"Kürdistan" ve "Kürtçe" diyen "anadilde eğitim" isteyen çok kişi yargılanıyor… Güçlü: Yargı yoluyla insanlar sindirilerek kontrol altında tutulmak isteniyor

HDP ve PKK ile ilgileri olmayan ve "silahlı örgüte" karşıtlığıyla bilinen Kürtler, yazıları ve sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle yargılanıyorlar. Bu yönlü davalara muhatap olan Güçlü ve Çiftyürek, durumu Independent Türkçe'ye değerlendirdi

Facebook başta olmak üzere sosyal medya platformlarında paylaşımda bulunan Kürtler hakkında 'örgüt propagandası", "örgüte yardım ve yataklıkta bulunmak" iddiasıyla dava açıldığı belirtiliyor / Fotoğraf: AA 

Özbekistan'da yaşarken sosyal medyada bir paylaşımda bulunan Remzi Çakır hakkında "Türk milletini aşağılamaktan" dolayı dava açıldı. 

Yaşadığı ülkeden Türkiye'ye dönen Çakır, gözaltına alındı, hakkında dava açıldı. Geçenlerde Adıyaman'ın Kahta ilçesinde görülen davasında bir yıl 8 ay ceza aldı. 

Çakır'ın karşılaştığı akıbeti yaşayan pek çok kişi bulunduğu ifade ediliyor. 

Genelde "Kürdistan" bayrağını paylaşan, "Kürt", "Kürdistan" vurgusu yapanlar ve anadilde eğitim talebinde bulunanlar cezaevi tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"3'te 1'i hakkında dava açılıyor" 

"Facebook'ta bu ve benzeri paylaşımda bulunan insanların en az üçte biri hakkında soruşturma başlatılıyor, yargılanıyor ve ceza alıyorlar" bilgisini veren avukat İbrahim Güçlü, devletin Kürtleri sindirerek kontrol altında tutmanın yeni yol ve yöntemlerini hayata geçirdiğini söyledi.

Siyasi görüşleriyle tanınan, bilinen hatta PKK karşıtı görüşlerinden dolayı tehditler alan Güçlü de bir yazısından dolayı mahkeme salonlarını arşınlayanlardan. 

50 yılı aşkın süredir değişik gerekçelerle hakkında açılan davalardan 20 yıl hapis ve 150 bin lirayı bulan para cezasında çıkartılan bir yasa nedeniyle kurtulduğunu ifade eden Güçlü, hakkında yeni davaların açıldığını söyledi. 

duruşma salonu.jpeg
"Adalet mülkün demelidir" ifadelerinin yazılı olduğu duruşma salonlarında birçok Kürt, farklı gerekçelerle yargılanıyor / Fotoğraf:AA



"Nerede bu isyan ettirdiğim halk?" 

"Eski davalardan kurtuldum ama yenileriyle karşı karşıyayım" diyen Güçlü, şu andan yürüyen iki davasının bulunduğunu bir tanesinde "örgüt propagandası" diğerinde ise "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve isyana teşvik" ile suçlandığını ifade etti. 

Kürdistan 24 isimli internet sitesindeki yazısındaki makalesinde yer alan bazı ifadelerden halkı isyana teşvikten iddiasıyla hakkında açılan davanın son aşamasına gelindiğinin altını çizen Güçlü, "50 yıldır halkı isyana teşvikle suçlanıyorum. Peki, bugüne kadar benim yazdıklarımdan ötürü kim isyan etti? Halk hiç isyan etmediği halde benim gibiler yargılanıyor. Ya insan biraz gerçekçi olur" dedi. 

Güçlü, düşüncelerinin herkes tarafından bilindiğini buna rağmen kendisi gibi birçok bağımsız görüşlü Kürt'ün "PKK'ya yardım ve yataklık" suçlamasıyla karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.  

"PKK'ye de şiddetle karşı olan arkadaşlarımız yargılanıyorlar" ifadelerini kullanan Güçlü, "Geçen gün bir dava nedeniyle avukat olarak mahkemeye gittim. Şöyle bir savunma yaptı. ‘Bir çuval koymuşsunuz ortaya ve bütün Kürtleri onun içine atmışsınız' dedim. Hatta savcı ve hakime, ‘Siz PKK'ye mi çalışıyorsunuz?' diye sordum. Böyle bir şey olabilir mi? Adam, "Kürdistan" diyor tutuklanıyor. Bir başkası ‘Kürt'üm, dilimi istiyorum' diyor yargılanıyor. Bağımsızlık isteyen cezaevine atılıyor. Kemalizme karşı çıkan hapsi boyluyor" diye konuştu. 

Güçlü.jpeg
Siyasetçi ve avukat İbrahim Güçlü / Fotoğraf: Twitter



"PKK karşıtı Güçlü bile yargılanıyorsa sempati ile bakanın vay haline" 

"İbrahim Güçlü, PKK muhalifi bir adamdır. Böyle olmasına rağmen yargılanıyor" diyen Güçlü, "Muhaliflere bile nefes aldırılmıyor. Biraz sempatiyle bakanın vay haline. Ben, Bayram Bozyel, Sinan Çiftyürek ve bazı arkadaşlar kamuoyunca biliniyoruz. Bilinmeyenleri varın siz düşünün. Facebook başta olmak üzere sosyal medyada paylaşımda bulunanların üçte biri dava ile karşılaşıyor. Hükümeti ve cumhurbaşkanını eleştiren Kürtler hakkında bile PKK'ye yardım ve yataklıktan dava açılıyor. Bunların sayısı öyle 3-5 ile sınırlı değil. Bence devlet genel ve yaygın bir kontrol sağlamaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

Güçlü'ye göre devlet geçmişe nazaran yeni teknik yollara başvuruyor. Şimdiki teknik yol ise yargı yoluyla insanları kontrol altına almak.

"İnsanlar teknik yolla kontrol altında tutuluyor" 

Muhalif görüşteki insanları kontrol altına almak için farklı gerekçelerin bulunduğunu hatırlatan Güçlü, şunları kaydetti: 

"En önemli yollarından bir tanesi ne sebeple olursa olsun insanları yargılamaya hedefi haline getirmek. Geçmişte tehdit ve şiddet kullanılarak insanlar kontrol altına alınıyordu. Şimdi daha teknik bir yolla yapılıyor. İnsanların hakkında dava açılıyor. Adli kontrolle serbest bırakılıyorlar. Pasaportlarına el konuluyor. Böylece hareket alanına kısıtlayarak sındırıyorlar." 

"Son 3 yılda açılan dava sayıları arttı" 

Hakkında dava açılanlardan biri de Sinan Çiftyürek. O da bir avukat ve siyasetçi. 

Çiftyürek de meslektaşı İbrahim Güçlü gibi kendi derdinden çok başkalarının sorunlarıyla ilgilenmeyi tercih ediyor. 

Evi basılan, hakkında dava açılan Çiftyürek, "Son 3 yıldan bu yana hemen hemen baştan merkez yürütme kurulu üyeleri olmak üzere partimizin il ve ilçe başkanları başta olmak üzere birçok kişi hakkında davalar açıldı" dedi. 

Kürdistan Komünist Partisi'nin (KKP) belli başlı kadroları hakkında davalar açıldığını dile getiren Çiftyürek, "Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davam sürüyor. Üstelik KCK propagandası ve üyeliğinden yargılanıyorum. İddia makamı, 65 sayfalık iddianamenin 62 sayfasını KCK iddianamesinden almış. Altına da hakkımda uydurulmuş bazı ifadeleri yapıştırmış. Bunun neresinden tutup da değerlendirme yapacağız" yorumunda bulundu. 

sinan-ciftyurek-2KPn.jpeg
Avukat Sinan Çiftyürek, sadece Kürtler değil, Türk sosyalistleri hakkında davalar açıldığını söyledi / Fotoğraf: KKP 



"İktidar resmen ‘Kürtlere siyaset yasak' diyor"

Yapılanları "Cumhur İttifakı bir politikayı yeniledi. İktidar tüm Kürtleri aynı çuvala koyma siyaseti yürütüyor" diye yorumlayan Çiftyürek, şunları söyledi: 

"İktidarın izledi politikanın ana hatları şu: 2015'ten bu yana Kürtlerle birlikte yürümek istedi. Olmadı. Onlarsız yürümek istiyor yine olmuyor. Kürt siyasetini, Kürt siyaset kadrosunu, Kürt halkını, mücadelesine diz çöktürmek istedi. Yani yıkmak istedi. Onu da beceremedi. Sonuç olarak ‘Kürtlere siyaset yasak' diyorlar. Bunun için bütün partilere dava açtılar. KCK meselesi de Kürt siyaset kadrosunu hatta genelde devrimci kadroların yargılanmasının torba yasası oldu." 

Sadece Kürdistan Komünist Partisi değil, sosyalist Türk partilerine davaların açıldığını aktaran Çiftyürek, "KCK ile hiç ilgisi olmayan sosyalistler davalarla karşı karşıyalar. Kimin nereye üye olup olmadığına bakmıyorlar. Haklarında dava açılanlar binlerle ifade ediliyor. Partimizin en yaşlı kadrolarından biri olan Bekir Reyhan, Fransa'dan gelir gelmez havaalanından gözaltına alındı. Şu anda KCK davasından yargılanıyor. Sadece Kürtler değil, Türkiye sosyalist hareketinden de bağımsız şahsiyetler hakkında açılmış sayısız davalar var. Binlerce örgütlü örgütsüz insan, ‘KCK ana dosyası' adı altında ‘torba yasası' gibi bir muameleye maruz bırakılarak yargılanıyorlar"

"Karanlık tünel aydınlatılacaktır" 

Sinan Çiftyürek son olarak ceza alan birçok kişinin olduğu isimler vererek, "Cumhur İttifakı, ekonomik olarak zaten yolun sonuna geldi. Dış politikada benzer bir durumu yaşıyor. İki ara bir derede sıkıştı kaldı. İç siyaset itibariyle de izlediği politika çıkmaz yoldur. Türkiye demokrasi güçleri bu çıkmaz yolu onun önüne koydu. Dileriz Kürdistan'da Türkiye'de haklar özgürlük ve demokrasi mücadelesinde bu karanlık tüneli aydınlatırlar" sözleriyle değerlendirmesini noktaladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU