Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakcı: Laik bir ülke olarak Türkiye'nin AB'ye katılımı diğer tüm katılımlardan çok daha önemli ve yararlı olacaktır

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı, Portekiz devlet televizyonu RTP ve Porto Canal ile Diario de Noticias, Jornal Economico gazetelerine demeç verdi

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı / Fotoğraf: ab.gov.tr

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı, "Türkiye'nin AB üyeliğinin burada yaşayan 25 milyon Müslüman nüfusun entegrasyonuna en büyük katkıyı sağlayacağını" söyledi.

Portekiz'in başkenti Lizbon'da, bu ülkenin Dışişleri Bakanlığının üst düzey temsilcileriyle 2 Haziran'da siyasi istişarelerde bulunan Kaymakcı, devlet televizyonu RTP ve Porto Canal ile Diario de Noticias, Jornal Economico gazetelerine demeç verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kaymakcı, "Laik bir ülke olarak Türkiye'nin AB'ye katılımı diğer tüm katılımlardan çok daha önemli ve yararlı olacaktır. Çünkü diğer hiçbir ülke Avrupa'daki radikalizmi durdurmaya, AB ülkelerindeki 25 milyon Müslüman'ın tam entegrasyonuna yardım edemez. Hiçbir üye ülke, AB'nin tüm renklerine, tüm farklılıklarına saygı göstermeye, birlikte yaşamaya ve istikrara Türkiye kadar katkı sağlayamaz" dedi.

"Türkiye'nin AB'ye sunacağı en büyük faydanın, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman, laik bir ülke olması olacağını" kaydeden Kaymakcı, bunun yanı sıra Türkiye'nin ekonomi, savunma, güvenlik, jeopolitik ve diğer konularda vereceği katkıların da göz ardı edilemeyeceğini aktardı.

Kaumakcı "Müslüman dünyasının gözünde Avrupa, emperyalist, ön yargılı, toleransı az ve bazen ırkçı suçlamalarının yöneltildiği bir yer. Türkiye, AB'nin Orta Doğu'ya, diğer kültürlere açılımında ve AB üzerindeki kötü imajların kaldırılmasında önemli bir rol oynayabilir" diye konuştu.

Kaymakcı ayrıca, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki mevcut tıkanıklığın aşılması gerektiğini, reformların yavaşlamasına neden olan bazı ayrımcılıklar yapıldığını ve Türkiye'ye daha adil bir yaklaşım gösterilmesinin doğal bir beklenti olduğunu vurguladı.

Kaymakcı, "Rusya krizinin ardından güveni yeniden tesis etmek, Türkiye'yi reformları derinleştirmeye ve AB üyeliği yolunda daha da yaklaşmaya teşvik etmek için bu krizi bir fırsata dönüştürebiliriz" ifadesini kullandı.

İsveç ve Finlandiya'nın terör örgütlerine desteği

NATO'ya üyelik başvuruları yapan İsveç ve Finlandiya'nın PKK/YPG terör örgütleri ile ilişkilerini kesmeleri ve Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin bu konudaki endişelerini iyi anlamaları gerektiğini dile getiren Kaymakcı, şöyle devam etti:

Akıllı politikalar uygulamamız gerekiyor. Bunu İsveçli ve Fin dostlarımıza da söylüyoruz. Mesela, IŞİD'in iki numarasının Portekiz devlet televizyonuna çıkıp basın ve ifade özgürlüğü adına konuşma yapması mümkün mü? IŞİD üyelerinin Lizbon sokaklarında Avrupa'ya, bize karşı cihat çağrısıyla, üniformalarla, sahte silahlarla gösteri yapması mümkün mü? Özellikle İsveç'te ve Finlandiya'da da olanlar bu. Bunun ifade özgürlüğü olmadığını, PKK terörüne destek olduğunu her seferinde söylüyoruz. AB tarafından tanınan bir terör örgütünü destekleyemezsiniz.

Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin tutumu

Diğer yandan "Yunanistan'ın gerçekçi olmayan ve maksimalist iddialarının ve Kıbrıs sorununun Türkiye-AB ilişkilerini rehin tuttuğunu" kaydeden Kaymakcı, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi liderlerinin tutumları nedeniyle Türkiye ve AB arasındaki güvenlik, savunma, göç ve enerji konularındaki iş birliklerinin güçlendirilemediğini belirtti.

Kaymakcı, "Bunun bitmesi gerekiyor, çok fazla sabır gösterdik ve bu durum devam ederse ciddi bir krize yol açabilir. Bu nedenle, Birlik'e katılım sürecindeki bir ülke olarak bakılarak, enerji, göç, güvenlik alanında Türkiye ile AB arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi gerekmektedir" dedi.

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU