Roma ordusuna dayatılan siyasal bir yasak: Evlilik

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: History Extra

Evlilik; genel anlamda iki farklı cinsiyetin ortak bir noktada buluşarak hayatlarını birleştirmesi olarak yorumlanabilmektedir.

Bugünün şartlarında evlilik anlayışı eskiçağlardan çok daha farklı bir görünüme sahiptir; bu farklılıklar tarihin her döneminde mutlak surette karşımıza da çıkabilmektedir.

Bir erkek ya da kadını aynı çattı altında birleştiren birçok etmen olmakla birlikte bunun en başında şüphesiz cinsel istek ve arzularını gidermek istemesi gelmektedir.

İki farklı cinsten insanın evlilik adı altında aynı hanede buluşabiliyor olması aynı zamanda arzu edilen cinsel isteklerin de bir tezahürüdür.

Elbette sadece cinsel arzuların tatmini için değil soy devamı için de evlilik kurumu oldukça önem gören bir unsur olmuştur.

Eskiçağlarda mevcut evlilik uygulamaları tam anlamıyla bir yazılı bir kural ya da kaide olarak karşımıza çıkmamıştır.

Gelenek, kültür, örf ve adetler çerçevesinde kimi zaman düzenleme yoluna gidildiğini söylemek mümkündür.


Hemen hemen her toplumda evlilik kurumu baş göstermiş ve bu kurum tarihin her döneminde canlılığını koruyabilmiştir.

Uygulama açısından farklılıklar görülse de temel de amaç aynı olmuş ve kimi zaman bu kurum siyasi bir propaganda aracı olarak da kullanılmıştır.

Siyasi evlilikler iktidarların ortaklığını ve gücünü gösterme açısından sıkça başvurulan bir eylem olmuştur.

İki farklı iktidarın çatışmasızlık durumu haricinde ortak bir noktada buluşması siyasi evlilik yoluyla olmuştur.


Evlilik her bireyin gerçekleştirmek istediği bir eylem ve aynı zamanda dürtülerini bastırabilmesinin temel bir uygulama görüntüsünü sağladığını söylemek mümkündür.

Uzun süren savaşlar ve sonunda elde edilen hezimet ya da başarının iktidar kuvvetlerince nasıl bir tramvaya neden olduğu açıkça ortadadır.

Yine uzun süren askerlik görevi kuvvet ordularını yıpratan yegâne bir durumdur.

Bu süreçte devletin mevcut siyasi ve ekonomik durumu bahsetmiş olduğumuz ordu kuvvetlerince dikkate değer görülmesi kaçınılmazdır.

Roma içerisinde konaklayan askeri sisteminin karmaşası evlilik müessesesinin toplumsal bir yıkıntısı olarak yansıdığını görmek gerekir ki; ilerleyen dönemlerde ortaya konan yasaklar sistemsel ordugâh menşeleri de yakından ilgilendirmektedir.
 

 

Roma'da bir sınıflanmanın olduğu ve bu sınıflanmanın zamanla toplum içerisinde infiallere neden olduğunu söylemek mümkündür.

Bu durumdan hareketle Romalı kimliği bir toplumun üzerinde bıraktığı ideolojik bir kavramdan ziyade güç ve kuvveti temsil etmekteydi.

Kendini Roma'ya ait olduğunu hisseden idareciler dışında diğer yapılaşmaların içinde yitip giden belki de yarım milyon nüfusa sahip bir Roma'dan bahsetmek mümkündür.

Güvenlik zafiyetlerinin zamanla şehir merkezlerine kadar nüfuz ettiği dönemlerde askeri sınıfın mevcut iktidarın emri altında çalışmaktan son derece mustarip ve isyan hareketlerine iyiden iyiye kulak tıkayan bir duruma gelmişti.

Yeni yerler fethetme arzusu her imparatorun iştahını kabartsa da askeri sınıfla paylaşması gereken bir menüsü olduğunun aynı zaman da bir habercisiydi.

Her nasıl ki askeri sınıf iktidarı ayakta tutma ve sınırları güven içinde muhafaza etmekle görevli olsa da yeri geldiğinde bir imparatorun sahip olamayacağı yetkinliklere sahip olabileceğini unutmamak gerekir.

Bu süreçte karşımıza çıkan temel prensiplerden bir tanesi de orduyu tasfiye etme girişimidir.

 
Eskiçağlarda orduyu tasfiye etme düşüncesi yüksek zümre aydınlarının asla tasvip etmeyeceği bir düşünce olmuştur.

Başa her yeni geçen idarecinin mevcut ordu üzerinden revize yoluna gitmek istemesi de şüphesiz kaçınılmaz olmuştur.

Ordunun ihtiyaçları temel sorunlardan biri olmuş ve bu sorunun çözümü için çeşitli çözümler sunma yoluna dahi gidilmiştir.

Roma'nın kuruluş coğrafyası ve kuruluş idari anlayışı kurulduktan dört asır sonra çok farklı bir boyut aldığını söylemek gerekir.

Roma lejyonlarının ilk dönem süreçlerinde uç bölgelerde mahalli isyanları bastırmakla görevli oldukları ve zamanla yetkinliklerini arttırarak toplumsal bir forma bürünmüş, ayrıcalıklı bir boyut kazanmışlardır.

Zamanla güçlerini arttıran ve iktidarın temel kuvveti haline gelen Lejyonlar her ne kadar toplumda değer görmüş olsalar da bu ayrım çok sürmemiş ve iktidar kuvvetleri bu ayrıma dur diyebilmişlerdir.


Roma'da evlilik konusu bugün bile antikite yazarlarının gündemini son derece meşgul etmektedir.

Bu nedenle evlilik konusunda dönemin evlilik anlaşmaları ve uygulamaları hakkında yeterli bilgi sahibi olmak gerekir.

Antik Roma'da birbirini seven iki cins insanın evlilik serüveni karışlıklı anlaşmadan (consensus) geçmekteydi.

Bir form üzerinden evlilik belgesi ya da kâğıdı gibi bir düzenleme gerektirmemekteydi.

Erkeğin kadın üzerindeki baskısı kadını kendi yaşadığı yere götürmesi toplum tarafından evlendiklerine delalet sayılabilmekteydi.

Consensus evlilikler tek başına elbette bir anlam ifade etmemekteydi. Bir evlilik akdinin onaylanması için şüphesiz Roma yurttaşı olunması gerekliydi.

Nitekim bu şart sadece temel bir yasağın habercisi olsa da asıl kaygı verici düzenlemeler bu süreç ardından boy göstermiştir.

Evlenecek olan kişi ailesinden onay alması gerekmekte ve bu doğrultuda ailesel yapıların göz önünde bulundurulması beklenmektedir.

Roma yurttaşlığı özellikle soylular içerisinde bir anlam ifade etmekteydi; bu bağlamda soyluların yurttaşlık anlayışı ile alt sınıftan halkın yurttaşlık anlayışı aynı olmayabiliyordu.

Aynı şekilde askeri sınıfın da yurttaşlık konusundaki düşüncesi ideolojik bir düzenin habercisi olabilmekteydi.

Asker sınıfı olarak nitelendirilen grupsal güvenlik güçlerinin askere alınma yaşlarının ortalaması 19 ile 20 arasında değişiklik gösterebilmekteydi.

Bu yaşta bir askerin hem Roma'yı hem Roma coğrafyasını hem de Roma'nın idari teşkilatını anlayabilmesi de oldukça güç bir durum olmuştur.

Aile kavramının henüz zihinlerde yeni vuku bulduğu ancak bu zaman diliminde ne yapılması gerektiği noktasında bilgi yetersizliği asker sınıfı içerisinde birtakım ayrılıklara da neden olmuştur.

Evlilik düşüncesi bir aile bağının gelişmesi sürecinde tam olarak ne anlam ifade ettiği hususu tartışmaya açıktır.

İşte bu noktada bir Roma askerinin evlilik düşüncesine bakış açısı son derece mühimdir.
 

 

25 yıllık bir askerlik sürecinde devletin tüm fonksiyonlarını tam anlamıyla tanıyan bir askerin bu süreçte cinsel isteklerini karşılamak istemesi gayet normal bir durum olarak karşılanmaktaydı.

M.Ö 97'de başlayan ve iki yüz yıllık bir yasak sürecini kapsayan evlilik yasağının asker üzerindeki etkisi savaş sonuçlarına da yansımıştır.

Öyle ki evlilik yasağının gündeme gelmesiyle birlikte evlilik düşüncesinde olan asker taifesinin bu düşünceyi hayata geçirme çabaları ordu içerisinde birtakım hareketlenmelere neden olmuştur.

Ordunun evlilik yasağına bakış açısı en başından beri mevcut Roma idaresinin tekelinde gelişmiş ancak yasağının kati surette uygulanabilirliği hep bir tartışma konusu olmuştur.

Askeri sınıfın savaşlarda aldığı yenilgilerin bir nedeni ise evli olmalarından kaynaklandığı görüşler arasındadır.

Aile bağlarının geliştiği bir süreçte askeri taifenin ailesinden uzak coğrafyalar da kim bilir belki de asla dönemeyeceği düşüncesi askerliğin uzun vadelere yayılmasına engel teşkil etmekteydi.


Augustus döneminde koyulan evlilik yasağının ordu içindeki yankıları kimi zaman aynı orduyu birbirine düşürebilmiştir.

Bu yasak sonrası elbette evlilik düşünceleri zihinlerdeki yerini koruyabilmiş nitekim uygulama açısından birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir.

Ordu içindeki bekar askerlerin evlilik düşünceleri meşru bir hal alabilmesi için uygulanış açısından yurttaşlıkla doğrudan bağlantılıydı.

Bir Roma askerinin yurttaşlık hakkı ancak görev süresi dolunca elde edilirdi. 25 yıllık bir süreçte evlilik düşüncesinin ortaya çıkmaması ise olanaksız bir durumdur.

Bu süreçte evlenen Roma askerinin yapmış olduğu evlilik şüphesiz geçersiz sayılmış ve gayrimeşru bir evlilikten doğan hiçbir çocuğa da yurttaşlık hakkı verilmemekteydi.

Yine aynı şekilde Roma askerinin evlendiği kadın da yurttaşlık hakkına sahip olamamaktadır.
 

 

Devletin koymuş olduğu yasağa itaat eden askerlerin bu sefer de başka eğilimlere yöneldiklerini söyleyebilmekteyiz.

Öyle ki güvenlik sorunları yaşayan kadınların savaş meydanlarında ya da savaş güzergahlarında yer aldıklarını ve Romalı askerlerle cinsel münasebette bulunduklarını anlıyoruz.

Bunun yanı sıra askerlerin gerek heterosexual gerekse Homosexual ilişkiler kurduklarını ve bu ilişkilerin askeri sınıfın temel ihtiyaç giderme olgusu olarak karşımıza çıkıyor olması koyulan yasağının ulaştığı sınırları da ihtiva etmektedir.

Heterosexual ilişkiler şüphesiz gayrimeşru bir ilişki olarak görülmüş ve yaptırımlara maruz kalınmıştır.

Bu süreçte evlilik hayatına dair izlere de rastlanabildiğini söyleyebilmekteyiz.

Bir evlilik akdinin olmasına gerek duyulmadığından toplum nazarında çoğu kez bu evliliklere onay verilmiştir.

Bu durum her ne kadar böyle olsa da devletin mevcut yasağı göz önüne alındığında yapılan evliliğin yok hükmünde olduğunu bilmekte fayda vardır.

Özgür olamayan bir Romalının yurttaşlık hakkını elde edemeyeceğini ve aynı zamanda askeri taife içerisinde evliliklerin yaşanamayacağından çoğu kez sert yaptırımlar da uygulanmıştır.


Evlilik uygulamasının ordu içindeki yasağı kimi zaman da ideolojik olarak değerlendirilmiş ve bu değerlendirmeler sonucunda çeşitli isyanlara şahit olunmuştur.

Ordu içindeki bu çalkantılı süreç Roma'nın uzak yerleri fethetme düşüncesine de doğrudan etki yapmış ve öyle ki iç çatışmalar dahi yaşanmıştır.

Spartacus isyanıyla gündeme gelen Romalı kimlik tartışması hem Roma'nın siyasi tarihini hem de sosyal tarihini yakından etkilemiştir.

Bir isyan hareketi olarak başlayan ve iktidara karşı yükseltilen sesin temelde askeri düzenin getirmiş olduğu ağır baskıdan kaynaklanmaktaydı.


Roma; itaat altına aldığı tüm ünitelerde klasik bir idari taksimat uygulamış ve buralara merkezden valiler atamıştır.

Valiler zamanla Preatorlara dönüşmüş olsa da askeri görünümleri hiçbir zaman kaybolmamıştır.

Bir Preator'un görev yaptığı yerde huzuru sağlamak ve herhangi bir isyan yaşandığında kullandığı gücün birer propaganda aracına dönüşmesi kaçınılmaz olmuştur.

Merkezden atanan ve Senatonun kararıyla göreve başlayan klasik valilerin görev yaptıkları sürece evlenmeleri yasaklanmış ve bu konuda hukuki anlamda hiçbir toleransın sağlanmadığını söyleyebiliriz.

Romanın askeri yönüyle gündeme geldiği süreçlerde askeri birliklerin sayıları artması ve buna bağlı gelişen evlilik yasakları hali hazırdaki anlaşma yolunu bir kez daha tıkamıştır.

Asker bir devletin evlilik yasaklarını uygulaması hukuksal düzende alışagelmişin dışında bir uygulama olmuştur.

Keza zamanla artan gayrimeşru evliliklerin devlet tarafından ifşa edildiği ve yaptırımlara maruz kaldıklarını daha önce de ifade etmiştik.
 

 

Askeri birliklerin uzun süren savaş süreçleri ve bu süreçte açığa çıkan cinsel arzuları savaş meydanlarına da yansımış ve bazı arkeolojik çalışmalar neticesinde savaş meydanlarında kadınlara ait eşyalar bulunduğu dahi olmuştur.

Öyle ki; savaş meydanlarında bir kadının varlığından bahsetmek oldukça güç olduğundan bu eşyaların askerlerle birlikte olan fahişlere ait olduğunu söyleyebilmekteyiz.

Bu savaş meydanlarında sadece kadın fahişeleri değil, erkek fahişeleri de görmek mümkün olmaktaydı.

Eşcinsel bir yaşam tercih eden askerlerin erkeklerle cinsel ilişkiler yaşadıkları da olmuştur.


Ordu içerisinde ata gelenekleri ve inançları da şüphesiz evlilik hususunda etkili birer unsurlardı.

Geleneklerine uygun davranmayan erkek ya da kadının birlikte olması ve evlenmesi mümkün değildi.

Yine aynı şekilde farklı inançlara sahip olan erkek ya da kadının evlilik ile yakından uzaktan alakası bulanmamaktaydı.

Roma'nın resmi dininin Hıristiyanlık olmasıyla birlikte askeri ordu içerisindeki inanç kültü devlet kontrolünde seyrini sürdürmüş ve ika farklı inanca sahip olan insanların evlenmesi katiyen yasaklanmıştı.


Roma'da askerlerin görev süresi boyunca evlilikleri yasaklanmıştı. Krallık ve Cumhuriyet dönemlerinde bu yasaklara dair izlere rastlanılmasa da vücuda getirilen uygulamalar yasağın kısmen de uygulandığını ortaya koymaktadır.

Roma'da yapılan birtakım askeri reformlar mevcut düzenin bozulmasına ve yeni çıkış yolları arandığına işaret etmektedir.

Bu reformlardan önemli bir tanesi ise M.Ö 107'de Marius tarafından yapılan bir dizi düzenlemelerdir. 


Devam edecek…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU