Kolombiyalı Prof. Oscar Parra: Türkiye'ye kokain Venezuela ve Karayipler'den aktarılıyor

Prof. Parra, 2005-2006 arasında Kolombiya Kongresi’nin yüzde 10’nun kirli ilişkileri nedeniyle hapse atıldığını kaydetti

Fotoğraf: Reuters

Kolombiyalı yetkililerin Türkiye'ye gelmek üzere hazırlanan beş ton kokainin limanda ele geçirildiğini açıklamasının ardından gözler bu ülkeye çevrildi.

Kolombiya Ulusal Üniversitesi’nin akademisyeni ve uzun yıllar gazetecilik yapan Prof. Dr. Oscar Parra, Gazete Duvar'dan Mühdan Sağlam'a yaptığı açıklamalarda Türkiye ve Avrupa’ya giden kokain büyük oranda Venezuela üzerinden ya da Karayipler'in kıyılarından aktarıldığını söyledi.

Prof. Parra, Kolombiya’da kokain üretiminin nasıl gerçekleştiğini şöyle açıkladı:

Kolombiya’da kokain ekimi yeni değil ama 2013’ten sonra hızla artmaya başladı. Bunda pek çok faktör etkili. Aslında Kolombiya hükümeti Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile barış görüşmelerine başladığında düşüş de gördük, çünkü üretimde 1980’lerden beri FARC’ın da kontrol ettiği gruplar var. Hükümet bu dönemde yeni bir programla kokain yetiştiriciliğini önlemeye çalıştı. Ülkemizde kokain ekimi yapan insanlar, aşırı yoksul çiftçiler, çoğu yardıma muhtaç durumunda. Başka seçenekleri olmadığı için bu üretimi yapıyorlar. Çoğu şehir dışında yaşıyor, yaşadıkları yerde doğru düzgün yol bile yok. Sadece askeri karakollar var; devlet adına, hukuk ve alt yapı adına hiçbir şey yok.

"Kokain üretmeyi redderlerse çiftçiler öldürülüyor"

Kokain üretiminin genellikle doğu ve kırsal bölgelerde gerçekleştiğini kaydeden Prof. Parra, "Burada hukuk, devlet imkanları yok. Yol dahi yok. Bu imkansızlıklar da çiftçileri kokain ekmeye itiyor. Bu kokain ticareti yolları yeniden etkin hale getirildi. Kaldı ki diyelim ki bir çiftçi mısır ekti. Bunu topladı, pazar götürecek aracı yok. Daha önemlisi pazara gitmek için fiziki yol yok. Yani ürününü satamıyor. Satıcı bulamıyor. Ancak karteller onlara nakit Parra veriyor. Ürünleri gelip tarladan alıyor. Çiftçinin yol, taşıma derdi kalmıyor. Zaten dediğim gibi eğer kokain üretmeyi redderlerse çiftçiler öldürülüyor" diye konuştu.

 Prof. Parra Türkiye’de de bugünlerde Kolombiya otoritelerinin yakaladığı beş tona yakın kokainin konuşulduğu hatırlatılarak sorulan "Türkiye’ye hangi rotadan sevk ediliyor olabilir?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

Genelde üç ana rota var. Birincisi Kolombiya’nın Pasifik kıyısından Meksika’ya giden kol-Panama bölgesi. İkincisi Venezuela üzerinden giden trafik. Sonuncusu Karayipler'den. Bunu kesin olarak söylemem zor ama Türkiye ve Avrupa’ya giden kokain büyük oranda Venezuela üzerinden ya da Karayipler'in kıyılarından aktarılıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Kolombiya Kongresi’nin yüzde 10’nu kirli ilişkileri nedeniyle hapse atıldı"

Politikacılar ile uyuşturucu tacirleri arasında tarihsel bağlantılar olduğunu kaydeden Prof. Parra, "1990’larda işler biraz değişti. Escobar’dan sonra üretim biraz parçalandı ve küçük gruplar belirdi. Şimdi üretim yapanlar Parramiliter gruplarla ve politikacılarla ilişkilerinin olduğunu söylüyor. Parramiliter gruplar komünistlerle, gerilla ile savaştıklarını söylüyorlar ancak kokain ticaretinde de rolleri var. Hükümet “Ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum” demekle yetiniyor, bununla beraber bazı isimlerin, partilerin bu Parramiliter gruplarla ilişkisi var. Örneğin 2005-2006 arasında Kolombiya Kongresi’nin yüzde 10’nu bu kirli ilişkileri nedeniyle hapse atıldı. Bu aslında Parramiliter grupların da gücünü gösteriyordu" dedi.

"90’lara döndük diyorlar"

Prof. Parra, "Kolombiya toplumu bu duruma nasıl bakıyor?" sorusunu da şu ifadelerle yanıtladı:

Aslına bakarsanız, 90’lara döndük diyorlar. Kolombiya’da çok ciddi bir yoksulluk var. Kokain eken çiftçiler de aşırı yoksul, bir nevi seçeneksizliğe itiliyorlar. Bir yanda siyasilerle ilişkili devasa bir narko-ekonomi dönüyor. Çiftçilere, artık “Kokain ekmeyin” demek çok anlamlı olmuyor, çünkü aşırı yoksullar, alternatif bir seçenek için de destek sunulmuyor. Dahası öldürüldüklerinde kimse bir şey yapmıyor. Gördüğümüz yalnızca arada askerlerle üretim yapan büyük gruplar arasında zaman zaman çıkan çatışmalar. Örneğin bu operasyonlardan sonra “İşte Un Sismo Cartel'inin lideri yakalandı” deniyor, sonra başka bir lideri yakalanıyor, sonra başkası… Oysa biz temel sorunla savaşmıyoruz, sadece bazı isimlerin peşine düşüyoruz.

Sedat Peker'den Venezuela iddiası

Organize suç örgütü liderliği suçundan hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker de bugün yayınladığı yedinci videosunda Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım'ın Venezuela'ya gittiğini iddia etti. Peker, özetle şunları söyledi:

Kokain işini anlatayım. Yeni güzergah kurmak için Venezuela'ya kim gitti? Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım. Ocak ayında 4 gün, Şubat ayında 4 gün Venezuela'da kaldı.

Binali Bey'in böyle bir şeyin içinde olduğunu düşünmüyorum ancak ilk zamanlar Erkan Yıldırım hakkında çektikleri kasetleri -kumar kasetleri değil başka kasetler rüşvettir vs.- daha sonra bunu bu işe yönlendirdiler bu işin aParratı haline geldiler. Türkiye'ye gelişi gidişi tüm organizasyonun ağları bu şekilde. Neden kokain yakalanamıyor neden kokainleri Erkan Yıldırım'ın direkt gemisiyle ilgili de değil başka gemiler de koordinasyon alıyor. Peki Mehmet Ağar bunun neresinde. Mehmet Ağar da bu senkronizenin tam ortasında. Erkan Yıldırım Süleyman Soylu dostluğuna bakın. Erkan Yıldırım'ın Süleyman Soylu'nun çevresinde bu konularla ilgili dostluğuna bakın. 

"Türkiye'ye gönderilecek 5 ton kokain ele geçirildi"

Kolombiya polisi geçtiğimiz yıl Türkiye'ye gönderilecek yaklaşık 5 ton kokainin Buenaventura limanında ele geçirildiğini açıklamıştı.

Kolombiya Savunma Bakanı Carlos Holmes Trujillo da yaptığı açıklamada sözkonusu miktarın  265 milyon dolar değerinde olduğunu kaydetmişti.

 

 

 

Gazete Duvar, Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU