"Her üç vatandaştan biri birkaç ay içinde kişisel ekonomilerinin daha kötü olacağını düşünüyor"

Canan Duman, Independent Türkçe için Ipsos Türkiye CEO'su Sidar Gedik ile konuştu

Kolaj: Independent Türkçe

Döviz gündemi vatandaşlar tarafından dikkatle takip edilirken, enflasyon artışı ceplere yansırken, şirketler için maliyetler artarken vatandaşın ülkenin ve kendi ekonomisine yönelik beklentilerini Ipsos Türkiye CEO'su Sidar Gedik ile konuştuk.
 

SidarGedik.jpg
 Ipsos Türkiye CEO'su Sidar Gedik

 

- Topluma göre Türkiye'nin en önemli sorunu nedir? 

Vatandaşlarımız nezdinde Türkiye'nin en büyük sorunu ekonomi.

Bu soru bana her sorulduğunda şu yanıtı veriyorum; ekonomi dışında o döneme özel başka olağanüstü bir sorun yoksa bizim araştırmalarımızda ülkemizin en önemli sorunu hep ekonomi çıkar.

Bunun istisnasını geçmişte terör saldırılarının yükseldiği dönemde ve geçen yıldan beri Kovid-19 salgını sırasında yaşadık. Bu sorunlar ekonomiyi bir süreliğine bastırmıştı.

Ancak 2021 Mayıs ortasından itibaren ekonomi yeniden ilk sıraya tırmandı ve zaman ilerledikçe de yerini maalesef sağlamlaştırdı.

Ekim ayı sonuna geldiğimizde günlük 30 binler civarında seyreden vaka sayısının tüm ürkütücülüğüne rağmen her dört vatandaştan üçü ülkemizin en büyük sorunu ekonomidir demeye başladı.

Bizim uzun yıllardır yaptığımız ölçümlerde ekonomi hep en yüksek oranda belirtilen sorunlardan biri olmuştur, ancak yüzde 75-80 seviyesi gördüğümüz en yüksek oranlardan biri.
 

 

- Topluma göre salgının ekonomi üzerindeki etkileri sürüyor mu? 

Dünyanın en geçerli amacına yönelik olsa bile; alınan koronavirüs tedbirlerinin ticaret hayatı, iş dünyası üzerinde olumsuz etkileri olduğu da bir gerçek.

Özellikle bazı sektörlerde önemli miktarda iş kayıpları yaşandı-yaşanıyor, işsizlik oranları gelişmiş ekonomilerde bile yüksek seviyelere erişti.  

Ülkemizde ise çalışanların yarısından fazlası salgının işlerini, işyerlerini tehdit ettiğini belirtiyor. Salgın nedeni ile işsiz kalma endişesi taşıyanların oranı yüzde 70'lere yakın.

Salgının ülke ekonomisi için ciddi bir tehlike oluşturduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 80'in üzerinde. Çalışanların yüzde 11'i işyerlerinin salgın nedeni ile geçici veya kalıcı olarak kapalı olmaya devam ettiğini belirtiyorlar.
 

 

- Toplum, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyor? Bir güvenden söz etmek mümkün mü?  

Eylül döneminde vatandaşların yaklaşık yüzde 65'i önümüzdeki dönemde ekonomik durumlarının daha iyi olacağına veya en azından aynı kalacağına inanıyorlardı.

Fakat sonrasındaki 1 ay içinde TL, ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 7-8 kadar daha değer kaybetti, enflasyonda da bir yavaşlama gözlemlenmedi.

Ipsos tarafından düzenli olarak yürütülen Türkiye Barometresi'nde her 10 kişiden 6'sı Türkiye ekonomisinin mevcut durumunun iyi olmadığı görüşünde. Sadece yüzde 15'lik bir kesim Türkiye ekonomisinin iyi olduğunu ifa ediyor.
 

Ipsos Türkiye tarafından 2011 yılından beri 2 ayda bir sahası gerçekleştirilen Türkiye Barometresi çalışması ile Türkiye'nin nabzını ölçmek amaçlandı.

Araştırma, tablet destekli yüz yüze görüşme (CAPI) yöntemi ile yapıldı. Çalışmada, her bir dönemde 18 yaş ve üzeri Türkiye temsili bin 320 bireyle görüşme yapılarak oluşturuldu. Araştırmanın istatistiki hata payı, yüzde 95 güven aralığında yüzde 2,5'tur. 

Araştırma sonuçları ADNKS 2019 (Adrese Dayalı Nüfus Kayır Sistemi) 18 yaş ve üzeri nüfusun verilerine göre İBBS 1 (12 bölge), cinsiyet, yaş ile eğitim düzeyi bazında ağırlıklandırılmıştır. Rapordan alıntılanan bölümün olduğu saha tarihi; 23 Eylül – 18 Ekim 2021'dir. 
 


- Toplumda enflasyonun düşeceğine dair bir inanç var mı? 

Enflasyon özelinde değil de ekonomik durumun genel gidişatına dair sorularımız var. Her üç vatandaştan biri önümüzdeki birkaç ay içinde kişisel ekonomilerinin daha kötü olacağını düşünüyor.

Kişisel ekonomilerinin iyileşeceğini düşünenlerin oranı sadece yüzde 8. Ülke ekonomisinin önümüzdeki birkaç ay içinde daha iyi olacağını düşünenler de benzer bir oranda.


- Bir yanda "AVM'ler kalabalık, kasa kuyrukları uzun, alışveriş canlı" diyenler, diğer yanda "Faturalar kabarık, kiralar yüksek, maaşlar enflasyon karşısında eriyor, alım gücü azalıyor" diyenler... Toplumun alım gücü azalıyor mu yoksa değişmiyor mu? Harcamalar en çok hangi kalemlerde gerçekleşiyor?  

Enflasyon etkisi nedeni ile toplam hane içi tüketimde harcama bazlı azalmadan bahsedemeyiz, ancak bazı kategorilerde miktar/hacim olarak büyüyememe ve hatta daralma yaşandı, yaşanıyor.

Sepet değerindeki artışın daha fazla ürün alımından kaynaklı olmadığını, yüksek fiyat artışlarından etkilendiğini görüyoruz. Bu da bize 2021 yılında aynı sepetlere daha fazla para ödediğimizi gösteriyor. 


Makarna, un, bakliyat, sıvıyağ gibi her evde olmazsa olmaz ürünlerde ise hacimsel artışlar olmadı diyebileceğimiz kadar az. Öte yandan sıcak, soğuk içecekler, atıştırmalık ürünler «cips, kuruyemiş, çikolata», dondurulmuş gıda, hazır yemekler, şarküteri ürünleri gibi ev içinde tüketimi artan kategoriler bu sene miktarsal olarak da büyüme gösterdiler.

Toplumun yüzde 60'ı son 6 ay içinde alım gücünün azaldığını ifade ediyor. Ekonomik sıkışma yaşayanlar ya ürünü aldıkları kanalı değiştiriyorlar ya da daha düşük fiyatlı alternatiflere yöneliyorlar.

Hanelerin harcamalarındaki artışı en yüksek oranda destekleyen kanal indirim marketleri; bu kanaldaki büyümelerde hem markalı hem de kendi ürünleri etkili oluyor. Büyümeyi destekleyen bir diğer kanal ise süpermarketler. Yerel zincirler ise ortalama altında büyüyorlar.
 

 

- Toplumun yıl sonu dolar beklentisi nedir? 

Halkın döviz kurunun seyrine dair tahminlerinin hiç de fena olmadığını da not edelim. Ağustosta yaptığımız araştırmaya katılan vatandaşların tahminlerinin ortalaması -o sıralarda 8,30 olan- dolar kurunun sene sonunda 9,47 TL olacağı yönündeydi…

Yine o esnada 9,85 TL olan euro için ise sene sonu tahmin ortalaması 11,06 TL idi. Eylül sonundaki araştırmamızda ise bu ortalamalar yukarı doğru güncellenmişti; dolar 9,85; euro 11,35.

Bu tahminlerin doğruya yakınlığı, halkın ekonomik göstergelere dair kanaatinin ne kadar gerçekçi olduğunu da ortaya koyuyor.


- Toplum ekonomik durumuyla ilgili ne kadar kaygılı?

Her üç vatandaştan ikisi ülkemizin ekonomik durumunu kötü veya çok kötü olarak nitelendiriyor. Türkiye ekonomisinin durumunu iyi veya çok iyi olarak tanımlayanların oranı yüzde 15. Bu oran uzun zamandır gördüğümüz en düşük oranlardan biri.

Ülke ekonomisinin büyümesinden memnun olanların oranı da buna yakın bir oran; yüzde 18. Vatandaşların yüzde 62'si ülke ekonomisinin büyüme performansından memnun değiller.

Toplumun yüzde 60'ı açıklanan resmi enflasyondan daha yüksek bir oran hissettiğini belirtiyor. Her üç vatandaştan biri önümüzdeki dönemde kişisel ekonomilerinin daha kötüye gideceği düşüncesinde.
 

 

- Toplumun tasarruf alışkanlıkları değişiyor mu? Kripto para sahiplerinin sayısı artıyor mu? 

ING Türkiye ile birlikte gerçekleştirdiğimiz "Türkiye'nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması"nın 2021 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre, toplumda tasarruf sahipliği oranı yüzde 18,3… 

Tasarrufu olanların tercihlerini ne yönde değerlendirdiklerine bakıldığında; 2021 ikinci çeyrekte en çok tercih edilen tasarruf aracı yüzde 21 ile bireysel emeklilik fonları ve yastık altı altın olduğu görüldü.Bu sıralamayı nakit ve yüzde 14 ile sistem içi altın izliyor.  

Araştırmaya tasarruf aracı olarak ilk kez bir önceki çeyrekte dahil edilen kripto para birimleri ise ikinci çeyrekte 5 puan ile en fazla yükselen tasarruf aracı olduğu tespit edildi.

İlk çeyrekte listeye yüzde 5'lik oran ile 7'nci sıradan giren kripto para birimleri, bu çeyrekte yüzde 10'a yükselirken, TL Vadeli Hesap ile birlikte 5. sırayı aldı.

Diğer bir taraftan tasarrufu olmayanların, tasarruf edememe gerekçeleri arasında "tasarruf edecek yeterli gelirin olmaması” (yüzde 80) ve «borçlar» (yüzde 12) en önemli iki gerekçe olarak ifade edildiğini de belirtelim. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU