Dünyada ilk kez görülen yeni bir sendrom tanımlandı: Yüz anomalileri görülebiliyor, böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebiliyor

Beş yıldan daha uzun süren araştırmanın neticesinde tanımlanan TRACK Sendromu, Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde 4 ayrı aileden 6 hastada görüldü. Prof. Dr. Nur Canpolat ve Prof. Dr. Fatih Özaltın, TRACK Sendromunun detaylarını Independent Türkçe'ye anlattı

Türkiye'nin ilk Nefrogenetik Laboratuvarındaki ekip tarafından, beş yıldan daha uzun süren araştırmanın neticesinde dünyada ilk kez görülen yeni bir sendrom tanımlandı. Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde 4 ayrı aileden 6 hasta bireyde görülen sendroma TRACK Sendromu adı verildi. 

Bu sendroma sahip bireylerde tipik yüz anomalileri, derinden boğuk bir sesle konuşma, diş anormallikleri, santral sinir sistemi anomalilerinin yanı sıra son dönem böbrek yetmezliğine ilerleyen atipik hemolitik üremik sendrom görülüyor. 

İlk kez bu vakaları gören İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Nur Canpolat ile Hacettepe Üniversitesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı öğretim üyesi ve Nefrogenetik Laboratuvarı sorumlu öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Özaltın, TRACK Sendromu'nun ne olduğu ve nasıl tanımladığının detaylarını Independent Türkçe'ye anlattı.
 


"Hastamızda dikkat çeken en önemli özellik hastanın farklı bir yüz görünümüne sahip olmasıydı"

Prof. Dr. Nur Canpolat, "İlk hastamız 5 yaşında bir erkek çocuktu. Bize solunum sıkıntısı ve soluk yakınması ile getirilmişti. İlk başta yapılan tetkiklerinde hastamızda atipik hemolitik üremik sendrom adını verdiğimiz kan pıhtılaşma hücrelerinin azalması ve ileri derecede böbrek yetersizliği saptamıştık. Buna yönelik tedavileri başlandı. Fakat hastamızda dikkat çeken en önemli özellik hastanın farklı bir yüz görünümüne sahip olmasıydı" dedi.
 

Prof. Dr. Nur Canpolat.jpg
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Nur Canpolat

 

"Literatürde bununla ilişkilendirebileceğimiz herhangi bir veriye rastlamadık"

Yüz görünümündeki farklılığa ilaveten konuşma şekli ve ses tonunun çok farklı olmasıyla dikkat çektiğini söyleyen Canpolat, şu bilgileri paylaştı:

Hastamızda ileri derecede büyüme geriliği ve boy kısalığı vardı. Mental durumu da yaşına göre biraz geriydi. Bununla beraber ciddi bir hipertansiyonu, kardiyak etkilenmesi ve bazı beyin görüntülemelerinde farklı özellikleri bulunuyordu.

Bu hastamızın bütün bu bulgularını bir araya getirdiğimizde farklı bir hastalık, genetik mutasyonla ilişkili genetik bir hastalık olabileceğini açıkçası düşündük. Fakat tek bir hastada bunu tanımlamak zordu. Literatürde bununla ilişkilendirebileceğimiz herhangi bir veriye rastlamadık.

Daha sonra bu hastamızın akrabaları da olan iki kız kardeş hasta bize başvurdu. Bu hastalarda da yine protein kaçağı proteinüri mevcuttu. Bu proteinüri ile beraber atipik hemolitik üremik sendrom adını verdiğimiz tablonun birinci hastaya çok benzer klinik bulgular vardı. Özellikle o tipik yüz görünümü, büyüme geriliği çok dikkatimizi çekmişti.

 


"Uzun uğraşlar sonrasında genetik bir mutasyon olduğu saptandı"

Üç ayrı hastadaki benzerlik ve farklı organ ile sistemleri ilgilendiren bozuklukların aslında tek bir genetik hastalıkla ilişkili olabileceğini düşündüklerini söyleyen Canpolat, "Benzer bir şekilde dördüncü hastamız oldu. Bütün bu hastalarımızı bir araya getirdiğimizde ortak bir genetik bozukluğu açıklayabilmek adına Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fatih Özaltın ile temasa geçtik. Kendisiyle daha önce başka hastalıklar ve başka hastalarla ilgili işbirliklerimiz olmuştu ve yeni genler tanımlamıştık.  Bunun sonucunda kendisi, özellikle atipik hemolitik üremik sendrom ile ilgili olabilecek bütün genetik incelemeleri yaptığında şu ana kadar bilinen herhangi bir mutasyon olmadığını gösterdi. Ancak bu 4 hastada ortak olan, farklı bir genetik değişiklik vardı. Bunun hastalıkla ilişkili olup olmadığının anlaşılması gerekiyordu. Bu noktada Amerika ile temas kuruldu, uzun uğraşlar sonrasında bu genetik bozukluğun gerçekten hastalıkla ilişkili genetik bir mutasyon olduğu saptandı. Daha sonra 2 hasta daha benzer şekilde bulundu" diye anlattı. 
 

Pixabay2.jpg
Görsel: Pixabay

 

"Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde maalesef akraba evlilikleri çok"

Hastaların Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden gelmesinin dikkat çekici olduğunu belirten Canpolat, "Bunu açıkça söylemek zor ama Güneydoğu Anadolu Bölgesi akraba evliliklerinin maalesef çok olduğu, bu nedenle bu tür çok nadir görülen hastalıkların o bölgeden daha fazla çıktığını biliyoruz. Bu tür benzer hastalıkları olan hekim arkadaşlarımız bu klinik özellikleri ve morfolojik yüz yapıları varsa, Hacettepe Üniversitesi ya da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Pediatrik Nefroloji bölümüne bu hastaları yönlendirebilirler" şeklinde konuştu.  
 

 

"Akraba evliliklerinin sık görüldüğü ülkemizde nadir hastalıklar sık görülüyor"

"TRACK sendromu tanımladığımız, dünyada bir ilk olarak tıp literatürüne kattığımız bir sendrom" diyen Hacettepe Üniversitesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı öğretim üyesi ve Nefrogenetik Laboratuvarı sorumlu öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Özaltın, "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 4 ailede 6 bireyde saptanan bu sendromun en önemli özellikleri, santral sinir sistemi ve bazı beyin anormallikleri, büyüme ve gelişme geriliği,  yüz anormallikleri, diş yapısında bozukluk, boğuk bir sesle konuşmanın yanı sıra son dönem böbrek yetmezliğine ilerleyen atipik hemolitik üremik sendrom tablosunun görüldüğü sendroma TRACK sendromu ismini verdik. Akraba evliliklerinin sık görüldüğü ülkemizde nadir hastalıklar sık görülüyor. Bu da onlardan bir tanesi. Bu 4 aile aslında birbirlerini tanımadıklarını söylüyorlar, birbirleriyle ilişkilerinin olmadığını söylüyor. Ancak yaptığımız bilimsel çalışmalarda bu ailelerin bazı genetik kısımlarının ortak bir atadan geldiğini görüyoruz. Bu da aslında ailelerin kendileri haberdar olmasa bile uzaktan akraba olduklarını gösteriyor. Aynı bölgeden geliyor olmaları bu genetik bozukluğunun orada mutasyon olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor" dedi. 
 

Pixabay4.jpg
Görsel: Pixabay

 

"Genetik bozukluğun hayvan modelini oluşturduk"

Yaklaşık 5 yıllık sürede ulusal ve uluslararası işbirliği sonucunda TSEN2 adı verilen genetik bozukluğun tanımlandığını belirten Özaltın, şunları anlattı: 

Genetik bozukluğun tanımlanması hastalık ile ilişkili olduğunu söylemek için yeterli değil. Mutlaka bunun deneysel metotlarla ispatlanması gerekiyordu. Bu 5 yıllık sürede yoğun ulusal ve uluslararası işbirliği ile bu genetik bozukluğun ne tip sonuçlara neden olduğu araştırıldı.

Bunlar arasında yaptığımız çalışmalardan bir tanesi de bu genetik bozukluğun hayvan modelini oluşturmak oldu. TSEN2 geni çok kritik bir gen olduğu için, birçok organizmada mevcut. Bu özellikten istifade ederek, zebra balığında aynı insandaki benzer bir mutasyon oluşturmak suretiyle, ne olduğuna baktık.

 

Prof. Dr. Fatih Özaltın.jpg
Hacettepe Üniversitesi Çocuk Nefrolojisi Bilim Dalı öğretim üyesi ve Nefrogenetik Laboratuvarı sorumlu öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Özaltın

 

"Zebra balığının beyin ve damarsal yapısında bozukluklar, insanlardakine benzer şekilde"

Yaptıkları çalışmada, TSEN2'deki mutasyonun zebra balığında da insanda görüldüğü şekilde olduğunu belirten Özaltın, bulguların benzer özellikler gösteren anormalliklere neden olduğunun ortaya konduğunu kaydetti.
 

1.jpg
Fotoğraf: Pixabay

 

Zebra balığının beyin ve damarsal yapısında bozuklukların, insanlardakine benzer şekilde olduğuna dikkat çeken Özaltın, "Bu da genetik bozukluğun gerçekten bu hastalıktan bu sendromdan sorumlu olduğunu kanıtlayan güçlü bulgulardan bir tanesiydi. Tabii ki daha henüz işimiz bitmedi yapılacak çok şey var. Özellikle ileri aşamalarda bu genetik bozukluğun ve hücre biyolojisinin nasıl etkilediğine dair daha detaylı araştırmalarımız olacak. Bunların yapılması hücre biyolojisi ve tRNA biyolojisinin daha net bir şekilde anlaşılmasını ve araştırmaların ışık tutmasını bekliyoruz" bilgisini paylaştı.  

İnsan genomunda yaklaşık 500 adet tRNA kodlayan gen bulunur. Patogenezi aydınlatmaya yönelik ileri çalışmalar devam ederken, ileri bulguların tRNA biyolojisine ışık tutması bekleniyor.

Çalışma genetik camiasının prestijli dergilerinden birisi olan Clinical Genetics dergisinin Mart 2022 sayısında yayımlandı.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU