Gök gürültülü fırtınaları çok mu seviyorsunuz? Bunun psikolojik bir sebebi olabilir

"Amniyotik ses" kavramı gök gürültüsü ve şimşeklere düşkünlüğümüzü açıklayabilir

Elbette herkes o kadar şanslı değil, fırtınalar öldürebiliyor da (Unsplash)

Eğer bana benziyorsanız, dün geceki fırtına sizin de başınızı döndürmüştür.

Geceleri olduğunda, uyumam gereken vakitten uzun süre sonra bile, rüzgarın penceremden gelen uğultusunu, gök gürültüsünün ufuktan gelen dalga seslerine benzeyen uzak gümbürtülerini dinleyerek yatakta uyanık yatarım. Gün ortasında koparlarsa, etrafımda kim varsa Noel arifesindeki bir çocuk gibi bağıra çağıra ona söylerim. Gelmekte olan bir fırtınanın homurtusunda bir şey var: Onun gücü. Havada çatırdayan elektrik. İtiraf edeyim, beni çok etkiliyor. Yaşadığımı hissettiriyor. Fırtınalar (kesinlikle hayati tehlike teşkil etmeyen, evinizin sıcak ve rahat ortamındayken pencereden izlediğiniz tarzdakileri kastediyorum) seksidir. Bunun için özür dileyemeyeceğim.

Arkadaşlarıma bakacak olursak bir fırtına karşısında "tahrik olan" tek kişi de değilim (ve bu ifadeyi geniş anlamda kullanıyorum; gibi) Beni en iyi tanıyan bazı kişilerden gelen mesaj yağmuru şöyleydi:

Fırtınayı dinliyor musun?

Uyanık olduğuna bahse girerim!

Benim için özel biri gece yarısı bana mesaj atarak bir keresinde, Güneydoğu Asya'daki hiddetli bir tropik fırtına esnasında yağmur her yeri tamamen sırılsıklam ederken, tüm geceyi bir ormandaki hamakta nasıl geçirdiğini anlattı. Benim de hikayelerim var: Fuji Dağı'nın eteklerindeki (ister inanın ister inanmayın) bir rock festivalinde küçük bir kasırga hissini çok fazla yaşatan bir havada geceyi iki kişilik, derme çatma, portatif bir çadırda geçirmem gibi... Tüm gece süren partiler ve "serseriler" bağırtıları, bize yönelik değildi, bilen bilir; bize daha ziyade akşam 10'da sönen ışıklar ve havayı atlatmak için bir yere sığınmak düşmüştü. Yine de eğlenceliydi.

Sonra bir de yılbaşı gecesi vardı, saatin gece yarısından 2007'ye geçişini Cardiff Körfezi'ndeki suya bakan penceremden izlemiştim. Genelde sakin olan su şiddetli rüzgarlarla çalkalanıyordu ve kaynayarak köpüren bir kazana dönüşmüştü. Hepimizin yüzündeki sırıtışları hâlâ gözlerimi kapattığımda canlandırabiliyorum. İyi bir fırtınada (güvende, sıcakta ve fırtınanın gözünden uzak olduğumuzda) bizi gülümseten bir şey var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Popüler kültürdeki göndermeler de bunu destekliyor. Elbette aklıma gelen en ünlü "fırtına sahnesi", Maria ve von Trapp çocuklarının önce korktuğu, sonra canlılık kazandığı ve nihayetinde de o dalgalanan gecelikleriyle zıplayarak "güller üzerindeki yağmur damlaları" ve "yavru kedilerin bıyıkları" hakkında şarkı söylediği The Sound of Music'te var. Ama fırtınalı havalarda ruhen her zaman, von Trapp'lerin en büyüğü olan ve (maalesef gizliden gizliye Nazi) erkek arkadaşından yağmur altında bir öpücük alabilmek için gizlice dışarı çıkan genç kaçak yolcu Liesl'in yanında olmuşumdur.

Nedense yağmur altında birini öpme ya da bir şekilde ruhani ve olağandışı bir maceraya çıkma hayali, kalplerimizi ve kolektif hayal gücümüzü bir nedenden ötürü ele geçirmiş durumda: Dört Nikah Bir Cenaze'nin (Four Weddings and a Funeral) doruk noktasında Andie MacDowell'un Hugh Grant'le dudak dudağayken "Yağmur mu yağıyor? Fark etmemişim" diye mırıldandığı ünlü ana veya şiddetli bir hortum sayesinde Oz'a sürüklenen Dorothy'e bakın. İşin aslı, gök gürültülü fırtına kavramına öylesine aşığım ki yazdığım şiir kitabına ona atıfla isim verdim. Yani evet, itiraf ediyorum, önyargılıyım. Fırtınaya bayılırım.

Ama gerçekte neler oluyor? Neden birçoğumuz kötü hava karşısında tamamen çıldırıyoruz?

Bazı psikologlara göre, bunun arkasında "amniyotik ses" olabilir: Gök gürültüsünün yavaş gürlemelerini, uzaklarda oluşan şimşeklerin fışırdayıp kesik kesik çakmasını dinlemenin verdiği bir rahatlık yaşanabilir. (Karanlık ve sesin boğuk olduğu) Rahimde dış dünyanın haşin ve parlak netliğinden korunarak sallanıp rehavete kapılan bebekler gibi; belki biz insanlar da kapalı bir alanda, (şanslıysak) sağlam tuğla ve harçların koruması altında uzaklarda bir yerdeki fırtınanın sesini dinlerken, rahimde olmaya benzer bir hissi yaşıyoruzdur.

Akustik mühendisi bir arkadaşım bana şunları söyledi: "Gök gürültüsünün gürlemesiyle ilişkilendirdiğimiz ses gibi düşük frekanslı çevre sesi, yoğun bir korku veya panik hissine neden olabilir. Bu da adrenalin patlamasına yol açar. Buna örnek olarak savanada aslan kükremesini verebiliriz. Dışarıda gök gürültülü bir fırtına varken insanlar olarak başımızın üzerindeki çatıların sağladığı, bizi yakındaki tehlikeden koruyan göreli kutsallıktan etkileniyoruz. Gök gürültülü fırtınaları bu kadar sevmemizin sebeplerinden biri de bu. İronik bir şekilde kendimizi güvende hissetmemizi sağlıyorlar."

Elbette herkes o kadar şanslı değil, fırtınalar öldürebiliyor da ve iklim krizinin etkileri yüzünden giderek daha fazlasıyla karşılaşıyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde yaşayanlar özellikle tehlikede ve yağmurla ciddi sel baskınlarının teşkil ettiği son derece gerçek tehdide dair ukalalık yapmaya çalışmıyorum. Bu ülkede nispeten şanslıyız fakat kesinlikle tehlikeden muaf değiliz. Birleşik Krallık'ın bazı bölgelerinde daha bu yıl yaşanan korkunç fırtınalar nedeniyle biz de yıkıcı sel felaketleri ve can kayıpları yaşadık, insanların evleri yıkıldı.

Burada bahsettiğim şey, "basit" bir fırtınanın verdiği keyif. Ve tarifi olmayanı, bir fırtına esnasında kapalı bir alanda olmanın yarattığı "amniyotik huzur" denen hissi tarif etmek için internette uydurulmuş bir kelime var: Krizalitizm (Chrysalism).

Fırtınanın duyusal etkisinden bu kadar büyülenmemiz, iki küçük çocuk ebeveyni olarak beni şaşırtmıyor. Bebeklerin ve küçük çocukların uyumasına yardımcı olsun diye "beyaz gürültü", hatta "pembe gürültü" (orman, okyanus veya balina sesleri gibi doğada sıklıkla bulunan sesler) üretmesi için tasarlanmış bir dolu ürün halihazırda var.

Çarpan bir kalp atışı sesi kaydedilmiş ve bunun yerine statik gürültünün de tercih edilebileceği kabarık beyaz oyuncak "Rüya Koyunu Ewan", çocuklarımın uykuya dalmasına yardımcı olan şeyler arasında özellikle favoriydi. Birçok yetişkin de, iş yaparken veya ders çalışırken gürültüyü engellemesi ya da şekerleme yapmayı sağlaması için, benzer seslerden yararlanıyor. Arka plan uğultusu ve gürültüsünün istikrarlı durağanlığı, duyusal aşırı yüklenme yaşayanlara bile iyi gelebilir.

Başka uzmanlar fırtınaların kaygıya iyi gelebileceğini çünkü insanlar olarak sürekli ses aradığımız için aslında beynimizin kapanıp dinlenmesine yardım ettiğini söylüyor. Kaygı ve depresyon konusunda uzmanlaşmış New York merkezli terapist Kimberly Hershenson, Vice'a beynin "doğal olarak duyusal girdi aradığını" söyledi. "Yağmur beyaz gürültüye benzer bir ses çıkarıyor" dedi.

Beyin beyaz gürültüden bu duyusal girdi ihtiyacını azaltan iyileştirici bir sinyal alıyor, bu da bizi sakinleştiriyor. Benzer şekilde, parlak güneş ışığı da genelde bizi uyarılmış halde tutuyor.

Hatta bazılarımızın kış aylarında daha mutlu hissetmesini sağlayan "ters" bir Mevsimsel Duygu Durum Bozukluğu (Seasonal Affective Disorder / SAD) teorisi bile var. SAD terimini ortaya atan Psikiyatrist Profesör Norman Rosenthal, sıcaklıktaki düşüşün yaz sıcağını bunaltıcı bulabilecek kişiler için sakinleştirici etki sağlayabileceğini öne sürdü.

Sebebi ne olursa olsun, hepimizin gök gürültüsünün gizemine ve kerametine kapıldığı açık. Belki nedenini tam olarak anlamadığımızda daha romantiktir.

Tek bildiğim, şu ana kadar en sevdiğim fırtınanın sahte olduğu. Çocuklarımın her gece beraberinde uykuya daldığı, Spotify'daki "yağmur sesleri" çalma listesi. Sessiz karanlıkta yanlarında yatıyorum. Dış saha kaydıyla alınmış yağmur seslerinin ağır titreşimi, bir orkestra gibi etrafımızı çevreliyor. Belki genlerimizdendir ya da belki de bundan da daha ilkel bir şeydir, yaşlı ya da genç hepimizin bağ kurabileceği bir şey...

Ya da belki de basitçe fırtınanın korkutucu olabileceği gerçeğidir ve bu bize sevdiklerimize sarılmak için mükemmel bir bahane verir.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU