlik vaatlerine inanıyor gibi görünmektedir. Bu yüzden Basmacıların gözünde Cedidçiler, Ruslarla işbirliği yapan yerli hainlerdir. 

Tam bu bölünme ve kargaşa döneminde Buhara'ya gelen Enver Paşa'nın amacı, iki tarafı tek çatı altında birleştirip Türkistan'ı Ruslardan temizlemektir.

Buhara'nın Cedidçi Cumhurbaşkanı Osman Hoca, Enver Paşa'yı büyük bir coşkuyla karşılar ve fikrini destekler.
 

Mahallî giysiler giymiş Enver Paşa’nın Buhara’dan 29 Ekim 1921’de hanımı Naciye Sultan’a gönderdiği fotoğrafı.jpg
Mahallî giysiler giymiş Enver Paşa'nın Buhara'dan 29 Ekim 1921'de hanımı Naciye Sultan'a gönderdiği fotoğrafı

 

Enver Paşa bir süre Buhara'da kaldıktan sonra beraberinde birkaç atlı ile bugünkü Tacikistan'a Basmacı bölgesine geçer.

Basmacılar, Türkiye'den büyük bir zatın geldiğini duysalar da Enver Paşa'nın kim olduğunu tam olarak bilmezler.

Bölgedeki Basmacıların en büyük lideri, Özbek asıllı İbrahim Lakay ise, Enver Paşa'nın bir Cedidçi ve Rus casusu olabileceğinden şüphelendiği için ona güvenmez ve kendisiyle görüşmeye gelen Paşa'yı esir alarak haftalarca hapiste tutar.

Sonunda diğer Basmacıların araya girmesiyle serbest kalan Enver Paşa, çevresine topladığı Özbek, Türkmen, Tacik, Kazak ve Kırgız Basmacılardan oluşan 50 bin kadar mücahit ile Duşenbe'yi kuşatır ve birkaç kenti Ruslardan alır. 


İbrahim Lakay ise bu mücadeleye destek vermediği gibi zaman zaman Ruslarla işbirliği yaparak Enver Paşa'ya engel olmaya çalışır.

Diğer bir deyişle aynı yıllarda Anadolu'da cereyan eden Kurtuluş Savaşı'ndaki Çerkes Ethem gibi davranır.

Afganistan'a kaçan Buhara emiri Alimhan ve onun adamı İbrahim Lakay, Enver Paşa'nın yükselişinden ve halk arasındaki şöhretinden rahatsızdır.

Bu yüzden emir, görünüşte Paşa'yı destekler gibi görünse de el altından Lakay'a talimatlar ve suikastçılar göndererek Paşa'yı ortadan kaldırmaya çalışır.

Çünkü onlara göre, Paşa mücadelesinde başarılı olursa, Türkistan'ın yeni hükümdarı Afganistan'a kaçan emir Alimhan değil, Enver Paşa olacaktır. 

Afgan Kralı Amanullah Han, Enver Paşa'ya haber göndererek Türkistan'da hayatının tehlikede olduğunu, Afganistan'a çekilip cihadı güvenli bir ortamdan yönetmesini ister. "Sizin büyük bir isminiz var, sizi kaybedemeyiz" der.
 

Enver Paşa.jpg
Enver Paşa / Fotoğraf: Wikipedia

 

Ama Enver Paşa, "Ben Türkistanlıları cihada çağırırken kendim aralarında olmazsam, inandırıcı ve etkili olamam" diyerek Amanullah Han'ın teklifini reddeder. 

İbrahim Lakay'ın düşmanca tutumu, kaçak emirin desiseleri ve Rusların oyunlarıyla zayıf düşen Enver Paşa'nın kuvvetleri art arda aldığı yenilgilerle küçülüp sayıca azalsa da Paşa mücadeleyi bırakmaz.

1922 Ağustos'unda bugünkü Tacikistan'ın Korgantepe iline bağlı Dihneyrek köyü yakınlarındaki bir tepede çok sayıda Rus askeri tarafından kuşatılan Enver Paşa, hiç korkmadan atını düşmanın üzerine sürerken, karşısında binlerce süvari vardır.
 

Enver Paşa'nın yanında ise Cınlıköl Türkmenlerinden oluşan 60 kadar yiğit vardır. Paşa karşısına çıkan birkaç Rus süvarisini kılıça devirse de karşıdan açılan mitralyöz ateşiyle yere yuvarlanır.

Arkadan yetişen Tacik, Özbek, Kırgız kuvvetleri Rus kuvvetlerinin içine dalarak düşmanı kılıçtan geçirmeye başlar. 

Adam adama boğuşma ve kılıçlı dövüş başladığı için Rusların mitralyöz ateşi durmuş ve düşman şaşkın ve dağılmak üzeredir. Tam o sırada bir ses duyulur: Enver Paşa şehit oldu!  

Haberin şaşkınlığıyla dikkati dağılan ve ruhtan düşen Türkistan birlikleri cepheyi bırakıp dört bir yana kaçışmaya başlar.

Ruslar da çok zayiat verdikleri için geri çekilir. Ertesi gün yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı cenaze namazıyla Enver Paşa'nın naaşı toprağa verilir. 
 

Enver Paşa’nın Tacikistan’da, Çegen Tepesi’ndeki mezarı (soldaki tümsek) 1996’da kemiklerinin İstanbul’a nakli için açılmadan önce.jpg
Enver Paşa'nın Tacikistan'da, Çegen Tepesi'ndeki mezarı (soldaki tümsek) 1996'da kemiklerinin İstanbul'a nakli için açılmadan önce


Enver Paşa'nın erken şehadetinden sonra doğuda Basmacı mücadelesinin önderliğini İbrahim Lakay, batıda ise Türkmen beyi Cüneyt Han üstlenir.

Lakay 1931'de Ruslar tarafından yakalanıp idam edilir, Cüneyt Han ise 1938'de sürgünde yaşadığı Afganistan'ın Herat ilinde hayata gözlerini yumar. 

Enver Paşa'nın yanındaki Osmanlı subayları bir iki yıl daha cihadı sürdürdükten sonra Afganistan'a geçer ve oradan da kara yoluyla İran üzerinden Türkiye'ye gelirler.

Türkiye'ye gelenler arasında Enver Paşa'nın tercümanlığını ve katipliğini üstlenen 19 yaşında Cıngıllıköllü Türkmen genci Pirnepes de vardır.

El yazısı iyi olduğu için Mirza lakabıyla da anılan Pirnepes, Türkiye'ye gelince Nafiz Türker adını alır. 

Enver Paşa başarılı olsaydı, Türkistan'ın kaderi bambaşka olabilirdi. Belki de Türkistan coğrafyasında Çin veya Hindistan büyüklüğünde yeni bir Türk devleti doğabilirdi. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU