Neydi ne oldu: Yurtdışında yaşayan 9 Türkiye vatandaşı pandemiyle geçen bir yılı resmetti

Geçen sene mart ayında görüştüğümüz kişiler, şimdi tekrar konuşarak Kovid-19'un damga vurduğu bu dönemi anlattı

Yaklaşık 13 ay önce Türkiye yurttaşlarının pandemi sırasında 15 farklı ülkede yaşadıklarını anlattığı haberi yayımladığımda tüm dünyada Kovid-19 yüzünden öldüğü açıklananların sayısı 16 bin 500'e, vaka sayısıysa 400 bine yakındı.  

Şimdiyse durum çok daha vahim. Rakamlar 3 milyon 180 bini aşkın kişinin öldüğünü, 150 milyondan fazla kişininse virüsü kaptığını gösteriyor.

ABD'deki Johns Hopkins Üniversitesi'nin resmi mercilerden aldığı verilere göre, yalnızca Türkiye'de yaklaşık 4 milyon 820 bin kişiye yeni tip koronavirüs bulaştı. Vaka sayısında ABD, Hindistan, Brezilya ve Fransa'dan sonra beşinci sırayı alan Türkiye'de nisan sonu itibarıyla 40 bini aşkın kişinin ölüm sebebi olarak Kovid-19 yazıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Neredeyse tüm dünyada başlatılan aşı seferberliğine rağmen tablo gün geçtikçe ağırlaşırken Türkiye de 17 günlük "tam kapanma"yla durumu toparlamaya çalışıyor.

Diğer yandan pandemi bireyleri de etkiliyor. Geçen sene görüştüğüm, farklı ülkelerde farklı hayatlar yaşayan isimlerden dokuzu bu sene de sorularıma yanıt verdi.

İşte "Geçen seneden bu yana hayatınızda büyük değişiklikler oldu mu?", "Siz veya bir yakınınız Kovid-19'a yakalandı mı?", "Aşı oldunuz mu?" ve "Seneye kendinizi nerede görüyorsunuz?" sorularına verdikleri yanıtlar...

Dr. Çağrı Gökdemir – Çin/Şangay

Tongji Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışan isim, geçen sene mart ayında Türkiye'de henüz pandemi gerekçesiyle sokağa çıkma yasağı yeni yeni planlanırken gerçekleştirdiğim röportajda "Hem ulaşım, hem kişisel özgürlüklerimiz kısıtlanmış durumda, çok kısıtlandık" diyordu.

unnamed.jpg

Şimdiyse Çağrı Gökdemir o dönemden bu yana hayatında büyük bir değişiklik olmadığını ifade ederek "Yaza doğru Şangay güvenli sayılırdı. Yavaş yavaş sosyal hayat tekrar başladı. Onun dışında, hayatım Kovid öncesi kadar serbest olmasa da hemen hemen aynı. Bugünlerde şehirlerarası seyahatleri de rahatlıkla yapıyoruz" diye konuştu.

Bu süre zarfında ne kendisinin ne de etrafındakilerin resmi kayıtlara göre Kovid'e yakalanmadığını belirten Gökdemir, Çin'de Vero Cell isimli bir aşı olmuş.

Burada kamu üniversitesinde çalıştığım için Çin'de sağlık personeli ve stratejik görevdekilerden sonra kamu personelleri, yani biz, aşı olduk. Bu aşının beni kesin koruduğunu düşünmüyorum. Yani Kovid'i geçirme ihtimalim var ama bu aşı sayesinde ölüm riski ortadan kalkmış oluyor. Bence önemli olan da bu zaten.

Seneye kendini nerede gördüğüyle ilgili soruya da üniversitedeki pozisyonunun kalıcı değil, sözleşmeli olduğunu belirterek cevap verdi:

Kovid olmasaydı bile bu soruya kesin cevap veremezdim. Şu an Kovid nedeniyle alternatif bulma şansım daha az. Çin dışındaki pozisyonlara başvurduğumda daha çok ülke içinde bulunanları tercih ettiklerini fark ettim. Özetle tekrar Çin'de Kovid sürecinin bitmesini beklemeyi tercih ediyorum. Seneye tekrar Şangay'da olurum.

Ozan Doğrultan – Almanya/Berlin

Geçen sene "4 Mart'ta annemle birlikte, Kaliforniya'da yaşayan abimi ziyaret amaçlı seyahatimizi gerçekleştirdiğimizde, koronavirüs salgını Amerika'da henüz yeni yükselişe geçiyordu" diye sözlerine başlayan ve 10 bin kilometreden fazla yol gidip evden yalnızca birkaç kere dışarı çıkabilmenin hayal kırıklığını yaşayan isim, mesleği yazılım mühendisliği sayesinde ekim ayında İstanbul'dan Berlin'e taşınmış.

od.jpeg

Kovid-19'u yakın zaman önce oldukça hafif atlattığını belirten Ozan Doğrultan, "Almanya'da aşı uygulamaları yakın zamana kadar oldukça yavaş ilerledi, bundan dolayı benim yaş grubumdaki insanlar için henüz aşı uygulanan kişi sayısı oldukça düşük. Ben de henüz olamadım. Ancak öğrendiğim kadarıyla şu an online olarak isteyen herkes randevu alabiliyor" dedi.

Bundan bir sene sonra kendimi Berlin'e ve buradaki yaşama biraz daha aşina olmuş olarak görüyorum. Haftada 5 gün olmasa da ofise gidebilmeye başlamış ve şu andaki iş arkadaşlarımla yüz yüze tanışmış olacağımı tahmin ediyorum. Bunun dışında seyahat kısıtlamalarının en azından hafiflemesinden dolayı Berlin dışına da çıkabiliyor olacağımı umuyorum. Yine de bir senelik bir süreçte tamamen eski normal yaşantımıza dönmemizin pek mümkün olmayacağını, örneğin yine maske takmanın bazı durumlarda zorunlu olacağını düşünüyorum.

Cansın Deniz Dikici – Almanya/Freiburg

Almanya'nın en güneşli kentlerinden birinde fizyoterapistlik yapan isim, geçen sene "Böyle bir pandemi durumunu daha önce yaşamamış biri olarak, belirsizliğin getirdiği tedirginlik içindeyim" demişti.

cdd.jpeg

Şimdiyse ikinci çocuk heyecanı içinde. Eşi Maria'nın Kovid-19 salgını nedeniyle gebeliğinin 11. haftasında doktordan "çalışamaz" raporu aldığını ve o tarihten beri ücretli izin yaptığını belirten Cansın Deniz Dikici, kendisi veya çevresinin hastalığa yakalanmadığını ifade etti.

Mart ve nisanda aşı olarak BioNTech dozlarını tamamlayan Dikici, şöyle konuştu:

Aşının koruyuculuğuna güveniyorum ama ondan önce kendi bağışıklık sistemime güveniyorum. Açıkçası bir sene sonra pandeminin artik biteceğini ve hayatın normale döneceğini düşünenlerdenim.
Böyle düşünmemin birkaç nedeni var. Aşılamanın bütün dünyada hız kazanması çok önemli bir etken. Ek olarak ekonominin sürdürülebilirliği icin sanırım artık hayatın normale dönmesi gerekiyor. Ondan da önemlisi insanların sabırları tükenmeye başladı. Virüs tamamen sıfırlanmasa bile insanların artık daha fazla pandemi şartlarında yaşamak isteyeceklerini düşünmüyorum.

Elif Temizkan – Fransa/Paris

et.jpeg

Almanya'nın kuzeydoğusundan güneybatısına geçtikten sonra şimdi mikrofonlarımız Fransa'da. Paris'te yaşayan isim, geçen sene konuştuğumuz dönemde vaka sayılarının patladığı ülkede gergin bir havanın hakim olduğunu belirtse de "Açıkçası burada kendim ve arkadaşlarımdan çok, Türkiye'deki yakınlarım konusunda endişeliyim" diyordu.

Sanat alanında bağımsız olarak çalışan Temizkan, dokuz farklı evde yaşadığı son bir yıla baktığında şu cümleleri kuruyor:

Öncelikle pandemi dolayısıyla işimi kaybettim. Fransa'da yaz aylarından Kasım'daki ikinci tecrite kadar süren geri açılma dışında, kültür kurumlarının hepsi kapalı. Dolayısıyla hem zaten oldukça güvencesiz olan sektörde varolan işini korumak ya da yeni bir iş bulmak epey zor oldu.
Fransa'da kalabilmek için bir yüksek lisans programına başladım. Uzaktan eğitim kavramı da hayatıma girmiş oldu. Hem tecrit hem de akşam 18-19 civarı başlayan dışarı çıkma yasağıyla hayatım bir süreliğine tamamen bilgisayarın önünde Zoom derslerinin birinden çıkıp ara vermeden diğerine bağlanmaya dönüştü.

Elif Temizkan, Fransa'nın başkentinde tanıdığı hemen herkesin yeni tip koronavirüse yakalandığını ve hastalığı hafif atlattığını ifade ederken henüz aşı olmadığını ve sırasının gelmesini beklediğini de belirtiyor.

 "Seneye yine buradaki evimde bilgisayarımın başında görüyorum galiba. Genel durumda büyük bir değişiklik olacak gibi gelmiyor" diyerek sözlerini sonlandırıyor.

Eren Arpacı – Birleşik Krallık/Londra

 

Geçen sene pandeminin kendisi gibi Ankara Antlaşması'yla ülkeye gelen kişileri zorladığını vurgulayan illüstratör, "Hayatınızda bir şeyleri değiştirmek için ülkenizi değiştiriyorsunuz. Gittiğiniz yerde de enteresanlıklar yakanızı bırakmıyor" ifadelerini kullanmıştı.

Şimdiyse sözlerine "Geçen seneden bu yana hayatımda inanılmaz değişiklikler oldu" diye başladı.

Pandeminin başlangıcında Londra'nın ötesinde küçük bir şehirde bir apartman dairesinde yalnız yaşıyordum. Ağustos 2020 gibi bir dönemde Londra'da bir depoya taşındım. Zannediyorum ilk taşındığımda 9 kişiyle birlikte yaşıyordum. Üstelik giren çıkanın belli olmadığı deponun üst kısmı bir Afrikalı komünitenin radyo kanalıydı.

Çevrelerinde bir vakanın tespit edilmesi üzerine hep bir arada karantinaya girdiklerini belirterek o süreci "Kimisi çok rahattı kimisi o karantinadan sonra karakter değiştirdi" şeklinde anlattı.

Aşı olmak istediğini ancak fırsat bulamadığını bildiren Arpacı, gelecekle ilgili sorumuzu şöyle yanıtladı:

Gelecek seneyi düşünmek beni korkutuyor. Ben yaratıcı bir insan olarak fırsat buldukça hep kendimi dört duvar arasına kapadım. Pandemi yüzünden herkes kapanınca uzun vadede bu kadar insanı hayatından eden şey, karantinasıyla bana yardımcı oldu. Hiç tanımadığım insanların olduğu iş yerlerine gitmek zorunda kalmadım. Başkalarıyla iletişime girerken sosyal fobi yaşamadım.  Kendimi tuhaf hissetmedim. İş hayatında tekrar insan içine çıkmak fikri beni ürkütüyor. Yalnızlık da pek hoş değil tabii.

Dünya Atay – Hollanda/Lahey

Geçen sene müzisyen eşi Görkem Arıkan'ın çalıştığı kulübün kapatıldığını belirten isim, son bir yıl içinde eşinin iş bulduğunu, ev değiştirdiklerini ve sanatçı vizesi aldıklarını ifade etti.

da.jpg

"Den Haag'da iki, İtalya'da bir duvar boyadım" diyerek yaptıklarını anlatan Dünya Atay, geleceğe dair "Seneye kendimi daha mobil, daha az endişeli, daha motive görüyorum. Aslında görmek istiyorum. Her şey aynı da kalabilir. Ama işin bu tarafını düşünmek istemiyorum" şeklinde konuştu.

Aşı olmak istediğini belirten Atay'ın geçirdiği tek Kovid macerasıysa Türkiye ziyareti sırasında olmuş:

Türkiye ziyaretimde kalabalık aile yemeğinden iki gün sonra test olan kardeşim pozitif çıktı. Panik halinde 4-5 gün bekledikten sonra yemeğe katılan herkes test oldu. Oldukça stresliydi. Annem ve ben Gemlik Devlet Hastanesi'nde test yaptırdık, gündüz test için gittiğimizde hastane Kovid-19'a yakalanma garantili derecede kalabalıktı, ‘Gece gelin' dediler. O dönem Gemlik'te PCR testi yaptıran başka hastane yoktu, yoğunluğu sormak için gece alarm kurup 00:00'da aradım, görevli gayet olağanmışçasına ‘04:00 gibi gelin' dedi. Röntgen çekildi, PCR ve üç tüp kan testi yaptılar, kan alındıktan sonra bayıldım hatta. Neyse ki hiçbirimiz yakalanmamışız.

Cenk Baban – Avustralya/Sidney

2020 martında "Hükümet her gün yeni kurallarla, kuralların şiddetini biraz daha artırıyor" diyen dijital pazarlama danışmanı bu sene şöyle konuştu:

cb.jpeg

Biz Avustralya'da olduğumuzdan ve ülke Kovid'i çok iyi yönettiğinden dolayı çok şanslıyız. Şu an için hayatımız normal geçiyor. Avustralya'dan herhangi bir tanıdığım hastalığa yakalanmadı.
Yaş itibarıyla şu an bize aşı verilmiyor. Aşı olmam için çok büyük bir sebep yok. Ülke içinde hemen hemen hiç vaka yok. 2024'e kadar Avustralya'dan yurtdışına çıkmak yasak.
Özellikle seyahat edememek çok olumlu bir şey değil ama dünyanın durumunu düşününce daha bir hoşgörüyle yaklaşıyorsunuz. Keşke yurtdışına çıkabilme, özellikle Türkiye'ye gelebilme şansımız olsa.

Remzi Ateş Gürşimşek – Danimarka/Kopenhag

Geçen sene kentteki havayı "Kuş sesleri daha çok duyuluyor. Sakin ama huzursuzuz" diyerek özetleyen akademisyen, son bir yılda kendi hayatında büyük değişikliklere tanıklık etmediğini söylüyor.

Devletin özel sektöre verdiği desteğe dikkat çeken Remzi Ateş Gürşimşek, "Gördüğüm kadarıyla devlet destekleri bu anlamda efektif işliyor denebilir, zira pandemi oncesi tanıdığım mekanların çoğu hâlâ kepenkleri kapalı olmasına rağmen batmamış görünüyor. Şu an yürürlükteki açılma süreciyle ve düzelmeye baslayan havalarla birlikte işlerin açılacağı ümidi var tabii ki herkeste. Şu an göreceli bir açılma içindeyiz, fakat sürekli temkinli ve kontrollü bir açılmadan bahsediliyor" dedi.

rag.jpg

Gürşimşek, komplo teorilerinin de etkisiyle hükümetin Kovid-19 politikasını eleştirerek havai fişekli eylemlere imza atan ve polisle çatışan Men in Black grubuna vurgu yaptı. "Maske ve aşı karşıtlığı özellikle sosyal medyada giderek gözle görülür hale gelse de, genel anlamda kurallara uyulduğu ve durumun kontrol altında tutulmaya çalışıldığı söylenebilir" ifadesini kullandı.

Ne Kovid ne de aşı olduğunu belirten akademisyen, "Takip edebildiğim kadarıyla Danimarka nüfusunun dörtte bire yakını şu an aşılanmış durumda. Ne zaman aşı olacağımıza dair çok kesin bilgiler alamıyoruz" da dedi.

Seneye aşısını olmuş bir şekilde sınıfına dönmeyi ve seyahat etmeyi umduğunu belirterek ve "Pandemi sonrasında dijital iletişim kanallarını daha efektif kullandığım, fiziksel mekanlara ve araçlara eskisi kadar bağımlı kalmadığım bir hayat biçimi geliştirebileceğimi düşünüyorum" diyerek sözlerine son verdi.

Çağdaş Gökbel – İrlanda/Dublin

Pandeminin başlangıcında İrlanda hükümetinin başta evsizler, yaşlılar ve mülteciler olmak üzere kimseye güven vermediğini belirten gazeteci, bu sene de koronavirüsü "işçi sınıfı hastalığı" olarak gördüğünü vurguladı.

Şu an İrlanda'da genç işsizliği yüzde 60 düzeyine varmış durumda. Hayatımız çok değişti, tam bir cehennemi yaşıyor emekçiler.

cgcg.jpeg

Eşiyle birlikte Kovid-19'u yendiğini anlatan Gökbel, devlete bağlı bir sağlık merkezinde gördükleri tedavi sonrası fatura kesilmesine şaşırdıklarını söyledi.

Çağdaş Gökbel, İrlanda'nın aşılama konusunda beklenen başarıyı gösteremediğini de sözlerine ekledi.

Geleceği pek de parlak görmediğini şöyle ifade etti:

Tek kurtuluşumuz aşı ve tüm insanlık ona güvenmek zorunda. Salgın bitirilmediği takdirde alınteriyle para kazanan insanlar için daha kötü bir gelecek bekliyor. Maalesef görüyoruz ki bu kapitalist düzeni yönetenler salgını fırsata çevirmiş ve sonuna dek istismar edecekler.
Seneye salgın biterse kendimi İrlandalı arkadaşlarımla bir pub'da görüyorum. Bu süreç bize insani hayallerimizin ne kadar naif olduğunu gösterdi. Arkadaşlarımla buluşmak, tokalaşmak ve sarılmak istiyorum. Şimdilik kendimi görmek isteyeceğim tek yer, bu paylaşımları yapabileceğim böylesi bir andır.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU