Şili solu nasıl başardı?

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

15-16 Mayıs seçimlerinde Şili solu tarihsel bir zafer elde etti / Fotoğraf: Reuters

15-16 Mayıs tarihlerinde Şili'de iki önemli seçim yapıldı.

Ülkenin geleceğine damga vuracak, Anayasayı hazırlayacak "Kurucu Meclis" ve yerel seçimler bir hafta sonuna sığdırıldı.

25 Ekim'de yapılan plebisitte halka iki soru sormuşlardı: "Yeni bir Anayasa yapılmasını onaylıyor musunuz?" ve bu "Anayasayı mevcut meclisle halkın seçeceği temsilcilerden oluşan karma bir komisyon mu yapsın, yoksa Anayasayı yapacak Kurucu Meclisi tamamen halk mı seçsin?"

O gün sandığa gidenlerin yüzde 79'unun desteğiyle, halk yeni anayasayı tümünü kendi seçeceği meclisin yapmasına karar vermişti. 

İşte bu meclisin seçimlerinde pek de beklenmedik bir sonuç çıktı: Ülkeyi otuz yıldır yöneten geleneksel sağ ve sol blok azınlıkta kaldı.

155 üyeli Kurucu Meclis'te sağ bloğu temsil eden "Vamos por Chile" 37'de kalırken, içinde Komünist parti ve radikal solun kanatlarının yer aldığı "Apruebo Dignidad" 28, merkez sol "Apruebo" ise 25 sandalye elde etti.
 

2.jpg
2016'da kurulan "Geniş Cephe" bir yıl sonra ilk girdiği seçimlerde mecliste 20 sandalye elde etti. Devlet başkanı adayı da yüzde 20 oy aldı


Fakat asıl sürpriz bağımsız adayların 48 temsilciyle Kurucu Meclis'teki en kalabalık grubu oluşturmasıydı. 

"Kurucu Meclis" halkın sadece yeni bir anayasa yapma yönündeki iradesini değil daha önemlisi bunu tamamen yeni siyasi aktörlerce gerçekleştirilmesi arzusunu yansıtıyordu. Seçilen 103 temsilcinin bir siyasi geçmişi bulunmuyor.

Bu durum, genellikle biçimsel düzenlemelerle belirlenen halktan uzak anayasal süreçlerden tamamen farklı olarak, Şili'de tabandan gelen değişim beklentisinin gücünü yansıtıyor.

Diğer yandan bu beklentiye Şili siyaseti pek direnç göstermemiş, hatta reformcu bir yaklaşımla cevap vermeyi becermişti.

Kurucu Meclis'te yerli halka 17 sandalye kontenjan ayrıldı. 7'si Mapuche olmak üzere on değişik yerli topluluktan gelen temsilci de halk oyuyla seçildi.

Anayasal meclis seçimlerinin bir başka önemli yeniliği belki de hiçbir ülkede olmayan yüzde 45 kadın temsilci kontenjanına sahip olmasıdır. Seçim sonucuna göre mecliste kadın temsilci sayısı 77, erkeklerin sayısı ise 78'dir. 
 

3.jpg
Şili'de sandığa ilgi geçmiş yıllarda yüzde 35-40 arasında seyretti. Son seçimlere katılım biraz daha arttıysa da halen Şili'de seçmenin yarısı oyunu kullanmıyor


Özetle, başkentin metro biletine yapılan 30 kuruş zamma karşı 6 Ekim 2019'da başlayan liseli eylemlerinin ayın 18'inde genel bir halk ayaklanmasına dönüşmesinden itibaren ortaya çıkan toplumsal irade bir yıl sonra Kurucu Meclis'te temsil edilir hale geldi.

Yani her şeyden önemlisi bu meclisin "Şili Sosyal Patlama"sına katılan bileşenler nezdinde bir karşılığı var.

Bir; kadınlar yalnızca eylemlerin içindeki en büyük kitleyi oluşturmakla yetinmediler. Feminizmin taleplerini siyasal bir hedef ve kitleyi dönüştürmenin bir aracı haline getirdiler. (Kadın kontenjanı ve yeni anayasaya girecek cinsel eşitlikçi hükümler)

İki; yerli mirasına sahip çıkma ve sömürgecilik karşıtlığı tüm eylemlere damgasını vurdu. (Yerli Kontenjanı ve yerli hakları ile anayasaya girecek hükümler)

Üç; gelir ve eğitim-sağlık-emeklilik hakkına erişim adaletsizliğine yol açan neoliberal rejime karşı olmak Şili eylemlerinin bel kemiğini oluşturuyordu. (Neoliberal sağı azınlığa düşüren seçim sonuçları ve anayasaya girmesi beklenen sosyal adaletçi hükümler)

Yerel seçime gelince…

Sağ blok ve merkez sol nispeten ağırlığını korusa da yerel seçim sonuçları da Anayasal Meclis'ten çok farklı değildi.

Valilik, belediye başkanlığı ve meclis seçimlerinde sol ve bağımsız adaylar en önemli kentleri elde ederken sağ cephe oylarında üçte bir düşüş yaşandı.

Yerel seçim sonuçlarına şöyle bir göz atarsak; sağ bloğun yüzde 26, Merkez solun yüzde 24, iki sol cepheden biri "Frente Amplio"nun yüzde 7,59, öteki "Frente Digno"nun yüzde 6,28 ve ekolojist yüzde 2 olarak toplam oydan pay aldıklarını görüyoruz.

Ancak yerel seçim söz konusu olduğunda bu oranlardan daha önemlisi çıkar ve rant ağlarına dayanan sağcı çarkın kırılmış olmasıdır. 

Bu açıdan yerel seçim sonuçlarının oy istatistiğinden öte hakim rejim açısından yıkıcı bir anlam ifade ettiğini fark ediyoruz.

Anlatmaya çalıştığım bu değişimin en somut örneği 16 bölgede yapılan seçimlerin birinci turunda yüzde 40 barajını aşarak valilik ("gobernador" bölgesel hükümetin başı) koltuğuna oturan üç adaydan biri olan Rodrigo Mundaca'dır.

Frente Amplio'nun desteklediği bağımsız aday Mundaca, Valparaiso valiliğini yüzde 64 gibi olağanüstü bir destekle kazandı. Ziraat mühendisi Mundaca kelimenin tam anlamıyla bir doğa savaşçısı.
 

8.jpg
Bir çevre aktivisti olan Rodrigo Mundaca ezici bir oy desteğiyle Valparaiso valisi seçildi


Mücadelesinin odağında da Şili'nin en önemli sorunu olan su var. MODATIMA isimli su ve toprak savunucusu derneğin sözcüsü.

Suyun özelleştirmesine karşı çıktığı ve yabancı şirketlerin büyük çiftliklerine karşı mücadele ettiği için hakkında onlarca dava açılmış, tehdit ve saldırıların hedefi olmuş bir aktivist.

Yani ne Şili kurumsal siyasetinin ne de herhangi bir çıkar ağının parçası. 
 

10.jpg
Anayasal reform süreci sosyal patlamanın üzerinden bir ay geçmeden 15 Kasım 2019'da sağ ve sol partilerin "Yeni anayasa ve sosyal barış anlaşması"na imza atmasıyla başladı


İlk turda seçilen diğer iki valinin de Sosyalist Parti'nin adayı olduğunu ekleyeyim. İkinci tur seçimlerinde çok daha fazla sol eğilimli aday valilik makamını işgal edecek.

Bu da bölgesel hükümetin sağın ve "devletin" işi olduğu algısının kırıldığını gösteriyor.

Fakat asıl "dananın kuyruğu" belediye seçimlerinde kopuyor. 

Şili siyasetindeki perspektif değişimi, belediye seçimlerinde demografik bir nitelik kazanarak genç kuşağın hızla boşlukları doldurduğunu kanıtlıyor. 

Genç belediye başkanları akımının öncüsü Jorge Sharp ikinci kez seçildi. Şili'nin en büyük ve en önemli liman kenti Valparaiso Belediye Başkanı Sharp ilk olarak 2016'da seçildiğinde 30 yaşındaydı.

"Otonom Hareket"in kurucularından olan Sharp sol ve sosyal hareketler tarafından destekleniyor. 

Başkente bağlı bir başka belediye olan Maipú'yu kazanan, Frente Amplio'un desteklediği, Tomás Vodanovic de 30 yaşında.

Ayrıca yine 30'larında 3 kadın belediye başkanı daha seçildi: Başkent Santiago'yu Iraci Hassler (30), Nuñoa'yı Emilia Ríos (32),Viña del Mar'ı Macarena Ripamonti (29) kazandı.
 

7.jpg
Başkent Santiago'nun belediye başkanı seçilen Iraci Hassler üst sınıftan bir aileye mensup. Hassler 30 yaşında ve Şili Komünist Partisinin bir yöneticisi​​​​​​


Ayrıca onlar kadar genç olmasa da yine Santiago'ya bağlı bir belediye olan "Quilicura"yı kazanan Frente Amplio'nun desteklediği bağımsız kadın aday Paulina Bobadilla'nın adını burada bir örnek olarak anmak isterim.

Bobadilla epilepsili çocuklara yardım için kurulan "Mama Cultiva" isimli derneğin başkanı. Onu ilginç kılan asıl şey ise; kendi çocuğunun epilepsi sorununa doğal çözüm ararken marihuana yağını keşfedip, bunun tıbbi kullanımını yaygınlaştırmak için diğer annelerle beraber yola çıkmış olması.
 

9.jpg
"Quilicura" belediye başkanı seçilen Paulina Bobadilla epilepsili çocuklara yardım için kurulan "Mama Cultiva" isimli derneğin başkanı. Bobadilla çocuğunun epilepsi sorununa doğal çözüm ararken marihuana yağını keşfetmiş


Bu saydığım belediyelerin hepsi sağcıların elindeydi. Üstelik bu yerel seçimlere üç ayrı grup halinde girmesine rağmen içlerinden biri yine de kazandı.

Emilia Ríos ve Macarena Ripamonti "Demokratik Devrim" Partisinden, Iraci Hassler ise "Şili Komünist Partisi"nin adayıydı.

Hassler yeni kuşak Komünist siyasetçilere iyi bir örnek. 

Pinochet diktatörlüğünde bile yasaklanmayan Şili Komünist Partisi (PCCh) daima kurumsal anayasal çizgiye sadık bir hareket oldu. Her dönem de mecliste temsilcisi bulundu.

Tarihi boyunca aydın, sanatçı, akademisyen, gazeteci, yazar gibi genelde üst sınıftan gelen entelektüelleri çevresinde tutmayı başardı. 
 

4.jpg
Sosyalist Parti'nin başarılı liderlerinden Michelle Bachelet iki dönem devlet başkanı koltuğunda oturdu. Şu anda BM İnsan Hakları Komisyonu'nun başında olan Bachelet 2014-2018 döneminde Şili Devlet Başkanıyken Komünist Partili milletvekili ve ünlü öğrenci hareketi lideri Camila Vallejo'yu yanından ayırmazdı


"Concertación" denilen Pinochet sonrası merkez sol koalisyona da bazı gündemlerde destek verdi. Michelle Bachelet hükümetlerinin sadık bir destekçisiydi.

Öyle ki iki kez devlet başkanlığı yapan Bachelet dış gezilere giderken yerine, genç kuşağın öne çıkan PCCh liderlerinden Camila Vallejo'yu temsilen bırakırdı.

Vallejo ve Hassler örneklerinde üst sınıftan köklü ailelere üye iki genç kadınla karşılaşıyoruz. Vallejo kamuoyunda daha çok tanınıyor ama Iraci Hassler çok daha belirgin biçimde üst sınıftan birisi.
 

5.jpg
Vallejo siyasete girmeden önce öğrenci lideriyken asla Bachelet'e destek vermeyeceğini söylüyordu. Genç öğrenci liderinin o zaman bilmediği şey iki yıl sonra mecliste onunla ittifak kuracağıydı


Hassler ailesi "Frutícola Olmué" isimli büyük bir dondurulmuş meyve firmasının kurucu sahibi.

Başkent bölgesinde "Lo Espejo"da Komünist Parti'den belediye başkanı seçilen diğer bir kadın aday da Javiera Reyes. 

Tüm bu yeni kuşak siyasetçilerin şahsında karşılaştığımız iki olgu var. 

Biri, hepsinin 2011'deki üniversite hareketinden gelmeleri. (Sadece Jorge Sharp bir dönem daha eski 2008'den)
 

6.jpg
Öğrenci liderleri içinde farklı bir yol açan ilk kişi Jorge Sharp oldu. Sharp'ın bağımsız bir kampanyayla Valparaiso Belediye başkanlığını kazanması Şili siyasetinde yeni bir dönemin kapılarını araladı


Diğeri ise sınıfsal bir durumu ortaya koyuyor. Bunların hiçbiri yoksul halkın içinden değil.

Bazıları daha üst sınıftan da olsalar genelde üniversiteye kitlesel erişimle fark yaratan yeni Şili orta sınıfını temsil ediyorlar.

Şili'nin en iyi üniversitelerine giden bu kuşak, kendilerini geleneksel soldan "profesyonellikleriyle" ayırt ediyorlar.

Bu açıdan modern bir imaja sahipler. Yani sol belediyelerin iş bilmezliği, verimsizliği ve yolsuzluğuyla hiçbir zaman özdeşleştirilmediler. 

Hepsi önceki yıllarda çalıştıkları topluluklarda katılımcı programlar oluşturmaya özen gösteren adaylar oldukları için toplum nezdinde demokratik bir güvenilirliğe sahipler. 

Kuşkusuz tüm bu siyasal sonuçların oluşmasında baş etken 2019'daki sosyal patlama. Ancak solu çekici kılan şeyi getirip sadece geleneksel siyasete olan güvensizlik ve değişim talebine bağlayamayız.  

Çünkü sola yönelme üst yapıda hakim siyasal kalıpların ötesinde tabandan hayat bulan bir gerçekliğe işaret ediyor.

Üniversite hareketinden gelen bu yeni kuşak siyasetçilerin ortak noktası aday oldukları yerel yönetim bölgelerinde daha önce çalışma yürütmüş olmalarıdır.

Bunlar özünde yerel aktivistlerdir. Birçoğu belediye meclislerinde görev yapmıştır. 

Bir başka ortak yanları da yıllardır çözülmeyen ve halkı bıktıran siyasi tartışmalardan uzak durmuş olmalarıdır.

Yukarıda siyaset kendini tüketirken bu gençler mahalle meclislerinde, derneklerde, yerel ve sosyal basında görünüyorlardı. 

Bununla beraber süreci salt bu genç liderlerin becerisine indirgersek hem Şili kurumsal demokrasisine hem de sol örgütlenmelere haksızlık yapmış oluruz.

2011 Öğrenci Hareketi'nin yaratmış olduğu enerjiyle yeni sol örgütlenmeler ortaya çıktı. 

Üniversite grevleri içinde sayısız yeni siyasi grup oluştu. Bir de PCCh gibi bu hareketten kadro çıkaran partiler vardı.

Camila Vallejo'nun iki yıl sonra Komünist Parti'den aday olarak meclise girmesi bu kuşağa parlamentoda temsil yolunu açtı.

Fakat asıl sürpriz 2016'da Jorge Sharp'ın beklenmedik Valparaiso Belediye Başkanı seçilmesiydi.

Bu zaferin verdiği cesaretle yeni sol hareketler 2017 seçimlerine katıldılar ve dikkat çekici bir başarı gösterdiler. 

"Frente Amplio" (FA) yani "Geniş Cephe" daha girdiği ilk seçimde 20 milletvekili ve bir senatör çıkardı. Ayrıca cumhurbaşkanı adayı yüzde 20 oy aldı. 

Geniş Cephe içinde temsil edilen Demokratik Devrim, Ekolojist, Eşitlikçi vb partilerin hepsi 2011 sonrasında yükselen toplumsal muhalefetin bir sonucu olarak ortaya çıktı. 

Bu noktada Şili kurumsal siyasetindeki devamlılık dikkat çekiyor. Zira eski sol yapılar bu yeni ve farklı sol hareketleri düşmanlaştırmamış, onunla ittifak kurarak cepheyi genişletme yoluna gitmişlerdir.

2019 ayaklanmasıyla beraber Şili Komünist Partisi "PCCh"ın Geniş Cephe "FA" ile kurdukları ittifak olumlu bir örnektir.

Ancak bu ittifak, sağa fazla siyaset alanı tanıyan "Anayasa Konvansiyonu"nun gölgesinde kaldı. Bu nedenle Geniş Cephe'den bir dizi milletvekili istifa etti. Yine de FA ne dağıldı ne de PCCh ile kurduğu ittifak içinde eriyip yok oldu.

PCCh ve FA'nın kurduğu ittifak anayasal mecliste geleneksel merkez solu geçti. Fakat asıl büyük sürprizi yukarıda bahsettiğim gibi belediye seçimlerinde gerçekleştirdi.  

Özel olarak seçim sonucuna ilişkin ortaya çıkan sorulardan biri de buydu;

Halk merkez sola değil de neden daha sol olan alternatife yöneldi? Ya da PCCh ile FA koalisyonu neden tuttu?

Halk, Komünist Parti'yle yan yana duran, içinde ekolojistlerden sokak hareketlerine kadar farklı grupları barındıran Geniş Cephe'yi (FA) nasıl algıladı? 

Geniş Cephe 2011 sonrası ortaya çıkmış 2019 ayaklanmasıyla kucaklaşmış, sosyal pratikte tanınan ama kimliği henüz inşa sürecinde olan bir hareket.

Buna karşılık Komünist Parti uzun bir geçmişe ve güçlü bir kimliğe sahip olmasına rağmen yeni toplumsal pratikte henüz karşılığını bulamamış bir yapı. 

Bu bileşimi halk tamamlayıcı nitelikte gördü. PCCh'nin politik genişliğiyle FA'nın sosyal derinliğini birlikte algıladı. 

Ayrıca FA'nın sol içinde tartışmaya ve ayrımlara yol açan, sağ blokla beraber bir "Anayasa Konvansiyonu"na (2019 Ekiminde olayların başlamasının üzerinden bir ay geçmeden anayasal süreci başlatan belgeye) imza atmış olması, seçmen tarafından sorumlu bir eylem olarak görüldü. Bu da onu yeni siyasi sürecin olgun aktörleri arasına soktu.

Bu konvansiyon belki de, yeni solun her fırsatta yargıladığı, "Concertación" ya da "Demokrasi için Partilerin Uyumu" (1988-2013) denilen Pinochet darbesi sonrası reform dönemini hatırlattı. 

"Concertación" dönemi, 1990'lar da Hıristiyan Demokratların, 2000'ler de  ise Sosyalistlerin (Merkez sol) iktidarlarına sahne oldu.

Bu döneme ilişkin solun en büyük eleştirisi reformlara rağmen Pinochet rejiminin özünün korunmuş olmasıdır.

Bu haklı bir eleştiri olmakla beraber salt Pinochet darbesine odaklanıp süreci bir bütün olarak değerlendirmeden uzaktır. Aynı zamanda Allende döneminde yaşananların orada kaldığını varsaymaktadır.

Oysa Şili kurumsal siyasetinin kırılma noktası Pinochet darbesi değil Dr. Salvador Allende'nin iktidara gelmesidir. General Pinochet o kırılmayı farklı bir yönde derinleştirdi.

"Concertación"un varlık sebebi anayasal kurumları istikrarlı biçimde işler kılarak diktatörlükten demokrasiye geçişi tamamlamaktı.

Bu arada birçok anayasa reformuyla Pinochet'in izlerini silmeyi denedi. Fakat belki de kurumsal istikrarı sürdürmekteki ısrar bu geçiş dönemi siyasetinin bizzat kendisini kurumlaştırdı.
 

11.jpg
Mevcut devlet başkanı Sebastian Piñera Şili sağının çaresizliğini temsil ediyor


Bu da sağı güçlendirerek Piñera hükümetlerine zemin hazırladı.

"Concertación"a karşı sağ bloğun amacı Pinochet rejimini ayakta tutmaktı. Fakat zaman içinde Pinochetçi sağın da dönüştüğünü ve geçmişin bu damgasından kurtulmaya çalıştığını teslim etmek gerek. 

Eğer böyle olmasaydı şu an iktidarda olan Sebastian Piñera'nın bu kadar hızlı biçimde "Anayasa Konvansiyonu" altına imza atması düşünülemezdi.

Siyasal kesimler kendileri hakkında değerlendirme yaparken biraz da karşı cepheden nasıl görüldüklerine bakmalıdırlar.

Aralık ayında Şili'de gerçekleşen "Atlantik Forumu" sırasında, Devlet Başkanı Piñera son 30 yılın 24'ünde Şili'yi yöneten merkez solun radikal sol tarafından manipüle edildiğini söylemişti. 

Şimdi Piñera'nın ve Pinochetçi sağın korkulu rüyası gerçekleşmiş durumda. Ama yine de Merkez solu temsil eden "Sosyalist Parti" (PS) Kurucu meclise 15 temsilci göndermeyi başardı. 
 

12.jpg
"Concertación" kurumların istikrarı korunarak Pinochet rejiminin reforme edilmesini öngören bir demokrasi programıydı. Bu program Şili siyasetinde ayrı cephelerdekilerin demokrasi için birlikte çalışma kültürünü geliştirdi


"Concertación"un diğer ortağı olan Hıristiyan Demokratlar ise sadece 2 sandalye elde ettiler.

Demek ki sol birbirini tüketerek büyümemiş. Aksine pastadan solun aldığı pay büyümüş.

Bu da Piñera'nın görmek istemediği Şili sağının daraldığı gerçeğine işaret ediyor.

Sonuç olarak bence Şili'de toplumsal hareket tarafından desteklenen yeni sol, aslında uzun bir geçmiş mirasın üzerinde yükseliyor. 

Bunda Allende'nin olduğu kadar kurumsal demokrasiyi istikrarla bugüne taşıyan "Concertación" partilerinin de payı var. 

Şili'de kurumsal siyasetin istikrarı, tarihinin en şiddetli toplumsal patlamasını rahatlatıp bir reform sürecine evriltmeyi başardı. Böylece Şili egemen sınıfı yönetme kapasitesini bir kez daha kanıtladı.

Şili solunun başarılarına biraz da bu açıdan bakmakta fayda var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU