Avukatların tutuklu veya hükümlü müvekkillerini ziyaret etmesi onları suçlu yapar mı?

ÇHD davasında avukatların müvekkillerine yaptıkları ziyaretleri suçlama konusu oldu. Prof. Özgenç, "Salt bu görüşme bağlamında avukatlarla ilgili olarak ceza hukuku sorumluluğundan söz edilemez" dedi

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, 5 yıldır cezaevinde. Kozağaçlı, aynı davadan daha önce de 2 yıl hapiste kalmıştı / Fotoğraf: Twitter

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar yaklaşık 10 yıldır yargılanıyor.

Sanık sandalyesindeki avukatların bir kısmı hakkında verilen cezalar Yargıtay tarafından onandı ve hükümlü oldular.

Ancak yargılamaları süren ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik, Oya Aslan ve Özgür Yılmaz ise dün yine hakim karşısındaydı.

Müvekkil ziyaretleri suçlama konusu yapıldı

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu Kampusu'nda yer alan duruşma salonunda yaptığı savunmasında, hakkında henüz dava açılmadan önce soruşturma yürütüldüğünü söyledi. Kozağaçlı, soruşturmada, ÇHD üyesi avukatların hangi cezaevlerinde kimleri ziyaret ettiğinin araştırıldığını ve müvekkil ziyaretlerinin suçlama konusu yapıldığı iddiasında bulundu.

"Mesleki faaliyetler nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduk"

Müvekkil ziyaretlerinin savcılık emriyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi tarafından araştırılan avukatlar hakkında hazırlanan iddianamede, "örgüt faaliyeti" şeklinde yer aldı. Kozağaçlı duruşmada, yargının 3 kurucu unsurundan 1'i olan savunma makamının mesleki faaliyetleri nedeniyle sanık sandalyesine oturtulduğu ifade etti.

Savcılık emir verdi, terörle mücadele araştırdı

Dava dosyasında, o dönem İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görev yapan savcı Can Tuncay'ın, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne gönderdiği ve 22 avukatın İstanbul'da bulunan hapishanelerde hangi tutuklu ve hükümlülerle görüştüğünün araştırılmasına yönelik yazısı da yer alıyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savcılık, Terörle Mücadele Şubesi'nin yaptığı araştırmadan gelen sonuçları, müvekkil ziyaretleri gerçekleştiren avukatların yargılandığı davanın iddianamesinde suç unsuru olarak yer verdi. Adalet Bakan Yardımcılığı görevine atanan Akın Gürlek'in başkanı olduğu İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada ise, avukatlara toplamda 159 yıl hapis cezası verildi. Cezanın gerekçeleri arasında, avukatların yaptığı müvekkil ziyaretleri de yer aldı. 

Adalet Bakan Yardımcısı'nın gerekçeli kararında da yer verildi

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, avukatların müvekkil ziyaretlerinin örgüt üyeliğine delil olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi:

Sanık, DHKP-C terör örgütü içerisindeki faaliyetlerinden dolayı farklı tarihlerde yakalanarak gözaltına alınan ve cezaevinde tutuklu bulunan yaklaşık 600 şüphelinin adli işlemlerinde yer almıştır. Her ne kadar şüphelinin adli işlemlerinde yanında bulunmak bir avukatın işinin gereği olsa da; şüphelilerin tamamına yakınının DHKP-C örgüt üyeliği iddiası ile tutuklanmaları göz önüne alındığında bu durumun bir iş ilişkisinden ziyade örgüt talimatı olduğu kanaatini akıllara getirmektedir. Bu durumun rastlantı ile izahı mümkün değildir.

Kozağaçlı'nın duruşmadaki "Mesleki faaliyetlerimiz suç unsuru sayıldı" sözleri ve savcılık tarafından avukatların müvekkil ziyaretlerinin araştırılmasının yanı sıra mahkemenin kararından da bu ziyaretlere atıf yapılmasını, yürürlükteki Türk Ceza Kanunu'nun mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç'e sorduk.

"Görüşme bağlamında ceza hukuk sorumluluğu yok"

Prof. Özgenç, avukatların, tutuklu ve hükümlülerle ne suretle görüşeceğinin kanunda açıkça düzenlendiğini belirtti.

Bu görüşmenin infaz kurumu yetkililerinin bilgisi ve muvafakati dışında gerçekleşmesinin mümkün olmadığını hatırlatan Özgenç, "Salt bu görüşme bağlamında avukatlarla ilgili olarak ceza hukuku sorumluluğundan söz edilemez" dedi.
 

prof özgenç.jpg
Zaman zaman Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la da görüşen Prof. İzzet Özgenç (solda), yürürlükteki Türk Ceza Kanunu'nun mimarlarından / Fotoğraf: Twitter


"Yasak eşya soktuysa, suç için haber getirip götürdüyse..."

Prof. Özgenç, hangi koşulda yapılan görüşmenin avukat - müvekkil ilişkisinin çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini şu sözlerle ifade etti:

Mesela avukat, ceza infaz kurumuna yasak eşya sokmuş veya işlenmekte olan bir suç olgusuna ilişkin olarak tutuklu veya hükümlü ile dışarıdaki sair suç ortakları arasında haber getirip götürme şeklinde bir görev ifa etmiş ise, bunun müdafilik/vekillik-avukatlık ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı izahtan varestedir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU