Yüzlerce orman mühendisi yetiştiren Prof. Dr. Erdin: Yanan orman değil ekosistem, 'uçak mı helikopter mi' tartışması havanda su dövmeye benziyor

Prof. Dr. Kadir Erdin, orman yangınlarını anlattı: Öyle bir klima oluşur ki birdenbire etrafınızı alevler sarar... Siz gidinceye kadar oluşan yangını arkanızdan dolaşır

Fotoğraf: AA

Neden Kadir Erdin?

Prof. Dr. Kadir Erdin, Orman Mühendisleri Odası Başkanlığı ile Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanlığı yaptı. 50 yılı aşkın akademik kariyeri sırasında yüzlerce orman mühendisi yetiştirdi. Prof. Erdin'le Türkiye'nin ciğerlerini yakan orman yangınlarını konuştuk…


 

Yangınların arkasındaki temel neden nedir, mücadelede aksayan yönler var mı?

Yüzde 90'dan fazlası insan davranışları nedeniyle çıkıyor. İnsan var, birtakım davranışlarda bulunuyor ve yangın meydana geliyor. Orman köylüsü tanımının ortadan kaybolmasıyla, ormancılık çalışmalarıyla orman köylüsü arasında korkunç bir mesafe oluştu. Artık orman köylüsü doğaya eskisi gibi bakmıyor. Orman köylüsü tarih boyunca ormanı kendisinin bilir ve ormana sahip çıkardı. Orman köylülerinin uzaklaştırılması ve kent çevrelerine yerleştirilmesiyle bu ilişki tamamen koptu. Orman köylülerinin olduğu dönemlerde siyasi iktidarları tayin edici bir gücü vardı. Ormanlarımızı korumakta onlar paydaşlardan biriydi. Artı değer olarak görürdük. 

Yönetmeliklerle de onlara yangınla mücadele sorumluluğu yüklenmişti sanırım

Orman yangınlarıyla mücadelede yasal sorumlulukları vardı evet ama bunun da önünde bu mücadeleyi gönülden yaparlardı. Şimdi bağ koptu. Benim ormanım değil anlayışı hakim oldu.

"Orman alanlarına verdiğimiz önem yasalarla zedelendi"

Orman tartışması şimdiki yangınlarla başlayan bir tartışma da değil. Bu tartışmayı nasıl değerlendirmeliyiz sizce?

Ormanların en hızlı biçimde yok edilmesi 1973 yılında çıkan 1744 Sayılı Yasa ile hızlandı. Bu yasa orman köylüsünü topraklandırmak amacıyla çıkarılmıştır. Orman içi ve çevresinde yaşayan köylünün toprak gereksinimini karşılamak amacıyla orman örtüsü yok edilmiş, orman niteliğini kaybetmiş alanlar tarım amacıyla tahsis edilmeye başladı. 1973'te şahsımın itirazı şuydu; oradaki orman köylüsü tanımıyla orman alanlarının büyük bölümü kaybedilecekti. Çünkü İstanbul'un göbeğindeki bir mahallede yaşayanlar da orman köylüsü olarak tanımlanmıştı. Çerçeve genişti. Hal böyle olunca o alanlar kasten yakılarak mülk edilmeye çalışılacaktı. O yıldan sonra siyasi iktidarlar bunu çok kullandı. Orman alanlarına verdiğimiz önemin yasalarla zedelendiğini gördük. 

 

a1bdd3b1-704b-44af-98ba-d7c52da9c415.jpeg
Prof. Dr. Kadir Erdin​​​​​​​

 

"Ekosistem bir bütündür, yarısını otel yapıp yarısını koruyamazsınız"

Orman yangınlarının en önemli nedeninin mülkleştirme düşüncesi olduğunu mu anlamalıyız?

Şimdi 'Ben bir şey yakarsam burayı mülk edinebilir miyim' diye kurnazca yaklaşımlar var. Orman alanlarının yağmalanmasının kolaylaştırılması orman yangınlarının en önemli sebeplerinden biri. Orman alanları birilerine tahsis edildi. 'Ekosistemin bir parçasına bina yapayım, diğer yerleri de koruyayım' anlayışı gülünç bir anlayıştır. Olmaz böyle bir şey. Ekosistem bir bütündür. Yarısını otel olarak kullanıp yarısını koruyayım diyemezsiniz.  

 

AAmanavgat2.jpg
Fotoğraf: AA

 

Orman yangınlarının ekosisteme zararı ne ölçüde?

Yanan orman değil ekosistem. Şimdi ağaç dikeceğiz diyorlar. Orman yapmak ağaç dikmek değildir. Ekosistem yüzyıllar boyunca oluşur. Bütün bitki ve hayvan türlerinin kardeşçe yaşam ortamı vardır ve orayı paylaşırlar. Siz orayı yakarsanız 100 yıl sonra aynı noktaya götürebilirsiniz. Ağaç dikersiniz belki ama orası bizim artık ekosistem dediğimiz şey değildir. 

"Uçak-helikopter yarışına gerek yok"

Yangın çıktıktan sonra uçak mı, helikopter mi tartışması çıktı. Bu tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Orman yangınlarında hava araçlarının kullanılası kaçınılmazdır. Helikopter mi uçak mı? İkisi de olur. Arazinin topografik yapısına, üzerindeki örtüye bakarsınız ve hangisine ihtiyaç olduğunu anlarsınız. Planlama yapılırken ne helikopterden ne de uçaktan yana tavır alınması gerekiyor. Kiralama ya da satın alma yönetimin işi. Orman yangınlarıyla ilgili olmayan kişilerin dahi akıl yürüttüğü şeyler ortada dolaşıyor. 
 


Orman yangınlarında insanlar ölüyor. Orada öyle bir klima oluşur ki birdenbire etrafınızı alevler sarar. O, topografik yapıdan kaynaklanır. Siz gidinceye kadar oluşan klima, hava sıcaklığı ve rüzgar siz fark etmeden yangını arkanızdan dolaştırır. Arada kalarak canınızı kaybetmek durumuyla karşı karşıta kalırsınız. Yaygara koparmadan helikopterciler mi kazanacak uçakçılar mı kazanacak diye bir tartışmaya girmeden bilimsel olarak yaklaşmak gerekiyor. Gerektiği yerde gerektiği aygıt kullanmak gerekiyor.



Helikopterlerin pozitif bir yanı var. Onlar için dağlara depolar yapılır. Dağda yangın başlayınca helikopterler dolu gider suyu boşaltır, söndüremezse en yakın havuzdan yeni su alır ve müdahaleye devam edebilir. Uçak bunu yapamaz. Demek ki böyle bölgelerde helikopterler kullanılmalıdır. Uçak kullanmanın bir manası yok. Orman yangınları için önemli olan duman çıktığında tespit edilmesi ve kısa süre içinde müdahale edilmesidir. Yangın çıkan yerin koşullarına göre uçak ve helikopter kullanılacağına karar verilir. Uçak, helikopter ya da her ikisi birden… Bugün olduğu gibi. Teknik özelliklerini göz önüne almadan böyle bir yarışa girmek havanda su dövmektir. Böyle bir tartışmaya gerek yok. Amaç yangınları söndürmekse bundan sonrası için böyle faydalı tartışmayı yapmak olmalı.

 

AAmanavgatyangınhelikoper.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Ormancılık teşkilatı çok başarılıydı, yangınlarla sıfırı buldu"

Yangına müdahaleyi nasıl değerlendirdiniz?

Ormancılık teşkilatı dünya çapında orman yangınlarına karşı çok büyük başarı gösteren bir teşkilattı. Ama şimdi bu yangınlar karşısında sıfırı buldu.  Müdahale erken yapılmalı. Öyle alanlar vardır ki müdahale edersiniz, ilk müdahalede başarılı olamazsanız kaybedilen zaman içinde yangın eşiği aşılır. Artık müdahalenin de bir anlamı kalmayabilir. O eşik ne kadar çabuk aşılırsa söndürülmesi o kadar zordur. Ne yaparsanız yapın… Bazı ağaçların gövdesi reçineli, bazılarının kozalakları var, 44 derece de sıcaklık var. Böyle anlarda kırık cam parçaları bile orayı tutuşturur. Orman teşkilatının bu konuda iyi eğitilmiş olduğunu biliyorum. Yönetimsel birtakım sorunlar olabilir ama bunların giderilmesi de toplumun değer yargıları arasında olmalı.  

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU