Afganistan: Stratejik sorular

Abdullah Altay Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

31 Ağustos 2021'de Amerika'nın tamamen geri çekilmesinden sonra Afganistan 2001'de ABD liderliğindeki uluslararası güçler koalisyonu tarafından girişilen işgalden kurtuldu.

Afganistan'ın yabancı askeri unsurların varlığından kurtulduğu için Taliban o akşam Kabil Havalimanı'nda şükür secdesiyle kutlama yaptı. 


Ancak Gani Hükümeti'nin kaçmasıyla oluşan siyasi boşluk hala mutabakat hükümetiyle doldurulamadı ama Taliban'ın taahhütlerine ve açıklamalarına bakılırsa yakında bu açığı dolduracaktır.

ABD'nin çekilmesiyle oluşan stratejik boşluk Müslüman ülkelerin siyasi coğrafyasında uzun soluklu bir etki bırakacak

Taliban'ın kurduğu yeni rejim, devlet yönetimi ve modern yaşam, güvenlik, egemenlik sağlama, stratejik kontrol ile yeni Afganistan'ın yüksek çıkarları doğrultusunda uluslararası ve bölgesel müttefikler bulmada büyük zorluklarla karşı karşıya.

İşte burada cevaplanması gereken stratejik sorular ortaya çıkmaktadır, bunun için özenli bir çalışma ve büyük çaba gerekmektedir. 


İlk soru: Afganistan yükselen stratejik bir bölgesel güce dönüşebilir mi?

- İmkansız diye bir şey yok ama yol uzun. Bu konuda iyi yatırım yapılır ve yatırımlar stratejik bir güç olacak şekilde yeniden düzenlenirse Afganistan'da stratejik güç unsurları mevcuttur ve Pakistan, İran ve Hindistan gibi Hint yarımadasında bölgesel rekabet hattına girebilir.

Keza Rusya'yı çevreleyen İslam ülkelerine yakınlığı onu uluslararası müzakereler yapabilecek bir güç haline getirmektedir.


Doğal coğrafi yapısı: 

Afganistan, coğrafi yapısı gereği dünya için önemli bir stratejik noktaya dönüşebilir. "Hindukuş" Dağları Afganistan'ın en önemli doğal sınırı olarak kabul edilir.

Geçilmesi zor bir yay üzerinde kayalık bir duvar gibi uzanan ve ülkeye geçilmez doğal sınırlar veren bir dağ silsilesidir. Bu dağ silsilesinin yüksekliği 7000-8000 metre arasında değişmektedir.

Doğuda Vahan koridoruna ulaşan ve batıda İran sınırına uzanan Hindikuş dağları ülkeyi üç bölgeye ayırmaktadır. 


Kuzey Bölgeleri: Ceyhun nehrine doğru inen ovalar ve hafif tepelerden oluşan bir alandır. 

Güney bölgeleri: Yüksek yayla ve çöl bölgeleridir.

Orta bölgeler: Görkemli dağlara ve derin katmanlı dar vadileri sahiptir. 


En önemli iki nehri güneye doğru giden Helmend Nehri (1600 kilometre) ve eskiden Sovyetler Birliği ile paylaşılan Ceyhun Nehri'dir. Ayrıca Kabil Nehri ve Haridwar Nehri de Afganitan'ı besleyen önemli nehirlerdendir.

Afganistan düşman ve ihtilaflı bölge ülkeleri arasında bir noktada bulunma özelliğine sahiptir. Yeni siyasi rejimin Afgan topraklarının tamamını kontrol altına alması için bu stratejik pozisyonu iyi şekilde kullanması bölgesel ve uluslararası çatışmayı önleyecektir.

Özellikle de oradaki stratejik konumları kullanması bunu mümkün kılacaktır.


Afganistan (Pakistan, Hindistan, Çin, İran ve şu anda -Rusya'nın müttefiki olan- Tacikistan ve Özbekistan gibi) Aralarında daimi tarihsel çatışmanın olduğu bölge ülkeleriyle bağlantı halkası oluşturmaktadır.


Maden ve hidrokarbon kaynakları (uluslararası pazarlık kartı):

ABD'nin jeolojik keşiflerine göre Afganistan'da kullanılmayan maden yatakları bir trilyon doları buluyor.

Devasa demir, bakır, altın, kobalt ve lityum damarlarını barındırmaktadır ki bu da Afganistan gibi fakir bir ülkeyi dünyanın önde gelen maden merkezlerinden biri haline getirmek için yeterli yer altı kaynaklarına sahip olduğunu gösteriyor. 

Uzmanlar Afganistan'daki Lityum rezerv hacminin halihazırda dünyanın en büyük rezerv olan Bolivya rezervine denk olduğunu iddia etmekte (Sources New York Times, as, geological survey, Afghaniston geological Surve).

Şu anda iki Çinli şirket değeri 88 milyar dolara varan bakırın çıkarılması sürecini başlatmak için 4 milyar dolar tutarında yatırım yapmaktadır. Sabık hükümet Haci Ğak bölgesinde 1,8 milyar ton yüksek kalite demirin çıkarılması için yabancı  şirketlere ihale kapısını  açmıştı.

CNBC ve Corner kaynaklarına göre Sputnik, Afganistan'ın saklı servetinin 3 trilyon dolar değerinde olduğunu bildirdi. 

Bu kapsamda; 

  • 1 trilyon dolarlık lityum (dünyanın en büyük rezervi).
  • 88 milyar dolar bakır (ikinci en büyük rezerv).
  • 88 milyar dolar (berilyum rezervi),
  • 2,2 milyar ton demir cevheri, yaklaşık 160 milyon dolar değerli taşlar,
  • 1,4 milyon ton nadir toprak elementi,
  • 5 altın madeni ve 400 çeşit mermer bulunmaktadır. 


Soru: Taliban liderliğindeki yeni siyasi rejim, bu zenginliği uluslararası ve bölgesel bir müzakere gücüne dönüştürmek için kullanılabilir mi? 

Bu, güçlü ekonominin inşası, seçkin eğitim, Afgan toplumlarının gelişimi, gelişmiş altyapı inşası ve kent projeleri karşılığında Afganistan topraklarında hammadde yatırımlarıyla ekonomik çıkarlar elde ederek gerçekleştirilir.

Bu, yer altı zenginliklerini Afganistan'ın yeniden imarı için karşılıklı bir ekonomik devrime dönüştürülmesi, yaşam standardının yükseltilmesi ve Afganistan'ın yoksul ülkeler listesinden küresel pazarda iktisadi olarak rekabetçi ülkeler listesine alınması esasına dayanmaktadır.

 
Soru: Yeni siyasi rejim bölgede rakip bir ulusal ordu kurabilir mi?

1- Afgan Ulusal Ordusunun kökleri, Kandahar'da Hotak Devleti'nin kurulduğu 18'inci yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. Akabinde yönetime Ahmed Şah Al-Darani gelişmiştir.

Ordu 1880 M'de Emir Abdül Rahman Han'ın hükümdarlığı sırasında yeniden düzenlenmiştir. Afganistan birinci ve ikinci dünya savaşları sırasında tarafsız kalmıştır, bağımsızlığını 1919'da ilan etmişti.

60'lı yılların başlarında Afgan ordusu eski Sovyetler Birliği tarafından 1989'da Sovyetlerin çıkışına kadar donatıldı. Bunun ardından ordu 2001'e kadar süren iç savaş döneminde donatıldı.

Hükümet ordusu 2014 yılsonu itibarıyla ABD ve NATO desteğiyle çalıştırıldı. Ordunun tüm birimleri çalıştırıldı. 2019 yılında 180 bin askeri, kara kuvvetleri ve hava kuvvetleri olduğu tahmin edilmiştir. Bazıları Eşref Gani hükümeti düştüğünde 300 bin asker bulunduğu değerlendirmesini yapmıştır 

Afgan ordusu: 270 savaş uçağa, 1000'den fazla zırhlı araca, 120 sahra topuna ve 25 kundağı motorlu topçu sistemine sahip olup dünya orduları düzeyinde 75. sırada yer almaktadır.

Şimdi bu askeri gücün çoğu Taliban'ın yeni siyasi rejiminin eline geçmiştir.


2- Taliban ordusu: Taliban ordusunun kapasitesi hakkında gerçek istatistik veriler bulunmadığı için bu ordu hakkındaki tahminler farklılık gösteriyor. Ancak çatışmanın son yıllarında Taliban ordusunun 60 bin ila 100 bin arasında savaşçıya sahip olduğu kesindir.

 
3- Diğer gruplar: Bunlardan İslam Devleti ve Partisini örgütleyen Hadi örgütü olan Özbekistan İslami Hareketi gibi bazıları Taliban'ı destekliyor.
Kuzey İttifakı ve Pençşir Direnişi gibi kendilerini feshetmemiş, ancak sabık Afgan ordusuyla müttefik olan milisler bulunmaktadır. 

DEAŞ- Horosan terör örgütü gibi her iki tarafa da düşman olan örgütler vardır. 

Mutabakata dayalı siyasi rejimin yönettiği ulusal orduya dair yeni bir tasavvurun ortaya konulması onu Pakistan ve İran gibi bölgesel rakip devletlerin saflarına yükseltecek güçlü bir oluşum yapacaktır. 

Eğer yeni rejim Amerikalıların bıraktığı kara ve hava silahlarını, ileri askeri teknikleri iyi kullanırsa ve yeni orduyu bu konuda eğitmeye eğilirse bu, yeni orduya gelişmiş silahlar katkısı sağlar.

Piers Morgan'ın (Amerika silah satış yetkilisi) açıklamalarına göre, Taliban'ın elde ettiği hasılat şöyle sıralanabilir: 

  • Afganistan'da 85 milyar Amerikan teçhizatı. 
  • 75 bin araç
  • 200'den fazla uçak ve helikopter.
  • 600 bin küçük ve hafif silah.
  • Dünyanın çeşitli ülkelerinden 85'den fazla Black Hawk uçağı.
  • İleri teknoloji gece görüş cihazları  (koruyucu zırhlar - tıbbi malzemeler - parmak izi ve buz taraması içeren biyometrik cihazlar). 

Ayrıca Afganistan'da yeni yönetimin kontrolünde 46 askeri havaalanı bulunmaktadır. 


Amerika Birleşik Devletleri Afganistan'da 6 askeri üs inşa etti. Bunlar; Herat'ta Bagram ve Shindad -Kandahar Uluslararası Havaalanı üssü- Delarm'da Deniz Piyadeleri üssü, Hemland Nehri üstünde Dewaber üssü ve Leatherneck Deniz üssüdür. 

Afganistan'ın İngilizler, Ruslar, Amerikalılar ve NATO tarafından işgal edildiği ve bu ülkelerin Afganistan ile savaşlarında Afganistan'ın komşu ülkelerinden yararlandığı bilinmektedir.


Afganistan'a komşu orduların gücü nedir?

İngiliz Ansiklopedisi Britannica'ya göre Afganistan birkaç ülke arasında hapsolmuş bir kara ülkesidir; (güneyden) Pakistan, (batıdan) İran, (kuzeyden) Orta Asya ülkeleri (Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan) ve kısa bir sınırla Sincan bölgesinde Çin ile komşu olup bu ülkelerce askeri olarak çevrelenmiştir.

Çevre üç ülkelerin orduları uluslararası sıralamada güçlü ordular olarak sınıflandırılmaktadır.


Dünya askeri harp sıralamasında Çin 3'üncü, Pakistan 10'uncu, İran 14'üncü sırada yer almaktadır. Güçlü olmayan diğer üç ordu ve sıralaması da şu şekildedir;  

Özbekistan 51, Türkmenistan 86 ve Tacikistan 99. sıradadır. Afganistan ise 75. sıradadır. 

Bu insani, maddi ve askeri gücün yeniden düzenlenmesi iyi bir şekilde yapıldığı takdirde yeni Afgan Ulusal ordusunu bölgedeki en önemli ordulardan biri haline getirerek kalıcı ulusal egemenlik sağlayacak ve ülkeyi herhangi bir bölgesel istiladan koruyacaktır.

Bu güç, bu bölgelerdeki ve hatta dünyadaki barış ve savaş operasyonlarında müzakere gücü sağlayacaktır.


Stratejik Soru: Yeni Taliban rejimi bölgesel ve uluslararası ilişkilerde olumlu bir siyaset teorisi üretebilecek mi? 

Bu sorunun cevabı önemlidir, çünkü bu, yolsuzluk, bağımlılık ve sapma ile bozulmuş, ancak halk nezdinde bir popülerliği olmasa da uluslararası meşruiyetle, ABD ve müttefiklerinin ittifak gücüyle desteklenen önceki sivil rejime meşru bir alternatif olarak yeni siyasi rejime uluslararası ve bölgesel tanınma hakkı verir.

Taliban hareketinin yönettiği yeni rejimin devrimci meşruiyet ve kurtuluş meşruiyeti kazandıktan sonra uluslararası ve bölgesel meşruiyet elde etmenin önemini kavraması akıllıca olacaktır.

Soğuk Savaş günlerinde Amerikan veya Batı sömürgeciliğinden kurtulan bazı ülkelerin Sovyetler Birliği, sosyalist ülkeler ve bağlantısız ülkeler tarafından tanındığı bilinmektedir.  

Bu (Küba, Çin ve diğer ülkeler) için olduğu gibi uluslararası tanınmayı mümkün kılmaktadır. Ancak şuan (batı ve doğu) uluslararası sistemi yeni rejimi tanımak için Afganistan'daki çıkarları doğrultusunda Taliban'ın ne yapacağını beklemektedir.

Afganistan'da nüfuz mücadelesi eskidir ve Amerika'nın çekilmesiyle birlikte bu nüfuz mücadelesi devam edecektir. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Ruslar özgürlük kıvılcımının ve İslami dirilişin Orta Asya bölgelerinde Ruslara karşı direniş ateşini yakmasından korkmaktadır, bu nedenle durumun istikrarlı kalması ve yeni rejimle uzlaşının devam etmesi onların çıkarınadır. 

İran'a gelince yeni rejimde temerküz etmesi için Şii azınlığı (Hazarları) destekleyerek ve belki de dolaylı olarak yeni hükümeti de destekleyerek kayıplarını azaltmaya çalışacaktır.

Aynı zamanda İran devrim muhafızları ordusunu Taliban'a karşı yeni bir Şii milis dalgası başlatmaya hazır olması için harekete geçirecektir. 


Çin ise "Bir Kuşak ve Bir Yol" projesini tamamlamak ve "Türkistan-Uygur Cephesi"ne verilen herhangi bir desteği durdurmak için yeni rejimle anlaşmaya varmak istemektedir. 


Elbette en büyük Kazanan Pakistan olacaktır. Çünkü Taliban'a verdiği destek Pakistan'ın Belucistan'daki durumu kontrol etmesi, ayrıca Askar ve ve Javni bölgelerinin istikrarı içinde Taliban hükümeti'nin ülkeye hakim olması önemlidir.


Türkiye'nin Afganistan'a NATO şemsiyesi altına girdiğine şüphe yok, ancak son yıllarda Taliban ile ilişkilerini güçlendirmeye başladı. Türkiye, Afganistan içindeki nüfuzunu İran, Çin ve Rusya ile eşitleyebilmek için üçlü entegre bir stratejik ilişki (Türkiye - Pakistan - Afganistan) oluşturmaya çalışıyor.

Zira (Suriye, Libya, Azerbaycan ve diğerleri gibi) birçok dışişleri dosyasının Türk (İran-Rus) mutabakatıyla bağlantılı olması Afganistan mutabakatını bu ülkeler için ortak bir dosya haline getiriyor.


Amerikalılara ve Batılı müttefiklerinize gelince Çin ve Rusya'nın Afganistan içindeki etkisini sınırlamaya çalışacak ve en radikal niteliğe sahip Sünni devleti dolaylı olarak Pakistan ve ABD ile ilişkileri aracılığıyla İran'a baskı yapmak için kullanacaklar.

Bu nüfuzda en büyük kaybeden, eski Afgan hükümetiyle Taliban ve Pakistan'a karşı güçlü ittifakları göz önüne alındığında Hindistan ve İsrail'dir. 


Bu, yeni yönetimin uluslararası ve bölgesel çıkarları doğrultusunda karşıt güçler arasındaki çelişki denkleminden faydalanmasını, iktisadi servetini ve Pakistan ile olan ayrıcalıklı ilişkilerini bir savaş veya baskının tarafı olmaksızın yüksek Afgan çıkarlarına göre hareket etmeye ve tarafsızlık politikasına dayalı olarak bölgesel uluslararası örgütle yeni ilişkiler kurmak için kullanmasını gerektirmektedir.

Zamanını ulusal ordu gücü oluşturmaya, Afganistan'ın serveti için ekonomik yatırımlar yapmaya ve kalkınma için ulusal istikrarı tesis etmeye harcamalıdır.  


Bu bizi önemli ve stratejik bir soruya götürüyor; yeni rejim Afganistan'ın yüksek çıkarlarını gerçekleştirecek ulusal projeyi benimseyen ulusal bütünlük içinde Afgan halkının (ırklarının, gruplarının ve mezheplerinin) kaynaşmasını yeniden sağlayabilecek mi?  

Bu derin bir meseledir, ulusal ve İslami temelde uzlaşmayı yeniden tesis etmeyi gerektirmektedir. Genel af ilanı bu bağlamda yapılmış olsa da geriye birliğe ve birleşmeye yönelik ulusal diyalog planı kalmıştır.

Gayri resmi istatistiğe göre Afgan halkı 35 milyona ulaşmıştır. Farklı etnik kökenden insanların oluşturduğu karma bir halktır. Hint- Avrupa ırkını Peştun, Tacik, Nuristan ve Beluç hakları oluştururken Moğol Türklerini Hazar, Türkmen, Özbek, Ayk ve Kırgızlar oluşturmaktadır, nüfusun küçük bir kısmını Rahouslar olarak  bilinen bir etnik grup oluşturmaktadır ki çok azdırlar. 

Afganistan'ın asıl nüfusunu doğu, kuzey ve güney bölgelere ve Pakistan sınırlarına yayılan ve halkın yaklaşık yüzde 42'sini denk gelen Peştunlar oluşturmaktadır. 

Tacikler nüfusun yaklaşık yüzde 27'sini oluşturmaktadır, varlıkları Tacikistan'a kadar uzanmaktadır ve kuzey doğuda yoğunlaşmışlardır.

Nüfusun yüzde 9'unu oluşturan Hazarlar Afganistan ortak kesiminde bulunmaktadır, çoğunluğu Şii'dir, Moğol kökenlidirler ve Farsça konuşurlar. 

Nuristaniler Kabil'in kuzey doğusunda yoğunlaşmıştır. Özbekler nüfusun yüzde 9'unu oluşturmaktadır, Türk kökenlidirler ve Hindukuş dağlarının kuzeyinde yoğunlaşmışlardır. Kuzey batıda bulunan Türkmenler nüfusun yüzde 3'ünü  geçmez. Keza Kırgızlar da kuzey batıda yaşamaktadır. 

Kabile sisteminin Afgan etnik kökenleri üzerindeki hakimiyeti göz önüne alındığında fiilen kabileye saygı duyulduğu ve Afgan toplumunun bağını ifade ettiği görülmektedir. 


Afgan halkı 8 dil konuşmaktadır, Peştuca resmi dildir ve ikinci resmi dilde Dari Farsçadır.

Afganistan 14 etnik kökene sahip 34 vilayetten müteşekkildir ve nüfusunun yüzde 85'ini Sünni Müslümanlar oluşturmaktadır. 

Tarihte vuku bulan olaylar, toplumsal çatışmalar ve iç çekişmeler yaraları derinleştirdi. Genel olarak kabile sınıflarının diğerleri üzerindeki nüfuz ve baskınlığı sosyal çatlaklara ve değer çatlaklarına sebep oldu.

Afgan toplumuna ilerleme, gelişme ve zenginliğin dağıtılmasını sağlayan, adalet ve özgürlüğü gerçekleştiren ulusal bir proje etrafında kaynaşmayı sağlamak için Afgan toplumun birliğini yeniden kurabilecek bir girişime ihtiyaç duyulmaktadır.

Taliban'ın yeni rejimi bu sorunların çözümüne yanıt verecek ve Afgan toplumunun gücünü ve tarihi ihtişamını geri getirebilecek mi? Dediğimiz gibi: 
İmkansız diye bir şey yok ama yol uzun! 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU