Çetelerin pençesine düşen, çalıştırılan, savaştırılan, kaçırılan yüz milyonlarca çocuk var. Yetim Vakfı Başkanı Yılmaz: Dünya çocuklar için yola çıkmalı

Yetim Vakfı, 173 ülkedeki çocukların durumunu inceleyerek raporlaştırdı. Vakfın başkanı Murat Yılmaz, çocuklar için gittikçe karanlıklaşan tabloyu anlattı

Fotoğraf: Reuters

Birleşmiş Milletler'in (BM) 20 Kasım 1989 günü Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imzalamasının ardından her yıl "20 Kasım Çocuk Hakları Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 

Türkiye merkezli Yetim Vakfı, sözleşmenin 32. yılında 173 ülkedeki çocukların durumlarını inceleyerek dünyada ilk kez bu hacimde bir rapor hazırladı. 

Yetim Vakfı Akademi Topluluğu'nun Dünya Çocukları İnsani Durum Raporu'na 30 araştırmacı destek verdi.

Vakfın başkanı Murat Yılmaz'a göre bu rapor "Dünyanın çocuk MR'ı". 

Yılmaz'la, Dünya Çocuk Hakları Günü'nde dünyadaki çocukların durumunu ve yetim çocukları konuştuk. 

Savaşlar, krizler, açlık gibi durumlar en çok çocukları etkiliyor. Çocuklar özelinde de en çok yetimler etkileniyor. Nasıl büyüklükte bir kitleden bahsediyoruz?

Dünyamız kabaca 8 milyarlık bir nüfusa sahip. Bu nüfusun yaklaşık 2,5 milyarını çocuklar oluşturuyor. Çocukların da 400 milyonu öksüz, yetim veya terk edilmiş. Bir de "sosyal yetim" dediğimiz bir olgu var. Bu, dünyada da yeni yeni gündeme gelen bir yetimlik türü. Sosyal yetimler, anne ve babaları sağ olmasına rağmen, duygusal anlamda kendilerini geliştirebilmeleri için gerekli olan sevgi, şefkat, merhamet bağlarından kopmuş durumdalar. Yani baba ya da anne var ama çalışmak için bir ülkeye gitmiş durumda. Mesela Filipinler'de milyonlarca böyle anne var. Çocuklarını üç, dört, beş yıl göremeyen anneler var. Ebeveynlerinden biri ya da her ikisi birden hapiste olan çocuklar var. Çeşitli sebeplerle çocuğun anne ve babasından alamadığı sevgi ve ilgi onu sosyal yetim yapıyor. Bu şekilde bakıldığı zaman karşımıza 1 milyarlık bir yetim nüfusu çıkıyor. Sosyal yetimlerle beraber, 2,5 milyarlık dünya çocuk nüfusunun 1 milyarı bir anlamda yetim. BM, 140 milyon yetim olduğunu söylüyor. Fakat biz "Dünya Çocukları İnsani Durum Raporunu" hazırlarken ülkeleri tek tek inceledik ve inanılmaz derecede kayıt dışı çocuk olduğunu gördük. En bariz örneklerinden biri Hindistan'tır. Hindistan'da 250 milyon çocuk kayıt dışı. BM bu rakamları kestiremiyor. 

"Aileler, çocuklarını çıraklığa verir gibi fuhuş sektörüne veriyor"

Kaçırılan çocuklar meselesi de önemli, bu konuda nasıl tespitleriniz oldu?

Dünyada sene içinde kaçırılan çocukların sayısı 2,5 milyonu geçiyor. 4 milyonu bulan insan ticaretinin 2,5 milyonunu çocuklar oluşturuyor. Bu çocukların da 1 milyon 100 bininden fazlası fuhuş mafyaları tarafından kaçırılıyor. Birçok ülkede, Latin Amerika'da, Uzak Asya'da, maalesef çocuklar seks turizmi adı altındaki ahlaksızlıkların kurbanı oluyor. Çocuklar, hem çevreleri hem aileleri tarafından bu işlere zorlanıyorlar. Brezilya ya da Tayland'da yüz binlerce çocuk bu halde. Tayland'da zaten bu mesele çığırından çıkmış durumda. Aileler çocuklarını çıraklığa veriyormuş gibi bu tip işlere yönlendiriyorlar. Kız ve erkek çocuklar, 10 yaşlarından itibaren cinsel sapıklıklara konu oluyorlar.

Avrupa'da kaybolan çocuklar bir dönem çok gündemdeydi

Avrupa'da 20 bin çocuğun kaybolduğu söyleniyor ama bize göre bu sayı 100 bini üzerinde. Almanya'da, İtalya'da, Yunanistan'da, Hollanda'da… Fuhuş, organ ya da evlatlık olarak satmak için kaçırılan çocuklar bunlar. 160 milyon çalışan çocuk

 

2.jpeg
Yetim Vakfı Başkanı Murat Yılmaz / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Peki okuması gerekirken çalışan çocuklar?

Dünyada 79 milyonu tehlikeli işlerde olmak üzere 160 milyondan çocuk çalışıyor, ki bunlar sadece kayıtlara geçmiş olanlar. Ben bu sayının çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum. İstatistiklere göre 385 milyon çocuk açlık çekiyor. Bu çocuklardan da her gün 22 binden fazla çocuk yoksulluk ve bağlı nedenlerden dolayı hayatlarını kaybediyor. Çocuk işçiliği, aç çocuklar, yetim çocuklar, kaçırılan çocuklar… Dünya üzerindeki her 4 çocuktan bir tanesi savaşların afetlerin ve felaketlerin etkilediği ülkelerde yaşıyor. Bu da 2,5 milyarlık çocuk nüfusunun 600 milyondan fazlasının felaket ve savaşlardan etkilendiğini gösteriyor. Bunlar, çocukların eğitimlerini, sağlık imkanlarına erişimlerini, çocukların genel yaşamları için gerekli gıda, kıyafet, barınma gibi ihtiyaçlarını etkiliyor. Yetim çocukların yarısından fazlası sokaklarda aile ve kurum koruması olmadan yaşıyor. Bu halde de organ mafyaları, fuhuş mafyaları, dilenci şebekeleri, madde çeteleri, misyoner örgütler hayatlarının baharında çocuklara kışı yaşatıyorlar. Bir çocuk sokakta yaşıyorsa sokak çetelerinden birine katılması gerekiyor. Dilenen çocuklar var yine. Sadece Hindistan'da 300 binden fazla çocuk dilencinin olduğu söyleniyor. Çocukların uzuvlarına zarar verme, kollarını, bacaklarını kırma, gözünü kör etme, yüzüne, görünen yerlerine kezzap dökerek yakarak çocukların acındırıcı duruma sokulması ve onların üzerinden para kazanmaya çalışan şebekeler de var.

"Resmi rakamlara göre çocuk savaşçı sayısı 300 bin"

Savaşlarda çocuk asker kullanımına ilişkin tespitleriniz var mı?

Latin Amerika'dan Afrika'ya, Yemen gibi Arakan gibi coğrafyalarda 18 yaşından küçük çocukların savaştırıldığı ya da silah altına alındığı biliniyor. Bazen bu çocukların yaşları 10'a kadar düşebiliyor. İlk etapta belki akla gelmiyor ama savaştırılan çocukların arasında kız çocukları da var. Birini öldürmek bir çocuk için asla kolay olmayan bir şey. Dolayısıyla onları zihnen kontrol altına almak gerekir ki bu ağır eylemi işleyebilsin. Bu da madde kullanımıyla mümkün oluyor. Bu rakamları BM ya da diğer kurumlar çok güncellemiyor. 300 bin gibi bir rakam var ama bunun eski olduğunu söylemek lazım.

 

çocuk savaşçı AFP.jpg
Dünyanın farklı bölgelerindeki çatışmalarda çocuk savaşçılar kullanılıyor. Bu fotoğraf, AFP tarafından 2019'da Filipinler'de çekildi

 

"Çocuk hakları bütün toplumun sorumluluğunda ama…"

Çocuk haklarını korumak için uluslararası sözleşmeler var. Uluslararası kurumlar çalışıyor, dünyaya yayılmış durumdalar ve bütçeleri de var. Ama çizdiğiniz tablo çok karanlık. Bunun nedeni nedir? 

20 Kasım 1989'da BM Genel Kurulu Çocuk Hakları Sözleşmesini imzaladı. Bu sözleşme 1948 İnsan Hakları Beyannamesi'ne dayandırıldı. Din, ırk, mezhep, meşrep neye sahip olursa olsun insanların hiçbir şekilde gasp edilemeyecek haklarından bahsediyoruz. Yaşama, kimlik, seyahat, mülkiyet hakkı gibi… Bunlar aynı şekilde çocuklar için de yasal düzenleme altına alındı. Her çocuğun eğitim, sağlık, gıda, kıyafet, vatandaşlık, her türlü tehlikeden korunma hakları, psikolojik anlamda korunması, ailesiyle yaşayabilme haklarını BM kanun olarak imza altına aldı. Türkiye'de de 1994'te TBMM'den geçti ve uygulamaya alındı. Kağıt üzerinde birçok karar alıyoruz. BM'nin de kuruluş beyannamesinde çok ciddi atıflar var ama dünyada savaşlar, insan eliyle gerçekleşen afetler bitmiyor daha da artıyor. Çocuklar için de durum maalesef aynı. Dünya üzerinde birçok ülke Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni onaylamış durumda. 54 maddelik bu sözleşmede bir devletin kamu görevlileri olan öğretmenler, sağlık personeli, askerler, polisler, hukukçulardan tutun da mahalle bakkalına varana kadar bütün toplumun üzerine çocuklarla ilgili sorumluluk yüklenmiş durumda. Fakat bugün sadece Suriye'ye baktığımız zaman milyonlarca çocuk 11 yıldır hiç okul ya da hastane görmedi. Bu kararların uygulanması konusunda dünyanın ya da insanlığın çocuklar gibi bir gündeminin olmadığını ya da kendi gündemlerinden sıra gelmediğini görmüş oluyoruz. 

Bir çocuk yetim kaldıktan sonra tabii ki maddi ihtiyaçları oluyor ama psikolojik desteğe de ihtiyaçları var. Çocukların psikolojileri nasıl desteklenmeli?

Bu sorduğunuz dünyada en çok ıskalanan konulardan biridir. Batı ülkeleri daha müreffehtir, ekonomik refah içindedir ama ABD'de çocukların yüzde 50'si sosyal yetimliğe doğarlar. Çünkü evlilik dışı çocuklardır. Avrupa'da bu oran yüzde 55. Çocuk baba yüzü görmeden daha çok annesinin yanında kalır. Baba figürü olmadan büyüyen çocuklarda duygusal boşluklar meydana geliyor. Anne şefkatin, merhametin, baba ayakta durmanın, kavi olmanın temsilcisidir. Çocuk her ikisinden de bir şey alır. 

"Doğu Türkistan'da en az 2,5 milyon esir çocuk var"

Doğu'da durum daha mı iyi?

Ekonomik yoksunluklar nedeniyle sıkıntılar yaşadıklarını görüyoruz. Okula gidemeyen çocuklar var. Bu çocukların aile ekonomilerine katkıda bulunmaları gerekiyor. Bu anlamda da çocuklar savruluyor. Gazze'nin nüfusu 2 milyon 50 bin ve bölge nüfusunun yarısını çocuklar oluşturuyor. 250 binden fazla Gazzeli çocuk psikolojik olarak destek bekliyor. Çünkü travma yaşıyorlar ama doktor yok. Doğu Türkistan'da milyonlarca çocuk 'bakım merkezi', 'yetimhane' veya 'yatılı okul' adı altındaki çocuk toplama kamplarında esir haldeler. Ulaşılan rakam 2,5 milyon ama bu sayının daha yüksek olduğunu biliyoruz, çünkü Çin veri vermiyor. Babalar, evin büyük çocukları, dedeler toplama kamplarında esirler, anne ve küçük çocuklar evlerde esirler, her evde Çinli birer memur yatılı olarak kalıyor, diğer çocuklar da farklı isimler altındaki toplama kamplarında esirler. Bu çocuklar kısırlaştırmaya da tabi tutuluyorlar. Aksu'da ya da Hotan'da yaşayan bir çocuk ülke içindeki farklı şehirlerdeki kamplara götürülüyor. Bu aynı zamanda soykırım suçu kapsamına da giriyor. Kültürel olarak da soykırıma tabi tutuluyorlar, dillerinin, dinlerinin, kıyafetlerinin, yemeklerinin dahi üzerleri örtülüyor. Arakan'ın, Keşmir'in, Patani'nin, Moro'nun, çocukları da savaş, şiddet ve çatışmalar nedeniyle ciddi travmalar yaşıyorlar. 

 

4.jpeg
Yılmaz, Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı

 

Türkiye'de durum nedir?

2020 TÜİK rakamlarına göre 270 bin yetim, 80 bin ise öksüz çocuk var. Babalar annelere göre 3 kat fazla ölüyorlar. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, aşağı yukarı 180 bin çocukla ilgileniyor. Bu çocukların 130 bini sosyal ekonomik desteklerden istifade ediyor. 14 bin çocuk, evlatlık ya da koruyucu aile sisteminden faydalanıyor. 13 bin çocuk, sevgievlerinde kalıyor. Devlet, halihazırda 180 bin çocukla direkt olarak ilgili. Türkiye devletinin yetim ve öksüz çocuklara ilgisi, alakası ve sağladığı imkan iyi durumda. İslam dünyası ölçeğinde en iyisi diyebiliriz. Dünya ölçeğinde de iyi durumdayız. Fakat korunmaya muhtaç çocuklar var. Türkiye'de 2,5 milyon çocuğun korumaya muhtaç olduğunu biliyoruz. Türkiye'deki farklı sivil toplum kuruluşları 50 bin civarında yetim ve öksüz çocukla ilgileniyor. İHH 16 bin, Yetim Vakfı 6 bine yakın Türkiyeli çocuğa sponsorluk desteği veriyor. Bunların yanında ayni ve nakdi yardımlar da var. 

Sponsorluk sistemi faydalı mı gerçekten? Küçük meblağlarla katkı veriliyor sonuçta

Bu çalışmalara ilk başlandığında sponsorluk bedeli aylık 70 liraydı. O zaman 50 dolara tekabül ediyordu. İyi bir miktardı. Şimdi sponsorluk bedeli 150 lira ama dolar 10 lirayı geçti. Bu miktarlar az görünebilir, bir işe yaramayan rakamlar gibi anlaşılabilir ama mesela Suriye'nin Esed bölgesinde bir öğretmen 15 dolar maaş alıyor. Malavi'de yaşayan 10 milyondan fazla insan günde 1 öğün yemek yiyebiliyor. Evet, yüksek bir miktar değil ama bir ailenin en acil durumlarda bir ekmek parası, kırtasiye parası ya da bir cep harçlığı gibi düşünülebilir. Bunlardan da öte bu 150 lira sembolik bir şeydir. Yemen'de desteklediğim bir çocuğum var ve ona aslında şunu söylüyorum: Ben senin yanında değilim, Türkiye'de yaşıyorum ama seni seviyorum, seni düşünüyorum demenin bir ifadesi olarak bu küçük cep harçlığını kabul buyur. Kalbimizi onlara sunuyoruz. 

"Dünya, çocuklar için yola çıkmalı"

Teşhisi koyduk peki sorunun reçetesi nedir?

Bu çocuklar dünyanın geleceği için çok kıymetli. Dünyanın çocuklar için yola çıkması gerekiyor. Dünyanın çatı kurumlarının, dezavantajlı çocuklar için yatırım yapması gerekiyor. Yatırımlardan biri yetim çocuklar için olabilir. Bugün 7 milyondan fazla çocuk yetimhanede kalıyor ve bu çocukların en fazla yüzde 10'u mutludur. Yetimhanelerdeki çocuklar fiziksel ve duygusal anlamda desteklenmeli, istismar edilmeden sahip çıkılmalı. 30 milyar dolarlık insani yardım fonunun en az üçte birinin çocuklara ayrılması mantıklı olacaktır. Çocukları kurtaracak şey eğitim, dolayısıyla Suriye'nin, Filistin'in, Yemen'in, Somali'nin Filipinlerin çocuklarının okullaşması ile ilgili ciddi adımlar atmak gerekiyor. Sağlıkla ilgili çok ciddi sorunlar var. Afrika kıtasında 30 milyondan fazla AIDS yetimi var. Kandan bulaşan bir virüsten kaynaklandığı için doğumsal AIDS çok yaygın. AIDS'lı bir annenin çocuk doğurmaması gerekiyor. Ama bu söylediklerimin tamamından daha önemli olan ise savaşların ve insan eliyle gerçekleşen felaketlerin son bulması gerekiyor. Bunları yaparsak zaten yetim oranı ya da felaketlerden etkilenen çocuk oranı azalmış olacak. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU