Soru ve cevaplarla Donbass ve harekât bölgesi izlenimlerim

Dr. Mehmet Perinçek Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

29 Nisan - 1 Mayıs tarihleri boyunca Rusya Savunma Bakanlığı'nın davetlisi olarak Donbass ve diğer harekât bölgelerinde bulundum.

Sırasıyla Mariupol, Donetsk, Berdyansk, Energodar, Melitopol gibi şehirlerde Rus ve yerel yetkililerle buluştum, sıradan insanlarla konuştum. 

Bu süreçte harekâtın gidişatından bölgenin yerlilerinin yaşadıkları sorunlara kadar birçok konuya dair bilgiler edindim.

Ukrayna krizini, Donbass sorununu yakından takip etmek, konu üzerine okumak, yazmak, toplantılara katılmak ayrı, bizzat gözlerinizle görmek tabii bambaşka.

Konu, şimdiye kadar Türk basınında esas olarak Batı ve Ukrayna penceresinden "aydınlatıldı".

Bu gezinin aşağıda özetleyeceğim genel sonuçları, meseleye farklı bir bakış açısı getirmesi ve kamuoyundaki bazı yanlışların düzeltilmesi açısından fayda sağlayacaktır.

28 Nisan gecesi Rostov'dan giriş yaptığımız bölgeden 1 Mayıs akşamı Kırım'a çıktık. Bu rota, Rusya'nın harekâtla birlikte Donetsk'ten Kırım'a açtığı koridor üzerinde.

Bu koridor, ulaşım ve lojistik, ayrıca bu bölgelerin güvenliği ve ekonomik bütünleşmesi açısından kritik. 

Ukrayna meselesine ve bölgedeki gelişmelere dair merak edilen konuları soru-cevap halinde aktaralım:
 

FOTO 1.jpg
Dr. Mehmet Perinçek, Mariupol'de

 

Savaş ne zaman başladı?

Bölgede savaş, dünya kamuoyu için Rusya'nın askeri harekâtıyla başladı.

Ancak Donetskliler için durum oldukça farklı. Kiminle konuşsanız aynı tepkiyi veriyor:

Burada savaş yeni başlamadı. 8 yıldır sürüyor. 8 yıldır bombalanıyoruz, sivil yerleşim yerlerinde terör saldırıları oluyor, kadınlar, çocuklar 8 yıldır ölüyor. Minsk Anlaşmaları'na Kiev hiçbir zaman uymadı. Batı, bunlara hiçbir zaman sesini çıkarmadı. Bizim ki can değil mi! Rusya'nın harekâtı bu sürecin bir sonucu, yoksa savaşın başlangıcı değil. Tam tersine 8 yıllık savaşa son verecek.


Gerçekten de kaldığımız otelden Donetsk'in mahallerine o gece yapılan füze saldırılarını duyduk. Ertesi sabah da hayatını kaybeden siviller olduğunu öğrendik.

Moskova'da Ukrayna meselesi konusunda ana gündem NATO'nun genişlemesi ve ABD saldırganlığıysa, Donetsk'te birinci sırada Kiev rejimi ve Neonazi tehlikesi var.


Azovstal'de ne oluyor?

İlk durağımız Mariupol'de bulunan Azovstal, şu an dünyada en fazla tartışılan konuların başında geliyor.

Çatışmalarda alan kaybettikçe Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve Azak Taburları, Azovstal çelik fabrikasına doğru çekilmiş ve sonunda orada kuşatılmış şekilde kalmış. Tabii yanlarında birçok sivili de ya kandırarak ya da zorla götürerek.

Azak Taburlarının çatışmalar boyunca sivil nüfusu canlı kalkan olarak kullandığı çok kez dile getirilmişti. Azovstal'de de aynı taktiği uyguluyorlar.

Siviller rehin olarak tutuluyor. Hatta 3 günlük ateşkesle insani koridor açılmasına rağmen tek bir sivilin dışarı çıkmasına izin verilmemiş.

Ancak içeride sadece Ukraynalı güçler ve siviller değil, çok sayıda yabancı asker de bulunuyor. İçlerinde üst düzeyler de var. "Resmi" görevleri belki artık yok ama hâlâ devletlerinin verdikleri görevleri icra ettikleri düşünülüyor.

Şimdiye kadar tespit edilenler: İngilizler, Fransızlar, Belçikalılar, Hollandalılar, Polonyalılar. Batılıların Azovstal'e ilgisi de esas olarak bundan kaynaklanıyor. Üst düzey bir Kanadalı generalden de bahsediliyor.

Batılıların içerideki yabancı askerleri dünya kamuoyundan gizleyerek kurtarmak için koridoru hep Ukrayna tarafına açmak istedikleri kaydediliyor. Haliyle Rus tarafı bunu kabul etmemiş.

Mariupol'de görüştüğümüz Donetsk Halk Cumhuriyeti lideri Denis Puşilin de istihbarat kaynaklarından ve Ukraynalı esirlerden aldıkları bilgiler üzerinden 400 yabancı asker olduğunu söylüyor.  

Ancak resmi olarak yabancı askerlerin varlığını teyit edemeyeceğini, aynı şekilde reddetmeyeceğini de ekleyip, "Azovstal kurtarılınca göreceğiz" ifadelerini kullanıyor.
 

FOTO 2.jpg
Mehmet Perinçek, Donetsk Halk Cumhuriyeti lideri Denis Puşilin'le

 

Mariupol'de bulunduğumuz sırada Rus güçlerinin Azovstal'i top atışına tuttuğuna da tanık oldum.

Azovstal, Sovyet zamanı yapılan bir fabrika. Nükleer savaş ihtimaline karşın fabrikanın altına dokuz kat inen devasa bir özel sığınak da inşa edilmiş.

Binlerce kişi kalabiliyor. Rus yetkililer, dışarıdan bombaların sığınaklara ciddi anlamda zarar vermeyeceğini biliyorlar.

Sivillere zarar gelmemesi adına da taarruzdan vazgeçilmiş durumda. Putin'in "saldırı yok ama sinek uçurmayacaksınız" talimatı var. Şimdilik uçak bombardımanı ve top atışlarıyla yetiniyorlar. 

"Peki, bunlar sivillere zarar vermez mi?" diye soruyorum. Hem uydu hem İHA'lar aracılığıyla bilgi topladıklarını, içeriden de bilgi geldiğini, ayrıca kaçanların anlattıklarından da hareket ettiklerini söylüyorlar.

Bombardımanın esas amacı, içerdekilerin psikolojisini bozmak. İki haftalık su, yiyecek, ilaç stokları kalmış durumda.

En geç iki haftaya Azovstal'in teslim olması bekleniyor. Ya da kuşatmayı yarmaları gerekiyor. O da mümkün gözükmüyor.

Ben bölgeden ayrıldıktan sonra Azovstal'daki Azak Taburlarının fabrikadaki 15 sivili bir ton yemek ve ilaç karşılığı bırakmayı teklif ettikleri yazıldı. Bu bilgi de içerideki erzak stoklarının tükenmeye başladığını teyit ediyor.

Dile getirilen başka bir iddiaya göre ise Ukrayna güçleri, bile bile Azovstal'de kuşatma altında kaldı ve şehirden çıkma fırsatını değerlendirmedi.

Amaç, oldukça korunaklı olan bu sığınakta sivilleri de rehin tutarak Rusları oyalamak ve onlara zaman kaybettirmek.

Azovstal hikâyesinin sürmesiyle Ruslar, Mariupol defterini tamamen kapatıp güçlerini diğer bölgelere kaydıramıyor.


Ukrayna'da Neonaziler var mı?

Ukrayna meselesinde gündemi meşgul eden başka bir konu da "Ukrayna'da gerçekten Neonazi unsurlar var mı?" sorusu.

Örneğin Mariupol, Azak Taburlarının en önemli merkezlerinden biriymiş. İstisnasız hepsi, Nazi ideolojisiyle donanmış.

Ruslar, çok kısa bir süre önce Azakçıların Mariupol'deki gizli karargâhını bulmuş. Çıkan malzemeleri gösterdiler.

İşlemeli Hitler portrelerinden Nazi sembollerine kadar her türlü faşist ideolojiyi temsil eden "dekor" mevcut.
 

FOTO 3.jpg
Azak Taburlarının Mariupol'de karargâhından çıkan Hitler portresi

 

Azakçılar hakkında çok şey duymama rağmen duvarlarındaki bazı posterler, insanı dehşete düşürüyor.

Sadece Rus devletine, Kremlin'e değil, bütün Ruslara nefret kusan, hepsini ortadan kaldırma iddiasında slogan ve resimlerle dolu. Hele bir de kitap var ki, başlığı: "Hitler: Demokrat"

"Peki, Ukrayna Ordusuyla Azak Taburları arasında bir fark yok mu? Ne de olsa Sovyet geleneğinden geliyor, düşman da olsa bir asker kültürüne sahip değiller mi?" sorusunu yönelttim.

"İlk başlarda bunu vurgulamaya çalıştık, hatta Ukrayna Ordusuna ‘siz, gerçek askerlersiniz, gelin konuşalım' da dedik" dediler.

Onları yüreklendirmeye çalışmışlar. Putin'in harekâtın başında bu temelde yaptığı konuşma ve Ukrayna Ordusu komuta kademesine seslenmesi de bu temeldeydi. 

Ama anlamışlar ki aralarında pek fark kalmamış. Ordu içerisinde çok ciddi bir temizlik yapılmış, NATO'nun da tüm gövdesiyle girmesi önemli bir etken olmuş. Neonazizm orduyu da sarmış.

Bunlarla birlikte Rusya'nın kontrolüne yeni geçmiş Berdyansk, Melitopol, Energodar, Mariupol gibi şehirlerde sokaktaki sıradan insanlardan Maydan darbesinden sonra, yani son sekiz senedir faşizme karşı Zafer Günü 9 Mayıs'ı kutlayamadıklarını, okullarda çocuklara Rus düşmanlığının öğretildiğini, Rusçanın resmi dilden çıkarıldığını, komünizmin tasfiyesi altında halkın tarih ve geleneklerinden koparıldığını, iktidarın görüşünü paylaşmayanların büyük baskı gördüğünü, hatta faili meçhullerin çokça yaşandığını duyuyorsunuz.


Rusya'nın kontrolüne geçen bölgelerin statüsü ne olacak?

Harekât bölgesinde bulunduğum sırada şu sorunun da cevabını bulmaya çalıştım:

Rus Ordusunun kontrolü altına giren bölgelerin geleceği ne olacak?

Altını çizmek gerek, bu bölgelerin birçoğu Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin sınırları içinde değil. 

Bu meseleyi her gittiğim yerde yerel ve Rus yetkililerle konuştum. Aşağı yukarı aldığım yanıtlar aynı. Birincisi; şimdilik bu mesele öncelikli değil.

Şehirlerinde güvenliği sağlamak ve toplumsal-ekonomik hayatı inşa etmek esas görev. Çünkü halk gitmek istemiyor, kendi memleketlerinde yaşama kararlılığında.

Sonra gidişata ve Ukrayna'daki gelişmelere bakacaklar. Ve sonunda kararı halk verecek. Putin ya da Rus Ordusu değil. 4 seçenek var:

  1. Rusya'ya katılmak.
  2. Donetsk ve Lugansk gibi bağımsızlığını ilan etmek.
  3. Ukrayna'dan kopan diğer bölgelerle birleşerek yeni bir Ukrayna kurmak. Aynı Kuzey-Güney Kore vd. gibi.
  4. Ukrayna'da makul bir iktidar oluşursa federatif Ukrayna içinde özerk bir bölge olmak.

Birinci seçenek, ağırlıklı gibi duruyor. İkinci seçenek, en zayıf olan. Ama şu anki geçiş sürecinde yaşanan, bağımsız bir devlet gibi hareket etmek. Geçici olduğu kesin. Üç ve dördüncü seçenekler, hep vurgulandığı gibi "gidişata göre".

Örneğin bu konuyu bizzat Donetsk Halk Cumhutiyeri lideri Pişulin'e de sordum.

2022 yılında düzenledikleri referandumda Rusya'yla birleşme kararı çıktığının altını çiziyor. Ama ilk hedeflerinin toprak bütünlüğünü sağlamak olduğunu, ardından Rusya'yla birleşme sürecinin başlayacağını vurguladı.

Bunlarla birlikte Ukrayna'nın kontrolünden çıkan bölgelerde ruble rejimine adım adım geçildiğini de not düşelim.


Zaporoje Nükleer Santrali bir tehlike arz ediyor mu?

Gezi sırasında Energodar şehrine de gittik. Şehrin ismi "enerji hediyesi" anlamına geliyor.

Avrupa'nın en büyüğü, SSCB zamanında yapılmış Zaporoje Nükleer Santrali burada.

Rus kuvvetleri şehre girdiğinde Batı basınında büyük gürültü koparılmıştı. Hatta Rusların santrali vurduğu bile söylenmişti.

Santralin içine girdim. Altı reaktör bulunuyor. Ukrayna güçleri, burada da santrali silahlı üs olarak kullanmışlar. Çatılarına keskin nişancılar yerleştirilmiş. Ancak sonrasında teslim olmuşlar.

Santral, Rus Ordularının girişi sırasında gözlerimle gördüğüm üzere hiçbir hasar görmemiş. Faaliyetini olduğu gibi sürdürüyor.

Eski çalışanları da iş başında. Gitmiş olanlar geri dönüyormuş. Yönetimde bir değişiklik yok.

Rus nükleer enerji kurumu Rosatom'dan bazı uzmanlar sadece teknik destek sağlıyor. Ancak yönetime karışmıyorlar.

Santral, hâlâ Ukrayna tarafına enerji vermeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde Rusya'nın kontrolüne giren bütün bölgelerin elektriği buradan sağlanacak.

Şehirde kurulan yeni yönetim de elektriği Energodar sakinleri için bedava yapmış.

Şehrin geçici başkanı santralin eski çalışanlarından Andrey Şevçik'le de buluştum. Batı'nın yalan kampanyasını şiddetle eleştirdi.

Ukrayna güçlerinin de ellerinden geldiğince kötü bir şey olması için uğraştıklarını, ama başarılı olamadıklarını söyledi. Üstüne basa basa santrale hiçbir zarar gelmediğini vurguladı.

Ayrıca Uluslararası Atom Enerji Kurumu'yla da irtibatlarının olması gerektiği seviyede bulunduğunu belirtti.

Şevçik, Avrupa'ya ucuz enerji satmaya hazır olduklarını da sözlerine ekliyor.
 

FOTO 4.jpg
Mehmet Perinçek, Zaporoje Nükleer Santrali'nde

 

Rusya'nın harekâtı nereye kadar devam edecek?

Gezinin sonuna yaklaşırken artık Rusya'nın harekâtının nasıl devam edeceğine dair de kafamda bir tasavvur oluştu.

Ukrayna'nın şu an Azak Denizi kıyısıyla bağlantısı kesilmiş durumda. Moskova'nın benzer bir hedefi Karadeniz için de var.

Bunun için Nikolayev ve Odessa'nın da alınması gerekiyor. Harekâtın buraya doğru devam edeceğine şüphe yok.

Bu tabloda Ukrayna'nın Karadeniz'deki gaz yataklarından ve ülkenin doğusundaki kömür gibi birçok yeraltı kaynaklarından yalıtılacağı anlaşılıyor.

Rus muhataplarıma "İkinci Mariupol neresi olacak?" diye sordum. Yani en şiddetli çatışmalar nerede bekleniyor?

Düşünmeden "Odessa" cevabı verildi. Ukrayna şehre ciddi bir yığınak yapıyormuş.

"Devamı gelecek mi?" sorusu da merak uyandırıyor.

Kiev de var. Ukrayna tamamen Neonazilerden temizlenene ve askersizleştirilene kadar devam edeceğiz.


Üç günlük gezi boyunca Rus Ordusunun kararlılığı ve morallerinin yüksek olduğunu gördüm.

Er ya da geç harekâtın amaçları, kendi ifadeleriyle, mutlaka gerçekleştirilecek.
 

FOTO 5.jpg
Fotoğraf: Mehmet Perinçek

 

Silahlı çatışmaların Ukrayna dışına taşması olası mı?

Harekât bölgesindeyken Moldova ve Transdinyester'deki hareketlilik de dikkatimi çekmişti.

Konuya dair Rus Savunma Bakanlığı yetkilisi, şunları söylüyor:

Moldova üzerinden bize karşı ikinci bir cephe açmak istiyorlar. Washington ve Kiev, bizi orada bir çatışmaya çekmek istiyor. Amaçları Donbass'tan dikkatimizi başka bir yöne çekmek, Donbass'taki yoğunlaşmamızı engellemek, güçlerimizi bölmek. Çok iyi biliyorlar ki, Donbass'ın temizlenmesi onların sonu olacak. Dikkatimizi dağıtmak için Rusya içinde de terör eylemleri tezgâhlıyorlar. Engelliyoruz.


Moldova'yı savaşın içine çekmenin başka bir amacı daha varmış:

Ukrayna'nın elinde havaalanı kalmadı. Bu açıdan Moldova'daki iki havaalanını lojistik için kullanmak istiyorlar.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU