Lice'nin yakılması ve Orgeneral Bahtiyar Aydın suikastı iddiasıyla tutuklandı, 26 yıldır cezaevinde... Yıllar sonra ortaya çıkanlara ve ''cezaevinde kalamaz'' raporuna rağmen tutukluluğu devam ediyor

83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, 26 yıl önce Lice'nin yakılması ve Orgeneral Bahtiyar Aydın suikastının faili olduğu gerekçesiyle tutuklandı, ileri derecedeki hastalığına ve yeniden yargılama kararına rağmen hala cezaevinde tutuluyor

Yukarıdaki görüntüler 83 yaşında bir tutukluya, Mehmet Emin Özkan’a ait.

Özkan’da kalp, tansiyon, zehirli guatr, kemik erimesi, böbrek ve bağırsak bozuklukları, aşırı derecede kilo kaybı, duyma ve görme eksikliği gibi çeşitli rahatsızlıklar var. Yaşlı ve uzun süredir cezaevinin olağanüstü koşullarında yaşıyor. Yeme, içme giyinme, banyo, tuvalet gibi ihtiyaçlarını gideremiyor. Bakıma muhtaç. Ağır hasta olmasına rağmen tahliye edilmeyen Özkan, son olarak kelepçeli ellerinde poşetiyle hastaneye böyle götürüldü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Lice davası ve Orgeneral Aydın suikastı

Özkan’ı insan hakları camiası yakından tanıyor, çünkü yargılandığı dava adı JİTEM’le özdeşleyen Orgeneral Bahtiyar Aydın suikastı ve Lice davası. Özkan, Orgeneral Aydın’ı öldürme iddiasıyla yargılandı ve müebbet hapse mahkûm edildi.

Mehmet Emin Özkan hakkında, iki kişinin ifadesine dayandırılarak “Bahtiyar Aydın’ın ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırıya fiilen katılarak üzerine atılı suçu işlediği” gerekçesiyle dava açıldı. Her defasında olayla ilgisinin olmadığını söyleyen Özkan’a müebbet hapis cezası verildi. Özkan savunmasında, olay anında bölgeye 8 km uzaklıkta olduğunu söylemiş ama bu savunması dikkate alınmamıştı.

 

mehmet-emin-ozkan.jpg
1996'dan bu yana tutuklu bulunan Mehmet Emin Özkan (oturan, sağdan ikinci) yeniden yargılanmaya başlandı

 

İtirafçılar ''ifadeyi işkence altında verdik'' dedi

Yargılama süreciyle ilgili Independent Türkçe’ye konuşan avukat Serdar Çelebi, Mehmet Emin Özkan’ın 1996 yılında örgüte yardım etme ve örgüt üyeliği suçlamasıyla gözaltına alındığını, daha sonra itirafçı beyanlarına dayandırılarak Lice’nin yakılması ve Bahtiyar Aydın’ın öldürülmesi iddialarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildiğini anlatıyor: “Ki o itirafçılar daha sonra kollukta işkence altında bu ifadeleri verdiklerini söylediler. Ancak buna rağmen Özkan’ın hakkındaki karar Yargıtay tarafından onandı.”

1996'dan bu yana cezaevinde

Müvekkilinin 25 yılda 6 ayrı cezaevi değiştirdiğini ve 2014 yılında Lice dosyasının zaman aşımına bir gün kala Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni bir iddianame hazırladığını hatırlatan Av. Çelebi sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2014 yılında Lice dosyasının zaman aşımından düşmesine bir gün kala hazırladığı iddianamede, ‘Bu beyanlara dair tutanaklar ilgili mahkemeden celp edilerek incelenmiş; ancak Mehmet Emin Özkan'ın bu eyleme katıldığına dair herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır’ yönündeki tespiti, 1996 yılından bu yana cezaevinde olan müvekkilim için bir umut oldu.”

 

avukat serdar celebi.jpg
Avukat Serdar Çelebi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

''Cezaevinde kalamaz raporu'' var

İddianamede Lice’nin yakılmasının bir JİTEM eylemi olduğunu, dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ hakkında ceza istendiğini, yargılama sonucunda Hatipoğlu'nun beraat ettiğini anlatan Çelebi bu iddianame sonrası kendilerinin yeniden yargılama talep ettiğini söyledi:

“Mehmet Emin Özkan’ın avukatları olarak Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak yargılamanın yenilenmesi, infazın durdurularak Özkan’ın tahliyesini talep ettik. Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi talebini kabul etti. Fakat geçen süre zarfında ‘yetkili değiliz’ bahanesiyle Eskişehir, Diyarbakır Adliyesi ile Adana Adliyesi arasında defalarca gidip gelen dosya bir türlü açılıp yeniden yargılanmaya geçirilmedi. Yeniden yargılama ise Adana Adliyesi’nde başladı. Müvekkilim, yüzde 87 cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen duruşmalarda tahliye edilmedi."

''Anlam veremiyor''

Kamu davası açılırken Lice ve Bahtiyar Aydın vakalarında, Mehmet Emin Özkan’ın ilişkisi olmadığının tespit edildiğini savunan Çelebi, “Dosyada müvekkilimin olaya katıldığına dair bir veri yok. Aslında tanık beyanları da doğrudan olaya katılmadığını gösteriyor. Mesela hüküm giydiği davada Yol Su Elektrik idaresine (YSİ) yapılan bir baskından ve yakma olayından bahsediliyor. Kurumla yapılan yazışmada kurumun bizzat kendisi kendilerine böyle bir baskın yapılmadığını ve böyle bir yakma olayının olmadığını resmi olarak söylüyor” dedi.

Serdar Çelebi, Özkan ile en son pandemi öncesi yaklaşık bir buçuk yıl önce yüz yüze görüşmüş. Peki Özkan, katılmadığı devletin savcısı tarafından da ortaya konan dosyaya rağmen 25 yıldır cezaevinde olmasını nasıl yorumluyor? Bu sorunun yanıtını Av. Çelebi şöyle veriyor: “Kendisi de bir anlam veremiyor. Bunları neden yaşadığını hiç anlamıyor. Yargılamanın başında avukat desteğinden mahkûm kalmış, hukuki yardım alamamış; hem dönemin koşulları nedeniyle hem de ekonomik olarak gücü yetmediği için. Zaten o yıllarda köyünün yakılması nedeniyle Diyarbakır’dan Mersin’e göç etmiş. Türkçe de bilmiyor, savunmasını da tam olarak yapamamış.”

Av. Çelebi, Mehmet Emin Özkan’ın yargılanmasının hukuki olarak bu noktaya gelmesi hakkında ve oldukça yaşlı ve hasta olan bir insanın halen hapiste olmasına dair yorumunu sorduğumuzda işe yanıtı veriyor: “Hukuken izah getirmek çok güç. Normalde bu insanın işlemediği bir suçtan daha fazla içeride tutulmaması, salınması gerekir. Ancak Lice ve Bahtiyar Aydın davası, tıpkı Uğur Mumcu ve Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetleri gibi karanlık ve faili meçhul bırakılmak istenen vakalar. Lice davasında her ne kadar ortaya yeni deliller çıkmış ve mahkeme bu verileri ciddi bulup yeniden yargılamanın yolunu açmışsa da, süreç faili meçhulden çıkmış bir olayı yeniden faili meçhule itmeye doğru gidiyor. Çünkü devlet de biliyor ki, Mehmet Emin Özkan’ın salınması o faili meçhul vakaları sarsacak. Bu yüzden salınmıyor.”

Mehmet Emin Özkan’ın bütün hastalıklarının cezaevinde başladığını, yaşlılık nedeniyle de şiddetlendiğini ve şu anda yüzde 87 oranında cezaevinde kalamaz raporu olduğunu hatırlatan Çelebi, duyma güçlüğü çektiği için kendisiyle kapalı görüş de yapamadıklarını belirtiyor.

''Babam beni tanımadı''

Mehmet Emin Özkan’ın oğlu Murat Özkan ile Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi’nin önünde beklerken konuşuyoruz. Söze babasının sosyal medyaya düşen görüntüleriyle başlayan Özkan “Biliyor musunuz?” diyor, “Babamı karşılamaya doğru gittim ama beni tanımadı.”

Babasının iki günden beri hastanede olduğunu ve yürüyemediği halde hastane yatağına kelepçelendiğini anlatan Özkan, defalarca kalp krizi geçiren babasının şu anda serumla tansiyonunun düşürülmeye çalışıldığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Babam yaklaşık 26 yıldır içeride. İnanın biz de bilmiyoruz ne için yattığını. 1993’te Bahtiyar Aydın’ın kimler tarafından öldürüldüğü tespit edildi. Babamın suçsuzluğu ortaya çıktı, yeniden yargılanma yolu açıldı ama dosyayı hala gezdiriyorlar bir Diyarbakır’da, bir Adana’da dosya. Bir türlü karar vermiyorlar, verseler onlar da biliyor ki beraat edecek. Zaten babamı mahkemeye de götürmüyorlar. Bizce dosyanın kapanması için babamın ölmesini bekliyorlar. Ama ne olursa olsun beraat edeceğini biliyorlar. Peki o zaman bu 26 yılın hesabını kim verecek?”

''Adalet Bakanlığı sesimizi duysun''

Babasının tutuklanmasından ailecek etkilendiklerini söyleyen Murat Özkan, kendisinin de bir süre tutuklu kaldığını ve babasına beş yıl boyunca cezaevinde bizzat baktığını söylüyor. “Çünkü” diyor, “Hiçbir ihtiyacını kendisi gideremiyor, artık hafızası yok, kulakları duymuyor, hiçbir şeyi kendisi yapamıyor.”

Mehmet Emin Özkan’ın kızı Selma Özkan da, sözü kardeşinden alarak şöyle konuşuyor: “Babamın yaşında hiç kimse yok cezaevinde ne adli, ne siyasi. Biz aile olarak hiç olmazsa ceza ertelemesi ya da adli kontrol istiyoruz. Bari kalan ömrünü dışarıda geçirsin. Düşünün bu halde, iki gündür yanına refakatçi olarak bile gidemiyoruz. Savcılığa refakatçi başvurusu yaptık, yanıt bekliyoruz. İki gündür gece gündüz buradayız ama babamızı göremiyoruz.” Selma Özkan, kamuoyuna da sesleniyor ve “Adalet Bakanlığı sesimizi duysun ve Adli Tıp raporunun cezaevinde kalamaz raporu dikkate alınsın” diyor.

 

selma özkan.jpg
Selma Özkan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

''Hiçbir ihtiyacını kendisi karşılayamıyor''

Mehmet Emin Özkan ile görüşlerine başvurduğumuz Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSST) Berivan Korkut da ailenin bilgilerini doğrulayarak “Mehmet Emin Özkan yüksek tansiyon hastasıdır. Uzun yıllardır hücrede kalmasının da etkisiyle Özkan’ın işitme kaybı, sindirim ve solunum rahatsızlıkları, unutkanlık gibi birçok kronik hastalığı bulunmaktadır. Bunun yanında Mehmet Emin Özkan’ın beyninde bulunan iltihap ve hapishanede geçirdiği kalp krizinden ötürü hayatı ciddi bir risk altındadır. Hastalıklarından dolayı kişisel hiçbir ihtiyacını tek başına karşılayamamaktadır” ifadelerini kullandı.

 

berivan korkut.jpg
Berivan Korkut / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Pandemi nedeniyle Özkan’ın sağlık  kontrollerini de yaptıramadığını belirten Korkut, “Ailesinden edindiğimiz bilgiye göre Mehmet Emin Özkan yardımsız yürüyememekte ve ayakta duramamakta. Bu sebeple kaldığı kısımdan neredeyse hiç çıkamayan Mehmet Emin Özkan hiçbir sosyal etkinliğe katılamamaktadır” diye devam ediyor. Özkan’ın infaz erteleme başvurusu yapmak için Adli Tıbba başvurduğunu ancak tüm sağlık sorunlarına rağmen hapishanede kalabileceği yönünde rapor verildiğini belirten Berivan Korkut; “Pandemi koşullarında tedavisinin dışarıda gerçekleşmesi için infazına ara verilmesinin sağlanması ve derhal serbest bırakılması uygun olacaktır” dedi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU