GUAM+: Türkiye ve NATO için yeni fırsatlar

Rusif Huseynov Independent Türkçe için yazdı

Bölgesel jeopolitikde yaşanan son gelişmeler ABD ve NATO'ya stratejik öneme sahip Doğu Komşuluğu ülkelerinde etki alanlarını genişletmeleri için önemli bir fırsat penceresi açmıştır. Türkiye ve Azerbaycan arasında Şuşa Deklarasyonu'nun imzalanması ve Azerbaycan'da bir Türk askeri üssünün açılmasına ilişkin tartışmalar, politika belirleyicilere Güney Kafkasya'da ve daha geniş anlamda NATO'nun doğu kanadında yeni bir dinamik sunuyor.

Bilindiği üzere, NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye, fiili olarak uzun bir süredir Azerbaycan'a güvenlik şemsiyesi sağlıyor. 2005'te Özbekistan'daki ve 2014'te Kırgızistan'daki ABD üslerinin kapatılmasından sonra, Azerbaycan'da olası bir Türk askeri üssü, Kremlin'in uzun zamandır münhasır nüfuz alanı olarak gördüğü Avrasya bölgesindeki tek Rus dışı askeri üs olacak.

Yeni jeopolitik realite bölgesel güçler Türkiye ve Polonya'nın aktif desteğiyle GUAM'ı (Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova) canlandırmak için bir imkan sunmaktadır. GUAM+ formatı NATO'nun doğu kanadında bölgesel işbirliğini artırabilir.

GUAM ülkelerinin Rusya'ya yaklaşımı özel ulusal çıkarlar temelinde şekillense de, Rusya'nın temel bir güvenlik sorunu olarak ele alınması noktasında ortak vizyonları mevcut.

Kendi bölgelerinde etkili oyuncular olarak yükselmeye başlamış Türkiye ve Polonya'nın GUAM+ işbirliğine katılımı altı ülkeye de önemli avantajlar vadetmektedir. 


NATO ve AB genişlemesinin aksine Türkiye, Rusya'nın Avrasya üzerindeki hegemonik iddiasına varoluşsal bir tehdit olarak görülmüyor. Ankara ile "karşılıklı bağımlılık" ilişkileri Moskova'nın Güney Kafkasya'da artan Türk etkisini yeni gerçeklik olarak kabul etmeye zorladı.

Nitekim Türkiye ile GUAM ülkeleri arasında derinleşen siyasi, savunma sanayi, enerji ve güvenlik ortaklıkları da NATO veya AB genişlemesi gibi Rusya'nın öfkesini uyandırmamalıdır.

Bu çerçevede, NATO da kendisinin ve GUAM+'ın savunma yeteneklerini güçlendirecek bazı ortak savunma projelerini "dışardan tedarik" yöntemiyle Türkiye'ye yaptırmalıdır. 


Son yıllarda, ABD, Avrupa'daki askeri varlıklarını Almanya'dan Polonya'ya kaydırmaktadır. Polonya, Doğu Avrupa'daki NATO kuvvetlerinin ağırlık merkezi haline geliyor.

Aynı zamanda, Varşova, doğusundaki Ukrayna'nın bağımsızlığını ulusal güvenliği için hayati önem taşıyan mesele olarak görüyor ve Türkiye ile güvenlik işbirliğini artırıyor.


Türkiye ve Polonya'nın NATO'nun Rusya sınırındaki doğu ve güney doğu kanatlarında bölgesel güvenliği artırmada itici kuvvetler olarak görev yapması GUAM+ formatının en büyük avantajıdır.

GUAM'ın Türkiye ve Polonya ile askeri-teknolojik işbirliği, bölgedeki hücum-savunma dengesini değiştirebilir ve Rusya'nın Gürcistan, Ukrayna ve hatta NATO'nun üç Baltık üyesine karşı askeri saldırganlığının maliyetini büyük ölçüde artırabilir.


GUAM+ formatı, NATO veya AB'nin bazı üyelerinin Gürcistan ve Ukrayna'nın üyeliğine sıcak bakmadığı bir dönemde Doğu Komşuluğuna yeni bir güvenlik boyutu katacak.

Şuşa Deklarasyonu'nun dolaylı olarak Azerbaycan üzerinde bir NATO şemsiyesi sağladığı gibi, Guam+ formatı da bu NATO şemsiyesini Gürcistan, Ukrayna ve Moldova üzerinde genişletebilir.


GUAM+, güvenlik ve ekonomik entegrasyonun iki ana hedefine odaklanmalıdır:

Güvenlik alanında ilk odak, katılımcı ülkelerin caydırıcılık yeteneklerinin güçlendirilmesi olmalıdır. GUAM+ üyeleri, NATO ve AB politika yapıcıları için Karadeniz ve Hazar Denizlerinin jeopolitik düzeyde stratejik bölgeler olarak görünürlüğünü artırmaya çalışmalıdır.

Askeri işbirliğinin ikinci odak noktası, siber, enformasyon ve hibrit savaşın diğer alanlarından kaynaklanan tehditleri caydırmak için yetenekler geliştirmek olmalıdır.


Üçüncü odak, ortak askeri işbirliğini ve üretimi artırmaktır. Bunun bir örneği, Türkiye'nin Azerbaycan ve Ukrayna ile ortaklaşa İHA/SİHA üretmek için yaptığı son anlaşmalardır.


Polonya da önümüzdeki yıl ilk teslimatları yapılmak suretiyle 24 Bayraktar TB-2 sipariş etmiş ve muhtemel ortaklaşa üretimle yakinen ilgilendiğini ifade etmektedir.

Türk SİHA'larının Baltık'tan Karadeniz ve Hazar Denizi'ne NATO üyeleri ve NATO müttefiki ülkelere yayılması, Rusya ile NATO arasında Yusuf Erim'in deyimince 'SİHA Hilali' bariyeri yaratacaktır. 

Ekonomik entegrasyon alanında ise GUAM+ formatı, Doğu-Batı ulaşım koridorlarındaki stratejik konumlarından yararlanmalı ve mevcut bölgesel üretim ağlarını genişleterek yeni katma değer üretmelidir. 

Bölgesel değer ve arz zincirlerinin mevcut işlevsizliğinden kaynaklanan zorlukların üstesinden gelmek katılımcı ülkelerin ciddi taahhütleri ile birlikte bölgesel ve küresel bağlantı sistemlerini entegre çabalarını da gerektirecektir.


Türkiye'nin Orta Koridoru ve Polonya'nın Üç Deniz Girişimi, AB'nin TEN-T'sinin genişletilmesiyle birlikte, bölgenin daha geniş Avrupa arz ve değer zincirlerine ekonomik entegrasyonunu artıran yollar açacak; örneğin, GUAM+'ı Trans-Avrupa Ren-Tuna Koridoru'na bağlayarak.

Bu nitelikteki entegrasyon, GUAM+ ortaklarını yeni ortaya çıkan küresel "bağlantı savaşlarında" önemli oyuncular olarak konumlandıracaktır.

ABD ve NATO, Doğu Komşuluğunda güvenliği artırmak için mevcut fırsatları değerlendirmelidir. Güvenlik ve ekonomik potansiyeli ile GUAM+ formatı, bölgesel güvenliği artıracak, Rusya'ya karşı caydırıcılık işlevi görecek ve Avrasya'ya jeopolitik çoğulculuğu getirecektir.

 

 

*[Bakü merkezli düşünce kuruluşu Topçubaşov Merkezi'nin kurucu ortağı ve direktörü olan Rusif Hüseynov, lisans derecesini Bakü Devlet Üniversitesi'nden, yüksek lisans derecesini Tartu Üniversitesi'nden aldı. İlgi alanlarını eski Sovyet ülkelerindeki sosyo-politik süreçler, donmuş çatışmalar ve etnik azınlıklar oluştururken araştırma alanları ise ağırlıklı olarak Doğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya'yı kapsamaktadır]

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU