Kuş Uçuşu: Yeni neslin eski medya ile sınavı

Dr. Gökhan Çınkara Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Netflix

Geçen hafta Netflix Türkiye yapımı olan Kuş Uçuşu adlı diziyi izledim. 

Sizlere genellikle bu köşeden küresel siyaset ve onun iç siyasete yansımalarını irdeleyen analiz yazılarla seslendim. Bu geleneği bozarcasına bu izleme deneyimimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kuş Uçuşu medya sektöründeki yoğun rekabeti ve bunun yarattığı kişisel çekişmeleri yansıtmayı başarabilen bir dizi. 

Dizinin sanatsal kritiğini yapabilecek sinematografik bilgim olmadığı için odaklanacağım temel alan daha çok bu yapımın mevcut toplumsal ve siyasal ortamın neresine düştüğünü ele almak olacak. 

Yapımın ana karakteri başarılı program sunucusu Lale Kıran etrafında olaylar gelişiyor. Kıran'ın oyunculuğu göz doyurucu cinsten. 

Kıran'ın sunduğu programın TV kanalına alınan stajyerlerle birlikte, dizinin izleyici ile kurduğu iletişim netleşiyor.

Bu stajyerlerden birisi olan Aslı'nın kadraja dahil olmasıyla yeni nesil vurgusu diziye hakim olan bir desen haline geliyor. 

Aslı 20'li yaşlarda ve üniversite eğitimini yeni bitirmiş birisi. Hayata tutunmaya çalışıyor.

Olağan süreçler içerisinde sınıfsal hareketliliğe dahil olamayacağının farkında. Meritokrasinin iflas etmiş bir kavram olduğunun bilincinde.

Bu gerçeklikler içerisinde Aslı, Makyavelyan bir kişiliğe bürünüyor: pozisyonu elde etmek ve onu korumak için yapılan her türlü iş uygundur cinsinden dürtülerle yoluna çıkan engelleri aşmaya çabalıyor.

Dizi bu kurgu üzerinden ilerliyor. Saf kötülükle dolu Aslı ile saf iyilik ve bilgilikle donanmış Lale.

Bu açmaz ve aynı zamanda antagonizma (uzlaşmaz çelişki) diziyi arabeskleştiriyor.

Senaryoda görülen bu klişelik dizideki rutin hikaye anlatımına uygun. Fakat yeni bir şey söylemiyor ve anlatmıyor. Güncelin tespitine yönelik sanatsal bir çaba da bu açıdan güdük kalıyor. 

Dizi de gördüğümüz bir diğer fenomen ise sosyal medyanın gücü. Kanal içerisindeki kapalı gruplaşma günün sonunda sızıntıları ortaya çıkarıyor.

Kapalı kapılar arkasında nelerin konuşulduğu; kimin kimle çıktığı ve hasımlık ilişkileri sosyal medyada anonim hesap eliyle ortaya saçılıyor.

Bu, iki gerçekliği akla getiriyor: İlki, kanalda yönetimsel süreçlerin anti-demokratik olması ve ikincisi, bununla bağlantılı olarak bireyselleşme yerine klikleşmelerin temel toplumsal formasyon haline gelmesi. 


Aslı kötücül bir kişilik olarak resmedilse de aslında nelerin döndüğünün farkında olan biri.

Oyunu kurallarına göre oynuyor. Ait olduğu sınıfsal konumunu değiştirmek için sürekli yeni taktikleri devreye sokuyor.

Makro bir stratejisi var: Lale Kıran'ın koltuğuna oturmak. Fakat bunu yapabilmesi için Lale'yi ortadan kaldıracak kadar gözü dönmüş bir psikolojiye bürünüyor. Sonunda da buna teşebbüs ediyor.

Mantıksal bir çıkarımla herhangi bir TV kanalının ofis biriminde bir stajyerin TV sunucusu olmasını beklemeyiz. Bunun için deneyim kazanması ve belli pozisyonları alması gerekir.

Terfi, özünde bir süreç işidir. Aslı ise süreçlerle ilgilenmiyor ve işlevsel olmadığını düşünüyor.

O sebeple avına ulaşmak için insani temel güdüleri iyi okuyan bir avcıya dönüşüyor. İnsanları birbirine düşürüyor, kendi lehine çalışmaları için ikna ediyor ve bir kısmını ayartıyor.

Çalışma arkadaşlarının algılarını sürekli manipüle ederek tasfiyeci planını devreye sokuyor.

 

Unutulmaması gereken bir diğer kolaylaştırıcı faktör ise zamanın Aslı'nın yanında olması.

Yine Makyavel'den hareket edecek olursak fortuna (talih) ve virtu (erdem) Aslı'nın kişiliğinde kıvamını buluyor.

Dizinin ilk sezonunda kısaca geçiştirilmiş olsa da medya etiğine dair küçük bir dokundurma var.

Lale'nin sunması için önüne getirilen haberi doğrulatma ısrarı ve buna karşın editör ekibinin haberin girilmesi için bastırması bir çatışmayı ortaya çıkarıyor.

Lale yaptığı işi bir zanaat gibi kodluyor. Kendinden,emeğini yoğun olarak sarf etmiş bir iş olarak görüyor.

Editör ekibi ise günü kurtarmaya odaklanan ve kanal yöneticilerinden aferin almayı önemseyen eyyamcı bir satıcılık örneğini temsil ediyor.

Lale zanaatkar olarak itibara çok önem veriyor. Bu sebeple kariyerinde bir boşluk yaratmaması için haberin içeriği konusunda ihtimam gösteriyor.

Aslı'nın bu noktada internet üzerinden yaptığı habercilik öne çıksa da günün sonunda konvansiyonel/klasik medya kazanıyor. 


Kuş Uçuşu senaryo metninin tutarsızlıkları ve oyuncuların monotonluğu gibi eksikliklerine rağmen, temel mesajını izleyicisine ulaştırmayı başarabilmiş bir yapım.

İkinci sezonda nelerle karşılaşacağımız merak konusu. 

Ben bu dizide Makyavel'i gördüm ya siz? 

İyi seyirler.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU