Blinken ve "Gazze'yi Unutanların" yeni romanı

Gazze Şeridi'ndeki masum halkın acıları için sahte sızlanmalar yerine, neden dış dünyayı sakinlerin geleceği için alternatif bir vizyon sunmaya sevk etmiyorsunuz?

Direniş cephesinin en öndeki siperi…


Bu, İran'daki resmi devlet medyasının, 'acımasız Siyonist düşmana' karşı olan son ve kısa savaşından çıkmasından sonra Gazze Şeridi'ne giydirilen tanımdır.

Kendisini direniş cephesinin lideri olarak gören İran'ın, alçakça çatışmaların sonraki turunu şimdiden dört gözle beklediğini söyleyebiliriz.

İran Devrim Rehberi Hamaney, Hamas hareketinden İsmail Heniyye'ye ve İslami Cihad hareketinden Ziyad Nahale'ye gönderdiği mesajında, Filistin için parlak bir zafer kazanıldığına dair 'ilahi müjdenin' nihayet ulaştığını vurguladı ve savaşçılara, kutsal toprakların gaspçı düşmandan temizlenene kadar cihada devam etmeleri çağrısında bulundu.


İran hükümet medyası, Hamas ve İslami Cihad tarafından şimdiye kadar elde edildiği düşünülen "büyük zaferin" İran İslam Cumhuriyeti'nin devamlı olarak temin ettiği finansal, ekipman ve eğitim desteğinden kaynakladığını söyleyerek avurt çatlatmaya devam ediyor.

İran Devrim Rehberi'ne yakınlığıyla bilinen Keyhan gazetesi, Hamas ve İslami Cihad'ın sahip olduğu roketlerin, İsrail topraklarının yüzde 75'inden fazlasına ulaşabileceğini iddia etti.

Filistin direnişinin sonraki hedefi, İsrail topraklarının yüzde 100'üne ulaşmak oldu. Bu roketler, Hizbullah'ın Lübnan'daki cephaneliğiyle entegre olabilirse, Hamaney'in Filistin'deki adamlarından talep ettiği tam tam teşekküllü 'zafere' ulaşmanın yolunu tamamen açacaktır.


İran Devrim Rehberi, bu yılın ocak ayında, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı ve İran devrimini yurtdışına ihraç etmekle görevli olan Kudüs Gücü'nün bütçesine 200 milyon dolar ek ödenek tahsis edilmesini emretmişti.

İslami Şûra Meclisi veya yapay İran'ın parlamentosu, İran Devrim Muhafızları'nın bütçesini yüzde 60'tan fazla artırmaya karar verdi.

Hamaney'in son zamanlarda harcamalarındaki söz konusu artış, İran hükümetinin omuzlarındaki mali yaptırımların yakın zamanda kaldırılmasına yönelik umutlara dayanıyor.

İran rejimi bu çılgın projeyi, ekonomik çöküşten, astronomik enflasyondan, kitlesel işsizlikten ve salgından musdarip olan İranlılara pazarlamayı başarabilmek için mağduriyet ve fedakârlık söylemi formüle etti.

İran'ın yeni propagandasına göre Hamas ve İslami Cihad, "acımasız İsrail işgalinin ve 1,8 milyon masum insanın hayatını cehenneme çeviren gaddar Siyonist ablukanın kurbanlarının" ön safında geliyor.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunlarla birlikte, geçmiş ve güncel olayların ortasında öne çıkan birçok önemli nokta göz ardı edilmiştir.

En belirgin fiili gerçeklerden biri, Oslo Anlaşması'na göre Gazze Şeridi iktidardaki Filistin Yönetimi'nin kontrolü altına girdi ve İsrail güçleri, 2005'ten itibaren Gazze Şeridi'ndeki askeri işgaline son verdi.

Bunu takiben 2007'de Hamas ve bazı ortakları, tek parti sistemine dayalı otoriter bir rejim kurmak için, Filistin Yönetimi'ne karşı siyasi darbe başlattı.

Hamas, Gazze Şeridi'ne, radikal İslamcı kitleler için bir üs olarak bakıyordu. Bu darbe girişimi, Filistin Yönetimi'nin Gazze'den gelen gümrük gelirlerini Ramallah'a sarf etmesiyle birlikte Gazze Şeridi'ne abluka uygulama talebiyle sonuçlandı.

Abluka, İsrail'in tek taraflı bir kararının neticesi değildi. Mısır hükümeti, Filistin Yönetimi'ne verdiği sürekli destek nedeniyle gidişata dahil oldu.

Filistin Yönetimi, -o zamandan bugüne kadar- İsrail hükümetinden kuşatmayı sona erdirmesi için resmi bir talepte bulunmadı.

Daha açık şekilde söylemek gerekirse, Gazze Şeridi sakinlerinin çektiği acı ve sefalet, öncelikle Fetih, Hamas ve İslami Cihad arasında dur durak bilmeyen iç savaş durumundan kaynaklanmaktadır.


Keyhan gazetesi, 'kuşatma altındaki Gazze Şeridi'ne derhal daha fazla füze gönderilmesi gereğinden' bahsetmeye devam ediyor.

Bu füzelerin, Gazze Şeridi sakinleri için önemli bir öncelik olması mantıklı mı?

Birleşmiş Milletler'in 2019 yılında yayınladığı bir rapor, Gazze Şeridi'ndeki önemli ihtiyaçlara tamamen farklı bir bakış açısı sundu.

Raporda, "Hastanelere en az 800 ek yatak sağlanması, 1000 yeni doktor ve 2 bin hemşire daha atanması, 250 okul kurulması ve mültecileri barındırmak için gerekli yüzlerce konut yapılması gereğinden, temiz su ve enerji kaynakları sağlayan güvenilir altyapı projeleri oluşturmanın öneminden" bahsedildi.

Ancak İran Devrim Rehberi'nin 'acil yardım paketinin' raporda belirtilenlerden hiçbirini içermediği açıktır. Hamaney, Gazze Şeridi'ndeki yaşam koşullarıyla ve sakinlerinin hayatlarını yaşayıp yaşamadıklarıyla ilgilenmiyor.

Onun ilgisi, İsrail şehirlerine gönderilecek 'füzelerin sayısından' ibaret.


Peki, ya Gazze Şeridi sakinleri küçük bölgelerinin yabancı hükümdarların saklanabileceği bir sığınağa dönüştürülmesini istemiyorsa?

Gazze Şeridi sakinleri, topraklarında kendileri için farklı bir gelecek hayal etme hakkına sahiptir. Onların Akdeniz kıyısı boyunca 41 kilometrelik bir alanda uzanan gayrimenkuller gibi önemli servetleri var.

Buralar, Fransız Rivierası'ndan Tel Aviv'e kadar aynı denize bakan diğer kıyı kentleriyle rekabet edebilecek şekilde geliştirilebilir.

Gazze Şeridi açıklarındaki son petrol ve doğalgaz keşifleri, bölge sakinleri için ekonomik refah umudunun kapılarını açıyor.

Hamas, İslami Cihad ve onlar gibi olan diğer hareketlerin intihar hamlelerini ve dışarıdaki nüfuzlu efendilerini reddeden Gazze Şeridi, dünyanın dört bir yanında başarılar elde etmiş onlarca Filistinli vatandaşın büyük yatırımlarını çekebilir.

Gelişmekte olan ülkeler olarak bilinen çeşitli ülkelerdeki ortalama işgücü seviyesi ile karşılaştırıldığında Gazze Şeridi sakinleri, modern bir ekonominin geliştirilmesinde öncü rol oynayabilecek beceri ve iyi eğitim seviyelerine sahiptir.


Örneğin Timor adasındaki siyasi seçkinler, Endonezya'daki devleti devirmek ve egemen rejimi yıkmak için verdikleri uzun mücadelede onlarca yıl kaybettiler.

Sonrasında, kendi adalarının doğu kesimindeki küçük ve bağımsız bir devleti güvene almanın savaşmaktan daha iyi bir seçenek olduğunu anladılar.


ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Ortadoğu'ya yaptığı ilk ziyaretinin başında "iki devletli çözüm" sloganını yineledi.

Bu vizyonun, "Gazze'yi Unutanlar" romanının yeni versiyonunda ön planda olması gerektiğini düşünüyorum.

Belki de Sayın Blinken, her ne kadar Batı Şeria için çetin bir duruma sebep olsa da Gazze halkının bağımsız bir devlet kurma yolunda ilerlemesini sağlamak istiyor.


İran Devrim Rehberi'nin gazetesi, Gazze Şeridi sakinlerinin şehitliğe 'susamışlığı' ile ilgili saçma sapan konuşmasına devam ediyor.

Ayrıca çeşitli mülklere, gayrimenkullere ve yabancı bankalarda dolup taşan hesaplara sahip olan Hamas ve İslami Cihad liderlerinin ölmeye ya da tamamen zararlı çıkacakları böyle bir davayı desteklemeye istekli olduklarından şüpheliyim.

Gazze Şeridi'ndeki masum halkın acıları için sahte sızlanmalar yerine, neden dış dünyayı sakinlerin geleceği için alternatif bir vizyon sunmaya sevk etmiyorsunuz?

Onurlu ve refah dolu, saygın hayatı amaçlayan bir vizyon, acı, trajedi ve terörden daha iyi değil mi?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU