Ortadoğu'nun savaşları: Kalkınma ve iklim

Arap dünyası ekonomik ve çevresel yansımaları olan rasyonel ve vicdani bir iletişime ihtiyaç duyuyor. Çok büyük zorluklar ve risklerle karşı karşıyayız. Bu sıkıntılardan istifade edebilecek miyiz?

Görsel: The Independent 

Ortadoğu'daki savaşlar, bazı bölgelerde mermi sesleri halen duyuluyor olsa bile farklı türde ve silahsız yeni bir döneme girmiş gibi görünüyor.

Uluslararası yetkililerin geçtiğimiz günlerdeki bazı açıklamaları, bu bölgenin sahiplerini askeri savaş alanlarından daha az şiddetli olmayan çatışmaları beklediğini gösteriyor.


Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva'nın, iklimle ilgili afetlerin sıklığı, bu felaketlerin Ortadoğu'da dünyanın herhangi bir yerinden daha hızlı arttığı ve bunun büyüme ve refah için büyük bir tehdit oluşturduğu yönündeki sözlerini ele alalım.

IMF tarafından yakın zamanda yayımlanan bir raporda, bölgedeki iklim felaketlerinin ortalama yedi milyon insanı etkileyip yerinden ettiği, 2 bin 600'den fazla kişinin ölümüne yol açtığı ve iki milyar dolar olarak tahmin edilen maddi hasara sebep olduğu kaydedildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Peki, ya sıcaklıkta küresel çaptaki artışın iki katı oranında 1,5°C'lik bir artışın bölgede yaşanması ne anlama geliyor?

Bu, öncelikle yağışların azalmasına yol açar ve sonrasında tarım arazileri şiddetli bir kuraklıkla karşı karşıya kalır.

Bunun akabinde ise, bazı yerlerde yüzde 5,5'e varan GSYİH'de kalıcı kayıplar yaşanır.


Georgieva'nın sözleri, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, dünyanın gözleri kapalı olarak iklim felaketine doğru ilerlediğini vurguladığı dehşet verici açıklamasıyla örtüşüyor.

Yakın zamanda Arap dünyasında iklim değişikliği konferanslarının yapılacak olması bir şanstır.

Bu yılki konferansa Mısır, bir sonrakine Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ev sahipliği yapacak.

Bu konferanslar, on birinci saatte mavi gezegeni karşı karşıya olduğu yakın tehlikeden kurtarma amacıyla küresel çapta uygulanabilir gerçekçi vizyonlar ve fikirler sunma yükünü beraberinde getirecektir.

Ortadoğu'da iklim değişiklikleriyle mücadele ile ilgili çeşitli Arap programlarının acilen uygulanması gerekmektedir.

Ağaçlandırma projeleri, su koruma, arazi ıslahı, tuzlu suyun tatlı suya dönüştürülmesi, su tüketimini rasyonelleştirmeye yönelik programların yasallaşması, yaşamın en temel unsurunu korumak adına sulama sistemlerinin değiştirilmesi gibi programlar bunların başında gelmektedir.


Yukarıdakilere ek olarak, Ortadoğu'daki iklim sorununun küresel değişimler çerçevesinde ele alınması, yani iklim değişikliğine dair uyum tedbirlerini finanse etmek için uluslararası desteğe odaklanılması gerekmektedir.

Nitekim bu ekolojik devrimin insanlığa maliyetinin büyük kısmı bölge ülkelerinin değil, büyük sanayi güçlerinin sorumluluğundadır.

Burada örnek olarak Çin'e ve uygulamalarına bakılabilir. Birkaç ay önce Glasgow'da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın üçüncü gününde, Çin'in karbon tüketimini dörtte bir oranında artırdığı görüldü.

Bu, Guterres'in uyarılarının gerçek ve iklim felaketinin kaçınılmaz olduğu anlamına geliyor.


Ortadoğu'daki iklim savaşı, askeri savaşlardan daha az önemli ve belirleyici değil.

Bu hususta, bölgedeki iklim felaketlerinin yıllık ekonomik büyümeyi, kişi başına 1-2 puan azalttığını bilmek yeterli olur sanırım.

Bu iklim hadiselerinin, gezegen ısındıkça daha yaygın ve şiddetli bir durum arz etmesi bekleniyor.


Arap dünyasında ve Ortadoğu'da dikkat çekilmesi gereken ikinci durum ise bölgenin Kovid-19 sonrasında kayıplarını ve zararlarını telafi edemediği gerçeğiyle birlikte, şu anda mücadelesini verdiği ekonomik kalkınma meselesidir.

Burada Arap borsalarının hareketindeki yavaşlamanın yanı sıra, gümrük geçişlerinin kapatılmasından, ulaşım ve seyahatin durmasından söz edilebilir.

Buna küresel enflasyon sonucu bölgenin yaşadığı kayıpları ve son iki yılda tüm dünyayı etkisi altına alan bunalım durumunu da ekleyin.

Dünyanın karşı karşıya kaldığı bunca acı yetmezmiş gibi Rusya-Ukrayna savaşının başlaması, enerji fiyatlarında artışa yol açarak hem gelişmekte olan hem de büyük ekonomileri tehdit etti.
 


Birkaç gün önce Dubai'de düzenlenen Dünya Hükümeti Zirvesi sırasında, Dünya Bankası Adil Büyüme, Finans ve Kurumlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Indermit Gill, bu savaşın korona salgınının kayıplarını telafi etmeye çalışan yükselen piyasalardaki büyümeyi gerileteceğini dile getirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dost olmayan ülkelere rubleyle gaz ve petrol satışına ilişkin kararnamesi ve Avrupalıların dolar ve euro dışındaki para birimlerini kullanmayı reddetmesi sonrasında, önümüzdeki günler ve haftalarda petrol ve gaz piyasalarında beklenen çalkantı, akaryakıt fiyatlarında daha fazla artışa yol açacak, tüm dünyada yankı uyandıracak ve en kırılgan bölgelerdeki en savunmasız insanlara zarar verecek.


Arap dünyamızdaki aklı başında insanlar, kapıda bekleyen tehlikeleri savuşturmak için küresel ekonomik durumun kötüleşmesini beklememeli, yaratıcı ve olumlu bir hamlede bulunmalıdır.

Dahası, hakkında çokça konuşulan ve geç kalınmış olan Arap ekonomik entegrasyon sistemini geliştirmek için hızlı hareket etmelidir.

Burada objektif olmak gerekirse, son dönemde yatırım alanlarında Arap-Arap koordinasyonu ve işbirliğinin başladığına tanık olduğumuz söylenebilir.

Bu, iklim ve kalkınma savaşlarının çilesini, uzun zamandır arzu edilen Arap temasları için bir nimete dönüştürebilir.

Arap dünyası ekonomik ve çevresel yansımaları olan rasyonel ve vicdani bir iletişime ihtiyaç duyuyor.

Çok büyük zorluklar ve risklerle karşı karşıyayız. Bu sıkıntılardan istifade edebilecek miyiz?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU