Dünyanın ordularını tir tir titreten Napolyon'u titreten şey soğuktu. Zira soğuk, onu en sevdiği şeylerden; ormanda, kırlarda ve saray bahçelerinde elleri arkasında yürümekten uzak tutuyordu.

Napolyon, resmedildiği meşhur tabloların birinde elleri arkasında, bir diğerinde ise sağ eli göğsünde görülüyor.

Bunun tek sebebi ise soğuk.
 

Soğuklar kırılır kırılmaz mevsimlere göre planlı yıllık aktivitelerine, düşünüp taşınmaya fırsat bulduğu uzun yürüyüşlerine çıkardı.

Soğuk onu kasım ayının gelişiyle ısıtıcılı Tuileries Bahçesi'nde kalmaya zorladığı için mart ayının başlangıcını, ilk yaprakların ağaçlarda belirmesini sabırsızlıkla bekliyordu.

Zamanının çoğunu kırlarda, eşiyle veya tek başına saatlerce yürüdüğü patikalarda ve yemyeşil ormanlarda geçirirdi.

Bahar gelir gelmez temiz hava çıkar, Malmaison Bahçesi'nde piknik yapardı. Hatta bir gün arkadaşlarına dönüp şöyle demişti:

Açık havada dışarı çıktığımda düşüncelerimin daha yüksek ve daha geniş bir yöne gittiğini hissediyorum. Nasıl oluyor da bazıları gökyüzüyle temastan yoksun bir şekilde, bir sobanın yanındayken işlerini başarılı bir şekilde yapabiliyor anlamıyorum.

Napolyon hava güzel olduğunda yemeklerini dışarıda veya bahçelerinden birinde yerdi. Her hafta tek başına balık avına gider, ancak bundan pek de hoşlanmazdı.

Ancak avın aristokrat doğası, aynı zamanda hareket ihtiyacı ve ata binmeye olan sevgisi nedeniyle iktidara geldiğinde av gezilerine çıkmaya başladı.

Avını önemsemez, avlaması için misafirine bırakırdı. Yolculuklarının asıl amacını sık sık unuturdu.

Hayallere ve düşüncelere dalar, atına hayalperest bir şekilde binerdi. Bu nedenle neredeyse hayatına mal olacak bazı kazalar geçirirdi.

Avlarının en önemlisi belki de Paris yakınlarında Rambouillet Ormanı'nda 14 saat boyunca bir geyiği takip ettiği geziydi.

İmparator kadınların da peşine düşüyordu; ancak bu konuda pek şanslı değildi. En meşhuru, İmparatoriçe Josephine de Beauharnais ile olan hikayesiydi.

Bu hikayede de İmparatoriçe Josephine'nin yenilgisiyle kadınlar aşağılanmış oldu.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat