Hindistan’ın vahşi coğrafyasında talihsiz bir Osmanlı subayı: Seydi Ali Reis

Seydi Ali Reis’in yıllar süren yolculuğu kendisi adına talihsizlikse de bizlere Miratül Memalik (Ülkelerin Aynası) isimli eşsiz bir seyahatnameyi hediye etmiştir

Seyid Ali Reis

Piri Reis, Osmanlı Devleti’nin yetiştirdiği en önemli denizcilerden birisiydi; ancak bu ihtiyar Paşa’nın zaferden zafere koşması görünen düşmanları kadar görünmeyen düşmanlarının sayısını da artırmıştı.

Piri Reis, 85 yaşına geldiğinde Kanun-i Sultan Süleyman’ın emriyle idam edildi. Piri Reis’in idam edilmesinin nedeni olarak çeşitli iddialar ortaya atıldı.

Kimileri Piri Reis’i savaş meydanından kaçmakla suçladı kimileri ise Sultan’ın verdiği emrin dışına çıkarak donanmayı tehlikeye atması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etmektedir. Bazı tarihçiler daha da ileri giderek Piri Reis’in düşmandan rüşvet alması sebebiyle öldürüldüğü iddiasını ortaya atmaktadır.

Nedeni ne olursa olsun Piri Reis öldürülmüş ve ardında büyük bir donanma komutansız kalmıştı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken Portekizliler Hürmüz Boğazı ve Hint Okyanusu civarında Müslüman coğrafyaları bir bir yağmalamakta hatta Hazreti Peygamberin kabrini kaçırıp Osmanlı’ya karşı kullanmak üzere planlar yapmaktaydı.

Seydi Ali Reis atadan denizci bir Osmanlı subayıydı. Güzel ahlakı ve akıllı kişiliği ile İstanbul’da sevilen bir deniz paşasıydı. Rodos ve Preveze gibi önemli seferlerde yer alıp Hayrettin Paşa ile çalışma fırsatı yakalamıştı.

2 Aralık 1553’te Cihan İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman’ın bizzat emretmesiyle Seydi Ali Reis, Piri Reis’in yerine Mısır’daki ordunun başına atandı.

piri reis.jpeg
Piri Reis

 

Bu atama ile İstanbul’dan ayrılan Seydi Ali Reis, Mısır’a asla ulaşamadı. Denizde başlayan yolculuğu türlü talihsizlikler sonucu karada devam edecekti. Seydi Ali Reis’in başına öyle felaketler gelecekti ki ‘Seydi Ali Reis Talihi’ sözleri Osmanlı toplumunda bir deyime dönüşecekti.

Seydi Ali Reis’in yıllar süren yolculuğu kendisi adına talihsizlikse de bizlere Miratül Memalik (Ülkelerin Aynası) isimli eşsiz bir seyahatnameyi hediye etmiştir.

Seydi Ali Reis’in muhteşem hikâyesi İstanbul’dan ayrılmasıyla başladı.

piri reis (1).jpg
Piri Reis

 

Bir rüya ile anlam kazanan yolculuğu

Bilindiği üzere büyük seyyahımız Evliya Çelebi’nin bir gece rüyasında Hazreti Peygamberi ve ashabını görmesi büyük yolculuğuna ulvi bir anlam kazandırmıştı.

Seydi Ali Reis’in de rüyasında İbn Arabi’yi görmesi sonrası yolculuğunun alışılmış bir seyahat olmadığı anlaşılmıştı. Kendi ifadesiyle başına gelecek talihsizlikler bu rüya ile ona sezdirilmişti.

Bahreyn’de kendisini bekleyen 20 kadar kadırga ile denize açılan Seydi Ali Reis henüz denize adımını atar atmaz gördüğü gariplikleri dikkatle gözlemlemişti. Bahreyn’de denizin altından çıkan tatlı suya dair hayretini şu sözlerle dile getirecekti;

“Bahreyn’de ne garip hikmettir ki denizin dibine sekiz kulaç atan denizciler tuzlu suyun dibinden tulumlarını tatlı sularla doldurarak çıkıyorlar”

Seydi Ali Reis.jpg

Seydi Ali Reis

 

Seydi Ali Reis, Horfekan açıklarında beklenmeyen bir anda Portekiz donanmasıyla karşı karşıya geldi. Bu Portekizlilerin daha Seydi Ali Reis İstanbul’dan ayrıldığı andan itibaren onun gelişinden haberdar olduğunun işaretiydi.

Portekizliler Seydi Ali Reis’i fazla hafife almıştı, oysa Seydi Ali Reis, Piri Reis’i aratmayacak ustalıkta bir subaydı. Hızlıca manevra almış ve Portekizlileri püskürtmeyi başarmıştı.

Miratül Memalik’te ilk karşılaşma şöyle aktarılacaktı;

“Öyle bir top ve tüfek savaşı oldu ki dille anlatılamaz. Sonunda Allah’ın yardımı ile Portekizlilerin bir kalyonu topla vurulup kendisini Fekkulerdad adasına baştankara etti; fakat kurtulamadı. İçindekilerle beraber battı.”

Gerçekten de Portekiz donanması geri çekilmiş ve Seydi Ali Reis ile ilk karşılaşmasını kaybetmişti.

Portekizliler, Seydi Ali Reis’in donanmasının başına geçmemesi adına elinden geleni yapmaya kararlıydı. İlk karşılaşma Osmanlı lehine sonuçlanmıştı; ama Portekizliler bu kez daha büyük bir donanmayla bir kuşluk vakti Seydi Ali Reis’i yakaladı.

Portekizlilerle çatışma.jpg
Portekizlilerle çatışma

 

Portekiz donanması sayıca daha fazla olsa da Seydi Ali Reis, kayalıkları stratejisinin bir parçası haline getirerek düşmanın manevra alanını daralttı.

Bu çarpışmayı ise seyahatnamesi Miratül Memalik’te şu sözlerle anlatacaktı;

“Hak Alîmdür ki merhum Hayrü’d-dîn Paşa ile Andriytorya ve Cendral Cenkleri’nde bile olup bu mertebe gemi savaşı görilmemişdür.”

Bu çarpışmada taraflar birbirine üstünlük sağlayamamışsa da Osmanlı Paşasının donanmasının başına geçmesini engellemek konusunda Portekizlilerin kararlılığı anlaşılmıştı.

Seydi Ali Reis, Müslüman yerel halkın su ve kılavuz yardımıyla emrindeki kadırgaları Guadar limanına sağ salim ulaştırdı.

Hint Okyanusu macerası başlıyor

Kısa bir molanın ardından Seydi Ali Reis, Hint Okyanusuna doğru resmen açıldı.

Yolculuk daha başlar başlamaz okyanusun iç denizler gibi olmadığını hayretler içerisinde anlamıştı. Daha önce hiç görmediği fırtınalar ve kadırgalar büyüklüğündeki balıklar ile okyanus bambaşka bir suydu.

Portekizliler.jpeg
Portekizliler

 

Nitekim Şihr kıyıları civarında fil fırtınası ismi verilen korkunç hortumlar Seydi Ali Reis ve donanmasını gafil avlayacaktı. Daha önce hiçbir denizde bu denli yüksek dalgalar görmediğini söyleyen Seydi Ali Reis, bu fırtınadan Allah’ın yardımıyla kurtulduklarını söylüyordu.

İlk defa bir balina ile karşılaşmalarını ise şu sözlerle aktaracaktı.

“Denizde iki kadırga büyüklüğünde balıklarla karşılaştık. Kılavuzlar ilişmezler korkmayın dedi.”

Kılavuzların korktuğu ne balinalar ne de fil hortumuydu. Hint Okyanusu medcezirleri ile gemileri yutmasıyla meşhurdu. Bu felaket de yine Seydi Ali Reis’in denizcilik hünerleri sayesinde atlatılmıştı.

Gücerat’a varıldığında paralı askerlerin pek çoğu bu zorlu yolculuğa daha fazla dayanamayarak Seydi Ali Reis’ten ayrıldı.

Bir kısım mürettebat da Paşa’nın izniyle Gücerat Padişah’ının emrine girerek yola devam etmedi. Seydi Ali Reis, yola çıkmak için hazırlanırken Gücerat Padişahı ölmüş ve ülkede iç savaş çıkmıştı.

kanuni sultan süleyman 2 (1).jpg
Kanuni Sultan Süleyman

 

Bunun üzerine Seydi Ali Reis elindeki askeri birliklerle ölen Sultan Mahmud’un oğlu Sultan Ahmed’in tahta geçmesi için çatışmalara destek verdi. Gelişmeler üzerine Portekizliler elçi göndererek Sultan Ahmed’e Seydi Ali Reis’i teslim etmelerini istedi; fakat çiçeği burnunda sultan bu teklifi reddetti.

Karadan devam eden yolculuk

Sultan Ahmed, Seydi Ali Reis’i düşmana vermedi; ama Seydi Ali Reis’in okyanusta Portekizlilerle mücadele edebilecek askeri gücü de kalmadı. Bu sebeple yolculuk artık karadan devam edecekti.

Bunun tek nedeni Portekizlilerin denizde kurduğu engeller değildi. Seydi Ali Reis’in neredeyse tüm denizcileri Gücerat’ta onu terk etmişti. Bunun üzerine gemileri Hüdanvent Han’a teslim eden Ali Reis yoluna karadan devam etmeye karar verdi.

Ali Reis, Ahmedabad’da kendisini tehdit eden Portekizli elçiye şu cevabı verecekti;

“Deryâdan gitmek lâzım degül. İnşâ’allâh Hak teʿâlâ nasîb iderse karadan varmak bana dahı âsândur.”

Gücerat hükümdarı Ahmed Han, denizlerin Ali Reis’e kapatıldığını karadan da gitmenin ölüm demek olduğunu biliyordu. Bu sebeple Ali Reis’ten yanında kalmasını istedi, hatta Buruc vilayetine kendisini vali olarak atayacağını bildirdi.

Seydi Ali Reis ise bu teklifi reddederek tekrar yola revan oldu.

Türk korsanı.jpg
Türk korsanı

 

Ahmed Han, çeşitli ikramların yanında Seydi Ali Reis’e Batlar denilen iki kılavuz verdi. Bunlar eşkıya saldırısı sırasında hançerlerini çekerek intihar ediyorlardı. Bu durumu büyük bir uğursuzluk sayan eşkıyalar Batların bulunduğu kervanlara saldırmıyordu.

Batlar ücreti verilip gönderildikten sonra Sind yolunda ise eşkıyalar ile Seydi Ali Reis askerleriyle karşı karşıya geldi.

Osmanlı yapımı tüfekler karşında saldırmaktan vazgeçen eşkıyalar Ali Reis’in geçişine izin verdi.

Sind hükümdarı Mirza Han, Osmanlı hükümdarının elçisini büyük bir hürmetle karşıladı; fakat karayolu ile Osmanlı’ya gitmenin intihar demek olduğunu bilen Han, Seydi Ali Reis’e yanında kalıp Lahor Limanlarının başına geçmesini teklif etti.

Seydi Ali Reis bu teklifi de geri çevirdi; ama Mirza Han şu anda Mir Musa isminde bir bey ile savaşta olduğunu belirterek gitmelerine müsaade etmedi. Seydi Ali Reis bunun üzerine Mirza Han saflarında bu savaşa da dâhil oldu.

Mirza Han’ın zehirlenerek ölmesi üzerine tahta oğlu Mahmud Han çıktı.

Mahmud Han, Seydi Ali Reis’e Hümayun Padişah’ına ulaştırılmak üzere bir mektup yazarak gitmelerine izin verdi.

Hindistan’da bir Türk

Seydi Ali Reis, Hindistan Müslümanları tarafından da sevgiyle karşılandı. Hümayun Padişah’ı çok sevdiği ama daha önce hiç tanışmadığı Anadolu Türklerinin elçisine yanında kalması ikna etmeye çalıştı.

Hümayun Padişah’ı kalması karşılığında Osmanlı paşasına 100 bin akçelik dirlik teklif etti. Seydi Ali’nin ulufesinin sadece 80 akçe olduğu düşünüldüğünde bir servet önerilmişti.

Tüm bu tekliflere rağmen Ali Reis gitmek istediğini bildirince Hümayun Padişahı, yıldızlar ilmi ile alakalı bir eseri tamamlaması karşılığında gitmesine müsaade edeceğini söyledi.

deniz savaşları minyatür (1).jpg
Deniz savaşlarını resmeden minyatür

 

Hümayun Padişahı zaman zaman Osmanlı hükümdarı hakkında sorular soruyordu. Seydi Ali’nin verdiği zeki cevaplar şöyleydi;

“Bir gün padişah bu hakire;

‘Vilayet-i Rum mu yoksa Hindistan mı büyük?’ Diye sordu.

Padişahım Rum’dan maksadınız Rum’un merkezi ise Sivas Vilayetidir. O zaman Hindistan büyüktür. Fakat Padişah-ı Rum’a tabi olan memleketler ise Hindistan bunun onda biri kadar yoktur.”

Seydi Ali Reis, eserini yazdığı sırada Hümayun Padişah’ı öldü. Ülkede bir kaos ortamı hakim olmak üzereyken hükümdarın vezirleri Seydi Ali Reis’ten bu tür durumlarda Osmanlıların ne yaptığını sordu.

Seydi Ali Reis Selim Han’ın ölümünün bir süre gizli tutulması örneğini vererek padişahın oğlu tahta çıkana kadar haberin saklı tutulmasını tavsiye etti. Bu tavsiyeye uyan Hint Müslümanları ülkeyi bir kaostan korumuştu.

Seydi Ali Reis Hindistan’da adımını attığı her Müslüman coğrafyasında büyük bir sevgi ile karşılanmış ve büyük ikramlarla yanlarında kalması teklif edilmişse de türlü maceralara girişerek yoluna devam etmişti.

Sonunda İstanbul’a vardığında ahali büyük bir şaşkınlık yaşadı çünkü herkes Seydi Ali Reis’in çoktan öldüğünü düşünüyordu. Görevleri başkasına verilen ve serveti dağıtılan Seydi Ali Reis’in başına gelenleri halk ibretle dinliyordu.

Seydi Ali Reis, tüm maceraların ardından hayata tekrar başladı ve kalan vaktinde eserlerini kaleme aldı.

Seydi Ali Reis, Evliya Çelebi’nin dahi gitmediği coğrafyalara giderek Türklere yenidünyaların kapılarını aralamıştı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU