Oryantalizm I (Sömürgeciliğin Keşif Kolu)

Prof. Dr. Mehmet Çelik, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Vikipedi

  Oryantalizm  ya da şarkiyat genellikle; doğu toplumları hakkında oluşturulan bilimsel disiplinlerin ortak adı olarak kullanılır. Buna göre batılıların; doğulu halkların tarihlerine, dillerine kültürlerine, medeniyetlerine, inançlarına , yaşantı ve yaşantı biçimlerine duydukları merakın yansıması olarak ortaya çıkan bilimsel disiplinlerin ortak adı olmuştur denilebilir. Oryantal merakın nereden doğduğuna bakmadan önce doğu ve batı arasındaki buluşma ve ilişkilerin tarihsel sürecine bakmak gerekir.

  Doğulu devlet ya da halkların incelemeğe değer olanlarından biri Perslerdir. Perseler Ön Asya ve Kafkas bölgelerini ele geçirdikten sonra Ege kıyılarındaki Yunan koloni ve sitelerine saldırırlar. Millat’tan Önce 500’lerde başlayan bu saldırılar 400’lü yıllara kadar, sürer. Yunan site ya da şehir devletleri Makedon kralı Filip tarafından merkezi otorite altında birleştirildiğinde tarihin kırılma noktalarından biri meydana gelecektir. Öncesinde bazı belirtileri olmakla birlikte doğu ve batı ikilemi de böylece başlamış olur. Doğu ve batı bir toplumun kendisini nered gördüğü ile şekillenen kavramlardır. Bir kültür kendisini merkeze aldığı zaman öncesi doğu, sonrasın da batı olacağı cümlenin malumudur. Yunanlılar da aynısını yaptılar. Kendilerine saldıran Perslerden hareketle ikilemin kaynağını oluşturdular.

  Filip’in ölümünden sonra Makedonya tahtına çıkan İskender meşhur filozof Aristo’nun ona öğrettiği dünya hakimiyeti idealinin peşine düştü. Aristo’nun, İskender’e  şöyle dediği rivayet edilir:

                     “Git ve güneşin doğduğu yerden intikam al!”

           O zamanki batı dünyasını temsil eden Yunan- Makedon devleti için doğu ya da şark çoktan düşmanlaştırılmış biçimiyle İran yani Pers devletidir. İskender Ege kıyıları ve Balkanlar’ın kaynaklarından elde ettiği maddi güç ve asker bolluğuyla artık kabına sığmayan bir tiran olmuş ve dünya krallığı idealine kapılmış bir ruh haline bürünmüştü. İskender tarihin en büyük ordularından biriyle İran’a saldırdı. Kendi çağı için son derece ileri bir medeniyet olan Pers medeniyeti ile büyük bir alışkanlıkla kendi kendini hep merkezde gören batı âleminin ya da medeniyetinin uzun yüzyıllar boyunca sürecek olan sevimsiz ilişkilerinin başlangıcı olacaktır.

 İskender ordusuyla İran’a saldırıp Perslerin şahı II. Daryuş’u öldürüp İran’ı işgal ettikten sonra Hindistan üzerine yürüdü. Yunanistan’dan çıktıkları zaman doğu hakkında neredeyse hiçbir malumatı olmayan Yunan-Makedonlar gerek İran’da gerekse  Hindistan’da gördükleri kütür ve medeniyet karşısında hayrete düştüler. Bu, batının kendi dışında da bir medeniyet olabileceği ihtimalinin ilk kabulü olarak görülebilir. Bu karşılaşmanın savaşla başlamış olması yüzyılar sürecek doğu ve batı savaşlarının da ilki sayılmalıdır. İskender İran’dan sonra Hindistan’a girdi. Hindistan’da ateşli sıtmaya tutulan İskender öldü. Ordu komutansız kalınca bozuldu. Kitlesel olarak yeniden Yunanistan’a dönen Grekler doğuda gördükleri ve öğrendiklerini batı âlemine taşıdılar. Bu dönemde oluşan kültüre Helenistik kültür denile gelmiştir.

İskender’in ordusu geri dönerken dönüş yolu üzerindeki halkların da yaşantılarına şahit olurlar. Helenizm işte o dönemden başlayarak oluşan doğu ve batı kültürlerin sentezinden ortaya çıkar.

 “Helenizm Grek kültürü ile Doğu sanatının birleşmesiyle ortaya çıkan, dönemine göre yenilikçi ve özgür bir sanat akımıdır. Bu akım, mimaride, resim ve heykel sanatında farklı kurallar içerir. Rönesans döneminde ortaya çıkan Klasisizm akımında da Helenizmin izlerini görmek mümkündür.”

 Yaklaşık üç yüz süren bu dönem henüz kültürlerin ya da medeniyetlerin çatışması suretini almamış etkileşim iken, bu ilişki zaman içerisinde sorunlu bir çatışma ortamını beraber getirecektir.

 Friedrich Nietzsche: “Roma Filistin’de çarmıha gerdiği İtalya’ya getirip tanrı ilan etti.” der. İşte budur günümüze kadar canlılığını hep sürdürecek olan doğu batı ikileminin sertleşme veya restleşmesinin sistematize olmasının da başlangıcı…

(devam edecek)

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU