Deniz Yücel hakkında, "hakaret" suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapis istemi

Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel hakkında olay tarihinde başsavcı vekili olan Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz'a yönelik ifadeleri nedeniyle hapis cezası istendi

Fotoğraf: Sosyal medya

Almanya'da yaşayan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in, olay tarihinde başsavcı vekili olan Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz'a yönelik sosyal medya üzerinden hakaret içerikli paylaşımlar yaptığı gerekçesiyle yargılandığı davada mütalaa açıklandı.

İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Yücel katılmadı. Duruşmada, sanığı avukat Merve Kurhan temsil etti.

Duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, sanığın kendi kullanımında olan Twitter hesabından kamu görevlisi Hasan Yılmaz hakkında iddianameye konu paylaşımın müştekinin onur, şeref ve saygınlığının rencide edebilecek nitelikte olduğu, sanığın alınan savunmasında paylaşımları kendisinin yaptığını beyan ettiği belirtildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mütalaada, bu kapsamda sanığın "kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan, 2 yıl 4 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.

Mütalaaya karşı söz verilen avukat Kurhan, mahkemeden mütalaaya karşı savunma yapabilmek için ek süre talebinde bulundu.

Ara kararını açıklayan mahkeme, avukatın ek süre talebini kabul ederek duruşmayı erteledi.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, iddianamede delil olarak açık kaynak araştırma raporu ve Hudut Kapıları Büro Amirliğinin 07/03/2019 tarihli cevabının gösterildiğini, ayrıca Yücel’in davaya konu olan tweetinde paylaştığı ifadelerin terör propagandası iddiasıyla yargılandığı ana davaya ilişkin 10 Mayıs 2019 tarihinde Almanya’da sunduğu savunmada da geçtiğini duyurdu.

Yücel ne demişti?

Yücel'in davaya konu olan ifadeleri şöyle:

Osman Kavala hakkındaki "soruşturmayı" yürüten Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'ı tanırım. Sorgu esnasında bana "Öcalan'a 'başkomutan' demişsin" diyen adamdı. Kendisine söz konusunu Die Welt'teki yazımın çıktısını göstererek "Bak, Almanca `Chef kelimesinin Türkçe karşılığı 'Başkomutan' değil `şef olduğunu anlamak için Almanca bilmek gerekmez" dedim. Bön bön baktı. Sonra "iddianame" dediği şeyi bildiği gibi hazırladı. Daha sonra Silivri'de cemaat üyeliğinden tutuklu olan ve Hasan Yılmaz'ı önceden tanıyan bir eski polisi müdürü, aramızda geçen bir sohbet esnasında Yılmaz'ı "Çağlayan en salak savcısı" diye tanımladığında napayım, itiraz edemedim

"Demek istediği şu mu: En salak ben değilim, benden de beteri var"

Yücel konuya ilişkin 2019 yılında yaptığı paylaşımlarda ise şunları kaydetmişti:

Hakkımdaki dava, AYM'in "hak ihlali" kararına rağmen ertelendi. Neyse. Bu ara savcı Hasan Yılmaz, aşağıdaki tweet yüzünden suç duyurusunda bulunmuş. Yani, beni bir sene iddianamesiz hapiste tutan, abuk-sabuk 'iddianamesi' AYM tarafından paramparça edilen bu arkadaş, sonunda karşımda “mağdur” olmayı başarmış. Ne utanmazlık bu! Ama ben, Hasan Yilmaz'a "Çağlayan’ın en salak savcısı" demedim; sadece bu tabiri başkasından duyduğumda itiraz etmediğimi anlattım. Onu rahatsız eden ne? Demek istediği şu mu: "En salak ben değilim, benden de beteri var"

 

 

 

Independent Türkçe,AA

 

DAHA FAZLA HABER OKU