Ukrayna Donbas'ı, Suriye de askeri olarak kontrolünü kaybettiği bölgeleri unutsun

Doç. Dr. İkbal Durre Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Muhtemel Suriye operasyonu ile ilgili öngörülerde bulunurken, Türkiye'nin, belki de hiç olmadığı kadar, Rusya'ya karşı elinin güçlü olduğu ve Rusya'nın kendisi için önemi ve güvenliği açısından Ukrayna'daki bir tavize karşı, Suriye'de beş taviz verebileceği hesaba katılmalı.

(Örneğin Rusya'da çıkan bazı doğrulanmamış haberlere göre, Türkiye Ukrayna'ya İHA satışlarında frene basmış. Bu arada, Türkiye'nin, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusunda tavrını açıklamasından hemen sonra Rusya yaz sezonunda Türkiye ‘ye haftalık 400 ek sefere izin vermişti.)

Kısacası, Rusya'nın kendi çıkarları açısından Türkiye'ye yeşil ışık yakması anlaşılabilir bir durum;ç ünkü bilindiği gibi, bütün devletler rasyonel ve bencildirler.

Diğer taraftan da, devletlerin olanakları her zaman hedefleriyle doğru orantılı değildir.

Şunu demek istiyorum; normal şartlarda Türkiye'nin Suriye'de hakimiyet alanını artırması, hem Kremlin'in, hem de müttefiklerinin, yani Şam ve Tahran'ın işine gelmez; bu anlamda amaç ve hedeflerine, yani Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruma ilkesine ters, ama olanakları bunu engellemeye yetmiyor.


Ayrıca, bir başka önemli husus şimdi bu operasyona izin vermesiyle daha evvelkilere izin vermesi arasında çok önemli bir fark var.

Çünkü o zamanlar bölgede ve Dünyada çok farklı bir Rusya algısı vardı.

O zamanlar Rusya'nın bu durumla ilgili duruşu ve adımları, çok ince hesapladığı jeopolitik planlarının bir parçası olarak algılanıyordu.

Ama son aylarda özellikle Ukrayna bağlamında yaşanan gelişmelerden sonra devran değişti.

Bu sefer Rusya'nın çaresizlikten dolayı böyle bir operasyona karşı çıkmadığı, çıkamadığı algısı hakim.

Yani o dönemdeki Rusya algısıyla, şimdiki arasında genelde çok büyük fark var.

Sadede gelelim. Suriye'de hiç kimse armut toplamıyor.

Hele ABD.

Dünyadaki ve bölgedeki belirttiğim yeni algıyı da hesaba katınca, Rusya bu operasyona yeşil ışık yakmakla, aslında Suriye'nin bölünmesine yeşil ışık yaktı.

Hep verdiğim bir örnek var; II. Dünya Savaşı 2 Eylül 1945'te bitti ama Batı Almanya 23 Mayıs 1949, Doğu Almanya ise 7 Ekim 1949 ilan edildi.

Yani Almanya savaştan 4 yıl sonra bölündü.
 

 

Bu örnek şu açıdan önemli; topraklarının büyük bir bölümü uzun süre -de facto - başka ülkeler tarafından kontrol edilen herhangi bir ülkenin bu topraklarını -de jüre- kaybetmesi, artık o ülkenin kontrolünde bir süreç olmaktan çıkar ve büyük bir ihtimalle, zamanı geldiğinde o toprakları fiziki olarak kontrol eden diğer ülkelerin aralarında nasıl anlaşacaklarının konusu olur.

(Bu anlamda Almanya'nın geleceği ile ilgili tamamen bir fikir jimnastiği tarzında geçen Stalin, Churchill ve Roosevelt sohbetleri ilginçtir.)

Ve gidişata göre o an, Suriye için de gelecek.

Geldiğinde ise, Vaşington da, Ankara da Moskova'ya; "Eyyy Moskova, söyle bakalım bizim desteğimizle kontrol edilen bölgelerin Donbas'tan ne farkı var?"

Bu bölgeler de Şam'dan, Donbas Kiev'den neyi istediyse onu istedi.

Kiev vermeyince, "sen ne yaptıysan biz de aynısını yapalım o zaman" deme hakkına sahip olacak.

Görünen köy kılavuz istemez;

Ukrayna Donbas'ı, Suriye de askeri olarak kontrolünü kaybettiği bölgeleri unutsun.

Bu saatten sonra ne ABD Ukrayna'nın, ne de Rusya Suriye'nin toprak bütünlüğünü garanti edemez.

Gelişecek süreçte böyle bir öncelikleri olacağını da düşünmüyorum. Zaten istediklerini almış olacaklar.

Sonuçta Ukrayna da Suriye de haklı olabilirler; Zelenski de, Esad da sonuna kadar direnen liderler olarak tarihe geçebilirler.

Ama aynı zamanda ve daha da önemlisi sorunlarını zamanında çözemeyip ülkelerini bölünmekten kurtaramayan liderler olarak da tarihe geçecekler.

Siyasi coğrafya teorisi açısından bu tür «limitrophus/ara» ülkelerin başka şansı da yok zaten.

Dengeyi kaybettikleri anda enstrüman olurlar.

Savaş, hoşunuza gitmese de size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.

Bakara Sûresi(2) 216. Ayet

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU