Komisyonda kabul edilen müsilaj düzenlemesine eleştiri var: "Mücadele için önemli bir hamle ancak içerik olarak yetersiz"

Deniz salyası (müsilaj) ile mücadelenin mevcut teklifte de 'bir yönetim anlayışı olarak ele alınmadığı' eleştirisinde bulunan Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız'a göre Marmara Denizi'nin bu şekilde kurtulması mümkün değil

Deniz salyasıyla mücadelenin bir atık su yönetimi sorunu olması nedeniyle su yasası çıkarılmasının şart olduğunu savunan Yıldız, müsilajın sadece Marmara’nın değil, Türkiye’nin problemi olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor / Fotoğraf: AA

Marmara Denizi başta olmak üzere Türkiye'nin farklı noktalarında yoğun şekilde müsilaj (deniz salyası) oluşması, geçen yılın en büyük çevre sorunlarından biri oldu. 

Bu sorunun çözülemediği ve bu yıl da deniz çayırları üzerindeki ipliksi alglerdeki aşırı artış nedeniyle bazı noktalarda müsilaj görüldüğü ileri sürüldü.

Diğer taraftan denizleri müsilajdan kurtarıp temizleyebilmek adına geçen sene başlatılan çalışmalardan sonra yasal düzenleme adımları atıldı.

Müsilaj ve imara ilişkin düzenlemeler içeren Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda kabul edildi.

31 maddelik kanun teklifinde 'Boğazlar ile Susurluk Havzası dahil İstanbul, Bursa ve Kocaeli'de katı atık bırakan ve evsel atık deşarjı yapan tanker, gemi ve diğer araçlara kesilen cezaların iki katı uygulanması' maddesi öne çıktı. Denize köpük, deterjanlı su, evsel atık, egzoz gazı yıkama suları dökenlere 5 bin ile 30 bin lira arasında para cezası kesilmesi planlandı.

Maddeler arasında liman, tersane, gemi bakım-onarım, gemi söküm, yat limanı gibi kıyı tesisi yönetimlerinin kendi yönetim sahaları içindeki kirliliği bildirmemeleri halinde 25 bin lira ile 100 bin lira arasında para cezasına çarptırılmalarının da yolu açıldı.

İleri arıtma teknikleriyle arıtılmış atık suyu kullanan kuruluşlara ise yüzde 50 elektrik desteği verilmesi de maddeler arasında yer aldı.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Konu hakkında görüş aldığımız Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, müsilajla mücadele etme amacıyla Marmara Denizi Koruma Eylem Planı hazırlandığını ve bu kapsamda öncelikle 12 Haziran 2021'de Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle 27 kişilik bir kurulun oluşturulduğunu hatırlattı.

Yıldız, daha sonra ise 2021-2024 yıllarına ilişkin Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı'nın yayınlanmasıyla bir nevi "Planlar ve koordinasyon kurulu hazır, şimdi uygulama zamanı" denildiğini dile getirdi.

TBMM'deki komisyona sunulup kabul edilen teklifi değerlendirmesini istediğimiz Dursun Yıldz, bunu müsilajla mücadele için "önemli bir hamle" olarak nitelese de mevcut planın bazı yönlerden yetersiz olduğunu ileri sürdü.

"Müsilajla mücadelede bütünlük anlayış eksik"

Bu eksikliklerin neler olduğuna ilişkin üç ana başlığa değinen Yıldız'a göre ilki "kurumsal eksiklik".

Uygulamada başarı için havza ölçeğinde bir su yönetim yapısının gerektiğini ifade eden Dursun Yıldız, müsilajın birçok koşulun bir araya gelmesiyle oluştuğundan hareketle, bununla mücadelenin bütünleşik bir anlayışla gerçekleşebileceğini ifade etti. Bu bütünlük anlayışın ise Marmara ve Susurluk nehir havzalarında, havza yönetim sisteminin uygulanmasıyla yapılmasını şart koştu. Yıldız, bu kapsamda oluşturulan koordinasyon kurulunun başlangıç için uygun ama sonrası için yetersiz kalacağını ileri sürdü.

"Su yasası neden hâlâ çıkmadı?"

Su politikaları uzmanı Yıldz'a göre su yasasının hâlâ çıkarılmamış olması da bir diğer eksiklik olarak öne çıkıyor:

"Kurumsal altyapı, su yasasının çıkmasıyla gerçekleşecek. Su yasasının çıkmasıyla havza ölçeğinde su yönetimi kurumsal yapısı oluşacak. Müsilaj sadece Marmara Bölgesi'nin sorunu ya da yalnızca bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir yönetim sorunudur."

Üçüncü ve son eksikliğe ilişkin ise Yıldız, mevcut teklifteki ayrıca havza bölgesi (Susurluk havzası dahil, Marmara Denizi hidrolojik havzası) ölçeğinde su kullanımı anlayışı ile su kalitesi açısından farkındalığın artırılmadığı eleştirisinde bulundu. Yıldız, "Bu insanların bu konuda bilinçlenmemesi sorunu var. Çünkü teklifte eğitim ve farkındalığın artırılmasına yönelik madde yok" yorumunu yaptı.

 

Dursun Yıldız.jpg
Dursun Yıldız, "Su politikası neden hâlâ çıkmadı" diye soruyor / Fotoğraf: Su Politikaları Derneği

 

"Marmara Denizi bu şekilde kurtulmaz"

Marmara Denizi’nin sürdürülebilir şekilde korunması için 'cezalandırma ve çevreyi koruma' anlayışından 'atık su kalitesinin havza ölçeğinde yönetilebilmesi' anlayışına geçişin şart olduğunu savunan Yıldız, şu sözleri dile getirdi:

"Marmara’da çok farklı kirlilik yükleri var ve yaşananlar, sadece koordinasyon kurulunun toplantılarıyla yönetilebilecek durumu çoktan aşmış vaziyette. Marmara Denizi, çok yoğun kirliliğe maruz kalıyor. Havza ölçekli bütüncül bir yaklaşım şart. Marmara Denizi bu şekilde korunmaz."

Devlet Su İşleri (DSİ) eski yöneticisi Yıldız, komisyona sunulan teklifin olumlu yanlarına ilişkin ise "Boğazlar ve Susurluk havzası dahil, Marmara Denizi'nin hidrolojik havzasının birlikte ele alınıyor olması, çok önemli. İstanbul, Bursa ve Kocaeli gibi atıkların en fazla olduğu sanayi kentlerinin öne çıkarılması da bir diğer olumlu tarafı. Yerel yönetimlerin bu konuda yatırım yapmaması halinde resen yapılabilecek ve işletilebilecek olması da mühim" değerlendirmesinde bulundu.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU