ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi komşu ülkeleri kaygılandırdı

ABD'nin haftalar önce geri çekilmesinin başlamasıyla birlikte, Taliban savaşçıları kuzeyden, Türkmenistan ve Tacikistan sınırlarından hızla ilerlemeye başladılar

Fotoğraf: AA

ABD ile Taliban Hareketi arasında 29 Şubat 2020'de ABD güçlerinin Afganistan'dan 14 ay içinde çekilmesini öngören ve Washington’un tarihindeki en uzun savaşına son veren sözde "tarihi anlaşma" imzalandığında, o sırada en azından psikolojik açıdan, ABD'nin açıkça savaşı kaybettiği görünüyordu. Ama "New York Savaşı"nın yıl dönümü olan 11 Eylül yaklaşırken, ABD'nin 20 yıl sonra Afganistan'dan çekilmesinin 46 yıl önce Saygon'dan çekilmesinin bölümlerini tekrarlayacağını kimse düşünmemişti. Bu geri çekilmenin yaraları halen Amerikan toplumunun birçok kesiminin kalbinin derinliklerinde yer etmiştir.

Aylar önce Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani Washington'u ziyaret etmiş ve Başkan Joe Biden ile görüşmüştü. Ancak Biden'ın Mayıs sonunda geri çekilmeye ilişkin açıklamalarının ardından tamamen şaşırdığını, çünkü ABD Başkanı’nın, kendisine bu geri çekilmeyle ilgili herhangi bir plan veya program hakkında bilgi vermediğini açıkladı. Ne var ki Biden, Beyaz Saray'da yaptığı bir konuşmada, Afganistan'da savaşı yalnızca 1 yıl daha uzatmanın bir çözüm olmadığını, bunun ancak savaşı süresiz olarak uzatacağını söyledi. Ayrıca, Taliban'ın 75 bin kişilik ordusunun gücünün Afgan güvenlik güçlerinin 300 bine ulaşan gücüyle boy ölçüşemeyeceğini söyleyerek, Taliban kontrolünün kaçınılmaz olduğunu reddetti. Şimdi o sözler sadece bir umut gibi görünüyor, zira Taliban, Afganistan'ın tüm eyaletlerini kontrol etmeyi başardı ve bir hafta içinde Kabil'deki başkanlık sarayına girdi. Tıpkı 46 yıl önce Amerikan diplomatlarını tahliye etmek için Saygon'daki ABD büyükelçiliği üzerinde uçan helikopterlere ait tarihi görüntüler gibi televizyon kanallarında yayınlanan Kabil'deki Amerikan büyükelçiliği üzerinde uçan helikopterlerin görüntüleri, ABD'nin imajı için tamamen utanç vericiydi.

ABD'nin haftalar önce geri çekilmesinin başlamasıyla birlikte, Taliban savaşçıları kuzeyden, Türkmenistan ve Tacikistan sınırlarından hızla ilerlemeye başladılar. Bu ilerleyişe, temel ve önemli bir faktör eşlik etti. Amerikalıların eğittiği, 88 milyar dolardan fazla para harcadığı Afgan ordusunun hızlı çöküşü katkıda bulundu. Afgan ordusunun bu hızlı çöküşü, Musul’da IŞİD karşısında kartondan yapılmış gibi çöken orduyu hatırlattı. Afgan ordusunun muharebe doktrini olmayan ve yolsuzluğa bulaşmış bir ordu olduğunu kanıtladı. Türkmenistan sınırında askerlerinin silahlarını savaş meydanında bırakıp mevzilerinden kaçmalarından sonra, bu durum hemen hemen tüm cephelerde tekrarlandı. Bu nedenle Afganistan'ın askeri olarak çökmeden önce psikolojik olarak düştüğünü söylemek abartı olmaz.

Taliban'a direneceğini ve karşı koyacağını ilan eden Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani bile, kan dökülmesini engellemek için kaçtığını söyleyerek gizlice ülkeyi terk etti. Bu durumda, herhangi bir ulusal muharebe doktrininden yoksun olan Afgan ordusu birliklerinin ya mevzilerini terk edip kaçmak ya da Taliban ile anlaştıktan sonra geri çekilmek veya bazı haber ajanslarında yer aldığına göre Taliban saflarına katılmak için acele etmeleri garip değil.

Nitekim İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Afgan ordusunun komutanlarından Albay İdris Attay'ın şu sözlerini aktardı: Güçlerimiz kötüye kullanıldı. Komuta merkezlerine hak etmeyenler atandı. Tanık olunan karmaşa bu nedenle yaşandı. Albay İdris ayrıca Taliban ile savaşçılarına meşruiyet ve güven veren, birçok kişiyi hayal kırıklığına uğratan bir anlaşma yapılması kararından duyduğu öfkeyi de dile getirdi. Attay daha açık bir ifade ile; “Yabancılarla omuz omuza görev yaptık. Ama Amerikalılar gidip hareketin savaşçılarıyla bir anlaşma yaptı, onlara siyasi meşruiyet sağladı ve geleceğimizi onlara teslim etti” dedi. Bu açıklama, Biden'ın geçen Salı günü ülkesinin 300 binden fazla askeri eğitmek ve donatmak için 20 yılda 1000 milyar dolardan fazla harcadığını söylediği Afgan ordusunun yenilgisinin, daha ziyade, ABD'nin ani geri çekilmesinin yarattığı yıkıcı psikolojik faktörden kaynakladığını açıkça meydana çıkarıyor. Tabii buna bir de bu ordunun saflarındaki yozlaşma ve bir muharebe doktrini iradesinin olmaması ekleniyor.

Afganistan'da görev yapan İngiliz Milletvekili Tom Tugendhat, hızlı geri çekilmenin ve hava kuvvetlerini yönetecek mühendis ve sözleşmeli personelin geri çekilmesinin, Afgan güçlerinin hava desteğinden mahrum bırakılmasının, ayaklarının altındaki halıyı çektiğini belirtti. Bunun “Birisini gözleri açık bir şekilde dövüşmek için eğitmek, ardından final maçından önce gözleri bağlı dövüşmesini istemek gibi” olduğunu söyledi.

Başkan Biden Salı günü konuşarak geri çekilme kararını şiddetle savundu. Ancak garip olan, ülkesinin Afganistan'daki ulusal çıkarlarının öncelikle savaşa saplanmış ülkeden ABD'yi hedef alacak terörist saldırıları önlemeye odaklandığı ve “Afganistan'daki görev asla bir devlet inşa etmek değildi” sözleriydi. Elbette bu, Washington'un dünyada ülkeler ve demokrasiler inşa ettiği ve desteklediği konusunda tekrarladığı tüm söylemleriyle çelişen bir ifade. Belki de en şaşırtıcısı, ABD Başkanının Afganistan'da kadın hakları konusunda sesini yükselteceğini söylerken, CNN muhabiri Clarissa Ward’ın Kabil'den yayın yaparken yüzünde bir peçe olması!

Senatör Lindsey Graham ve bazı Cumhuriyetçi senatörler, geri çekilmeyi utanç verici bir tahliye olarak nitelendirdiler. El-Kaide'nin Afganistan'a dönüşünün ve ABD'yi yeniden tehdit etmesinin an meselesi olduğunu belirttiler.

ABD hükümeti, aynı zamanda, 11 Eylül 2001 saldırılarının 20’inci yıldönümü yaklaşırken, keskin bir terör tehdidi atmosferi konusunda uyarıda bulundu. El-Kaide'nin yakın zamanda İngilizce olan propaganda dergisi Inspire'ın ilk sayısını yayınladığını belirtti. İç Güvenlik Bakanlığı, bunun terör örgütlerinin ABD'de bulunan, radikal ve şiddet içeren eylemlere karşı açık olabilecek bireylerin beyinlerini yıkama çabalarını sürdürdüğünü gösterdiğini ifade etti.

Kabil Havaalanında Afganistan’da kalmaktan korkan kalabalıkların, havalanmakta olan C-130 uçaklarına tutunmak için koştuğu görüntüler kesinlikle ürkütücüydü. Daha da ürkütücü olanı, uçaklar kalktıktan sonra dışarıdan uçağa tutunan iki kişinin düşerek öldüğü görüntülerdi!

Taliban’ın hızlı kontrolünün komşu ülkeler, İran, Rusya ve Çin’in ona karşı tetikte olmasına yol açacağını söylemeliyiz. Çin’in Bir Kuşak ve Bir Yol planı kapsamında, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan'ın yanı sıra Afganistan'ı Pakistan'a bağlama projesi kesintiye uğrayabilir. Daha önce ABD'nin çekilmesini aceleci olarak nitelendiren Moskova'yı kaygılandıran da bu.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU