Pandemi çocuk istismarını artırdı

Deniz Unay Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Kovid-19 pandemisi iletişimin, ulaşımın ve teknolojinin en ileri seviyede olduğu 21'inci yüzyılda insanların gündelik ve sosyal hayatlarını yavaşlatarak daha sınırlı hale getirmiştir.

Neredeyse iki yıla yakın bir süreçte dünya genelinde üretimin, ulaşımın ve eğitimin durduğu dönemleri yaşadık. Pandeminin hayatı her alanda yavaşlatan ve eve kapatan kurgusu insanları psikolojik açıdan etkileyerek daha farklı problemleri ortaya çıkarmıştır.

Bu dönemde çocuklar uzaktan eğitimle tanışarak yeni bir adaptasyon sürecini deneyimlemiştir. Çocuklarımızı teknoloji bağımlılığından korumaya çalışırken, bu dönemde gerek dersler gerekse çevrimiçi uygulamalarla daha fazla sanal ortamda bir yaşam sürmeleri bizleri endişelendirmektedir.

Özellikle çevrimiçi oyun ve uygulamalarda kontrol etmekte zorlandığımız çocuklar,  siber zorbalık siber istismar ve çocuk istismarı gibi tehlikelerle daha fazla karşı karşıya kalmaktadır.


Oranlar ürkütücü 

Karantina günlerinde internetin daha çok kullanılmasıyla sinsi ve tehlikeli bir düşman olan çocuk istismarı kendine daha fazla alan yaratmaya başlamıştır.

Karantinayla beraber insanlar normal alışkanlıklarından uzaklaşarak dört duvar arasında yalnızlaştı. Bu yalnızlaşma ile birlikte eğitimin ve neredeyse tüm işlerin sanallaşması birçok güvenlik açığına neden olmakla beraber siber istismar ve devamında çocuk istismarı oranlarını da artırdı.

Açıklanan çeşitli raporlarda pandemi döneminde çevrimiçi çocuk istismarının üç katı oranında arttığını görmekteyiz. Bunun yanı sıra çocuk istismarı için sanal dünya pedofili sapıklar için kötü emellerine ulaşmak yönünde kullanışlı bir araç haline gelmiştir.

Bu süreçte ve sonrasında çocuklarımızı korumak zorundayız. Çocuklarımızı korumak manevi sorumlulukla birlikte aynı zamanda hukuki bir  zorunluluktur. 


Lanzarote Sözleşmesi

Ulusal ve uluslararası birçok kurum ve kuruluş çocukların istismar ve sömürüden korunması için mücadele vermektedir. Bu mücadele kapsamında ulusal ve uluslararası düzenlemeler yapılmış olup bunlardan biri de ülkemizin de taraf olduğu, çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korunmasına ait Avrupa Konseyi sözleşmesi olan Lanzarote Sözleşmesi'dir.

Bu sözleşmenin amacı; "çocuğa yönelik cinsel istismarı önlemek ve bunlarla mücadele etmektir", "ayrıca cinsel istismar mağduru olan çocukların haklarını korumaktır", "Çocukların cinsel istismarına karşı ulusal ve uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmaktır" (Madde 1)


Lanzarote komitesi bildirisi

Çocukların sosyal medya bağımlılığının giderek arttığı bu dönemde Lanzarote Komite Başkanlığı tarafından Kovid-19 salgını dönemde, çocukları, cinsel istismara karşı korumak amacıyla bir bildiri yayımladı.

Bildiride Kovid-19 virüsünün yayılmasının yavaşlatılması ve sağlık sistemlerimizin bu eşi görülmemiş salgınla baş edebilmesi, Avrupa Konseyi üye ülkelerinin önceliği haline gelirken, çoğu üye ülke katı karantina önlemlerine başvurmaktadır.

Çocukların bir kısmı için, karantina, güvenli bir ortam olarak kabul edilse de bu konuda yapılan çalışmalar ve raporlar bize çok yüksek sayıda kız ve erkek çocuğu için, karantinada, cinsel istismar ve siber zorbalıkların arttığını göstermiştir.

Avrupa Birliği polis teşkilatı olan Europol'de, yayınladığı raporda, okulların tatil olmasıyla birlikte evde karantinada kalan çocukların daha çok internet ortamında bulunmasından dolayı istismarcıların bundan faydalanmaya çalıştıkları ve faaliyetlerini arttırdıklarını ortaya konmuştur. 


Basın ve Lanzorote Sözleşmesi

Lanzarote Sözleşmesi'nin, çocukların, özel sektörün, medyanın ve sivil toplumun katılımı başlıklı 9'ncu maddesinin üçüncü bendinde şu ifade yer almaktadır;

Tarafların her biri; medyanın bağımsızlığı ve basın özgürlüğüne gereken saygıyı göstererek, medyayı çocukların cinsel istismarının tüm yönleriyle ilgili uygun bilgileri sağlamaya teşvik edecektir" Bu ifadeden anlaşılacağı gibi, basının, çocukların bu çirkin eylemden korunması noktasındaki önemine işaret etmiştir. Ulusal ve uluslararası sözleşme ve mevzuatları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, çocuk istismarı ile mücadelede, basının bilgilendirme noktasında teşvik edilmesinin yanında, çocukların izlemesine sunulmuş zararlı yayınların da engellenmesi, gerekmektedir.


İstismar artık bir tık kadar yakın 

Lanzarote komite başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre;

Çocuklarla beraber karantinada olan ebeveynler ve bakıcılarının, bu kriz durumunda, kendi duygularıyla ve davranışlarıyla baş edebilmeleri için destek sunulmalıdır. Ek olarak, bu kişilerin,  çocuklarının, çevrimiçi istismar da dahil, cinsel istismara nasıl tepki vermesi gerektiğini bilmeleri ve bunu engellemeleri için güçlendirilmesi gerekmektedir. İletişim çabalarının yetişkinlerin kendi çocuklarını korumak için alabilecekleri önlemler hakkındaki farkındalığa yönelik olması gerekmektedir. Karantina, aynı zamanda bağları güçlendirme ve aile üyeleri arasındaki güveni arttırma açısından da bir fırsat sunmaktadır.


Pedofili mi sapık mı?

Son dönemlerde cinsiyetsizleştirme gibi bir oluşumun toplumun dinamiklerine saldırmasıyla başlayan farklı oluşumlar, çocuklarımız için tehlikeli olan pedofili ve sapıkların gizlenerek kendilerine bir kalkan oluşturması çok tehlikeli bir süreçte olduğumuzu bize hatırlatıyor.

 Kendilerine "pedofili" adı altında "sapık değil anlaşılması gereken hastalar" imajı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Defalarca üzerinde durmak ve pedofilinin, bir cinsel tercih olmadığını ve sapıklık olduğunu netleştirerek bunu topluma anlatmak, geleceğimiz açısından çok önemlidir.  

Son dönemlerde birçok platformda dizi, film vb. etkinliklerde sürekli olarak bu konu işleniyor ve normalleşmesi amaçlanıyor. Ayrıca çocukların oynadığı oyunlar ve izlediği video içerikler esnasında çıkan reklamların içeriği kontrol edilemez bir hâl almıştır.

Özellikle reklam içeriklerindeki tanıtımların çoğu, çocukların yaş aralıkları için uygun değildir. Bazı platformlar bu konuda önlem aldıklarını ifade etselerde yaptığım gözlemler bunun aksini söylemektedir.


Farkındalık yetmez gerekli önlemler alınmalı!

Sanal dünyada bulunan ve çocuklarımız için büyük tehlike olan çocuk istismarı faillerinin her zamankinden daha fazla olduğunun farkında olmalıyız. Bu durum çocukların, istismara uğrama ihtimallerinin normalden daha çok arttığını gözler önüne sermektedir.

Bu tehlike karşısında toplum ve aile farkındalığını arttırmakla birlikte yapılacak online ve saha çalışmalarının faydası olacaktır. Elimizde pandemiyle beraber etkin olarak kullandığımız EBA TV'nin varlığı ülkemiz açısından bir avantajdır.

EBA TV'de ve diğer TV kanallarında teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık konularında daha fazla bilgilendirmelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Çocuklarımızın çevrimiçi faaliyetleri hakkında mutlaka bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Yaş aralıklarına göre izledikleri videolar oynadıkları oyunlar ve çevrimiçi arkadaşlıkları konusunda onlarla iletişimde kalmalı kendilerini çevrimiçi tuzaklardan korumaları için gerekli bilgilendirmeyi yapmalıyız.

Çocuklarımızı sanal dünyanın tehlikelerinden korumak amacıyla oluşturulan yardım ihbar ve destek hatlarının aktif şekilde kullanmasını sağlamak, bu hatların çocuklar ve ebeveynler tarafından bilinir hale getirilmesi gerekmektedir.

Özellikle çocuklar açısından çevrimiçi platformlardan ulaşılabilir olması, kapasitelerinin artırılması, çocukların haklarının korunması ve ikincil mağduriyetlerin önüne geçilmesi açısından elzemdir.


Çocuklar sosyal medyada beğeni ve takipçi edinmek için kullanılmamadır

Karantina boyunca dış dünyayla bağı kesen ve kendine farklı bir uğraş ve eğlenceler arayan yetişkinler, sosyal medyada bir anda çığ gibi büyüyen bazı akımlara katılmaktalar.

Bu bir tercih meselesi olup saygı gösterebiliriz fakat ebeveynlerin, çocuklarının mahremiyetini ihlal edecek onları istismara açık hale getirebilecek olan akımlardan uzak durmaları ve bu konuda tedbir almaları gerekmektedir.

Unutmayalım ki, çocuklarımız sosyal medyada daha çok izlenme almak beğeni ve takipçi edinmek için kullanacağımız bir argüman değil bizim geleceğimizdir.

Bundan dolayı, anne ve babaların hatta diğer aile büyüklerinin gerek kamu kuruluşları ve gerekse sivil toplum kuruluşları tarafından yapılan veya yapılacak olan farkındalık çalışmalarına ve eğitimlere katılmaları ve sorunun müsebbibi değil, çözümün tarafı olmaları açısından büyük önem arz etmektedir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU