Bessie Head ve "Yağmur Bulutları Toplandığında"

Ahmet Sait Akçay Independent Türkçe için yazdı

Postkolonyal Afrika edebiyatının önemli romancılarından Bessie Head, hayatı boyunca ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlikle mücadele etti. 

Bessie Head, Güney Afrika'da bir akıl hastanesinde doğdu. Annesi siyah bir adamla (babasıyla) ilişkiye girdiği için hapsedilmişti, zira Apartheid rejiminin Ahlaksızlık Yasası siyah beyaz arasında keskin çizgiler çekmişti. 

Önce beyaz bir aile tarafından evlatlık alınan Head, sonra ailenin onun beyaz olmadığını fark etmesiyle yetimhaneye bırakılır tekrar.

Trajik bir hayat yaşayan Head, her zaman eşitsizliğe, ırkçılığa maruz kaldı. 

1964 yılında Güney Afrika'daki ırkçı rejimin baskılarına ve toplumun tutumlarına dayanamayan Head, Botsvana'ya gider ve orada yaşar.

Kendi deyimiyle "nefret kültürü" üreten Apartheid rejiminin baskısı altında başladığı yazma serüvenine "sürgünde" devam eder.  

Romanları ve hikâyeleriyle kendi geçmişini onarmaya çalışan Head, 1979 yılında "tarih" hakkında şunları söyler: 

Tarih fikri bende hiç yoktu. Çok uzak bir tarihte, hırsızlar, yağmanın tüm izlerini silmek için hevesliydiler; buna bağlı olarak da tarihin tüm izleri yok edilmişti. Siyah insanlar olarak, taciz ve sömürü nesnesi olmaktan başka kim ve ne olduğumuzu bilmiyorduk, değerimizi biçemiyorduk.


Botsvana 1966 yılında bağımsız oldu. İngilizlerin barışçıl bir şekilde yönetimi devrettiği ender ülkelerden birisidir.

Botsvana'nın Bessie Head'in ilgisini çekmesinin nedeni sadece Güney Afrika'ya komşu olması değildir.

"Benim gözümde Botsvana en eşsiz ve farklı bir ülkedir. Afrika'nın hiçbir yerinde benzeri olmayan tarihi bir geçmişe sahipti" der Head. 

Head'in 1969 yılında yayımladığı When Rain Clouds Gather [Yağmur Bulutları Toplandığında] romanı, kısa süre içinde özgün konusu ve anlatımıyla dikkat çekerek Afrika edebiyatının temel eserleri arasına girmeyi başarır.

Head, romanında Apartheid rejiminin baskıcı ve çatışmacı kimliğine karşı Botsvana'yı sevgi ve ahenk içinde resmeder. 
 


Yağmur Bulutları Toplandığında İngiliz yönetiminin yavaş yavaş çekildiği bir dönemde, tarımla uğraşan uzak bir Botsvana köyü olan Golema Mmidi'de geçer, köy yağmurun pek yağmadığı çorak bir alana serpilmiştir.

Hikâye, anti-Apartheid özgürlük mücadelecisi, genç bir Güney Afrikalı sığınmacı Makhaya Maseko'nun Golema Mmidi'ye yerleşmesiyle başlar.

Makhaya köyde tarımsal kalkınma projesine katılıp sıradan insanların hayatlarına dahil olarak geçmişinde yaşadığı travmadan kurtulmaya çalışır.

Romanda anlatıcı Makhaya'nın sığınma gerekçesi şöyle anlatılır: 

Siyahların 'çocuk', 'kafir' ve 'köpek' olarak çağrıldığı bir ülkede evlenip çoluk çocuğa karışamazdı. Afrika ucu bucağı olmayan geniş bir kıtaydı. O sadece yanlış inançların durmadan dayatıldığı ruhsal ve zihinsel olarak ölmüş bu topraklardan taşınmak istiyordu.


Golema Mmidi, benzersiz bir köy olarak tarif edilir. "Hayatta yaşadıkları trajedilerden kaçmış olanların sığındığı" bir köydü der, anlatıcı.

Bessie Head, bir Afrika hikâyesini, huzuru, paylaşmayı ve yardımlaşmayı konu edindiği romanında geleneksel Afrika halkının yaşam biçimini de göstermeye çalışır.  

Köyde insanların farklılığı demokratik bir kültürel oluşuma da olanak tanımıştır. Kuru ve çorak olmasına rağmen köy ortamı Makhaya'ya göre bir yerdi.

Köyün bilge adamı, kilim ticaretiyle uğraşan Dinorego, Makhaya'yı köyüne davet ettiğinde, Güney Afrika'dan "Tanrı'nın sevmediği ülke" diye bahsederken, Botsvana'yı ise "Tanrı'nın ülkesi" olarak anar.

"Burada Tanrı her yerdedir, sır değildir bu. İnsanlar senden bir şey çalamaz, altı peni bile. İnsanlar çatışamaz, bir düşmanı bile öldüremez" der bilge adam. 

Dinorego ve köyün ileri gelenleri, kadınları hep birlikte hayvancılık ve tarım üretimi için İngiliz Gilbert Balfour önderliğinde bir projeye başlar.

Gilbert, Makhaya'nın liderlik becerilerini tanıdıktan sonra onu da projeye dahil eder. Gilbert'in planı kadınları işin içine dahil ederek, çiftlikte kooperatif olarak pazarlanacak nakit mahsuller üretmeye başlamaktı.

Bu yolla, Golema Mmidi'de gıda üretimini artırmak için gerekli olan gübre, tohum ve ekipmanın satın alınmasının önünü açacak olan sermayeyi elde edilecekti.

Gilbert, yetiştirilmesi en kolay ve en karlı mahsullerden birinin Türk tütünü olduğunu düşünür. 

Head romanda, kuraklaşmanın yarattığı tarımsal kriz zamanındaki gerçekliği kurmacasında tasvir eder.

Ayrıca ülkenin sömürgeden kendi kendini yöneten bir demokrasiye geçişini de yansımaya çalışır.
 


Roman, cinsiyet, sınıf ve baskıcı kabile gelenekleri arasındaki karmaşık etkileşimi ortaya sererek özgürleştirici Pan-Afrikanizme doğru bir hamleyi de ortaya koyar.

Golema Mmidi köyü her şeyin imece ile yapıldığı tipik bir ortak yapıdır. Bu yapı ve toplumcu yaklaşım, Tanzanyalı entelektüel ve devlet başkanı Julius Nyerere'nin Afrika sosyalizmi idealinin yansımasıdır.

Çağdaşı Nkrumah'nın aksine Nyerere, kırsal kalkınmanın öncelikli olduğunu düşünür. 

Romanda Makhaya Afrika'ya has bir sosyalizmini savunur.

Makhaya, belirli sosyalizmin yapılarının Afrika kalkınmasına uyum sağlayamayabileceği fikrini ileri sürmek istedi. Afrika'nın nüfusu azdı ve sosyalizmin her türlüsü ahalinin hantallaşmış sorunlarına çareydi.


Roman, eşitlikçi, çeşitliliğe önem veren, saygıya dayalı işbirlikçi bir tarım modeli önerir.

Bu kolektif çabalar, cinsiyet, ırk ve sınıf eşitsizliklerinde ortaya çıktığı gibi, egemenliğin, başkaları üzerinde iktidar dürtüsünün hem açık hem de gizli yaralarını onarabilir.

Yerinden yurdundan edilmiş Makhaya, Golema Mmidi'de kendine bir hayat kurarak Apartheid rejiminin dayattığı kurumsal ırkçılığın fiziksel ve zihinsel şiddetinden iyileşmeye başlar.

Otobiyografik anlatı olarak da okunabilecek romanda Makhaya'nın Güney Afrika'dan kaçışı ve karşılaştığı zorluklar, yazarın kaçış macerasının somutlaşmış biçimidir.

Head romanda geleneksel kabile şeflerini de eleştirir, iktidarını perçinlemek için binbir oyunun döndüğü politik tuzaklara da dikkat çeken Head, ırkçılığın sadece beyaz-siyah arasında değil, siyahların kendi aralarındaki tutumlarında ortaya çıktığını gösterir. Sözgelimi, Maru romanı tamamıyla böylesi bir refleksi yansıtır. 

Yağmur Bulutları Toplandığında, toplumsal ve adalet bilincinin, sorumluluğun ve paylaşımın eşitçe dağıldığı kapsayıcı bir tarımsal faaliyeti alternatif olarak sunar. 

Yazıma romandaki şu tümcelerle sonlandırayım:

Yerde nehir göremeyebilirsiniz, ancak nehirleri içimizde tutuyoruz. Bu nedenle tüm iyi şeylere ve tüm iyi insanlara yağmur denir. Bazen gökyüzünde bir bulut görünmese bile yağmur bulutlarının toplandığını görüyoruz. Hepsi kalbimizdedir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU