Gazze ve İnsan Hakları Konseyi!

İran'ın Suriye'deki suçlarına ve Esad'ın yeniden seçilme saçmalığına ne demeli?

Fotoğraf: AA

Bugün, Gazze'de Hamas ile İsrail arasındaki 11 günlük savaşın ardından, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Perşembe günü, savaşta işlenen suçlarla ilgili uluslararası soruşturma açılmasına oy birliği ile karar verdi. Batı’nın yarısı sessiz kalırken, Washington bu karardan duyduğu "derin üzüntüyü" dile getirdi.

Balık hafızalı olanlar için bile çok uzak olmayan bir geriye gidelim; iğrenç bir suç olan Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin ardından, Suudi Arabistan devletinin adaleti sağlamak için hemen harekete geçmesine yönelik değil, Suudi Arabistan’ı kötülemek için Batı, tüm dünyayı ayağa kaldırmıştı.

Gazze savaşıyla ilgili soruşturmaya gelince, ABD’nin BM heyetinden yapılan açıklamada, İnsan Hakları Konseyi'ndeki oylamada alınan karar “şu ana kadar kaydedilen ilerlemeyi engelleme” tehlikesi taşıyan bir adım olarak tanımlandı. Bu noktada soru şu; adaletin sağlanması istikrarı tehdit mi eder yoksa suçların tekrarlanmamasını garanti mi eder?

Bu bariz Batı ikiyüzlülüğünden daha fazla ikiyüzlülük olabilir mi? Bir kişinin öldürülmesi dünyayı ayağa kaldırıyor, ama dördüncü kez tekrarlanan bir savaşta yüzlerce kişinin ölümünün bir önemi yok.

Sebep, Hamas’ın maceraları ya da gerçeklerin araştırılmasını reddeden İsrail’in kopardığı gürültü ve patırtı!

Sadece bu kadar da değil, İran tarafından desteklendikleri açık ve kanıtlanmış olan Husilerin mültecileri diri diri yakmak dahil Yemen’de işledikleri suçlar ne olacak?

Husilerin İran silahları ile Yemen’in tamamına ve Suudi Arabistan’ın ulusal güvenliğine oluşturduğu tehlikeye ne demeli?

Reuters'ın haberine göre Hizbullah tarafından eğitilmeleri için İran'ın Irak'tan Lübnan'a gönderdiği savaşçılar ne olacak?

Sonuncusu Irak'taki Amerikan Al-Hurra TV kanalında çalışan bir gazeteciye yönelik suikast girişimi olmak üzere, İranlı milislerin Iraklı aktivistlere karşı işlediği suçlara ne demeli?

İran'ın Suriye'deki suçlarına ve Esed'in yeniden seçilme saçmalığına ne demeli?

Burada suç sadece Batı ve ABD’de değil, aynı zamanda aslında “kışkırtıcı milletler” unvanını hak eden Birleşmiş Milletler'in kendisinde ve bazı insan hakları sözcülerinde.

Evet, bir gazetecinin öldürülmesi, herhangi bir insanın öldürülmesi gibi bir suçtur, ancak Suudi Arabistan soruşturma açmış ve adaleti sağlamıştır ve bu, Suudi Arabistan’ın tüm tarihindeki bu türdeki tek suçtur.

Evet, İsrail'in suçları dün, bugün ve yarın soruşturulmalı, peki ya İran'ın suçları?

Batı neden bizim bölgemiz söz konusu olduğunda çarpık bir değerler cetveli kullanıyor?

Washington'da "Bir insanı öldürürsen bir avukat ara, ama 10 kişiyi öldürürsen bir lobi ara" derler. Gerçekten de Washington ve genel olarak Batı'da İsrail ve İran’ın suçları söz konusu olduğunda yaşanan bu. Lobilerin seçiciliği bölgenin aklı başında taraflarını kızdırıyor.

Mesele sadece öfke değil. Bu çarpık Batılı değerler cetveli, uluslararası kurumların ve Batılı ülkelerin güvenilirliğini temelden vuruyor. Bölgede aklın sesini kısıyor çünkü değerlerin bu çarpıklığını sadece siyasetin mümkün olanın sanatı olduğunu söyleyerek haklı göstermek ve savunmak mümkün değil.

Washington müttefiklerinin değerlerini paylaşması gerektiğini söyleyip, sonra uluslararası soruşturmayı eleştirdiğinde veya İran’ın bölgedeki suçlarına göz yumduğunda bu çarpık cetveli savunmak zor. Keza bir bütün olarak Batı'yı, bölgemiz söz konusu olduğunda değerlerdeki seçici ve fırsatçı pozisyonunu savunmak da.

Hiç kimse ne olursa olsun suçları, savaşları, istikrara yönelik tehditleri ve insan hakları ihlallerini savunmuyor. Ancak hiçbir insan, değerleri sınıflandırma ve uluslararası yasaları uygulamaktaki ikiyüzlülüğü de savunamaz.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU