Karamollaoğlu: Ağzını açan herkes tehdit ediliyor veya gözaltına alınıyor

SP lideri Karamollaoğlu, Taksim’deki Onur Yürüyüşü’ne müdahale eden polislerin bir vatandaşı evinden gözaltına almasına ve AFP muhabiri Bülent Kılıç’ın gözaltı işlemine tepki gösterdi

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanması uygulamasını eleştiren Temel Karamollaoğlu, son günlerde yaşanan bazı uygulamaları örnek göstererek iktidara da “Türkiye polis devleti haline getirilmemeli” diye seslendi.

Saadet lideri Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

“Bu yapılan, halkın tercihine bir ket vurmak demektir”

Türkiye’nin çok yoğun bir gündemi olduğunu belirten Karamollaoğlu, Diyarbakır’a yaptıkları ziyarette halkın büyük sıkıntıları olduğuna ahit olduklarını söyledi.

“Güneydoğu'nun en büyük ili büyük sıkıntılara maruz bırakılmış. Diyarbakır’ın problemleri ile süratle ilgilenilmelidir” diyen SP lideri şöyle konuştu:

“Diyarbakır, yıllardır mahalli idarelere seçilenlerle değil de birileri tarafından tayin edilenlerle idare ediliyor. Bu, seçildikten sonra şahıslara karşı yapılan bir tavır değil, halkın tercihine bir ket vurmak demektir. Eğer aday gösterilenlerin bir problemleri varsa başta aday gösterilmesine engel olmak gerekir. Seçimden sonra görevden almak esas itibariyle halkın tercihlerine ket vurmak anlamına gelir. Ayrışma, kutuplaşma meydana gelir”

Üniversite sınav sistemi

“Türkiye’deki imtihan sistemi herhalde dünyanın en beceriksiz ve en kalitesiz imtihan sistemi. Bu sınav sistemlerinin yeniden düzenlemesi gerekiyor” diyen Karamaollaoğlu, “Ben İngilizce bildiğimi düşünüyorum ama emin olun, İngilizce sorularına bakınca şaşırıyorum. Bu kadar ince ayar sorularla bir öğrencinin İngilizce seviyesini ölçemezsiniz” diye konuştu.

“Ağır iddialar karşısında iktidar suspus”

Her geçen gün adalet kurumunun ve adalete olan güven duygusunun biraz daha örselendiğini ve mafya-siyaset-medya üçgeninde ortaya atılan iddiaların, hukuksuz ve karanlık işlerin, güç ve suç ortaklıklarının artık mide bulandırıcı bir hal almaya başladığını kaydeden Temel Karamollaoğlu, “Esas endişe verici ve üzücü olan bu kadar kirli ortaklıkların ortalığa saçıldığı halde kimsenin kılının kıpırdamamasıdır. Yönetim, adalet mekanizması ve tüm kurumlarıyla bunların üzerine gitmek zorundadır. Bu sessizlik ve görmezden gelme hali, sorumlu olan herkesi dolaylı olarak suça iştirak etmiş sayabilir. Bu ağır iddialar karşısında iktidar suspus, savcı ve hakimlerin eli kolu bağlı, medya da bu konularla alakalı yazmamakta kararlı” diye konuştu.

AYM Başkanı Arslan’ın sözleri

Saadet Partisi olarak uzunca bir süredir altını çizdikleri adalet ile ilgili hususların şimdi bir de AYM Başkanı tarafından dile getirilmesini önemli bir gelişme olarak gördüklerini söyleyen Karamollaoğlu, “Sadece sözde kalmamasını temenni ediyoruz” dedi.

Konuşmasında AYM Başkanı Arslan’ın da atıf yaptığı George Orwell'e atıf yapan SP lideri, “1984 romanında diyor ki "Aslında hiçbir şey yasa dışı değildi çünkü artık yasa diye bir şey yoktu. Kanunların bu kadar sık değiştiği bir ülkede siz adaleti sağlam temellere oturtamazsınız. Yasa diye bir şey bugün var yasa dışılığa adapte ediliyor. Kanunlar sürekli değiştiriliyor. Bu kötü gidişata artık bir son vermek gerekiyor. Bu artık ihtiyaç değil, zarurettir. Saadet Partisi olarak biz, bu zaruretin yerine getirilmesi için ısrarlı tutumumuzu devam ettirmekte kararlıyız. Bizim prensiplerimizin içinde; adaletle, liyakatle ve şefkatle birlikte bir de ahlak ve insaf prensibi vardır. Eğer biz insafı bir kenara bırakırsak devlet zulüm mekanizması haline gelebilir” dedi.

“Bu nasıl suç oluyor ya”

Geçtiğimiz hafta sonu Taksim’de yapılan Onur yürüyüşü sırasında polisin vatandaşlara ve gazetecilere yönelik kullandığı orantısız şiddete dikakt çeken Karamaollaoğlu, “Evinin balkonundan polise seslenen ve "Bomba atıyorsunuz, çocuklar korkuyor burada." diyen vatandaş, polis tarafından anında gözaltına alınıyor. Ağlayalım mı gülelim mi? Bu nasıl suç oluyor ya. Bir oto muhabiri Bülent Kılıç’ın boğazxına basarak gözaltına alınamsı da Türkiyemizin geldii içler acısı hali tarif etme bakımından önemlidir. İnsanlar durduk yere hakarete uğruyor, "ağzını açan herkes" tehdit ediliyor veya gözaltına alınıyor! Gücü eline geçirenler, hukuku çiğneyerek her istediğini yapacağını zannediyor şimdi” diye konuştu.

“Ayarı bozulan kantar bir gün gelir bozanları da tartar”

Ayşe Özdoğan isimli bir vatandaşın sorunlarını dile getiren ve kendisini tanımadığını kaydeden Temel Karamollaoğlu, “Bir dönem yurt yöneticiliği yaptığından dolayı 9 yıl 1 ay hapis cezası almış. Kendisi kanser hastası, eşi 2 yıldır hapiste ve bir çocuğu var. Yüzde 72 engelli durumunda ve hapse girerse hayatını kaybedebilir. Çağrım şudur; adil ve vicdanlı olun. Bugün gücü elinde tutanlar kimsesiz ve mazlum olanlara bu muameleyi reva görürken bizzat bu yapıyı besleyerek bu ülkenin başına bela etmiş sorumluların görmezden gelinmesi vicdanları yaralamaktadır. Borsaların kurulduğu, parası olanların rüşvet vererek ceza almaktan kurtulduğu bir ülkede parası ve kimsesi olmayan gariban vatandaşlara reva görülenler kabul edilemez. Her ne olursa olsun Cumhurbaşkanının dahi altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet diye tanımladığı bir yapıda hiyerarşinin en altındaki kimsesiz garibanlara zulmedilmesi isabetli değildir. Mazlumun âhı, perişan eder şâhı. Unutmayınız ki Allah mühlet verir, ama ihmal etmez. Ayarı bozulan kantar bir gün gelir bozanları da tartar” diye konuştu.

“Ülkemizin ve insanımızın bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor”

Marmara Denizi müsilaj tehdidi ile karşı karşıyayken, iklim krizinin şiddetini artırdığı bir süreçten geçerken, daha da vahimi büyük İstanbul depremini beklerken iktidarın Kalan İstanbul'u dert edinmek yerine Kanal İstanbul'a odaklandığını söyleyen Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, Osmanlı’nın ilk borcu 1800’lü yıllarda aldığını ve Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra  da Türkiye Cumhuriyeti’nin bu borçları ödediğini hatırlatarak, “Şimdi geldiğimiz noktada bu hatalı ekonomi politikaları, borca, betona ve israfa dayalı yatırım anlayışı, Kanal İstanbul ihtirası ve inadı yüzünden ülkemizin ve insanımızın bir yüz yılı daha çalınmak isteniyor. İktidara sesleniyorum, lütfen bütün politikalarınız tekrar gözden geçirin. Vatandaşın güveni azalınca iktidar, kendisini kurtarmak için bir çabanın içine girdi. Bu çabayı kendinizi değil, ülkeyi kurtarmak için göstermelisiniz” şeklinde konuştu.

“Bir kişiye sorgusuz sualsiz itaat, Ak Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Türkiye ile AK Parti'nin kaderi adeta bütünleşmiştir. Türkiye'yi seven AK Parti'yi seviyor, Türkiye'den nefret eden bizden de nefret ediyor” sözlerini değerlendiren Karamollaoğlu, öyle konuştu:

“Bu nasıl bir ifade. Bu bir mantık kargaşasıdır. Türkiye’nin kaderi hiçbir zaman bir partinin ya da bir kişinin kaderi ile bütünleşmemiştir, bütünleşmeyecektir. Bir ülkenin kaderinin; bir kişinin veya bir partinin kaderiyle bütünleşmesi o ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerdendir. Bugün, yolsuzluk, rüşvet, rant, itibar uğruna israf etmek, adam kayırmak ve bir kişiye sorgusuz sualsiz itaat,  AK Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir. Bugün, huzursuz bir toplum, mutlu bir azınlık oluşturmak, nefret tohumları ekerek, farklı düşünceleri hainlikle itham ederek siyasi ömrüne devam etmek Ak Parti’nin kaderi olabilir ama Türkiye’nin kaderi değildir”

“Sorunların nedeni adaletsizlik”

Ekonomi, eğitim, tarım, sağlık ve dış politika gibi konularda ülkenin büyük sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu kaydeden Karamollaoğlu, “Ama biliyoruz ki tüm bu alanlarda yaşanan sıkıntıların ana müsebbibi yaşanan adaletsizliklerdir. Adalet mefhumu ülke yönetiminde gömleğin ilk düğmesi gibidir. O ilk düğme, tıpkı bugün olduğu gibi yanlış iliklenmiş ise tüm işler baştan aşağı yanlış ilerler ve sonunda içinden çıkılmaz bir hal alır” diye konuştu.

Tasarruf genelgesi: İnşallah sözlerinde dururlar

Saadet Partisi lideri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamu kurumlarında tasarruf  genelgesi yayımlaması ile ilgili “Nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine, “Elhamdülillah. Temennimiz şu inşallah sözlerinde dururlar. Biz bunları 18 yıldır söylüyoruz. Bunlar bir şeylerin farkında vardıklarının tespiti ama yetmez. Öyle yüzde 20 azaltmayla bu bitmez. İstanbul kanalında bu kadar ısrar neden? Herkes biliyor ki İstanbul kanalı karlı bir yatırım değildir. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle boğazlardan geçerek yapılacak ticaret hacmi birilerinin zannettiği gibi büyük rakamalar çıkmaz. Özellikle Bulgaristan, Romanya, Ukrayna gibi ülkeler zaten Avrupa ile iç içeler. Kapı komşusu olduğu ülkeye göndereceği malı ta boğazlar üzerinden Fransa’ya göndermesi akıl karı olabilir mi?” diye konuştu.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU