BM 76. Genel Kurulu ve Latin Amerika liderleri

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Kena Betancur/AP

BM Genel Kurulu'nun 76. Oturumu, BM Genel Sekreteri'nin örgütün yıllık raporunun sunumuyla başladı. 27 Eylül'de sona eren oturumlara 100 civarında devlet ve hükümet başkanı katıldı. Bu bağlamda BM Genel Kurulu, koronavirüs nedeniyle ara verilen toplantılar New York'ta bu yıl yüz yüze yapıldı.

Bir nevi BM Genel Kurulu geri döndü. 2020 açılışının sanal yapılmasında sonra, birçok dünya lideri ve delegasyonu, bu eylül ayında Manhattan'ın doğu yakasındaki gürültülü trafiğine geri döndü.

BM Genel Kurulu sona ererken, ufukta bir başka büyük zirve daha var. Kasım ayında dünya liderleri 26. BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) için Glasgow'a gidecek.

Bu yılki genel kurulda tema; küresel ısınma, iklim finansmanı, sera gazı azaltımı ve yeşil enerji konusunda büyük ölçekli taahhütlerin yerine getirilmesi gereken COP26'yı tanımlayabilecek acil ve potansiyel handikaplar yer teşkil etti.

ABD Başkanı Joe Biden'da, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve iklim değişikliğine uyum sağlamak için gelişmekte olan ülkelere verdiği desteği, iki katına çıkaracağını açıkladı.

76. BM Genel Kurulu'nun üst düzey toplantılarında; iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma hedefleri, insan kaçakçılığı ve mültecilerin de aralarında olduğu 4 farklı konu başlığıyla toplantılar yapıldı.

Bu bağlamda bu yılki toplantıda dünya liderleri, "umutla dayanıklılığı inşa etmek" temasıyla; "Kovid-19'dan kurtulmak, sürdürülebilirlik… dünyanın ihtiyaçlarına cevap vermek, insan haklarına saygı duymak ve Birleşmiş Milletleri canlandırmak" adı altında; bir yemek kitabında bol malzemeli çorba yapımını tarif eder gibi bir temaya odaklanmaları için teşvik edildiler. 

Genel Sekreter Guterres, 'ortak gündemimiz' adına çok taraflılığı desteklemek için 90 tavsiye sunduğunu söyledi. Guterres, barış, iklim, yoksulluk ve pandemi, cinsiyet, dijital erişim ve son olarak nesiller arası bölünmeyle ilgili mevcut ayrımları ortadan kaldırmaya yönelik planları belirledi ve özetledi ve gençleri masada oturmaya çağırdı.
 

r.jpg
İlk konuşmayı 66 yıldır Brezilya'nın yaptığı BM Genel Kurulu'nda Devlet Başkanı Bolsonaro / Fotoğraf: Reuters

 

Neden Brezilya, BM Genel Kurulu'na hitap eden ilk ülkedir?

BM genel kurulun ilk konuşmasını geleneksel olarak Brezilya yapar. 1995'teki 10. BM Genel Kurulu'ndan bu yana her yıl delegasyona ilk hitap eden ülke Brezilya oldu, onu ABD takip ediyor.

Bunun nedeni ilk iki konuşmadan sonra konuşmacıların sırası sabit değildir ve temsil düzeyi, konuşmacının ülkeyi temsil etmesi gibi faktörlere bağlıdır. 


Brezilya, 60 yılı aşkın süredir BM Genel Kurulu yıllık genel oturumunda ilk konuşmacı oldu. Bazıları sıranın alfabetik olarak belirlendiğini varsaysa da, durum böyle değildir.

Bu gelenek, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden kısa bir süre sonra oluşan Birleşmiş Milletler'in ilk yıllarına kadar uzanır.

O günlerde, çoğu ülke genel kurula ilk hitap eden kişi olmak konusunda isteksizdi. Brezilya, o zamanlar ilk konuşmaya gönüllü olan tek ülkeydi.

Brezilya geleneksel olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda önemli bir rol oynamıştır. Hatta Brezilya 10 kez Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne seçilmiştir. Brezilya'nın BM'nin tüm oturumlarında temsilcisi vardır.

Bazıları bu geleneğin, Brezilya'nın üst düzey diplomatı Oswaldo Aranha'nın BM'nin İlk Özel Oturumuna başkanlık ettiği 1947 yılına kadar uzandığını söylüyor.

1947'de dışişleri bakanı Osvaldo Aranha, genel kurulun birinci özel oturumuna ve genel kurulun ikinci oturumuna başkanlık etti. Bu yüzden de 1947'den beri Brezilya, Genel Kurul da konuşan ilk ülke oldu.

1955'teki 10. Oturumdan bu yana, birkaç istisna dışında Genel Kurula hitap eden ilk ülke, önce Brezilya, ardından ABD oldu. Bu yıl da Brezilya'nın aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, uluslararası forumda açılış konuşmasını yaparak geleneği devam ettirdi. 

 

Latin Amerikalı liderlerin BM gündemi; İklim Zirvesi ve endişeler

Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro, gelecekte yenilenebilir enerji, sürdürülebilir tarım, düşük emisyonlu sanayi, temel sanitasyon, atık arıtma ve turizm alanlarında, Brezilya'nın 2022'den itibaren iki yıllık bir dönem için BM Güvenlik Konseyi'ne katılacağını ve Konsey'in daimi üyeliğini genişletmeye yönelik reformlara desteğini ifade etti.

Şili Devlet Başkanı Sebastián Piñera, Genel Kurul'un ilk gününde "İklim değişikliği karantinaya alınmadı" dedi. Genel Kurulun başladığı günden itibaren konuşan hemen hemen her Latin Amerikalı lider, konuşmalarında iklim değişikliği ve göç konusunu gündeme getirdi.

Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, "iklim adaleti kriterleri ve ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ilkesine dayanan" iklim taahhütlerini ilan etme ihtiyacından bahsetti. Arce, ABD ve Çin gibi sanayileşmiş ülkeleri "tarihi tazminat" olarak iklim fonlarını artırmaya çağırdı. 

Ekvador Cumhurbaşkanı Guillermo Lasso, yaklaşık 433 bin Venezuelalının göç krizi aşmak ve yardım almak için uluslararası topluma çağrıda bulundu.

Kolombiya Devlet Başkanı Iván Duque ve Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernández, BM'nin ilk gününde uluslararası finans camiasına bir mesaj verdi ve Genel Kurul'a "biraz merhamet gösterin" dedi. İki lider ayrıca Kovid'in yıkıcı ekonomik etkisi ulusal bütçeleri alt üst ettiğinden bahsetti.

Kolombiya Devlet Başkanı Iván Duque, "narko diktatörlükten ve rezillikten kaçan milyonlarca Venezuelalıyı" rahatlatmak için Caracas'ı özgür ve adil seçimler yapmaya çağırdı. Duque, özellikle risk derecelendirme kuruluşlarına çağrıda bulunarak, salgın sırasında borçluluk seviyelerinin artması gerektiğini ve mali reform paketlerinin ulusal maliyemizi yumuşatması için yeterli zamanın olmadığını açıkladı. Çünkü kredi derecelendirme kuruluşları Kolombiya'nın kredi notunu "çöp" seviyesine düşürdü.

Arjantin Cumhurbaşkanı Alberto Fernández, ülkede ve parti içinde yaşanan siyasi tartışmalardan ötürü New York'a gitmedi. Bunun yerine bir video yayınladı. Cumhurbaşkanı Fernández,  konuşmasının çoğunu, Macri'ni IMF ile imzaladığı 57 milyar dolarlık krediye odaklandı; ve bunu "zehirli ve sorumsuz" olarak nitelendirdi. Ayrıca 90'lı yıllarda Buenos Aires'te bombalanan Yahudi kültür merkezi'nde yaşananlarla ilgili üzüntülerini ifade etti.

Başkan Alberto Fernández, Arjantin'in terörizmi kınadığını söyledi. Fernandez, 26 yıl önce Buenos Aires'teki AMIA Yahudi cemaati merkezinin karargahına düzenlenen ve 85 kişinin ölümüne ve 300'den fazla kişinin yaralanmasına neden olan saldırıyı hatırlattı. İran makamlarını "soruşturmayı ilerletmek için Arjantin yargı makamlarıyla işbirliği yapmaya" çağırdı. 

Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro, Amerika Birleşik Devletleri'nde uyuşturucu suçlamasıyla aranıyor ve Washington, onu Venezuela'nın meşru başkanı olarak tanımıyor, bu nedenle BM genel kurul için New York'a gitmedi. Başkan Maduro, önceden kaydedilmiş açıklamasında: Küba'ya desteğini ifade etti, hükümetine yönelik yaptırımları kınadı, emperyalizmi kınadı ve son zamanlarda Meksika merkezli muhalefetle yapılan müzakereleri övdü. Maduro, "Birleşmiş Milletler genel sekreterini, 6 Aralık'ta yeni bir parlamento, yeni bir ulusal meclis için seçim sürecine eşlik edecek bir teknik komisyon göndermeye davet ettik" dedi. 

Uruguay Devlet Başkanı Luis Lacalle Pou,  birkaç gün önce Mexico City'deki CELAC zirvesi sırasında eleştirdiği Venezuela ve Küba liderlerini "vatandaşlarından ve özgürlüklerinden korkan ve sonunu getiren otoriter hükümetler" olduğunu ima etti. 

Peru'nun yeni Devlet Başkanı Pedro Castillo, genel kurulda Cajamarca bölgesine ait geleneksel şapkasını taktı. Konuşmasında terörizmi kınayarak başladı; ve sosyal eşitsizlikteki boşlukları büyük ölçüde kapatmaya odaklanan açıklamalarda bulunarak "Terörizm asla sosyal değişim için bir araç olamaz" dedi.

Guatemala Devlet Başkanı Alejandro Giammattei, Venezuela'daki uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele için bir plan oluşturmaya çağırdı. Giammattei'ye göre uçakla sağlanan uyuşturucu kaçakçılığın yüzde 95'in buradan sağlandığını 'iddia etti.'

Honduras'lı Juan Orlando Hernández genel kurulun yaklaşık yarım saatini alırken, El Salvador'dan Nayib Bukele'nin video konuşması 5 dakika 30 saniye sürdü. Kendisini "Havalı Diktatör" olarak tanımlayan Filistin kökenli Salvador lideri, Konfüçyüs ve Goethe'den alıntı yaparak 5 dakikalık süre zarfında çok şey sığdırdı.

Haiti delegasyonu ise ABD'nin Teksas eyaletine geçmeye çalışan Haitili göçmenlerin durumlarından bahsetti. Uluslararası kamuoyundan destek talep etti.

Honduras Başkanı Juan Orlando Hernández göçmenler için ortak sorumluluk çağrısında bulunurken, genel kurul konuşmasını büyük bir kısmını; bir ABD hapishanesinde tutuklu bulunan erkek kardeşinin, uyuşturucu kaçakçılığı ve göç/men tacirliği yaptığı iddialarını reddederek geçirdi. 

Kosta Rika Başkanı Carlos Alvarado, ABD'nin Küba'ya yönelik ekonomik ablukasının sona ermesi çağrısında bulundu. "Amerika'mızda, Küba'nın nüfusunu etkileyen ekonomik ablukasına dikkat çekiyoruz. Bu durumun sona ermesi gerektiğini yineliyoruz" dedi. Alvarado, ülkenin içinden geçtiği "siyasi ve insani durumu" çözmek için Venezuelalılardan "barışçıl, hızlı ve demokratik bir çözüm" gelmesi gerektiğini söyledi.

Meksika'yı temsilen Dışişleri Bakanı Marcelo Ebrard, BM Genel Kurulu'na yaptığı konuşmada Meksika'nın aldığı artan sığınmacı talepleri ve ülkesinin Brezilya, Şili ve Haiti'den yaklaşık 18 bin kişi ve yaklaşık 70 bin Orta Amerikalıya  koruma sağladığını açıkladı. Meksikalı bakan ayrıca, acil göç konularını görüşmek üzere ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Orta Amerikalı bakanlarla bir araya geldi. 
 

Eric Adams - reuters.jpg
Eric Adams / Fotoğraf: Reuters

 

NYC belediye başkan adayı Eric Adams, 3 Latin Amerikalı liderden seçim desteği istedi

New York belediye başkanlığı yarışında favori olan Demokrat aday Eric Adams, Manhattan'da 3 Latin Amerika ülkesinin liderleriyle ani bir toplantı yaptı.

Adams, BM Genel Kurulu'nun ikinci gününde Midtown'da Dominik Cumhuriyeti'nden Luis Abinader, Kosta Rika'dan Carlos Alvarado Quesada ve Panama'dan Laurentino Cortizo ile kısa bir görüşme yaptı.

Çünkü New York, Dominik Cumhuriyeti'nden 450 bin göçmene Panama'dan 20 bin göçmen ve Kosta Rika'dan yaklaşık 6 bin göçmene ev sahipliği yapıyor.

Şu anda Brooklyn ilçe başkanı olan Adams, Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçi aday Curtis Sliwa ile karşı karşıya. Belediye başkanlığını Adams'ın kazanması bekleniyor; zira kayıtlı Demokratların sayısı, şehirdeki Cumhuriyetçilerden altıya bir daha fazla.


Birleşik Krallık, NAFTA'ya mı katılıyor?

BM Genel Kurulu oturum aralarında ve Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson'ın ABD Başkanı Joe Biden ile Beyaz Saray'da yapacağı görüşme öncesinde; Londra'nın ABD-Meksika-Kanada ticaret anlaşmasına katılmayı umduğuna dair söylentiler dolaşmaya başladı.

Bu anlaşma geçen yıl bir NAFTA yükseltmesi olarak imzalandı ve ABD'de USMCA, Meksika'da T-MEC ve Kanada'da CUSMA olarak biliniyor.
 

ap.jpg
Fotoğraf: AP


Birleşik Krallık'ın (BK) halihazırda Kanada ve Meksika ile ticaret anlaşmaları var, ancak Financial Times, Brexit destekçileri uzun zamandır AB'den ayrılmanın ABD ticaret anlaşmasına kapı açabileceğini öne sürüyorlar.

Johnson, bunun BK'nın 2024 genel seçimlerinden önce gerçekleşeceğini görmediğini belirtti. Johnson ayrıca, bunun Biden için bir öncelik olmadığını bildiğini söyledi.

Bu bağlamda USMCA+UK söylentileri dolaşırken, ABD Ticaret Temsilciliği Ofisi'nden bir sözcü, Johnson hükümetinden katılma talebi almadıklarını söyledi. BK'nın Atlantik'teki yerel ortaklarına rağmen CPTPP olarak bilinen Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve İlerici Anlaşmaya katılmayı düşündüğü de ortalıkta dolaşıyor.

BM Güvenlik Konseyi üyeleri, özellikle iklim krizine odaklanan bir oturum için bir araya geldi. ABD ve Meksika'yı içeren üyeler,  acil eylem ihtiyacını görüştüler, ancak birkaç somut adım açıklandı. Daimi üye olan Rusya, iklimin Güvenlik Konseyi için uygun bir konu olmadığını ifade etti.

Biden'ın sanal forumuna iklim değişikliğiyle mücadele konusunda farklı taahhütlere sahip 7 Latin Amerika ve Karayip ülkesi katıldı.


Sonuç olarak, Latin Amerikalı lider New York'ta büyük ölçüde iklim değişikliği ve Kovid-19 aşılarının uluslararası eşit olmayan dağılımı hakkındaki ortak endişeleri dile getirdi.

Latin Amerikalı liderler ayrıca, iklim değişikliği, Kovid-19 ve yolsuzluğun ötesinde bir konu olan göç(men)ler, bölgenin dünyanın en şiddetli krizleri arasında yer alan Venezuela göçmen krizini de ele aldı. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU