Akif Beki: Erdoğan’ın düşürdüğü doları kim yükseltmişti?

“Halkı, düşük kura ezdirmemekten dönüldü. Ama yüksek kura ezdirmemek için alınan tedbirde de altta halk kalıyor. Faturası, yine fakir fukaraya patlayacak”

Fotoğraf: AA

Karar gazetesi yazarı Akif Beki, Türkiye’de ekonominin son günlerde yaşadığı çalkantıları köşesine taşıdı.

Beki, “Erdoğan’ın düşürdüğü doları kim yükseltmişti?” başlıklı köşe yazısında iktidarın “yeni ekonomi modelinin” ömrünün 3 ay sürmediğini ifade etti:

İktidar, güya 19 yıldır buna hazırlanıyordu, ekonomide yeni modele geçti. Artık “halkı, yüksek faiz ile düşük kura ezdirmeyecek”ti. Çünkü hem “nas vardı nas”. Hem de “Yüksek faizle düşük kur, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor”du. Fakat 19 yıllık hazırlık sırasında hesap edilmeyen bir şey oldu. Bu sefer yüksek kur ile düşük faiz, halkı ezmeye başladı.

Kur yükselirken paradan para kazandırdı, zengini daha zengin etti. Ay başından ay başını zor bulan maaşlı fakirse daha fakirleşti, parası pul oldu. Yeni modelin neticesi 6 aya alınacaktı, ömrü 3 ay sürmedi. Foyası çıkınca yüksek faizin adına ‘kur farkı’ dendi, bankada TL’si olana ucu açık kur garantisi verildi. Fark kaç lira tutarsa tutsun, faizine eklenecek. Süper faizden tatlı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İktidarın bir zafer kutlama durumu içerisinde olduğunu söyleyen Beki, döviz endeksli Türk Lirası mevduat sistemine şu eleştiriyi getirdi:

İktidar cenahı; kuru yükseltme politikasından sert bir manevrayla dönmemişler, faizi fiilen ucu açık bırakmamışlar, TL hesaplarındaki faiz kaybına Hazine’yi kefil etmemişler, model çok başarılı olmuş, yine haklı çıkıp yine bilmişler, dedikleri olmuş gibi zafer kutluyor.

‘Ekonomiyi büyütmek için daha iyi’ diye dolar yükseltilirken bir tur vurgun vuran zenginler, yüksek dolardan dönerken fakiri bir tur daha üttü. Ama iktidar, onurlu bir çıkış yolu bulmayı çok güzel becerdi. TL mevduatı olana faiz yetmezse üstünü devlet tamamlayacak, kur farkını Hazine’den kapatacak. Takviyenin adına faiz denmiyor. Yine “nemalandırılacak”, sadece adı ‘vadeli TL mevduatını kur farkından koruma neması’ olacak. Faizin üstünde kalması halinde, kurdaki artış devletten. Farkı Hazine üstleniyor.

O arada yanan, canının yandığıyla kalacak. Bu gelgitin halka yaşattığı zarar ziyan, geriye doğru telafi edilmeyecek. İktidarın lafıyla hep TL’de kalmış, dolar bozdurmuş olanlara bir tazminat yok. Madem TL’nin değerini korumak için ‘alternatif bir enstrüman’ geliştirilecekti, bu noktaya gelineceği baştan niye öngörülemedi? Hani 19 yıldır hazırlanılıyordu? İktidar, ağzından bir kere laf çıktı diye faizi resmen geri yükseltmedi. Fiilen de yükseltmemiş mi oluyor şimdi? Yeni çözümün altı faiz, üstü kur farkı. İçinde faiz de var, yetmezse kur farkı garantisi de. Nas, nerede kaldı peki? TL’yi dolara endeksleyerek TL görünümlü dolar mevduatını teşvik etmek amaçlanıyor. Kulağı tersten göstermek değil mi?

1966-78 arasında Türkiye’de benzeri denenmiş. Demirel’in “70 cente muhtaç hale geldik” demesiyle sonuçlanmış. Hazine’ye kalmış borcunun son taksidini bankalara ödeyen Özal, 1989’da bu deneme için “cehaletin vesikası” demiş. “Yaşasın” çığlıklarıyla kutlanıyor. Dolara diz çöktürmüşüz. Kur farkını Hazine’nin ancak para basarak ya da vergi toplayarak karşılayabileceğini işaret eden Beki, “Her iki halde de bankada parası olanın neması, parası olmayana ödetilecek” dedi.

Karar yazarı, yazısının ilgili kısmını şöyle tamamladı:

İktidar, bir yanlıştan öbürüne döndü ama hiç dönmemiş gibi yapmak için de TOBB’la TÜSİAD’a kızıyor. Çok geç olmadan gerçekçiliğe dönmeye çağırdılar diye. Herhalde şu sorulara kafa yoralım istenmiyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirveye çıkardığı rezervlerimizi, o yokken kim düşürmüştü? Ve dün Erdoğan’ın düşürdüğü doları, kim zirveye çıkarmıştı?

 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU