Libya'da seçime bir ay kala seçimi erteleme çabası

Memet Aksakal Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Libya'da seçim tarihi yaklaştıkça, seçimlerden sonra görevi bitecek olan Libya Devlet Yüksek Konseyi'nin başkanı Halid Mişri'nin seçimleri erteletme çabaları yoğunlaşırken, BM Libya Misyonu, AB, ABD ve Arap ülkeleri, seçimlerin 24 Aralık'ta yapılması konusunda desteklerini yenilediler.

Libya'da ikiye ayrılmış ülkeyi birleştirmek ve 11 yıldır devam eden istikrarsızlığa son vermek için geçen yıl kasım ayında BM gözetiminde yapılan Libya diyalog forumunda alınan karar gereği 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimlere bir ay kaldı.

Seçim tarihi yaklaştıkça ülkede tansiyon da yükseliyor ve seçimlerin zamanında yapılmasını isteyenler ile seçimlerin ertelenmesini isteyenler arsındaki gerginlik tırmanıyor. 


Yaşanan anlaşmazlıkların odak noktasını, Halife Hafter ile Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam Kaddafi'nin devlet başkanlığı seçimleri için adaylıklarını açıklamaları ve Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri'nin, Temsilciler Meclisi'nin Devlet Yüksek Konseyi'ne danışmadan yaptığı seçim kanunun yasadışı olduğu ve seçim kanunu tanımadıkları konusundaki açıklamaları oluşturuyor.

Libya'da Müslüman Kardeşler yanlısı olarak bilinen Libya Yüksek Devlet Konseyi başkanı Mişri, 13 Ekim'de Libya Yüksek Seçim Kurulu'na, Temsilciler Meclisi'nin yaptığı seçim kanunlarını iptal etme çağrısı yapmıştı ve Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim kanunlarını iptal etmemesi durumunda yaşanacak ahlaki, yasal ve güvenlik sonuçlarından sorumlu olacağını söyleyerek şiddet kullanılabileceğini ima etmişti. 

Mişri, kasım başında El Cezire televizyonuna verdiği bir röportajda da, 'Temsilciler Meclisi'nin yaptığı seçim kanunlarının Mısır, BAE ve Fransa tarafından hazırlandığını, mevcut Başbakan Dibeybe'nin devlet başkanlığı seçimlerinde aday olmasını engellemek için formüle edildiğini; çünkü Dibeybe'nin seçime katılması durumunda Hafter'i mağlup edeceğini bildiklerini' söyledi.

Temsilciler Meclisi tarafından yapılan mevcut seçim kanununda, seçimlerde aday olacakların, seçimlerden üç ay önce mevcut görevlerinden istifa etme şartı var; ama Başbakan Dibeybe, görevinden istifa etmediği halde devlet başkanlığı seçiminde adaylığını açıkladı.

Yüksek Seçim Kurulu'nun bu konuda nasıl bir karar alacağı, Dibeybe'nin adaylığını kabul edip etmeyeceği belli değil.


Libya Temsilciler Meclisi'ni seçim kanunun yapma yetkisi olan yasal mercii olarak kabul eden BM Libya Misyonu, 15 Kasım'da yaptığı açıklamada, 'devlet başkanlığı seçiminde hangi adayların adaylıklarının kabul edileceği konusunda tek yetkili kurumun Libya Yüksek Seçim Kurulu olduğunu' açıklamıştı. 

Kasım 2020'de BM Libya Misyonu'nun gözetiminde varılan anlaşmaya göre, hem Devlet Başkanlığı hem Parlamento seçimlerinin 24 Aralık'ta yapılması kararlaştırılmıştı.

Temsilciler Meclisi, Devlet Başkanlığı seçiminin 24 Aralık'ta Meclis seçiminin ise ondan bir ay sonra yapılması konusunda karar almıştı ama BM Libya Misyonu, bu kararı kabul etmedi ve iki seçimin de 24 Aralık'ta yapılması gerektiğini açıkladı.

Şu anki beklenti iki seçimin de 24 Aralık'ta yapılması yönünde. 


Şu ana kadar Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam Kaddafi, Halife Hafter, eski Başbakan Ali Zidan, eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Saleh'in de aralarında bulunduğu 23 kişi, devlet başkanlığı seçimlerinde adaylık başvurusu yaptı. 

Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid Mişri'nin, seçimlerin ertelenip yeni bir seçim kanunu yapılması çağrıları, Libya'daki bazı aşırı dinci milis grupları dışında kimse tarafından açık bir destek görmüyor.

Mişri'nin seçim kanununu kabul etmemesinin en önemli sebebi, seçim kanunun Hafter'e devlet başkanlığı adaylığının yolunu açması.

Bu konudaki her açıklamasında, seçim kanunun iptal edilmemesi ve seçimlerin ertelenmemesi durumunda tekrar çatışma yaşanacağını söyleyen Mişri'ye, Libya'nın batısındaki  Zawiya kasabasında bulunan Zintanlı silahlı milis gruplarından destek geldi. 

14 Kasım'da ağır silahları ile bir gösteri yapan milis grubu, yayımladıkları bildiride, seçimlere mevcut kanunla gidilmesi durumunda polis merkezlerini ele geçirip kapatacaklarını, Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam'ın Kaddafi'nin adaylığını kabul etmediklerini, Seyfulislam'ın seçimlere katılması durumunda yeninden iç savaş başlatma tehdidinde bulundular. 


Mişri, geçen cuma günü bu konuda yeni bir açıklama yaptı ve mevcut seçim kanunu ile seçimlere gitmek isteyenleri "yeniden çatışma çıkarmaya çalışan kişiler" olmakla suçladı.

Mişri açıklamasında şunları söyledi:

Ben bu seçimde ne adayım ne de oy kullanacağım. Bu seçim kanunu bazı kişilere adaylık yolunu açmak için hazırlanmıştır, biz bunu kabul etmiyoruz.

Libyalıların mevcut durumdan çıkış için bir değişiklik yapma konusundaki güçlü arzusunu çok iyi anlıyoruz ve uzun zamandır bunu talep ettik.

Bu bağlamda önerilerde bulunduk ama ortak bir mutabakata varmak yerine ülkeyi bir çatışma durumuna sokma arzusunda olanlar var.


Libya'da daha önceki Ulusal Mutabakat Hükumeti'nin başbakanı Serrac'ı ve Serrac'ın hükumetinde içişleri bakanı olan Fethi Başağa'yı destekleyen Türkiye hükumeti, Serrac'ın görevde olduğu son günlerinde Türkiye ile ilişkilerinin soğuması sonrası Fethi Başağa, Libya'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adamı olarak önce çıktı.

Libya'da 24 Aralık'ta seçim kararı alındıktan sonra Başağa'nın Temsiclier Meclisi ile anlaşması, Mısır ve batı ülkeleri ile diyaloğa geçip, Temsilciler Meclisi'nin yaptığı seçim kanunlarına itiraz etmemesi üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başağa ile arsına mesafe koyup Başbakan Dibeybe ve Yüksek Devlet Konseyi başkanı Mişri ile yakınlık kurmaya başladı. 

Şu anda Türkiye hükümeti Libya'da Dibeybe ve Mişri'yi destekliyor. Mişri ile Dibeybe Libya'da Türkiye'nin çıkarlarını koruyan iki kişi olarak öne çıkıyor.


Libya Ulusal Birlik hükumeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe en son 5 Kasım'da olmak üzere, nisan ayından beri 3 kez Türkiye'ye gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü.

Libya Devlet Yüksek Konseyi başkanı Halid Mişri ise sonuncusu 10 Kasım'da olmak üzere, mayıs ayından beri üç defa Türkiye'ye gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü. 

Türkiye hükumeti resmi olarak seçimlerin ertelenmesini istediğini açıklamasa da, Halife Hafter'in seçimde aday olmasını engellemek için seçimlerin üç ay ertelenmesini istiyor. 


Libya Devlet Yüksek Konseyi başkanı Halid Mişri, 9 Kasım'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; 10 Kasım'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı görüşmelerden sonra, 13 Kasım'da İstanbul'da katıldığı bir toplantıda, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Libya'da 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimlerin, seçim kanunu üzerinde uzlaşmaya varmak için üç ay erteleneceğini" söyledi. 


Libya'da 24 Aralık'ya yapılması planlanan seçimlerin yapılıp yapılmaması konusundaki tartışmalar devam ederken, 12 Kasım'da Fransa'nın başkenti Paris'te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un girişimleri ve ev sahipliğinde Libya ile ilgili bir konferans düzenlendi. 

Konferansa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Abdülhamid Dibeybe ve Başkanlık Konseyi Lideri Muhammed Menfi, Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD Bakan Yardımcısı Kamala Harris, İtalya Başbakanı Mario Draghi, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Mısır Devlet Başkanı Abdelfetah es-Sissi, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in de aralarında olduğu 30 ülke temsilcisi katıldı.

BM, AB, Afrika Birliği ve Arap Ligi de toplantıda temsil edildi.

Konferansta, Libya'daki durum ile yakından ilgili olan ülkeler, Cumhurbaşkanı ya da Başbakan düzeyinde temsil edilirken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konferansa katılmadı.

Rusya'yı Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye'yi ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal temsil etti.

Konferansa katılanlar, seçimlerin planlandığı gibi 24 Aralık'ta yapılmasını desteklerini yinelediler ve "seçimlerin yapılmasını engellemeye çalışanlar ile seçim sonuçlarını tanımayacaklara yaptırım uygulanacağını ve Libya'da tüm dış müdahaleleri reddettiklerini" söylediler.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres konferansa gönderdiği video mesajında "Bugün Libya, iç krizini çözmeye yıllardır olduğundan daha yakın" dedi.

Konferansa katılanlar ayrıca, geçen yıl BM aracılığı ile imzalanan ve ülkenin rakip grupları arasındaki çatışmalara son veren ateşkesin öngördüğü gibi, paralı askerlerin ve yabancı kuvvetlerin Libya'dan çekilmesi çağrısında bulundular.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, konferansta yaptığı konuşmada, "Libya'daki yabancı askerlerin bölge için tehdit oluşturduğunu ve Türkiye ve Rusya'nın paralı askerlerini gecikmeden Libya'dan geri çekmesi gerektiğini" söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Macron'a verdiği cevapta, Fransa'nın Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığı hakkında yorum yapmaya hakkı olmadığını ve Macron'un tüm Türk ve Türkiye destekli güçlerin Libya'dan çekilmesi çağrısının "Türkiye ve Libya'nın egemenliğine saygısızlık" olduğunu söyledi. 

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığının, Başbakan Fayez Serrac başkanlığındaki eski Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) daveti üzerine olduğunu ve yasal olduğunu iddia etti.


BM'nin bu konudaki açıklamasına göre, Ruslar, Suriyeliler, Türkler, Sudanlılar ve Çadlılar olmak üzere Libya'da hala 20 bin civarında yabancı savaşçı ve paralı asker olduğunu tahmin ediliyor. 

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Türkiye'nin 2 Kasım'da Libya'ya 100 yeni Suriyeli paralı asker gönderdiğini açıklamıştı.

SOHR 17 Kasım'da yaptığı açıklamada ise, Türkiye'nin Libya'da bulundurduğu Suriyeli paralı askerlerden 140'nın 16 Kasım'da Libya'dan Suriye'ye geri götürüldüğünü ve ardından 150 yeni Suriyeli paralı askerin Libya'ya gönderildiğini açıkladı.

SOHR, Türkiye'nin Libya'da hala 7 bin Suriyeli paralı asker bulundurduğunu iddia etti. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU