Ruhani, Zarif’in sızdırılan ses kaydının Viyana görüşmelerine etkisi konusunda uyardı

Devrim Muhafızları Komutanı, Süleymani’nin diplomasinin gücünü inşa ettiğini savundu.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve yardımcısı İshak Cihangiri. (Cumhurbaşkanlığı İnternet sitesi)

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in gizli ses kaydının sızdırılmasından birkaç gün sonra yaptığı açıklamada, 28 Nisan’da 2015’te varılan nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmayı amaçlayan Viyana görüşmelerine ilişkin içte anlaşmazlıklar çıkarılmasının hedeflendiği uyarısında bulundu. Ruhani, hükümet ve silahlı kuvvetler arasındaki ‘çatlak’ olduğu iddialarını yalanladı. Aynı şekilde Meclis Başkanı Muhammed Bakir Kalibaf da söz konusu ses kaydını ‘Batı eğiliminde olanların adımı’ olarak nitelendirdi.

Ruhani, haftalık kabine toplantısı sırasında televizyonlarda yayınlanan konuşmasında, “Hükümet ile silahlı kuvvetler arasında herhangi bir çatlak yoktur” dedi. Zarif’in Dışişleri Bakanlığı’nın rolünün ötekileştirilmesine karşı Devrim Muhafızları’nın rolüne atıf yaptığı ses kaydında kullandığı ‘alan’ ve ‘diplomasi’ kelimelerine işaret eden Ruhani sözlerini şöyle sürdürdü:

“Alan ve diplomasi, birbiriyle zıtlaşan kavramlar değildir. Alanın ve diplomasinin, dış politikanın ve savunma politikasının ya da alanın veya müzakerelerin yalnızca birinin başarılı olması gerektiğine inanan varsa bu doğru değildir.”

Ruhani ayrıca, diplomasi ve alanın ‘tek hedef peşinde koşan iki silah’ olduğunu vurguladı.

AFP’nin haberine göre İran Cumhurbaşkanı sızdırılan ses kaydına ilişkin şunları söyledi:

“Bir belgenin veya kaydın çalınması, araştırılması gereken bir konudur. Ve neden şu an? Bu kaydın bir hafta önce de yayınlanmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. Ancak Viyana görüşmelerinin başarıya ulaştığı bir zamanda, İran içerisindeki anlaşmazlıkları kışkırtmak ve fitillemek için yayınlandı.”

Ruhani ayrıca dış politika ve savunma alandaki tüm karmaşık meselelerin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nde ele alındığını vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı internet sitesine göre Ruhani, Süleymani’nin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nde Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve Afganistan da dahil olmak üzere bölgedeki sorunlarla ilgilendiğini belirtti.

Ruhani, Viyana görüşmelerine de atıfta bulunduğu açıklamalarında “Bugün, 4+1 grubu ve hatta ABD, uluslararası hukuk, yasalar ve İran’ın hakkı önünde teslim olmaktan başka çareleri olmadığını anladılar. Bugün öfkeliler. Çünkü 4 yıllık komploları ellerinden gidiyor” dedi.

Ses kaydı, Tahran ve 2015 nükleer anlaşmasında yer alan güçler tarafından, ‘2018 yılında tek taraflı şekilde anlaşmadan çekilen ABD’nin geri dönmesi, Tahran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması ve İran’ın anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine uyması’ amacıyla yürütülen müzakerelerle eş zamanlı olarak yayınlandı. 

Dışişleri Bakanlığı’nın,  geçen mart ayında Ruhani’ye bağlı Stratejik Araştırma Merkezi’nde kaydedildiğini belirttiği 7 saatlik ses kaydında Zarif’in İran arşivlerine yönelik açıklamaları da var. Ayrıca Zarif ile İran hükümetine yakın bir ekonomistin röportajı yer alıyor.

Bakan, kayıtta diplomatik birimin rolünün ötekileştirilmesini ve Devrim Muhafızları’nın üstünlüğünü eleştiriyor. 2015 nükleer anlaşmasına varıldıktan kısa bir süre sonra Suriye’deki Rusya- İran askeri iş birliğinin geçmişine dair yeni bir hikayeye yer vererek daha da ileriye gidiyor. Cevad Zarif, anlaşmaya varıldığının ilan edilmesinden uygulama tarihine kadarki dönemde gerçekleşen, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in General Kasım Süleymani’ye yönelik davetine de dikkat çekiyor.

Zarif, diplomasinin arena için fedakarlıklarda bulunduğundan, Süleymani’nin kendisinden ‘girdiği tüm müzakerelerde taviz vermesini’ istediğinden ancak karşılığında diplomatik birimin ‘arenanın fedakarlıklarıyla’ karşılaşmadığından şikâyet ediyor.

Zarif’in ifadeleri, Devrim Muhafızları’nın ‘Süleymani’nin Putin’i Suriye’ye hava kuvvetleri göndermeye ikna etmesine’ ilişkin açıklamalarını çarpıtıyor. Zarif kayıtta ayrıca anlaşmanın 2016 yılının ocak ayı ortalarında uygulanmasına 2 hafta kala yaşanan olaylara, yani Suudi Arabistan Büyükelçiliği’ne ve konsolosluğuna yapılan saldırı ile ABD askerlerini taşıyan iki teknenin alıkoyulması meselelerine de değiniyor. Bu üç olayı nükleer anlaşmayı ‘engelleme’ girişimi olarak nitelendiriyor.

Ruhani’den Süleymani’ye övgü

Ruhani, 2020’nin başlarında Bağdat Havalimanı yakınlarına yönelik ABD hava saldırısına maruz kalan ve İran’ın bölgesel politikasının en önemli mimarlarından biri olarak kabul edilen İran’ın dış operasyonlarının beyni General Süleymani’ye de övgüde bulundu. İran Cumhurbaşkanı, Süleymani hakkında şunları söyledi:

“Bölge konusunda en iyi dış politika danışmanı General Süleymani’ydi. Bu, bölgesel siyasete aşina, belirli ve açık görüşleri olan biriyle konuşmak istersek o kişinin Süleymani olduğu anlamına geliyor.”

Devrim Muhafızları’ndan yapılan ilk açıklamada, General Süleymani’nin ‘diplomasi gücünü’ inşa ettiği vurgulandı. Devrim Muhafızları açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kudüs Gücü, İran uğruna başka bir ülkenin çıkarlarına ve güvenliğine zarar vermek veya İran’ın çıkarlarını ve güvenliğini, başkaları için feda etmek için çalışmadı. Süleymani, bu çıkarları geniş ve birbirine bağlı küresel ve bölgesel bir yapıda sağlamlaştırmaya çalışıyordu. Halkımızın DEAŞ’ın yüzünü yakından deneyimlememesinin sebebi Süleymani’nin sahada olmasıydı. Kendisi sahada olduğu için bir ABD işgaline de tanık olmadılar. Sahaya diplomasi getirme becerisine sahipti ve savaşıp fikir birliğine varabildi. Arenanın siyasi yapısını değiştirdi ve diplomasi için güç oluşturdu.”

Diğer yandan Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, diplomasi ve savaş alanı arasında bir çifte standart olmasına karşı uyardı. 28 Nisan’daki konferansta konuşan Kalibaf şunları söyledi:

“Güvenliğin çeşitli boyutları üzerinde çalışmak, ülkenin güvenliğini garanti eder. Herhangi bir bahaneyle saha ve diplomasi gücü ikiliğini kışkırtmak istiyorlarsa, bunların ulusal çıkarlara, insanlığın tecrübesine ve bilime aykırı olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bunun ardında siyasi fırsatçılık dışında başka bir mantık yok.”

Söz konusu ses kaydının 3 saatlik bir bölümü, uluslararası medyada tarafından da geçen pazar günü yayınlandı. Dışişleri Bakanlığı, kaydın dışarıya sızmasının içerideki gazeteciler arasında dolaşıma girmesinden birkaç saat sonra gerçekleştiğine dikkat çekti. Medyaya nasıl sızdırıldığının ise henüz bilinmediğini bildirdi.

Anayasal olarak yaklaşan seçimlere aday olma hakkı bulunmayan Ruhani konuya dair değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Yetkililerin, görüşlerini özgürce ifade edebilmeleri ülkemizde gurur kaynağıdır. Ancak dile getirilen bazı görüşler, düşman onları kötüye kullanacağı için yayınlanamaz. Ve genellikle de bunu gizli olarak tanımlarız.”

Zarif’in bazı ifadelerinin ‘normal’ olduğunu belirten Ruhani, şu ifadeleri kullandı:

“Sözlerden bazıları hükümetin veya cumhurbaşkanının görüşü değildir. Yani herhangi bir bakan veya temsilci bu görüşlerin sahibi olabilir ve sır olarak saklanmasını isteyebilir.”

Zarif de Ruhani’inin açıklamarından birkaç saat önce sızıntıyla ilgili sessizliğini bozdu. İranlılara hitap etmek için en sevdiği platform olan Instagram’a başvurdu. Cevad Zarif, ‘ileriki dönemlerde göreve gelecek devlet adamlarının istifadesine sunmak için yapılan gizli bir konuşmanın ülke içi çekişme ve kişisel eleştiri konusuna dönüştürülmesine çok üzüldüğünü’ vuruladı. Uzmanların doğru bildiği konularda kendi görüşlerini çekinmeden dile getirmeleri gerektiğini belirten Zarif, kişisel konfor ve menfaatler uğruna kendilerine otosansür uygulamalarının ihanet anlamına geleceğini kaydetti.

Zarif, nükleer anlaşmayı eleştirenlere karşı tavrını gösterirken eski üslubunu kullandı. General Süleymani ile yaşadığı yakın ilişkinin niteliğine dikkat çekti. Dışişleri Bakanı, ülke politikalarının gerçekleştirilmesinde ‘askerlerin’ ve ‘diplomatların’ sahada ve diplomaside birbirlerini tamamlayan iki unsur olduğuna dikkat çekti.

Muhammed Cevad Zarif açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“İleriki dönemlerde göreve gelecek devlet adamlarının istifadesine sunmak üzere 8 yıllık tecrübeyi aktarmak için diplomasi ve saha faaliyetlerinin ele alındığı teorik bir gizli konuşmanın, ülke içi çekişme ve kişisel eleştiri konusu haline gelmesine çok üzüldüm.”

2013 yılından bu yana görevde olan Zarif, Süleymani ile yirmi yılı aşkın süredir ‘derin dostluk ve iş birliği onurunu’ yaşadığını belirtti. Diplomasi ve askeri alanın İran için ‘iki güç silahını’ temsil ettiğini söyleyen Zarif, ses kaydındaki konuşmalarında ana fikrin, iktidarda söz sahibi olan Ali Hamaney’in gözetiminde, ‘bu iki kol arasındaki ilişkide akıllıca değişiklik yapma ihtiyacı’ ve ‘tüzel kişilerde öncelikler belirleme’ olduğunu söyledi. Zarif, ülkenin yerleşik politikalarını daima takip ettiğini ve şiddetle savunduğunu vurguladı.

İran Başsavcısı, parlamentonun Dışişleri Bakanı’nı sorgulamak üzere Ulusal Güvenlik Komitesi’ne çağırdığını ilan etmesinden birkaç saat sonra ses kaydı sızıntısıyla ilgili bir soruşturma başlatıldığını duyurdu.

İran Meclisi Başkanlık Heyeti üyesi Milletvekili Hüseyin Ali Hacı Deligani, 28 Nisan’da Devrim Muhafızları’na bağlı ‘Fars’ haber ajansına yaptığı açıklamada, İran Cumhurbaşkanlığı’na bağlı stratejik araştırma merkezi ile bir soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Deligani, Zarif’in gizli ses kaydının sızdırılmasının ‘devletin hassas noktalarındaki ihlalin derinliğini gösterdiğini belirterek, İran Cumhurbaşkanı Danışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Hüsameddin İşna için hesap verilebilirlik çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanlığı Araştırma Merkezi’nde bir güvenlik boşluğu olduğuna işaret ederek önceki ihlallere ve şu an yaşananlara dikkat çeken Deligani, “Diyalogların kayıt altına alınmasında ısrar eden ve bunları aracılar aracılığıyla yurt dışına çıkaran görünmez eller var” dedi.

Devrim Muhafızları ile bağlantılı Civan gazetesi de ‘Büyük fedakarlığın artçı sarsıntıları’ başlığı ile ön sayfasında yayımladığı haberde İranlıların konuya dair yeni soruları olduğuna dikkat çekti. Gazete Süleymani’nin kızının, babasının kopmuş elini Twitter’da paylaştığı bir fotoğrafa istinaden, “Arenanın diplomasi için ödediği bedel’ ifadelerini kullandı.

Gazetenin başyazısında, Zarif’in ses kaydının içeriği ile medyaya sızması konuları arasında ayrım yapılması çağrısı yapıldı. Söyleşinin seçimlerle ilgili bir soruyla başladığına dikkat çekildi.

Gazete ayrıca Zarif’in Süleymani hakkındaki açıklamalarını, ‘Zarif’in 8 yıllık uzun faaliyetlerinin cansız sonuçları’ karşılığında ‘aşağılık kompleksi ve kahramanlığının düşüşü’ olarak nitelendirdi.

Hamaney’e yakın Kayhan gazetesi ise “Bir ses kaydı hazırlayıp yayınlayarak boş bir kaydın utancından kurtul’ ifadesini kullandı.

Kayhan gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmadari şu açıklamada bulundu:

“Akılsız olmayın. Yetkililerin iddialarının aksine ses kaydı, gizli değil ve daha baştan yayına hazırlanmıştı. Zarif’in açıklamalarındaki sonuç, General Süleymani’nin pozisyonlarının ve eylemlerinin Ruhani hükümetinin ABD ve müttefiklerinin gerektirdiği bir dış politikaya girişmesini engellediğidir.”

Şeriatmadari ayrıca Cumhurbaşkanı’nın ofisinin ses kaydının yayınlanması karşısındaki ‘kafa karışıklığının’, ne tür bir ihanet işlediklerini bildiklerini, eğer bu doğru değilse de o zaman neden yayınlanmasıyla ilgili endişelerini dile getirmediklerini’ açık bir şekilde gösterdiğini vurguladı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU