Yaşar Kemal’in Van Gölü hayranlığı ve Akdamar Kilisesinin kurtuluş hikayesi

”Van Gölü değil, Van Denizi. Öylesine geniş ki, denizden başkası yakışmaz. Zaten Vanlılar da deniz diyorlar; gümüş tasta bir sudur. Kenarları oya oya işlenmiş bir gümüş tas"

"Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su, Van Gölü’nün maviliğinde olamaz" der Yaşar Kemal. Van ve Van Gölü aşığı olan Yaşar Kemal,  1951'de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan röportajı ile Akdamar Adası’ndaki Surp Haç Kilisesi’nin yıkımını durdurarak, tarihi bir yapının yok oluşunu engelliyor.

Rus ordusu 1915’te Van’ı işgal edince Muradiye ilçesine bağlı Ünseli (Ernis) köyünden yaşayan annesi ve babası Çukurova’ya göç ediyor. Yaşar Kemal, 1923’te o dönemlerde Adana’nın bir ilçesi olan Osmaniye’de dünya geliyor.

Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal’in memleketi olan Ünseli Köyü, tarihi geçmişi ve doğal güzelleri bir arada bulunduran bir yer. Şu an büyük bir mahalle olan Ünseli, bir yanı Esruk Dağı, bir yanı ise Van Gölü. Esruk Dağı’nın muhteşem doğası ile Van Gölü’nün inanılmaz maviliğiyle buluşan Enseli Köyü, tarihi Tunç Çağı'ndan başlayarak Demir Çağı ve Urartular döneminin izler görmek mümkün.  Yaşar Kemal’in ailesinin yaşadığı ev, bu gün halen köyde bulunuyor.

Yaşar Kemal, Van Gölü’nü şöyle tarif diyor

Köy, Rus işgaline uğrayınca, aile Ünseli Köyünden göç etmek zorunda kalıyor.  Bu göç sırasında aile, uzun ve ızdıraplı bir yolculuk yaşıyor. Bu yolculuk sonunda aile Adana’ya geliyor ve bir Türkmen köyüne yerleşiyor. Yaşar Kemal, her ne kadar Van’da doğup, büyümemiş olsa bile, ailesinin göç ettiği Van’a olan bağlılığından hiçbir zaman kopmadı.

 

Bu bağlılık, Yaşar Kemal’in yolunu yine Van’a ve Van Gölü’ne çeviriyor. 1950’li yıllarda Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan röportajlarında, Van Gölü’nü şöyle tarif ediyor:

"Van Gölü değil, Van Denizi. Öylesine geniş ki, denizden başkası yakışmaz. Zaten Vanlılar da deniz diyorlar; gümüş tasta bir sudur. Kenarları oya oya işlenmiş bir gümüş tas."

 "Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü’nün maviliğinde olamaz. Masmavi… deli eden bir mavilik. Ne gökyüzünde vardır öyle bir mavi, ne de başka bir yerde. Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir camı kırıp kesitine bakın, işte o mavi."

Akdamar Adası ve Kilisenin tarihi

Van’a ve Van Gölü’ne bu kadar hayran olan Yaşar Kemal’in bir de, Akdamar Adası’nda bulunan Kilisenin yıkılışını nasıl engellediğinin hikayesine bakalım. Ama bundan önce Van Gölü, Akdamar  Adası içinde bulunan Akdamar Surp Haç Kilisesinin ve adanın bir geçmişine bakalım.

En eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş bölgesinde hüküm süren Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçiyor. 705 yılında Vard Rştuni'nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale'de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni sülalesinin eline geçiyor.

 

908'de I. Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman beyleriyle anlaşarak Gevaş'ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan ediyor ve başkentini adaya taşımaya karar veriyor. I. Gagik adada halen mevcut olan kiliseden başka bir kasaba, saray, çarşı ve liman inşa ettiriyor. Ada üzerindeki sivil yerleşim, 16. yüzyıl başlarına kadar varlığını sürdürüyor.  1535 Osmanlı-İran Harbi'nde sonra adadaki yaşam son buluyor.

16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin bulunmadığı adada, Ermeni Kilisesi ve manastırı, faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği kilise ve manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra tamamen terk ediliyor.

Akdamar Kilisesi’nin önemi

Akdamar Kilisesi, Ortaçağ Ermeni mimarisinin en önemli eserleri arasında gösteriliyor. Akdamar Adasındaki Surp Haç Kilisesi veya Kutsal Haç Katedrali, Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik'in emriyle 915-921 yıllarında Mimar Manuel tarafından inşa edilmiştir. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır.

 

Akdamar Kilisesi, Yaşar Kemal’in röportajıyla kurtuluyor

Yaşar Kemal’in, 1951 yılında Akdamar Kilisenin yıkılışını nasıl engellediğine gelelim. Alain Bosquet’e "Yaşar Kemal kendini anlatıyor" adlı kitapta, kilisenin kurtuluşunu yazarın kendi sözlerinden verelim.

Tuğdan vapura bindim. Van’a gidiyordum. Gönderdiğim röportajlar gazetede yayımlandı mı, ya da yayımlanmadı mı bilemiyorum. Geminin güvertesinde bir subay oturuyordu, yakasından da yılan vardı. Anladım ki doktor.

Doktorun yanında da bir tomar Cumhuriyet, belki yirmi tane. Gazeteyi açmış okuyordu ki, adımı gördüm. Bendeki sevinci tahmin edin bakalım. Hemen doktorun yanına koştum, heyecanla, "Gazetenize bakabilir miyim yüzbaşım?" diye sordum. Yüzbaşı heyecanıma şaşırdı. İşi anlattım. "Siz Yaşar Kemalsiniz değil mi?," dedi. "Evet" dedim, gazetelere aldırdım. Gönderdiğim tüm röportajlar "Anadolu Notları" başlığı altında çıkmıştı. Hepsini okudum. Yüzbaşı okumuş, kültürlü bir insandı. Benim heyecanıma şaşkınlıkla bakıyordu. Yüzbaşıya heyecanımın sebebini anlatmak zorunda kaldım. Eğer röportajlarım yayınlanmasaydı, Erciş’teki akrabalarımın yanına gidecek, orada arzuhalcilik yapacak, Cumhuriyete borcumu ödeyecektim. Bir de gazeteciliğe ilk adımımı atmıştım. Sanırım bu işi artık tutturacaktım.

Yüzbaşı, "Şu talihe bakın," dedi, "iyi ki sizinle karşılaştık. Burada Akdamar Adasında Ermenilerden kalma bir kilise var. Bir yapı başeseri. Bugünlerde bunu yıkıyorlar. Yarın sizi oraya götüreceğim. Bu kilise bu toprakların eseri, isterse Ermeniler yapmış olsun. İnsanlığın malı, kim yaparsa yapsın. Bana ve ülkemize yardım edebilir misiniz?"

 

"Çok yeni bir gazeteciyim, elimden ne gelir ki..." Bir de çekiniyorum. Böyle işlere karışırsam geçmişim ortaya çıkar, başladığım işten daha başlamadan olurum, diye.

Bir ikindi üstü Van iskelesinde gemiden indik, yüzbaşı Dr. Operatör Cavit Bey beni Van’ın tek oteline götürdü. Yarın buluşmak üzere ayrıldık. Yüzbaşı sabahleyin erkenden geldi beni almağa. Akdamar Adası’na gidecektik. Bizim o zamanki Van muhabirimiz İlyas Kitapçıydı. Altmış yaşlarında olgun, güzel düşünceli bir kişiydi. Yüzbaşıyla önce onu görmeye gittik, o, kilise üstüne daha kötü şeyler anlattı, elinden geleni de gelmeyeni de  yapmış, bir türlü yıkımın önüne geçemiyormuş. Vali de çok iyi, şair bir kişiymiş ya emir almış, hiçbir şey yapmıyormuş.

İlyas Bey, bana, "Nadir Nadi’ye telefon edelim, bizi anlar durdursa durdursa bunu Nadir Bey durdurabilir," diye bir düşünce attı ortaya. "Nadir Beye telefon edip, sorunu ona anlattım." "Olur," dedim ben.

Doktorla Akdamar Adası’na doğru yola çıktık. Van Gölü de büyülü bir suydu. Andan ana rengi değişiyordu. Küçük bir kayıkla adaya çıktık. Kiliseye daha sıra gelmemişti ya, kilisenin yakınındaki küçücük şapeli hemen hemen yıkmışlardı.

Yüzbaşı "Ben gelinceye kadar, bu kiliseye bir kazma bile vurmayacaksınız. Ben valiye gidiyorum," diye buyurdu.

 

İşçiler hazır ola durdular. İşçilerin başı; "baş üstüne komutanım," dedi. Van’a geldik. Cumhuriyet’e telefon açtık. O gün akşama kadar bekledik, telefon açılmadı. Ertesi gün gene erkenden gazeteye telefon açtık. Birkaç saat sonra Nadir Bey karşımızdaydı. Olayı yüzbaşından öğrendiğim kadarıyla anlattım.

Nadir Bey; "Üzülmeyin," dedi. "Avni Bey bu işi halleder. Onu iyi tanıyorum, uygar bir kişidir." Avni Başman o yıl Milli Eğitim Bakanıydı.

İki gün sonra İlyas Kitapçı, yüzbaşı Dr. Operatör Cavit Beyle otelime geldiler. Sevinç içindeydiler. Avni Başman Valiye yıkımı durdurmaları için telgraf çekmiş.

Akdamar Kilisesi’nin kurtuluş günü 25 Haziran 1951 günüdür.

 

Independent Türkçe olarak Yaşar Kemal’i buradan saygıyla anıyoruz 

Yaşar Kemal’in çabaları sonucu kurtulan Akdamar Kilisesinde hem ayin yapılmaya başlandı hem de her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin Van’a gelmesine ve Van’ın turizm cenneti olmasına vesile oldu.

Akdamar Adası'ndaki tarihi kilisede Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2005'terestorasyon çalışmaları başlatıldı ve 2007'de "Anıt Müze" olarak açıldı. Kilise, 95 yıl aradan sonra 19 Eylül 2010 yılında, yılda bir gün ayin izni verilerek,  ilk ayin yapıldı. Bu tarihten sonra her yıl Eylül ayının bir gününde yapılmaya başlandı.

Bu gün Vanlıların hem hemen büyük bölümü, Akdamar Kilisesini yok olmaktan kurtaran kişinin Vanlı Yazar, Gazeteci Yaşar Kemal olduğunu bilmez. Bizde, İndependent Türkçe olarak Yaşar Kemal’i buradan saygıyla anıyoruz. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU