Libya: ABD’nin sürpriz dönüşü

Cuma Bukleyb yazdı

Fotoğraf: AA

Geçen hafta, uluslararası gelişmeler açısından olağanüstüydü. Nitekim dünya ülkeleri, salgın krizindeki gelişmeleri ve Hindistan'daki yansımalarını dikkatle izlerken, Gazze Şeridi'ndeki savaş krizi birdenbire gündeme oturdu ve medyanın dikkatini çekti. Amerikan yönetimi, önemi ve sonuçlarıyla dikkate değer bir karar aldı. Bu karar, ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard B. Norland’ın büyükelçi olarak görevine devam ederken, aynı zamanda özel elçi rütbesine terfiiyle ilgiliydi. Bunu, ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakanı Yardımcısı’nın Libya'ya resmi bir ziyareti izledi. Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ve Başbakan Abdulhamid ed-Dibeybe ile bir araya gelen yetkili, Dışişleri Bakanı Leyla el-Menguş ile görüştükten sonra bir basın toplantısı düzenledi. Yetkili, bu basın toplantısında, parlamento seçimlerinin kararlaştırılan tarihte -yani Aralık 2021- yapılmasının gerekliliği hususundaki hassasiyetini yineledi.

ABD'nin -gözle görülür ve nispeten uzun bir yokluğun ardından Libya'daki duruma daha az ehemmiyet vereceğinin beklendiği bir zamanda- bu hamleleri yapması, Washington'a güvenilirliğinin ve liderliğinin bir kısmını geri kazandırıyor ve Libya'da istikrarın geri dönmesi konusundaki arzusunu yansıtıyor. Öte yandan ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, Libya’daki ateşkesin şartlarının tam olarak uygulanması, yabancı müdahalenin durdurulması ve seçimlerin planlandığı üzere yapılması çağrısında bulundu. Bunun önüne geçecek ve engelleyecek kimseleri yaptırım uygulamakla tehdit eden Greenfield, Libyalı liderlerin temmuz ayından önce seçimin anayasal temelini netleştirmeleri ve gerekli yasaların onaylanmasını hızlandırmaları konusunda ısrar etti.

Biden yönetiminin Libya kriziyle muamelesindeki netlik, eski Başkan Trump yönetiminin benimsediği kafa karıştırıcı tutumdan farklıdır. Nitekim Trump yönetimi, bir yandan Fayiz el-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) tanırken, öte taraftan Mareşal Hafter ile iletişim için bir yol açtı ve güçlerini başkente göndermesi için yeşil ışık yaktı. Bu savaş bir yıldan fazla sürdü. Türkiye müdahale edip dengeleri değiştirene kadar durmadı. Ancak savaş tehdidi hala varlığını sürdürüyor. Çatışan taraflar Sirte ve Cufra’daki olası bir çatışma için güçlerini topluyorlar ve henüz paralı askerlerden kurtulmadılar.

ABD’nin son hamlesi, uygun bir zamanda geldi. Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu'nun (UNSMIL) çabalarına rağmen ülkedeki siyasi ve askeri durumu kontrol eden yönetici elitlerin eylemleri ülkedeki durumu daha karmaşık hale getirmişti. Bunun, sahnedeki varlıklarına son vereceğini biliyorlar. UNSMIL tam da bu nedenle, Libya Siyasi Diyalog Komitesi’ni, seçimlerin anayasal temellerine çözüm bulma olasılığını tartışmak ve sorunu çözmek üzere 26-27 Mayıs tarihlerinde toplantı yapmaya çağırdı. Bunun nedeni, ülkenin seçkinlerinden bir grubun, doğrudan başkanlık seçimleri yapılmasını reddetmesi ve bir sonraki başkanı meclis kanalıyla seçme çağrısında bulunmasıdır. Oysa Libya vatandaşlarının çoğu bunu reddetmektedir. ABD’nin son hamlesi ve onu izleyen hızlı adımlarının ehemmiyeti burada kendini göstermektedir. Çünkü ABD çatışan taraflara güçlü siyasi sinyaller gönderebilmektedir.

Libya'da barışın yeniden sağlanması, sadece onun istikrarı için değil, aynı zamanda tüm komşu ülkelerin ve özellikle aşırılık yanlısı çetelerin tehdidi altındaki Sahel ülkelerinin istikrarı için de önemlidir. Bunun enerji tedariki ve yasadışı göçmen akışının durdurulması bakımından ABD’nin Avrupa'daki müttefikleri için de önemi büyüktür. Ancak ABD için önemi ayrıdır. Nitekim bu, -tabiri caizse- bir önceki yönetimin verdiği zararları gidermek ve müttefiklerle yeniden siyasi ilişkiler kurmak adına Amerikan diplomasisini yeniden harekete geçirme niyeti için bir sınavıdır.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU