Facebook bir komployla mı karşı karşıya?

Hizmetleri aniden kesildiğinde ne kadar tehlikeli olduğunu anladık

Fotoğraf: Reuters

Facebook, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Ama bu karşılaşacağı son sorun olmayacak. Görünüşe göre dünya, söz konusu durumdan kaynaklanan eksikliği daha iyi hissedebiliyor.

Facebook'un iş modelindeki kusurları somutlaştırmak için çok fazla yazı yazıldı. Dünya bunu düzeltmeye çalışmakla meşgul. Milyarlarca hayranına sattığı 'samimiyet ve rahatlık' ürünüyle büyülenmiş durumda. Kibri ve sahipleniciliğinden asla vazgeçmeyen bu dev, pençelerini kesmeye de gönülsüz.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Facebook, geçtiğimiz hafta ağır iki tokat yedi. Bunlardan ilkinde şirketin eski bir çalışanı, Mark Zuckerberg'i hedef aldı. Zuckerbeg'in kendisinden başka bir sorumluluğu olmadığını söyledi.

Ayrıca onu 'bazı platformlarında gerçekleşen etkileşim risklerini kontrol altına almak için gerekli reformları gözden kaçırmakla' suçladı.


İkinci tokat üç büyük platform olan 'Facebook', 'Instagram' ve 'WhatsApp' servislerinin altı saat boyunca hizmet dışı kalmasıyla geldi. Bu durum, küresel endişe ve kargaşaya yol açtı, şirkette ve küresel ekonomide milyarlarca zarara neden oldu.

Komplo teorilerinin büyüsüne kapılanlardan biri olsaydım, Facebook'un sıkı ve çok özenli bir komployla karşı karşıya olduğunu söylerdim.

Dünya bir hafta içinde inkâr edilemez bir şekilde bu şirketin daha fazla kâr elde etmek için ürünlerinin zararlarını azaltmaya yönelik gerekli önlemleri almayan bir dolandırıcı ve karaborsacı olduğunu fark etti.


Dünya bu iki suçlamadan habersiz değildi. Kanıtlamak için gerekli deliller de mevcuttu. Ancak tehlike bir hafta içinde herkesin gözü önünde somutlaştı.

Şirketin tekelci yaklaşımının tehlikesi, bir yandan güvenilir bir alternatifin yokluğunda kendisine bağımlı olan iki milyar insanın varlığı, diğer yandan da kâr kaygılarını kamuyu koruma gereklilikleri ve güvenlikten daha fazla ön planda tutan şirket ile ortaya kondu.


2018 yılının yazında bu suçlamaları açıklayan ve detaylandıran iki önemli kitap yayımlandı. Ancak ilgili hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, bu dev şirketin acilen sorumlu tutulması gerekli reformları yapması için baskı yapılması, kendisi ve diğer teknoloji devleri için bir öz-denetim mekanizması oluşturulması gerektiğini dikkate almadılar.

Bilgisayar uzmanı Jaron Lanier, ilk kitabın başlığı 'Sosyal Medya Platformlarındaki Hesaplarınızı Derhal İptal Etmeniz İçin On Neden' (Ten Arguments for Deleting Your Social Media Accounts Right Now) idi.

Bu sosyal medya platformlarının bizler kullanır kullanmaz çıkarlarımıza zarar verme yetenekleri kazandığını ve sık kullanımla bu yetkinin daha da arttığını doğruladı:

Onu ne kadar çok kullanırsak... Çıkarlarımıza o kadar zarar veririz.
 

 

Kitapta Facebook'un iş modelinin iletişim, tüketici ve finansal faaliyetlerimizin önemli bir bölümünü kontrol ettiği noktaya kadar genişlediğine dikkat çekiliyor.

Lainer'e göre bu çok tehlikeli. Çünkü bu modelin gelişmesi, iki temel faktörle doğrudan bağlantısı nedeniyle "Doğrudan insanlık onurumuzu etkiliyor."

Birincisi; gizliliğimizden ödün vermek. İkincisi, manipülasyona dayalı rezil reklam taktiklerine yenik düşmek ve aklımıza saygısızlık etmek.


İkinci kitabın başlığı ise şöyle:

"Antisosyal medya: Facebook bizi ayırmayı ve demokrasiyi baltalamayı nasıl başardı?" (Anti-Social Media: How Facebook Disconnected us and Undermines Democracy?)
 


Kitabın adından da anlaşılacağı gibi yazar 'topluma karşı' anlamına gelen 'anti-sosyal' olduğuna inandığı için önce 'sosyal medya' ifadesini kullanıyor.

Zira bu bir sosyal bağlar ve iletişim kurma yöntemi değildir.

'Anti-Social Media' kitabının yazarı Virginia Üniversitesi'nde Kültür Tarihi Profesörü Siva Vaidhyanathan, Facebook'un yasalar, anayasalar ve uluslararası insan hakları standartları tarafından korunan gizliliği alınıp satılacak bir meta haline getirdiği görüşünde.

Facebook kullanımına müptela olmanın, siyasetin ve politikacıların alçalmasına ve demokratik yöntemlerin baltalanmasına nasıl katkıda bulunduğunu görüyor.

Vaidhyanathan'a göre şirket bizim için 'siyasi diyalog konusunda en kötü forumu' kurdu. Kültür Tarihi Profesörü, bu 'arabulucunun' dünyanın çeşitli yerlerinde faşist akımların yükselişi ve ırkçılığın artması için büyük sorumluluk taşıdığına işaret etti.


Tekel ve zararlı 'devleşme' yanında Facebook'un küresel iş sahnesine çıkışından bu yana geçen birkaç yılda, benzersiz bir tekel durumu oluşturmak için doğrudan veya dolaylı olarak kendi çalışma alanıyla ilgili 70'den fazla şirketi satın aldığını bilmek yeterli olacaktır.

Hizmetleri aniden kesildiğinde ne kadar tehlikeli olduğunu anladık.


Facebook geçen hafta en sert darbeyi aldı ancak bu son olmayacak.

Umudumuz, faydalarını en üst düzeye çıkarması ve zararlarını sınırlaması için gerekli reformları yapmaya zorlanması yönünde.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Fatih Yılmaz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU